5 Teşrinisani 1935 m a m | Tefrika No. 174 k v Çagatay Uygur ilinin prensi idi. Ta nün kışkırtmakla > me tu nz TAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGİZiN OĞLU| İSKENDER F, AHREDDİN ————İ Keyük, Çagataya sordu: “Eğer kurultaydan sonra fikrini değiştirdinse, bana açıkca söyle, Uygur m senin yerine ben giderim.. ve sen nim yerime oturursun O sabah Turakina erkenden w- Yanmıştı. İmar kendisine verilen ini işi büyük bir muvaffakıyetle ei o Se ne yaptı- ii görmek isti Sarayda kendi > — Mesud bey Ps iri gide- miye, ecek, Diye söylenen Turakinanın, bir- az sonra, bütün plânları suya düş- müştü, Şehir kapısından gelen nöbetçi- ; kapının & önünde Fatmanın ce- sedini irin söylediler, Turakina beri alınca, sağ kolunu lrbemi, gibi sarsılmış- ama nasıl ölmüştü? 'nun cesedini şehir ki bırakmıştı? ta i Turakina benli soruşturmağa üzum görmedi. İmparatoriçe pekâlâ biliyordu ki, esud bey, kendisini öldürme- ğe Selen Fatmayı elbette sağ bı- acaktı, epin Takmıy, beki a, Fatmanın cenazesinin inle e emretti. ve örçok sevdiklerinin ölüm habe- du; pe den bir damı aray o Bi bu an gizli gizli ağladığını gör- (Keyük) bü amcasına verdiği bir fazilet dersi. iz han, ei gm Vu oğulları aras İçin, Keyük un İn tahtına oturduktan sonra, Çagata- Ya yol görünmüştü. iv ilini, Çagatayın rn ln yıldanberi Doğan bey idar bağ bey, Moğol Me en me zar arlığı görülen, adaleti se- tiz. bir devlet adamı sn min va» in sırasında Uygur ilinde ufak Mi kaldırma hüdinesi bile ol- Yeur ilinin üç sınırında da ya- Bancı uluslar yrd ; töre me gelen hala key » bu sınırlardaki b yük Çer ven SM biri alaz Tanı Ça Me haber alınca, am- ve derhal Uygur ili- NS Bitmeyini tedi: m Bu nek kafalarını kır- Sana düşer!» 5 Dedi, Çagatay o sırada Karaku- ban ram ben de vini e are hı M0 öğyü, ana on güne kadar imi Bip yola çıkacağı- Çanı d. diği e- EE ii et etmediğini bilen yok- lar, na bunu şu şekilde anlattı- eski, n aa düşmemesi amcal için, Çagatayı yirmi dört saat için- Karakurumdan uzaklaştırınız!» | Keyük bu haberi hayretle karşı ladı. Amcasının kendi aleyhinde harekete geçeceğine inanmadı. ünkü oturmadan giderek: bamdan inhilâl e tah- ta siz lâyıksınız!. Demiş ve hanlık tahtına oturma- Çagatay rultay üye- lerinden, Çagatay lehine rey ver- miyen bir kişi çıkmıyacaktı Fakat, Çagatay, rahatsızlığını leri sürerek: — Moğol tahtına genç prenslerden birinin geçmesi- ni istiyorum, Benim çalışacak kud-| retim kalmadı. Diye emi vermişti. hanlık tahtın. geçmek a gili > emeli olmad bi- len Keyük, bu işin iç yüzünü Ça- gataydan öğ istedi. Bir ge- ce kimseye sezdirmeden amcası- ni yanına çağırttı: — Bu konu lan kimse nin haberi olmıyacak! Diye söze Miiyaraki — Bu gece seninle dertleşmek en amca! dedi. Bana açık- ça söyle.. Karakurumda senin düş- eri var mıdır? Ve bunlar kimlerdir?. si Ki Sn bunü salim vim e mu? dedi. Hele tale bütün müs manlar ve bütün rüşvet alan me- murlar düşmanımdır. lümanlar senden ne isti- — m olmamı.. — Ya memurlar? — Onlar da meyli boş bulup hırsızlık yapamadıkları için, dai- ma benim aleyhimde bulunurlar. ve beni devirdikten sonra yerime oturacakmışsın?!. Çagatay, Keyükü hayretle dinli- yordu. parator, amcasının cevap ver- mesine meydan özünü EM ak istedi akın müteessir yeri Ben “iş katl kulak