14 Eylül 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

14 Eylül 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AE m AKŞAM a AYN 1996 Tefrika No. 123 YAOLARI ÇİĞNEYEN HÜZÜMDAR CENGİZIN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN Nişapurda Mogol kumandanını öldürmeseydiler,' Mog ollar Horasan eyaletini istilâ etmiyeceklerdi. Papa, hâlâ, Oktayı hiristiyan yapmağa çalışıyordu. Bir çobanın rüyası Oktay bir akşam üstü, (Kızi dağ)ın gün batar çevresinden dö- nen bir çoban gördü. Çobanın yanında aksakallı bir ihtiyar vardı. kt tay bunlara gö- rünmeden arkalarına düştü.. ya- vaş yavaş konuşarak e > dı. Çoban, arkadaşına önce gördüğü rüyasını dk du: ın yamacın- ordi «— Şu yüksek dağ m koyun sürülerimi sülün ordum. aş bu teklifi kabul etmedi- alesi önünde ğa e dleğ, (14 şubat 1221 M) Tuli bu kaleyi bir hafta için de aptoriğani” DES a, şehre bir kumandan bır. ra karşı geli ii rek Nişabur (1) yolunu tuttu. Tuli ordusile (Mero) (2) dan ayrılırken, kaleye yerlilerden bir de muhafız ve bu muhafızın ya- nına muavin olarak bir Moğol za- biti bırakmıştı. ve Moğolla- mseye zarar ör öç te Tuli burada akılları durdu- binili sa alından zi ii Bğdise iş Maş mıştı, Or- Tuli, içi tez Bu A o ri Si meli beni yakalayıp boğacak- lar. amil arkadaşı: — Bu ayr imge kabilenin Coban dudağını bükerek: Orasını Tanrı bilir, dedi, ben bu epi iriyarı in — Bu rüyayı gömen anlat tın mı? — er baba... dun?. — Oktay hanın kulağına gider- se, çed hir sordum. Oktay han n kuşkulansın? Onun ka korkumu yok ki... Neden sor. ö UN n bazan bin kişilik m ni As ik insanın sırtını yere getirive! yi yrd pa y kii <9 5 m . Çobanın rüyası, Cengizin oğlunu düşündürmeğe başlamış- tı, Oktay 1221 Mi isg bii Horasan seferini ha- Sas O sırada Irakta bulunan bir Mo- gol kumandanını kestiren Sultan ehmed, Cengiz tarafından ko- valanıyordu. Cengiz han, oğlu Tuliyi yetmiş bin kişilik bir dr erir eyaletine ogöndermi Sul Mehmedin bura e inte ni söylüyorlardı. Tuli, çiz ine girer- ken, Mero kalesinin kapıları ka. o kalesi Moğolları haylice üğraşt rmaştı. Tuli kale önlerinde Mehmedin em- rile buraya atılmışlardı. Tuli bun- m > 5 ki a için, ilk endi buy ga girme li e seniii Türkmez sü- r adamdı; yanına b N süvarisi alarak önden ilerile- meğe İm Şehrin biraz öte yanında, bir- alm yerden birçok insanların v ve Moğol süvarilerini taş- erle karşıladığını gördü- ler. EL :ok önceki devirler- dimi büyük bir nr ii ei sandım!» > © 28 SE çalışırken, arkadan yetişen ordu, biraz sonra hepsini kılıçtan geçi- rivermişti. Oktay, Horasan halkının ikide birde Ulu Hakana baş iapriiin nı ve hiç yoktan kan d n gördüğü rüya, bir hakikat mı olacaktı?. Horasan Mn Moğol buyruğu e bulunuyordu. Fakat, Ok- tay, altı ay ln ki, buralardan iyi haber almıyordu. Horasanlılar gene mi baş kak dırmışlardı?, , Çobanın rüyası Oktayi zihni- bein ii bir kaçını saray- (1) Bir