mıştı. © Sahife 12 Büyü ei GİRİ bir gencin başına gelenler Vezneden 200 bin frank çaldı, paraları zenciye kaptırdı « Pariste, ai bir bü- akası olmuş, büyük bir devlet müessesesinin : veznedarı, landıran da Hayti adası ehali- sinden 46 yaşında Hanrikezdir. Bur zenci Pensilvanya" üniversite- si tıp fakültesini bitirmiştir. . Gizli ilimlere ve bilhassa bü- yücülüğe derin bir merak sar- Get veznedarın bu. zaafını bir münasebetle öğrenen Haytili Hanrikez, bundan istifadeye ka- rar vermiş ve ken ligi mahir rmanın son Za- manlarda tuhaf ve garip sn şeflerinin dikkat gözüne çarpı ve hesaplarının tetkik ve bellek. ne lüzum görülmüştür, Bu teftiş neticesinde oArmi 200,000 frank ihtilâs ettiği kendisine büyücül ırlarını reteceğini söyliyen zenciye ka; tırdığı meydana çıkmış, ikisi de tevkif edilerek adliyeye verilmiş- lerdir. encinin oveznedarı dolandır- Pp o için gr usul pek sa: dir: İkisini de milyoner jel — bir aldi büyücülük! ilâçları yapabileceğini söylemiş, fakat bunun için ve mühtaç oldu- .-— ilâvı iştir. © i meli Arma: n, ilk “zaman- m cazip — veznesinden çaldığı paraları, zen- |. ciye kaptırmıştır. karakolda, vezneder- şiddetle enci, dan para aldığını in- Arman ve Hanrikes kâr etmi y Haytide nan ailesinden 1200 frank ve Nev: yorkta bulunan kayın biraderin- den de bir kaç dolar aldığını ve bu para ile geçindiğini söyle- miştir, enci ile veznedar yüz- bila hakikat meydana çık- ikisi .de tevkifhaneye #özelerilmsişlerdi ir, ylığı 1000 kuruştur. ei tebdili için yirmi beş ruşluk pul göndermek Tlzımdr. zan 9 — Kasım is e inmk G ney Öğ Yat Y 1043 mi T 138 Va S24 709 1204 ve re 18,19 Bir Fransız erolesir öldü Paris 4 Profesör. Şarl Rişe dün akşam, 85 yaşında .ölmüştür. Profesör Rişe, 1929 de Nobel tıp mükâfatını kazanmıştı. AKŞAM 5 Kânumuevvel 19. Her akşam bir hikâye | — Allah aşkına Sami... Şu son aşkını anlat ta dinliyelim... Ha- ni şu senin güzel Fransız kızını... Sami ihtiyar fakat son d şık giyinmiş, beyaz getirli, rugan iskarpinli, tek gözlüklü bir adam- emeli ini hoplatmağa çalışa- m bu kaçıncı oldu ar- tırk... yi son aşkı öğrenmeyen nı duyar, hiç olmazsa bu saree “derdin i dökerdi.. ümsedi: — Peki ağ olsun... An- ük alım... N arsınız, küç beyleri ğieeincek lâzım... Baş- lıyorum, iyi dinleyin ve b daha da bana anlattırmayın. Bu son- ur. Besa sene İsviçrede idim. Bir dağ otelinde denizden yüzlerce etre GE karlar içinde otu- şeyden elimizi ete- ii için artı ne tam 61 ani ge çen yıl tam altmıştım., Lâkin kim sorsa taş çatlasa 49 dan yukarı- ya çıkmıyoru! otuzu geç- tikten sonra bu dokuz rakamlı yaşlara takılır kalır. Meselâ 37 dağ te- e sert basi bile bana vız ,geliyordu. İşte son aşkıma bu sırada, bu karlı dağlar tepesindeki otelde rastladım. e ağ bir Fran- | duk sız kadını... Adı Di Sanki Ge gezi > sare gibi şen, sıcacık bir kadın... Yirmisinde var yok... Ko- cası Afrikada elmas işlerile uğra ' iyormuş.. Kendisi buraya Sil sö gel iğ 'kadaş olmamız çok sürmedi. bi yr önlü erek hislerimi anlatmak i Baktım Hi bu sikimle gibi de- Dağ tepesindeki otel eynir gemisinin yü- Artık ona tuhaf, tuhaf, garip, ga- rip masallar, hikâyeler anlatıyor- dum, Onu kahkahadan kırıp geçi- 1 söylüyorsu- zel Al a Diye bazan fake bile olmadan ellerimi tutuyordu. O kale gelmiş- ti ki artık bir gününü Senli geçi- remiyordu. Lâkin ona ne zaman aşkımdan, ye bahsetsem (Omanikürlü rnaklı mini mini elini hemen ağ- zıma kapıyor — Yasak.. konuşmak yas © zaman li dudakla- mın üstündeki avucunun içini öpe- bilmem kabil oluyordu. Otelde yanyana iki daireye ta- rek balkonumuz dei bu bahsi üyük kar parçaları- nın düşüşünü seyrederdik.. Fakat «aşk» kelimesinin «ay sını bile ağzımdan ye dı. Uykusu geldiği zaman — Herkes EE e diye çekilir- Bir sabah onu a Ker içinde buldum. S. mden bize ne?. — O senin la yatmıyacak mı? o yumak içine baktı: mc: Ne münasebet?. Ona yanım- daki odayı tuttum. Âdeta alen ml unuttuk. Neş'emiz tekrar emi akşama kadar da gezindik ri gecemizin hali bizi âdeta sarhoş Gi ti, Fakat son gün diye bütün miyor, en yorgun zamanımda bile sorarsa: — Yoooo... diyordum.. Ne mü- nasebet?.. Hiç yorulmadım. şam otele dönerken bana son talimatı veriyordu: Görümcem biraz çenesi dü- at on ikiye kadar