verm kü sana bunu vaktile Si yal- varmıştım. Sen tahta oturmak is- temedin.. kurultay beni seçti. Şim- di bile, babamın yıllarca üstünde saltanat sürdüğü Moğol ta! öz : ö rultaydan sonra fikrini değiştir. dinse, bana açıkça söyle, amca! Uygur iline, senin yerine ben gi- derim.. ve sen benim yerime otu- rursun!» (Arkasi var) Satılamıyacak eşya, ki- ralanamıyacak ev, apartı- eş ei si ei yo- AKŞAM GAZETESİNİ KÜÇÜK İLÂNLARI AKŞAM , Kara cübbeliler Baş tarafı Sinci sahifede) e musikiye bayılırım. Ke- man m Hiç bir konseri ka- ırmam, — Sirile neşenin, mesud olmanın sırrı nedir?. Biz de öğrensek.. — Hayatı olduğu gibi kabul et- ruşluk sigara bana ne kadar iğ verirse öteki de ayni zevki veri — Dstad ım.. şimdiye kadar dün- ya evine Ki sebebini seyi > cevap yere gayet inley diği kadını diye kadar bulamamak.. hayatta herkesin çeri içinde bir ideal tip vardır. Ben bunu biraz geç bul- dum. ee davalar hangi- İeridir ayet davalarını sevmem.. bu girdiğim dava da bir av arka- ret davalarını severim. Bilhassa deniz ticareti davalarını.. Bir avukatın kıymeti nesile lür?. MİSLİ ie değil İşte kurulacak şişmanlar cemi- yeti peisbiğine namzed gösterilen Abdülkadir Ziyanın birkaç çizgiyle fikirleri, zevkleri... Eg — Salı İstan 18 Dans musikisi (plâk), 19 Bayan EN komunyar 19.30 Ege arkadaşları, 20 İk. Hi 50 Bayan Mita Maha; şü şan, piyana Laşeneki, A in peni aklimi ma Fk DEE “15 Sar 1.30 Senfo- Del Şark 18,15 Orkestra, Sözler, 19 Plâk, 19,45 Plâk - Sözler, 21,10 Senfonik ko; 24,05 siman plâkları, —-Budapeşti Ga 30 Piyano - Keman, 19, 30 Bertha orkestrası, 21 Macar Ey eğlen “22 40 Opera fantazileri, iç 18,30 Avusturya şarkıları, 19, 25 ep zle mal övin 21,10 2,3 er ke, inler 4 Hi ee Hafif müzik, 23, 55 alite, 22 05 Küçük ka: Halk müzik ve şarkıları, 22, R. Sira. ussun “ar serlerinden, 23,30 Ge- yi müzik, 20 Brahmsın dosu tara! Dirije Cevdet, 20,15 Habeler 2 20, 30 Gavin kardeşler, Radyo caz o gurupları, 21,35 Son haberler - me 21,50 Plâk neşriyatı. -15 Plâk ve Me 18 a kadar) , 0 Şubertin y - Yİ er 18. 20 Öke, Vi ev Ni sözler - 2 Sopa nseri, 22,40 Şiir, 22, > Sin 23,05 Hafif e 05 Dan: 8,30 Erkek yon 19, Plâk, yn «Kristin>, 23 Opera bile er 24,10 Caz. Viyana, 17,50 A yustarya müziği, 18, m Raporla, 20, e Nikolainin e şen karıları 23.3 30-Oda raid. 24,15 Kaşınie sü- reği, | Adolf Sieberth kuai Münih, 18 Şazkılar, 20 Kanşık yayım, 20,50 Aktüalite, 21,15 Skeç, 21,45 Şar- kılı yayım, 23,20 Reportaj, 23,40 Ara, 24 Dans ve hafif müzik. w, İ arasındaki garip iğ turya müziği, 23,30, ed lid bl Sahife 9 | ağ er) Meçhul kadın resmi j , Darmadağınık stüdyo içinde, Ne- meşgul olduğu levhaya son Ja paleti bıraktı, memnun bir yüzle başını çevirerek: — Zehra, dedi, bitirdim? Köşede, bir sedir üzerinde, poz için uzanmış olan genç kadın ke- yifle yerinden sıçradı — mi?, Nejada ve levhaya yaklaştı. ressam bir levhasına, bir mo- kapılarak kollarını Nejadın boy- nuna Me — Ah canım, dedi. Ben burada çok daha Saoiin, Demek senin sözlerin beni böyle görüyor. Be- nim resmim bütün ey edeceğin eserlerin en güzeli olacak!, Nejad, genç kadın o bir le sıkı- nin resmini Sali et ehra! dedi. i de — Neden? Bu senin en güzel tablon. Ben istiyorum, herkes gör- sün onu, herkes bilsin ki, sen bü- tistsin. Herkes seni