TACLAR, CENGİiZİ İSKENDER Selçuk sultanı Rükneddin rehine olarak Mogol Sarayında bırakılmıştı. Hâkan, sultanın yanına verdiği bir cariye ile Rükneddinin fikrini öğrenmeğe çalışıyordu. Tuga, hakanın huzuruna çıktığı Zaman ayakları biribirine dolanı- Yordu. Acaba Keyük kendisine ne e z Tug o gün talii vardı. Ken- disile | ike Sultan Rükneddin e hakanı ziyarete gelmi imişti, Keyük, Rükneddinin de Tuzaya fazla bir şey söylemedi: mduğum gibi çıktın, Tuga! Arkandan adam Mücevher sandığına el izne. ğa ve bana karşı gösterdiğin sa- akate memnun oldum. Haydi, Menküyü çağır.. buraya elimi i. Tuga hanın yanından çi- p geniş bir nefes almıştı. O güne kadar prens Menküyü Rusya aya göndermekte tereldad .*den hakanın Menkü hakkındaki Mimi ve şüpheleri tamamile silinm; Mezse, oradaki Moğol kumandan- ları bu büyük ülkeyi idare edemi- Yeceklerdi. Max Selçuk sultanı Rükneddin, ogol sarayında. Yeni başvekil (Çing-Kay) küçük. Asyada hü et kuran Sel- Suklarla yeni bir yapmış- t.o havalide bulunan Moğol heddinin rehine olarak Moğol sa- Yayında kalmasını istemişler, Sul- “ İzzeddin de bu maddeyi ül ederek Kerdaşiabı Karakuru a kalması hakkındaki andlaşma- ” imzalamıştı, ükneddin o gün Keyükü zi- Yarete geldiği ema hakandan Yunları istemişti bar Kar. al gelirken, rdeşim. İzzeddini yerime naip o- arak bırakmıştım. Böyle bir and- Mi; i in in Ulu Ha- ün ük bi irdenbire bu teklifin al. an neler çıkabileceğini d üşü- medi. Rükneddin gibi kendisini €se sevdiren bi rm di, Tuganın evlerin- a ayırsınlar.. içini Yayıp döşesinler. Yanına iki iPçak uşağı, iki Çerkes cariyesi a eki, ded en ev san, da K LARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR N OĞLU > Başka bir şeye ihtiyacın olursa, bana haber gönderirsin. Benim 7 senden bir dileğim var: Arasıra seninle konuşmaktan hoş- lanıyorum! İki günde bir kere sa- rayıma gelip bu an boyun eğerek teşekkür ettikten ara, kendisine ayrılan vd bırakmamıştı, Sokağa çıktığı za- man arkasından Moğol memurlari gider ve evine gelip gidenleri ha- kana haber verirlerdi. a bir ay kadar geçince, Rükneddin, Karakurumdan kaç- mayı graki Selçuk Sultanının Karakuru; dan kaçması kolay bir iş değildi. Fakat, Rükneddini bu ümide dü- şüren mn Selçuk İs y hakandan gizli talimat almıştı. Murg yirmi dört yaşlarında, u- zun boylu buğday benizli, mavi gili zeki bakışlı bir Çerkes gü- nu çol n Rusya- za” ER kaçırıp satmışlardı. Ar- gun İran seferinden dönerken, | Murgu Oktaya hediye olarak ge- eyük hakan olunca, saraydi çoğunu zabitlerine dağıtmış, için- ir a y da alıkoymuştu. eee Keyük tahta rr İ ra, ona | miş ve hakanın gözüne girm m entrikalı i: ieniği ği İ terdiği kabiliyeti yeni vezir bile | takdir etm a: — Bu kadın sizin çok işinize yarıyacak. Demekten kendini alamamıştı. Murg, Rükneddinin evinde hiç e az haberi yokmuş gibi gö- göster-| nl kalin çok hoşuna giden ve günün birinde memleke- tine dönerse kendisini de birlikte götüreceğini söyliyen bu güzel kadınla geceleri baş başa kalarak dertleşmekten zevk alırdı. Rükneddin içki okullanmazdı. Akşam yemeğinden sonra bir af- KEŞ “20:30 Stüdyo bi 21 Radyo Radyo 9 Teşrinisani Cumartesi İstanbul, 18 Filim musikisi (plâk), 18, 30 Çocuk — ai Cemi 19 Konfer Hazım LE si gülmesi ve terbiyesi hakkında). m onseri, Piyano Bay yan Bedriye Tüzün, 21,50 Petru: w va :nfonik li me) esi (plâk 13-15 ni