37 7 Künmnevvel 1935 Küçük Klodu kaçıranlar! AM o nasıl tutuldular ? Para almak için çocuğu kaçıranlar ihtiyar bir ana ile genç yapa parkta gezerken *iyahlar giyinmiş altmışlık bir kadın tarafından nasıl kaçırıldığı- bütün tafsilâtile hız Marsilyada değil, bütün Fri sada çok derin bir heyecan uyan- dırmış, Fransanın en meşhur po- lisleri bu esrarıengiz — im va kası faillerini yakalam çe- - bulmağa memur edilmişler. Vaka faillerinin ve kaçırılmış Çocuğun meydana çıkması ihtiyar bir kadının ihbarı Mei ol Muştur, Marsilyanın civar mahallelerin- Sai Julien madam ez Polis dairesine müracaatla, lerinin civarında küçük bir evde bir kadının eşkâl Ve tavrı doktorun çocuğunu ka- ev- bului Mali bulunduğunu söylemiştir. i polis memuru, ves Yen kadının refakatinde derhal Yola çıkmışlar ve Fauvettes bul- 6 a Yarında kendilerine gösterilen 10 numaralı küçük bir evin ka- Pisıni çalmışlardır. Polislere kapıyı, ihtiyar bir ka- din açmıştır. vk iki deli karşisnda görün şalamı Polisler bu eri karşi da kadını bir kenara iterek i içe- ir. ! rüm, tehdidini frlaş ış ve tetiği yarma için Parmağını kımıldatmıştır. Polis- » çocuğun hayatı, hattı hareket- uğunu (o arla- lerine bağlı oldu; kaçırma hadisesi, yal an» Küçük Ae anne ve babasının ında Bunun üzerine liler biri im olu- lerini söylerken öteki polis te ar- kadaşının hareketine ittiba ede- rek: — Seni e bıraktık, fakat çocuğa merham. t, cümlesini ilâve etmiştir. haydud, omanyatizma edilmiş gibi Seleme parde- süsünün cebin. , bir ara- lık çicek. sonra kapıdan fırlayıp çıkmıştır. İki polisten biri evden fırlıya- rak âmirlerine haber vermek için ihtiyar kadının bulunduğ da yatağın başında bekliyordu. Aradan beş on dakika geçtik- ten sonra Marsilya emniyet mü- dürü, otomobille eve gelmiş ve çocuğu alarak ailesine teslim et- miştir. İhtiyar kadın tevkif edilmiştir. 'ocuğu tabanca ile öldürmeğe te- şebbüs etmiş olan genç haydut ta birkaç saat sonra Marsilya so- irin. dolaşırken o yakalan- mıştır. Genç haydut ihtiyar ka- dının oğludur ve birçok sabikası t almak ii ki çocuğu kaçırmışlardır. AKŞAM pin akşam bir hikâye | Sahife 11 Amma ne eğlendik! | yın ilk gecesiydi. Dört kadaşın ğer ve cüzdanları i | dukça dolu... Mecdi: u gece şöyle adamakıllı wi eğlenelim... dedi, — Nereye gidelim? — Bara... — Mükemmel... Paltolarını vestiyerdeki uzun boylu beyaz Rusa teslim ettiler. Sahnenin kenarında, üstünde, çiçekler arasında mavi bir lâm- masaya oturdular... — Bu herif ta inhisara almış galiba... Patlican burunlu adam caz- bandcıları yanına çağırttı: — Ça Ma bir çifte telli.. iza emre ağn derhal çiftetelliye başladılar Bir ERİN çiftetelli çalarken, bir yandan patlican burun avaz avaz ve gör yanındaki güzel kadına sözüm ona iltifat edi- yordu: — İç be Moskof kızı... Moskof kızı.. iç' be yahu adaşlar biribirine baktılar. içtikleri viskiler başlarını adam- akıllı döndürmi imi. Biri: buraya bu he- rifin budalalığını görmek, çifte- telli dinlemek için mi geldik?. Şunun şurasında bu kadar pa- İç be lin beklediğimiz. eğ- lence gecesi böyle mi geçecek?.. Onlar üçüncü viskileri yuvar- e patlican burunlu çalgıcı lari «Haniya da benim elli dir. hem pastırmam?..» şarkısını em- rediyordu. Mecdi hiddetle