sev- — Hayır, Zehra. Ben bu tablo- yu teşhir etmek için yapmadım. ay için, kendimiz için yap- . Şöhret benim umurumda de- üz Ben dünyada yalnız seni iste- zn hırçınlaşmıştı, İnad edi- ordu: — Ben istiyorum: Bu levhayi ei bir taraf. Hiç itiraza Gemi Keyfim bie SI da inad etti. İmaz! dedi. 1 a sun? Kendi gü lliğin a mek için böyle istiyorum sanıyor- sun?. — Reklâm merakı — Nejad, fazla kaçıyorsun!. — Ne yapayım, hoşuna gitmi- Bu sözler genç kadın üzerinde birdenbire müthiş bir tesir yaptı. Sanki aralarında ebediyen kırı miş, kopmuş bir şey hasıl oldu. — Adiyo! diyerek atelyeden ırladı. çe sez şe rai tahıl edilen kısım idi. Sergiye ra da gelmişti. Da- rıldıkları günden beri Nejadın yü- zünü görmüyordu. Sergiye gitme- meğe karar vermiş, bazı ahbapla- Hayrette kalanların içinde <a saa zenginliği, ve Zehra: ya tu kunluğu il ur olan ors idi. — Bu tabloda bir sır var, Zeki ra, Sen bizden saklıyorsun, diyor. u. Nihayet kendisini biraz topla» mış olan genç kadın izahat verdi: Hiç de bir sır yok. Resmimi işime için Nejadın atelyesins tabii, «Meçhul kadın» demiş ola- cak... i m bu;sözleri dinlemeden m a e yavaş öte“ adaşlar da dağıldılar, Zeh- ra Sera kaldı. Nejad tabloyu teş- hir etmişti. Fakat bütün sö: ist ini iki kelime ile anlatı- yordu. Zehra onun için artık meç- we kadındı!. Zehra koridordan geçerken ku- lağına hızlı hızlı bir ünakaşa ylemek sesi geldi. Bu müdüriyet odasın- dan geliyordu. Ekrem söylüyor- du: — Ben bu tabloyu b Nejad cevap veriyor. — Teşekkür ederim. ei satar mam, — n? Teşhir edilen tab- ni satılık olduğu ilân sinde Yalnız ressamlarla akra- balıkları olan portreler bundan müstesnadır deniliyor. İr ses: — Ekrem beyin hakkı var. İti- raza mahal yok... Parasını da ver- dikten sonra.. — Ne Kalır. para verilirse veril. sin, bu vini satamam!. u kadını tanıyoru! EZ m pek alâkadar olyoram Bir hissiyat meselesi bu, Tablos alacağı Nejad kati cevabını verdi: —Ben Fi bence dünyad herşeys den de kıymetlidir, Satmıyacağım onun resmini. İ Zehra memnun bir çehre ile o- radan uzaklaştı. aym teşhir edildiği tarafa doğru gi Biraz sonra, le ali kapısı açıldı. Ekrem, Nejad müdür çıkıyorlardı, Usule riayet edilmediğine hiddet eden müdür tablo: ei Kiniarnn indirtmeğe karar vermi Malul resimlerinin teşhir edil diği noktaya gidince, hep hayret m çerçevesine bir kâğıd «Karım» kelimesi görülüyordu. Zehra, gülerek, üç erkeğe yol rmın israrına mukavemet göster- laştı.. mişti. Fakatnih Bel Misel mo'vat bune erkek dostlarının ricasını reddet- | da? dedi. mek kabil olamadığı için onlarla Ekrem hiddetle haykırdı: r sergiyi ziyarete geliyor- — Katalokta böyle yazmıyor!, | du. Nejadın eserlerinin bulunduğu — Mürettip hatası yere yaklaştıkları zaman, birden- bire Fatma haykırdı: kendisi- Z ae tarafta, tek EM duruy: . Tablonun resmi ismi şu idi: Meçhul kadın!. n kulakları oğulduyor- | du. Şaşırmış bir halde idi. Arka- daşlarından kimisi eğleniyordu — Zehra, sen meçhul bir kadın mısın, ayol?. şi ma çok güzel tablo!. — Bak sinsiye! Bize hiç e bile 2 yetmemiş, üret Sonra, mesud bir çehre ile Nes jadın yanına koşarak kolunu ko- luna geçirdi: | — Doğru değil mi Nejad? de ! di. Nejad mesud, gülüyor, ve sallıyordu. Hihâyeci Ankarada her Hu gazete mecmua ve kitapları bütün mektep re ve Bi cuz olar AK