ve şi da sl kaan 19,20 Konserin sür: Plâk, 20,30 Enterviv, Zü4b Pak 210 Şimendifer 8 Mina osunun konse- ri, 21,45 e Varşova, 17,15 Orkestra, 17,30 Söz ler, 17,4 45 Sai la, 18 neee Plâk - Sözler, 19,45 P3 Şen yayım, 22 Dışarı ir aki yurd- vr 22,30 Mizah, 23 Halk müziği, Ke 30 Macar ür, 19,40 ve al söz e Tanay ta Zİ Saksı - Piyano, akşam, 12 30. ani: 24 Me Viyana, 17,40 Plâk | ie Offenbachın VER er 18,2 plâkları- Sözler, 19,1 e varlar 19,55 Ay- ık li ai adyo popurlai, 21,40 Filim bal b 2 Flka m 23,10 Piyano, 24,05 Süel konser, 1,15 Dans lâlkları. Münih, pera müziği, 19,40 0.2 sar 1 Ak 20 lusal program, 0 Gece kon Beli 18 RE eli 19, 30 Aktüalite ftanın duyumları ,21,10 Münihten döle, 23,20 Sözler, 23, 35 Gece i 10 Teşrinisani eşri azar İstanbul, 12,30 E ii © To- katliyan otelinden i, 10 e Lak hay sali; 38 K önlerine 21,35 Son birleri önü Halkevi gösterit ve tarafından en eti Ahmet Nurinin komedisi (Eski âdetler). Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi memleketler: Seneliği wi ii ir AL tebdili için beş kuruşluk pul iri İmdi n 12 — Kasım 2 a See Er Sin. Ez ği a 133 Va, 459 641 5 NE e - ii 18,31 İdarehane: Babrâli civarı Acımusluk So! Ahmet oğlu l Ahmet Sava görmedinizse ie yenilik ci » okuyunuz. Yal- nız edebi kıymeti şüphe götürmiyen tatlı hikâyelerle ei hoş bir vakit geçirmiş olmazsınız, ayni zamanda ap yaşamış gibi savaşı da anlar- M. Şevkinin ei savaş gördünüzse yine bun- ları okuyunuz. O vakit hayali cihan değen bu eski ve heyecanlı günleri yeniden yaşar ve daha çok zevk du- yarsınız. Akşam Matbaası - Fiyatı 30 kuruş. çubuğunu kendi elile kazali ve ln sedire uza- nınca çubuğu eline verirdi. O akşa kimselerle temas ettiğini ihsas etti- rerek: Bugün ei çok şişirdiler.. Diye söylenmiş! Murg, Eer neşesinin sebebini anlamak istiyordu. — Bugün hakanı ziyaret ettiniz mi sultanım? Diy: genç kadına, Rük- Slim elile ae ederek: — Şöyle sokul bakayım yama- cıma.. bu gece sana kulaklarına inanamıyacağın şeylerden bahse- deceğim!, Murg, sultanın yanına oturd Rükneddin iri göbeğini hopla- tarak gülüyordu: — Sözünde duruyorsun. benim- le beraber gelec: H elbette sizinle beraber gelirim. Rükneddin kaşlarını çattı.. çu- buğunu çekti.. ve ei in dilberi- nin yüzüne baka — Ben senin, sözünde durup durmadığını anlamak istiyorum! dedi. Ben koynuma alacağım ka- dını hakana soracak değilim ya!.. müsade etmezse, beni akurumdan zorla nasıl götü- rebilirsiniz?, Her akşam bir hikâye Gölgeye âşık İ Müfit, arkadaşı ruh Seyfeddin Süleymana sordu: torlar tarafından tedavi edilebi- İeceğine inanıyor musun? Tabii... Aşk bugün p, karın ağrısı, bağırsak ağrı- sı m gibi âdi bir hastalık m gir- miştir. — HE ie ve ko- nuşmaz , Ona tutulmayan aş- kın ne geçmez bir e olduğunu anlayamaz. Meşhur sözdür: Gö. nül ferman dinlemez... nim elime düşsün de o görür. Bakalım ferman dinler mi dinlemez mi?.. Seyfeddin Selim arkadaşının yüzüne dik dik baktı: — Yoksa Müfit, mektepte en âşık mısın Müfit.. altını kirlet- miş bir ana sınıfı talebesi gibi önüne baktı: — Evet.. — Kime?.. — Söyesem gülersin, alay eder- sin.. Hanı eski zaman padişahları rüyalarında gördükleri kızlara âşık olurlarmış.. Bende henüz karşı işi gelmediğim bir ka- dma, bunun gö eN âşık oldum — Tuhaf şe: — Evet, ii amma doğru... senin gi ben Marlene i ae e Zübbelik ol iye üs - u hakiki bir . Bu