18 Eylül 1935 —I— Ülker duramıyordu bir dakika yerinde, Bir sevgi taşıyordu dünyalar değerinde: Balkonuna çıkıyor hergün apartımanın, Sardığını görüyor sokağı bir dumanın, Bakıyordu bir süslü otonun arkasından |.. Ülkere oluyordu artık hayatı zindan: Neye bu lüks — bir gün olsun binmiyor?.. ollarına sinmiyor?.. Tıpkı kaplumbağına benziyordu yeme güzeldi ki, anlatsak gelmez dile, On bin lira ederdi: Vardı radyo: ilel.. Fakat daba güzeldi dediki mesi Dudakları kalındı Moris Şövalye gibi Kalın dudaklı erkek ihtiraslı olurdu, Ülker böyle bir genci daha iyi bulurdu!.. Bu kız onun uğrunda ölse bile yeri var: Çelik mengene gibi, tunç renkli elleri var !.. Hele derinden bakan, sert mağrur bakışları Bahara çevirirdi gönüldeki kışlarıl.. güzel, hem de zengin.. evet; bu gp mü- mdi: Fakat bu adam kimdi. Bir direktör mü yoksa? Hiç züğürt sevilir mi?l.. Miras yiyen bir genç mi?... Avrupaya gitmiyor neden parası a belki?... Hayır; Böyle mükemmel adam ancak Türklerden çıkarl. İşte, oto geçerken, Ülker balkondan bakar, enç adam da dönerdi: Gidi a Bu bakışma yeterdi, lüzum yok başka â Aşkın uzun yolunu onlar vk a Bu candan bekizierri KM anlaşmı: Eir akşam.. kızıl gi ban sönüyorken, Kız, bir arkadaşından evine dönüyerken, Bir ses duydu: — “Otoya binmez misiniz, bayan?.., İster oto alırdı, ister yürürdü yayan, Neden yapışıyorlar herkese bu şoförleri... İşte, bu düşünceyle dönüp bakınca Ülker, Güçlü otomobili yıldırım Gezdiler, dolaştılar. Kırk yıllık âşık gibi, artık eş olmuştular!.. Böyle konuşa dursun fırsat buldukca onlar, i oştu : — “Ülkerl.. Sana müjdem var, “Seni almak istiyor namlı, büyük bir zenginl,. “Kızıl, Yaşı değildir gerçe bir parça dengin, Bir gün annesi Otomobilli genç Yazan: Necdet Rüştü AKŞAM “Fakat seni bahtiyar edecek bu mk “Bu teklifi du: ii ği başı rare “Apartıman bin liralık ili “Böyle bir düet ay hiç konar Ee gri , “Haydı, fazla düşünme.. imdi en iyice, “Sana ei inim a iyi Düşünmeğe başladı b eye dsi İki ateş arası.. Başı yiyen M' eşini pek: On bin lira ederdi ötomokili. ger Genc zengin bekliyorken yaşla varı| msi; Hiç Time istenilir mi duruyorken güzel Yüz Pe. — “Annem ya e erik erek, kederlen ndi, e biraz dü Ba bu müşkülü de yendi: Çünkü Ülkerin vardı bir mektep ari — “Siz benden ii” * bu ela alınl,., derdil Netekim öyle oldu; ME HK milyonere: — 2 > çalmak i için uğraşmayın boş yı “Çünki n bir genci alaya kaç ii “Sizi ni emek fakat bence kolaydır: “Arkadaşımı alın.. de öyle güzel “Resmini gri beğânirsiniz çed — Yaşlı Eyi ii fotoğrafı, elin ne, : Kavuşmuş gibi güldü en yüce emeline Çünkü: Arkadaşını daha güzel GM ey Dedi.. Ülker de kurtulmuştul.. Kız, ertesi gün kil Kiri arkadaşına, Birer birer anlattı neler geldi başına, Sonra dedi; — “Bu pak irene varırsın, > bu yoksulluktan > “Ben de ona varırdım, ye ei uldum: “Zengin. otosu da var.. m mi sese Fakir kız razı oldu.. sed ii Ülker, Hemen yaşlı adamın bürosuna gittiler Milyoner fakır kızı sevdi eöetiden, RE De kâh işimiz oladursun bir yandan, “ğe yüzük alalım durmadan biran bile!..,, Sünra elini bastı masasındaki zile, Uşak girince de di: — “Hazır mı otomobil?..,, Bai emdi fakir is müzkün değil, Mesud olacak mıydi o da birgün dünyda?.. Bahtiyardı.. Sanmıştı kendisini rüyadal.. — “Düğün oluyorl...,, Kahkahali atarak, aşa; oyali öl li Ülker, vurulmuş gibi, Fang 0: Gi Amanl..,, Otonun kapısında sevdiği genci gördü: lin emrinde çalışan bir şofördü!., Di: Diye, Ç de PM Her Türkün elinde bulunması lâzım bir Iş yüzünden kanlı kavga Yedikulede Kazlıçeşmede Mah: kitap YA mrk şi diz İSTİKLÂL SAVAŞI Fiyeti: 80 Kuruş AKŞAM NEŞRİYATI NASIL OLDU? n WE Şevki Atatürkün güzel bir kumanda resmini taşıyan zarif renkli bir kapak içinde resimli ve haritalı 14 büyük forma iş yapmak yüzünden kavga etmiş- lerdir. Kavgada Ali bıçakla Mah- mudu muhtelif yerlerinden tehli- keli surette yâralamıştır. Zabıta ahmudu hastaneye kaldırmış, Ali yakalanarak tahkikata baş- lanmıştır. Bir seyyar satıcı merdivenden inerken düştü, yaralandı Hüseyin adında