Tefrika No. 162 TAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGiZiN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN Ergün Bey, Tonguru diri olarak yakalamıştı. Oktay, gözünü Ere — yas Keen sordu: “Cen- e hakla ve hangi yüzle Ma ek istiyorsun?,, Ergün bey, Gengizin tahtını çapulculardan nasıl kurtardı? Ergün bey maiyetindeki akın- cılara: — 'uru tutup getirin.. öte“ kilerin hepsini kılıçtan geçirin!. Diye bağırınca, Türk atlıları pa- lalarını kınlarından sıyırarak, Oy- Tardı. Akay, hanın emrile m başka kimselere zarar verme: diye- aslanları tekrar bodrüma e Patmıştı. Oktay, bu kargaşalığı iki kişi- nin rab ea görüyordu." Er- gün beyle Akay Biri dişi, biri Ga bu iki as-. lan, o gün akşama kadar ortada bir tek Oyrat bırakmadılar.. hep- sini kılıçtan geçirdiler, Şehir için- de iki bine yakın at başı boş kal- muştı.. bunlar, sahipleri kılıçtan erimiş meyi Oktay bun- ları beyin maiyetindeki el dağıtmıştı. şam güneşi batmak üzere idi. Ergün bey saray kapısına yak- laşınca, nöbetçiler arasında bir gü- rültü koptu. Herkes biribirini e Zercesine koşarak: ır yakalanmış!, Diye a yonda. — ay pencereye atıldı.. at üs- tünde kolları bağlı getirilen Ton- guru gördü.. pencereden başımı çı- rdı: . — Onu çabuk benim yanıma ge- tirin! Diye haykırdı. Oktay AM Bizin tahtına oturmak is guru -elinden gelse- dişile pezol Yıp gebertecekti. Saray kapısı önünde binlerce in- #an toplanmış, hep bir ağızdan ba- Eiriyorlardı: 5 — Onu bize teslim edin.. Ulu Hakana el uzatmanın ne demek olduğunu anlatalım!. uga halka: H nı verecek... Diye cevap vermişti. T: n kollarını çözdüler.. bir la Akay, öbür yanında 'gün bey olduğu halde Oktayın Yanina çıkardılar, - ay, vaktile yanında çalıştığı genç ve yakışıklı zabitinin ya- Tina yaklaştı: ez ra mein pe nedir? hi turmak İtiyorsum? Karım ran mi Aaydi bu üç soruya cevap ver. imitleri mahvolmuş; bütün en suya düşmüştü — Da in uydum.. ne yaptı. Mü ii dik de Ki Prenses iç sormayın.. toprak ak- tina ri bir yıl e dedi. Oktay, karısının neden ve nere- de öldüğünü sordi ia başını kaldırdı: — Oyrat ilinde.. kara humma- dan öldü. — Mezarı beli 2. — at reislerinin mezarlari atıyor. rinde dört ktay karısının ölümüne acr- ıştı. İçini çekerek pencereye dayandı: — Onu neden kaçırdın Tongur dişlerini Sikmek Ki yerdi: — Behi seviyordu. Ya sen?.. eb istedi. .. ben de ona uydum. Kaçtı Bu sırada kapının önünde hay kıran bir adamın boğuk sesi işit liyordu: — İdürmeyin... Hana söy- liyeceklerim var. Oktay han söz- lerimi dinlesin. Ondan sonra ister parçalayın.. ister azad edin! Oktay: — e gelsin yukarıya bu EK adi Diz emir adamı hanın yanına getirdiler, Ergünlerin elinden nasılsa kur- e olan Oyrat söken ha- nm larına kapanarak mi izi m peşine takıp buralara getirdi. Biz Ulu Hakanımıza baş kaldıracak insan- lar değiliz. dedi. Han sordu: — O halde ne istiyorsun?. Ka- pıda neden gürültü ediyordun?. Çapulcu yerden kalkmadı.. ve run yüzüne sert sert baktı.. s0) a doğru başını uzatarak anlatmağa başladı; — Tongurun sırrını benden baş- ka kimse bilmez, Ulu Hakan! O sizi aldatmıştır. Bizi aldattığı gi- bi. Fakat, ben onun bütün gizli ka- paklı işlerini