kadının eya oiri mânâli gözleri, insana bin bir şey bakışı .. Sor- Tutgu vuda bir mektup yazdım.. Tamam Gel de sen beni bu siken iie Jım en hiç merak etme azizim. Evvel Allah altı aya kadar hiç bir şeyciğin kalmaz... Yalnız be- nim dediklerimi zem — Ümidim yok amma., Peki.. Dediğin her şey olacak. Ertesi gün Seyfeddin Selim Mü- fidin apartımanına Marlene Di- etrihin büyük büyük, poz simlerini getirdi. Bunlar artistin en güzel, en cazip, en çekici re- simleri idi Kk bunlar görünce şaşırdı: zim şu bacaklara bak.. «Mavi Melek» teki rTesim.. sigara ağzında şu çıldırtan ba- kışlarına bak.. Gel de bu kadın için deli olma bera Seyfeddin Seli: — Şimdi.. Senin yapacağın şey.. Bu resimlerin röli mi odasına asmak... Çalışma odası senin en a vakıt geçirdiğin yer değil mi — sir Hemen asayım.. Odanın bütün duvarları Mar- lene Dietrihin fotoğraflarile dol- muştu. Ruh doktoru: — Altı ay sonra gelip seni mi layacağım.. dedi, bakalım böyle âşıkı eN dil şii pe İacak mısın?.. #. ilk günler Müfit gözlerini bu erme biribirinin üzerine atmış kadınin duruşu ne öldürücü idi?.. Sigara en resim çerçevesinden çıkacak (Arkası var) da, a ii yeşil divanın üze- rine uzanacak kadar canlı canlı bakıyordu. Hele bir e riğirdesye var. dı, Sırtına bir AŞIN» daki silindir a Ei kaşının üzerine yıkmış, sigarasını yakıs yordu. Genç adam sigarası elin- de resimlere dalıp dalıp gidiyor- lu. Müfidin aklına Seyfeddin Se- lim geldi: — Abdal. dedi, beni iyi ede- ceğim derken büsbütün deli di- vane edecek. Lâkin aradan iki üç ay geçin- ce u resim çekmiyordu. resimlere bakmadığı bile oluyor- m beş ay sonra idi. “Bir gün dikkat etti, Artık o iri rin bakışlarında hiç bir fevkal. âdelik yoktu. Hattâ soğuk bir ba kıştı. Kendisine birşey söylemi- yordu. Fıçı üstündeki resim de naza- rında büsbütün çekiciliğini kay- betmişti. Şapkası yana yıkık, ağ- zında sigara olan resim ne âdi idi!., Galatanın yan sokakların- dan fırlamış gibi.. Artık hergün çalışma odasın girince ayni resimlerle Miri maktan bıkmış usanmıştı: — Hergün ayni çehre.. ap ini iş.. diyordu. m olmuşlardı. Marlene Dietrih- in bütün güzelliği, ve onun sağl artık tabiileşmiş, fev- kalâdeliklerini kaybetmişti. Bir sabah: — Hergün ayni yüzü görmeğe ne mecburiyetim var?. diyerek Marlene Dietrihin bütün resimle- rini duvardan söktü, çıkardı. Ar- tık onun filimlerine de gitmiyor- du. İki hafta sonra doktor Sey- feddin Selim apartımanına geldi: — Nerede sevglinin resimleri — Ne sevgilisi canım.. O bir rüzgârdı, geldi, geçti... Fakat ha- kikaten Seyfeddin... Beni nasıl iyi ettin?.. — Gayet basit dostum En güzel bir kadını, en güsel bir er- keği evlendir.. Meselâ erkek ka- dınla veya kadın erkekle güzel zl evlenmiş., Kadın veya sene, iki v gi Dek, sonra göz zellik tabiileşir.. kanlık erkeğin veya kadının gü- zelliğini, çekiciliğini siler, Artık o kadına veya o erkeğe evindeki arkadaşı eskisi kadar güzel gö- rünmez., Çirkinlik te öyledir.. Ga- yet in bir kadınla evlenirsiniz, ir- kin değildir. Bunun için biribir- elliğine tama ederek, e donattım. Aylar geçti, Artık o nemli dudaklara, büyülü gözlere, vadeden başıklara karşi aa bir göz alışıklığı peydak- landı.. Bütün bun! nazarınd gayet iş güzelliklerini kays etti. iyi oldun.. — Şimdi Mae Veste tutuldum. — Altı ay da odanı onun re- simlerile süsle dostum.. Birşeyin az kalmı (Bir yıldız)