bir seyyar sa- tıcı dün sırtında küfe yüklü aza Kalde Girri lerinden inerken ayağı ve yüzü koyun merdivenin altına ka yuvarlanmıştır. O sırada dolu küfe de Hüseyinin kafasına Sahife 7 Tefrika No, 33 Arkadaş Karısı Yazan: Selâmi Kayacan Te sa “peş yüzünü yastıkların arasına sak Üçüncü Bölüm | 7 Birinci kısım aş yavaş kendine geldi ve Ü i sersemlik etiğini kavradı. Yapıl- U . maz bir şey yapmıştı. Bu derece Bir iskemle devrilmişti ahmaklık yapılamazdı, Artık oraya kimse oturmıya- caktı. Yalnızdı! Kalktı, oda onlar gibi çıkıp git- mek istedi. Ayakları tutmuyordu. Bahçeye çıktı. Tahta kanape- lerden birine oturdu. âlâ inanmak istemiy Neden onu böyle ai git- mişlerdi? in omuzuna daya- yıp ağlıyacak bir tek dostu da yoktu. Orada kaldı, miydi. le İni iztirap çekiyordu ki, iztırabını az buldu da şaştı. Birkaç saat sonra ötede duydu. Başını bir kal- Yaklaşmağa (cesaret edemiyordu. — Defol! diye haykırdı. Salih geri döndü. Hıçkırdığı duyuluyordu. Mehmed Ali bunu duyunca inandı. iki büklüm olmuş eesiriği uzaklaşan arkadaşına bal Az kalsın: — Salih! diye seslenecekti. > Salih gözden kay- rare Ali de ağlamağ; ladı. Senelerden beri ei ilk göz yaşlarıydı... İşte yer nl nil Gün böyle geç Maziyi Mo Salihin endi- şeleri, mahzun h elmeyişi, amed yarım yamalak sözleri ikat, bütün oi ve kat tahlil etmiyordu. Artık her şey olduğu gibi gözlerinin önüne geliyordu. Gizli hiç bir nokta kalmamıştı. Her şey meydanday- dı. Saadetinin cesedi gözlerinin önünde duruyordu; avrası ayaklarının altında serilmişti, Sev- gilinin Kk bakan bir âşık gibi saadete korku ile, göz- leri Şarki uğramış bakıyordu. Fatma hastaydı, mecnundu, ne yaptığını bilmiyen bir biçareydi muhakkak. hım i Fatmadan ziyade Salihi düşünüyordu. Aşkla dost- luk arasında çırpınmış, sm la kıvranmıştı. Fakat her şeye üstün gelir. Daldı. aima Dü başına yıkılmış gibi ni- hayet çöktü, Ezildi. dünyada yap- yalnız kalmıştı sem pe da bütün gün düşün- müş! o el itirafından sonra oda- sına kapanmış ve bu delilik buh- ranından sonra da âsabı gevşe- memiş, yatışmamıştı. Ml el Et md çarpmıştır. Suratı pe demediği gibi başından ö i i e yaralanan Hüseyin korkudan değil. Elleri yaprak gi- | caktı. i kımıldıyordu.. ilimli .nı hazırlamasını söyledi... ru ona yaptıran Salihti, lihi affedemiyordu. Bunun neti- cesi ne olacaktı? Ayrılık, mah- keme, şu, bu... Bin bir türlü de- dikodu... Ya kocası!... Onun muhabbeti bir an gözle- rinin önüne geldi. Mehmed AV ona kul kurban olmuştu, Onu peri masallarındaki sultanlar gi- bi yaşatıyordu. Bir dediğini iki etmiyordu. Şimdi ne olacaktı? Doğruldu, elini şakağına da- yadı: , «Nereye gideceğim arada: kalamazdı en artık bu evde, bu çiflikte oturamazdı, buna aklı yatmıştı... İstanbulda kimsesi yoktu. Ailesi sile du «Orada da oturamam... Büti bunlar Salihin kabahatı.. ma başka şey y geld, Hizmetçiyi çağırdı. Sandiklari! Elmas vi yı elmaslarını aldı. Alt kat tuvalet unttu. Etrafına bakındı, Romanlarda olduğu gibi Mehmed Aliye bir mektup yazmak hevesine ka- pıldı. ustalıklı, kaçamaklı mektup yazdı. Mektupta her şeyi söylüyordu, fakat buna rağ- men, en usta avukat bu mektup- la onu ittiham Pardesüsünü giydi. Yazdığı mektubu uzun buldu. Büktü, ce- bine soktu. edemezdi, Eşyalarını otomobile yüklerler- li pencerenin önünde bahçeye « Onu yolundan St lk çıkmıyacak mıy Gene masasının vk oturdu, bir satır yazdı: iğ Seni seviyorum... atma. Bir mili koydu, eli titremeden yazdı: «Bay Mehmed Aliyi Mehmed Ali hazırlığı aki örmüştü. Kalbi göğsünü yara- gi cak gibi atıyor, göz yaşları kirpik» mlalanıyordu. Eğer Fatma gelse, boynuna sa- rılsa onu dayanamayıp affedece- ği muhakkaktı, İşte şimdi artık her şey bitiyor- du. Felâketel ile tutulur hale ge- liy: Bu otomobil bir cenaze rami Ölüyü alıp götüre- li pi bir defa daha karısını gör- mek istedi. Bir ağacı siper aldı. Karısını görünce kendisini tu- ei ona doğru he a korkuyordu. Koşacak, karısını bileklerinden yakalıyacak: ra den af dile!» diye haykıracak ve böyle haykırırken yalvarmış ola-