biliyorum. O, en güç- lü, en çitrefil işlerini bana gördü- rürdü. Hem de sopa ile, Tongur, Ergüne döndü: — Bu beri budalanın biridir. Neden söyletip de hanın başını şi- şii irtiyorsunuz? Oktay, önündeki adamın sözle- i dikketle dinli d — O, senden çok akıllı bir ada- Çapulcu korkarak sözüne devam vitir — s (Muka)nın öldüğün- den de Ke Halbuki pren- ses -(Muka) “yaşıyor, Ulu Hakan! çadırda hapsetti, Bi bekçisi vardır. Bu bekçilerden biri" benim!. (Arkası var) BA Ankarada her dilde gaze cmua ve kitapları Tütün 1 mektep kitapları ve e arasyei ucuz olarak AKB Üesse- selerinde tedarik edebilirsiniz. Atletizm Antrenörlerin federasyona ir mektubu Ikan olimpiyad kampı ve milli takım hakkında bazı gazete- ,İerde çıkan yazılar üzerine antre- nör Lewis ve Prack atletizm fe- derasyonu başkanlığına şu mektu- bu göndermişlerdir. Bazı gazetelerin Türk ii e pi Her Gl Dehşetli âşıktı. Amma sigara- ? oli ins olduğu gi- Bilme Akif di âşığı idi, Be- yaza yakın plâtin saçlı bir sevgili: si vardı: Selma Süleyman Akif bilhassa bu li tin saçlara, güneşin altında ışıl ışıl yanan bu sırma gibi plâtin lara bitiyor, bayılıyordu. O plâ ia — ları 1 okşamamak, vel ile i Saçlâr İ Pi bi yere eğildi. Ve saç e den birini alırken berber gördü — Siz ne yapıyorsunuz. iye sordu. Süleyman LEŞ kıpkırmızı kesilmişti. — Hiç., dedi. Yere mendilimi düşürmüştüm de... Onu aldım. Vakıa mahcup olmuştu. Bir teh- ike geçirmişti filân amma işte ni- hayet istediği şey olmuştu.. mem- şi eyi ui. T Sel azife Türk el İedeyonu ya o- yun nlarının her yönden ba: olması için elinden gelen her şeyi yapmı ve ide edilen sonuçtan dolayı nı teb- riktir. Atletler için aa kamp yiz ba- kımdan iyi, konforlu ve sıhhi e e en yemekler atletlerin her zama: a n daha berleski 9 ve Tlk o) Bal ie ei daha güzel sonuç. Bl ik sebebi eler amızın biricil A rIş kabiliyetlerinin ve becri rinin azlığıdır. B ne bir iti nünde ali m. Tü e böyle bir takımla if- kn edebili Ya bilme en veya İsli olacak, m) ET atletizm nin son altı haftasında yirmi rk zekorü yapıldığından bahis bile nesi denli tizmden anlayan ve onu değerli- yel için bu'rekorlar Türk takımı- nın gerek manen gerek vücutça yüksek bir durumda olduğunu gösteren büyü. bir delildir. Hava tehlikesi Üye yazılanların Isimleri Ankara 22 (A.A.) — Hava tehlikesi- ii bilen üyeler 3. Neşet Odabaşızade 20, 9744 9745 Hasan 20, 9746 Bo- ahi 20, 9 ei e Alibaş 20, e Mehmet lan Toru: Ma ke in Perşembe z 13-1 Kp salon sikeyim 20,15 plâk, beitini” konser, e 15 piyano, 17,45 şarkı- diğ ler, Ni 15 orkestra, 19 keman konseri - sözle: vE e rank 21 ha- fit müzik, sözle 12, 5 gark lar, 23 Leh varln is > dn plâklar, âypzig: | yu 21, e danslı am 3, By Budapeşte 9.13 Söyler 19,45 piyano ie ek 2 20 20 dış yasa, 20,40 piyano - is oni, 2. 50 du; anl 234 10. nk 24,30 ins plâkları. 