ayağa kalktı: h, ezalet ya- Mal v artık.. cazbandı kendi haline bırakalım... Nedir bu canım?. Çifti etelliler, bir ta- kım âdi şarkılar. Patlican Biz zat ta sarhoş- tu. Üstelik kadınların yanında İzzeti nefsile oynanmasina taham- ül edememişti, ayağa kalktı: — Âdi şarkı mı? dedi, âdi se- nin Hakimleri Meğer arkadaki masada (patlican O burunlunun adamları da oturuyorlarmış.. is- kemleler havada ouçmağa başla- dı. İki taraf gırtlak gırtlağa we i. o Mecdi gözünün altına müt hiş bir yumruk yedi. Selimin de dağı yırtıldı. O Nedimin alm şiş- ti, Sacidin yanağı patladı. Lâkin kavgadan muzaffer çıktılar. Ma- salarına döndükleri zaman: .. Herife e ERE, bildirdik... diyorlardı imdi Mağ l Sml çar- listonlar, tangolar çalıyordu... vari muzafferiyetin şere- fine viskileri yuvarlıyorlardı. Ar- tık kadınlar da onlara iltifata ilaclari Vk birinin gö- zü, birinin yanağı, birinin duda- ğı, birinin alnı sızlıyordu amma.. aldırmıyorlardı. İçilen viskiler biribirini kova- ıyordu. Mecdi: M ki n burunu kaçırdık. ladik ane mâni olduk demektir. Şunları ma- samıza davet edelim.. , pek ayıp olur yoksa Daği2. Evet bu şövalyece bir şey olurdu. hi ese çağırdılar. Şimdi servis m garsonların i du. ü MU ehiklk gibi le yazıla bitmi- Arkad artık tamam olmuş- lardı. Selim: çok fena olu- yorum.. diye mırıldandı. Mecdi: a benimki... dedi, ya be- ben m.. demin- len beri Sel kendimi güç zapte- diyorum Sacid sindi ağzına ka- payarak uzaklaştı. Onun arka- sından hepsi birer birer ayni su- rette hareket etmek mecburiye- tinde kaldılar, Mecdi: — Kalksak'artık... dedi — Evet... Evet... Biraz hava alalım... Yoksa hapı yutacağız... Hesap istediler. ce gözleri faltaşı Üçünün de maaşlarını biribirine ekleyip hesabı gördükten sonra ceplerinde ancak birkaç lira ka- Garson gelin- kadar aldı | kalmamıştır. O günü şirket lıyordu. Fakat ne çıkar?. Bir eğ- ence gecesi elbette çok para gi- der... Hesaplarını verdiler... Zaten dışarıda perde perde sabah olmağa başlamıştı. Selim: üzel kadınlardan dör- dünü de evlerine bıraksak... Ba- ri eğlencemiz tam olur. Yolda da eğleniriz... dedi. öbürleri * sarhoş, mırıldandılar: — Kabul... Otomobillere dörder dörder bindiler... Doğrudan doğru; dnları evlerine bırakmadılar, Bi- raz temiz hava almak i pi şoföres Bebeğe çek... dedile: Otameliler müthiş bir Din Bebeğe e uçuyorardı. Arkadaşi — Sür. ei - Daha diye şoförleri Mi tehdid b yorlardı... Nihayet bir virajı dö- nerken i çarpıştı. Kadınlar Dört arkadaş ötelerinden berile- rinden yaralandılar. Bereket oto- mobilere ek bir mamıştı, Döndürler, Otomobilden inerken Selim cebini kapıya tak- tı, ceketi baştan başa yırtıldı. Ne- di a kaydı. Zaten ayakta ol imin ayağa duramıyacak bir haldeydi. Bir çamur çuku; varlan- 1. Kadınları evlerine bırakıp dönerlerken ecdi mi boyan- li aa tmişti. Hep birlikte bir otele ire atı tılar, Ertesi günü öğleden uyandılar. Ceplerinde beş para sonra yecek bir haldeydi. Mideledi ber- bat, sıhhatleri bozuk, yüzleri sap- sarıydı. Mecdinin gözünün altı mosmor olmuş, göz kapağı ka- işi oturmuş, Selimin dudağı ikiye bö- lünmüştü. Biribirlerine gülümse- diler: — Paralar gitti, elbiseler gitti amma ne eğlendik değil mi? de ttiler: an hiç değilse — Canım ins: ay- da bir iğ Me e gece geçirmeli... yıdız) taşlardır. A. mam CENGİZİ İskender Fahreddin içenin Kİ vaş yavaş zehirlen- diğine inan: akan nın uyanmasını i. İçinde bir sevinç vardı. vezin gördüklerini Kublâya — Katili buldum, hakanım! İpamriçe i güzel çiçeklerle ki *ehirliyen, (K (Kan - Çi) den başka mse değildir. dedi. hi Kublây, kendisine sadakatle Zmet üni kâtibinin bi işi yap- la eline ne geçeceğini sordu. Na i — Gözümle gördüm ve kula- imla iğ dedi, (Canım ha- nu ölümü, Japonyayı kur- e, b duyduklarını hakana > birer anlatınca, Kublây şa- o No. 206 ĞLU| şırdı. — Ummadık taşın baş yaraca- ğını aklımdan geçirmemiştim. Diyerek saraydaki ni yanına sağırttı. Bu sırada (Ki i) her günkü gibi, hazırladığı çiçekleri im cariyelerile impa- atoriçenin odasına göndermiş bulunuy. : Çinli hekimlerden biri impara- toriçenin odasına yeni gelen çi- çek vazosunu kendi elile aldı. Hakanın yanına getirdi. Tabibin yanında bir de küçük tavsan var- l. akanın gözü önünde bir de- neme yapacaklardı. Hekimlerin vaziyeti de tehlike- liydi. Bunu şimdiye kadar neden kesfedememişlerdi? Ye çiçeklerle ea bir demir sandık içine koydu Tavşanlar çok defa saraya is sandık içinde getirilirdi. Çiçekler- Ge e hiç bir zehir emaresi bulama- dıkları için, bu denemeyi yapma- ğa mecbur kalmışlardı. Kapalı sandığın ba sas at beklediler.. Kublây. kli nıyor: — Şu herifi yakalayıp getirin! du. — İşin sonuna msi ortalığı telâşa vermiyelim... Diyerek, hakanı avutmağa ça- lışıyordu. Bu sırada sandığın içinde bir deprenme duydular. Hekimler sandığın kapağını açınca, tavşa- nın gözleri dışarıya fırlamış bir halde, bacakları kasılarak iki bük- üm yattığını ve kıvrandığını hay- retletgördüler. Çiçeklerin zehirli olduğu anla- şılmıştı. General (Bay - An) koşarak, sa- rayın alt katına indi.. Odasında atan (Kan - Çi) yi ensesinden yakalıyarak hakanın huzuruna getirdi. Kublây hiddetinden ateş püs- kürüyordu. iti ük nelik «9k 2 imler imparatoriçeyi yeni Sevgili imparatoriçesi kurtulacak olursa, Çindeki esirle- rin hepsini azat edecek, yoksul lara ve öksüzlere yiyecek ve giye- — dağıtarak herkesi sevindire- ekti, iv odasında dolaşıyordu.. yi Kublâyın yanına getirdiği za- man, güneş yeni doğuyordu. Bü- bu hâdiseler sabahın alaca ka- ranlığı içinde geçmişti. Kublây, kâtibini görünce, su- ratına bir kamçı darbesi indire- rek: — Melün! dedi. İmparatoriçe- yi zehirleyip te eline ne geçti? Çi) öldürüleceğini anla- kaldırdı. Sert bir di: elime bir şey ha di. Fakat, güzel imparatoriçeni ölümile, aim Mogol tatilim dan kurtulacaktı! Kublây, eli Generallere: — İşte, vatan severlikte hepi- nize örnek olacak bir adam... Diyerek, cellâtlara emir verdi: urun başını!,. (Kan - Çi) nin başını vurduk- ları zaman, Kublâyın gözleri su- lanmıştı. Neden müteessir olduğunu s0- ranlara, Kublây şu cevabı verdi: — a ve benden kuv- vetli bir adam mak ezberi vurdur- Ra ığım- dı rı) na giden filomuzun geri dön- mesini emretmişti: Aradan aylar en Canım hatun iyileşmişti. (Yeü-Keü) ada larına giden Mogol filosu da bu adaları m muvaffak olama- dan geri dönmüştü. Zaten amiral di Cin adaların bile - Hakan bunu uğursuzluk say- dığı için - nasıl olsa gene döne- cekti, (Arkası var) i