bekle, sonra ©- dama gelirsin... Olmaz mı cicim? Hayatımda hiç duymadığım bir BEL yanindan pim O- dama girdim — Yarın sabi a dedi. Kocamdan telgraf aldım. Bugün görümcem otele gelecek. Sabahleyin erkenden a inece- tum. Ne yorulmuştu. , Bekleme! k a vee Beklerken bir giz, beraber Tepeme bir balyoz inmiş gibi dı N oldum. Âdeta sersemledi eş” mi kaybettim, Her zaman on ldürdüğüm, kahkahadan kırıp geçirdiğim halde hiç ağzımı aç- madan yanında oturuyordum. — Belki de bir eyi birbirimi- zi hi ve yeceğ elki değil yi yüz. le yüz. — e güzel günler geçiriyor- Ne güzel arkadaş olmuştuk. Ellerini tuttum. Artık hiç bir mu- kavemet göstermiyordu. ugün ve bu gece, dedim, felekten öyle bir göm alalım ki diye cevap verdi. irdenbire aklıma gelen bir şeyle durumsadım — Ya sne çenelerim ağ- iye kadar şöyle y2- dedim, Yor- in On ik tağa bir uzanayım eni mi Uyumuşum, bir Sabah.. ” Balkar bitişik cipi koştum. Kimsecikler yok.. Ben t* lâş arar a otel hadem- si bir mel Bert bana e ve saat mlm va da görümcesile yeri Mektup! şunlar yazılı id «Seni boş yere saat bire kadar bekledim. Sonra yavaşça balkon- sızlıyor. yecanlı gecende böyle horul ii eti nefsimi berbat yandıramazdım.. Bir daha hiç gö üşmemek üzere Allaha ii (Bir yıldız) CENGİZİ immun İskender Fahreddin r Karakurum. fesine başlar da yeni vazi- yıllardan beri hasretini çektiği a kavuşunca, etli “bir ordu düzerek Kaydo üzerine gönderdi. “Kaydonun gözü yılmıştı. Timü- “Kar: valiliğine tayin edildiğini ek Adamlarını ge- ri çekti ve — — Timürle ee ir yenilmez. Ben, onun zeki — sna tilkiye benziyorum. Diyerek karısını, çocuklarını alıp bir dağın yamacında yerleş- ti kaldı. Bir daha baş kaldır- madı. ömür, Karakuruma geldiği ĞLU Tefrika No. 204 aman çok güzel ve yakışıklı bir m Karakurum kızları onun ve ni türküler söyler, genç pr: yen si zaman Nü bir ağızdan «— Başımızın En yeni bir güneş doğdu. ve va göz“ lerimiz kamaşıyor Diye bağrışır! Kublây, general (Bay - An) hakındaki şayiaların asılsız oldu- ğunu anlamıştı, Böyle değerli bir kumandanı yok yere incittikle; den müteessirdi. Kendisine vezir rütbesi haka: nın başına kumandan tayin etti, Gin - Peri adalarına giden Mogol fil Hakimin sükiyetnde bulunan bir Japon - ki adı Kan - Çi idi ve bu adalar hakkında Kublâya de- rin malümat vermişti - bir gün, Çinde saray erkânından birile ko- nuşul — Hakanın Çin sınırlarına çok yakın olan bu adaları neden ele e ile istemediğine o şaşıyo- yi (Kan-Çi) nini bu sözle- ini çarçabuk Kublâya yetiştir. mişlerdi. li ây, (Kan - g) yi yanına çağırdı: — Bu cin ve peri adalarındaki ahalinin çok zengin olduğunu söylüyorlar.. Doğru mudur ve na- sıl zengin olmuşlar? Diye sordu. (Kan - Çi) hakana bu adaların esrarı hakkında iza- hat vermek fırsatını bulmuştu: eü - Keü adalarında bir tu- tam ae yokt her bastığı yerde bir en var- dır. Halk an dolayı dir ve Japonlar invee. bi .| ve bakırları her iki ayda bir ke- | re adalılardan gelip satın alırlar, e p. i. Kublây bu sözlere yarı inanır, yarı inanmaz bir tavırla dudağı- nı bükerek bir müddet düşündük- ten sonra — Japon hükümeti kendi top- rağında çıkan bir malı, kendi aha- eriseyi e ile nasıl oluyor da satın alıyi işine, Mn - Çi) mühim bir meydana koyar gibi davrana- ER; — Ul hakan! dedi. Bu adala- ra Japonlar ordu göndermezler.. Yerliler üzerine ateş ederek mal- larını ellerinden zorla alamazlar. Ali ri yayı götürerek, bu suretle müba- ele ederler. — İl adalılardan kor- kuyorlar mı? rin ve perilerin kini indedir. Japon hükümetinin onları yola getirmek kad. ada- gönderdiği bütün filolar, Geriye imparatoru bu lar önünde mahvoldu.. dönmedi. Japon adalara asker göndermemeğe y€* min etmiştir, Kublây, maiyetindeki Japon kâtibinden aldığı bu malümat ü zerine, başkalarından yaptığı tah” kikat A da Sayi yukarı bu söZ“ ai in uğunu anlamıştı. Mogol me cin ve perilerden korkmadığı gibi, esasen böyle $€7“ lere inananlara bile kızardı. eü - Keü) adalarını ele g& çirmek zamanı gelmişti. Kublây sezdirmede" sahildeki yenii kala İyi bir tamirden g . Kuvvi li bir filo hazırladı. Mogol Sl Sutşoya gizlice talimat verdi. Filodaki zabitler bile di gideceklerini bilmiyorlard yaptığı tecavüzden sonra, Ja! ların alacağı vaziyeti anlamakti: A var)