25 Birinciteşrin Cuma İstanbul, 18 Dans musikisi (plâk), 19 en dör gazinosundan (nakil) mü. neşriyatı, 19,50 Egg caz Fehmi Ege ve adaş yi 30 Stüdyo sbeeğ 21 Radyo caz ve tango gurupları, 21,3. Son habei eni Balki 21,50 İlke tere) opera 13-15 BİRE ve duyumlar, 18 Radyo orkestrası, 19,20 Konserin sü” bei 20,15 Piyano konseri, 20,35 Ops radan röle, 23,45 Alm. ve Fr. duyum. Telefon : 3377 r, 18,20 Şarkılar, 18, Ki Plâk- Sözler, 19 De uissy'nin sonat eple 19, 15 Şal 21,15 Sesli filim pi Jarı - sözler, 22.15 Hafif müzik - Sözle, 23,45 ep 24,05 Dans pi Laypzig, Ye skeç, "9, 30. Söz- ler, 20 mi dair, 22,15 Ulusal müzik 23, 30 e servisi, 24 in GE 18,30 Harpa ko: 19 er Stenografi, 19,45 Plâk, 20, 1 Söy- iy e 45 Eski MED iç garkalar, 22,20 orkestrası, 5 Caz - Söylev, 25 ko onserin sireği, için kendisini güç zaptediyordu. Ah bu plâtin saçlar.. eski zaman âşıkları gibi bu saçlardan bir tu- tam alsa, bir kordelâya sarsa da- ima yanında gezdirse.. hiç ondan ayrılmasa.., Yavaş yavaş bu onda âdeta ö- nüne geçilmez bir arzu halini al- dı. Ne olursa olsun Selmanın plâ- tin saçlarından bir tutam eline ge- çirecekti Bir € Selmalara gittiği ör ei Evde Süleyman Aki akat Selma meşguldü. Berber gel- miş, genç kızın saçlarını düzelti- yordu. Süleyman Akif bu berbere gıp- ta etti. O istediği gibi Selmanın saçlarile oynuyor, onları mere gibi karıştırıyor, tarıyo: Şu anda berberin girik olmak için neler feda etmezdi ki... Bir aralık gözüne bir şey ilişti. Selma- nın arka taraflarındaki saçların- dan fazla gelen bir kaç par berber kesmişti. Bu güzel ük yerde duruyordu. Selma: . dedi, affedersiniz o Öte- ki salonda misafirler var.. sizi bu- Kk berberin yanında kabule mecl e Pm olacaksı- Süleyman Akif kekeledi: — A.. bilâkis.. bilâkis... Sizin bu hususiyetinize girmekle ne ka- dar bahtiyar olduğumu tasavvur edemezsiniz.. Artık saç düzeltme faslı bitmiş- naştı, Sanki bir şey düşürmüş gi-. âtin saç- ea bir bilezik yaptırdı. Ve onu kolundan ayırmadı. Bu bir tu- tam kadın saçı ona ne derin zevk ler veriyordu. ihayet Selma ile a azan onun yanında Süleyi if kolundaki saçtan bilez püyor, mesud olduğunu yerdi Mp Süleyman Akif yorgun argın öğ“ İe yemeğine gelmişti. Bir hafta- danberi hizmetçi kaçtığı için sof- rayı ez Selma kuruyordu, Sü- leyman Akifin kolundaki saçtan bilezik. çoktan çıkmıştı.. artık ge- celeri mehtaba oturup da «plâtin saçlar.. di sapan şiirler yazmıyordu. aralık sofraya çorba getirdi. Süleyma: kaşığını daldırdı. Bir kaşık içti lâkin ikin- ci kaşığa gelince hiddetle ayağa kalktı, Kaşığını sofranın üstün fırlattı. — m e Pa hiç yas amıyay: aha i İN edile Sl — Ne oldu canım?. — Daha ne olacak?.. Bu bizim- ki de hayat mı?.. Bu bizimki de yas şayış mı sanki?, — Ne oldu amma?. ik? Daha ne ola- yı yemek yeme- va eyi ne in bir şeye .. Böyle yaşamaktansa ö- ii” li Selma hâlâ anlamamıştı: — Canım.. ne olduğunu söyle- sene... — Ne mi oldu?.. Rezalet... Da- ha bundan ötesi var.. çorbanın saçın.., içinde saç çıktı.. seni! Artık bu saçlardan eee yahu.. illâllah bu . Her yer- de bunlar... Bıktım L yahu. (Bir ve Izmirde seyyar miele İzmir, (Akşam) kevi verimli bir şekilde şalım tadır. Bilhassa sosyal yardı Izmir eesgi çi İzmir len bu kütüphaneye hergün birçok gençler gelerek muhtelif eserleri okumaktadırlar, Halke- vinin öz dilimizle yazılmış, e iki eserlerinden mürekkep ane de se; kütüphanesi re Bi kütüph ikişer, üçer yüz cild önderilerek y okuma odalarında kö le istifadelerine hazır bulunduruluyor. 4 â : 4 “il