İngiliz aim mütehassi- sı vaktile (Nişabur)un Moğol kabilele- tarafından tahrip il iğini slei Halbuki Türkler dağ al halinde yaşarken, asan eyaletine akın yapmamışlarlır. Ancak 1153 Sultan (Sincar)a isyan ai liz çebeleri Horasanı dan 80: yük bir zelzele neticesi rar harap yağmı e sonra Horasanda lk mi sonra bü- sehirler tek- öcü ei 1. büyük ye ile bu tarih Anel on ii çmiş ve şehir çoktan imar &- seyr Moğol tasi veri Dukson- da (Horasan me Bi De noktu- ya işaret etme: iştir: <Tuli | (Nisabu ya mahal aa geldiği zaman, şehir çok kalabalik ve mamur bir halde idi. ne Moğol kumandanını durup durürk, »smemiş olsalardı, Tuli belki d bur) Horasanın idare merkezi oldu halde, İranın en maruf şairi ve tacirl burada otururlardı. Moğollar “a yala Kayi ei zaman, Sultan Celâl, eddin henü; EE Sofraya cevizli m gelin- ce bir kahkahadır .. Herkes sin gözleri köşede ner ihtiyar- za bir zata bay prn Nuriye dön“ dü. Hep birden gülerek: Sadık bey.. gm baklava. — e dık bey... Cevizli bakla» .. Diye tepsiyi gösteriyorlar ve lamimiei gülüşüyorlardı.. o ka- dar ki, Sadık Nuri âdeta kızar gi- bi oldu: Gördük... Gördük... Ceviz- hi Katili: .. Anladık yahu... Ce vizli baklava işte.. cevizli at a be yahu. cevizli baklavı Yalnız simi gölleri bir ben vard adık Nuri bana döndü: — Siz galiba devizli baklava hikâyesini Ahali dedi. — Bilmiyo; Herkes benii bu cehaletime şaş- kaldı: — Sahi bilmiyorsu — Sahi cevizli Dakik hikâye- sini tesi musun?.. İmkâni Lu — > Vallahi bilmiyorum yahu... — Anlat. anlat... diye başladı- lar. Bay Sadık Nuri cevizli bak- lavadan tıka basa yedikten ve sa- de kahvesini de ime höpür- | dete içtikten sonra anlatmağa baş- ladı: Hayatta en büyük zevkim mi- demdir. Midemin üstüne yoktur unun için AA fi lan | hiç kaçırmam. mur tatlısı oldu mu? Ben bittim gitti, mahvoldum NG di yut- mim gitti. Eridim g undan tam yirmi re sene ev- ». Çamlıcada bir eski zaman dsüğdik ahpabıma gittim. Hâlâ es- ki bir konakta ente oldukça ha- sis bir ahbap... Sert, aksi bir eski ğa ASIL. m ye eğimler ö önce bahçe- dü le mutfağın pencere- sinden burnuma Salad ir koku geldi. iie derin nefes aldım.. oooh gözüm.. avını sezen bir avcı ma- haretile hemen bunun ne kokusu olduğunu kavradım: Cevizli be- Cevizli baklava emistanın başına geçmemişti. L F. — — Karakuruma gidiyorum, dedi, siz de gesi ve filezofu alıp allik; geli Oktay neden ve kimden çeki- niyordu?. Karakı civarında karpuz ii iş Tulinin karşısına çıkan insanlar, Oktayın da karşısına çıksınlar!.. Oktay, birleşik Türk kabilele- ükümdarıy- n ırklardan, yani Tirlatiyan düyüsilürden bir- çokları bile er ve onunla dostluk tesisine çalışırlardı. hagi a tahtına ol duğu enberi hıristiyan ulus- ri ör mevkii hergün biraz daha yükselmeğe başlamıştı. Bü. tün batı devletleri onun iyilikleri. ni, faziletlerini saymakla bitere- mezlerdi. Oktayın hiristiyan ol otur- rom faaliyete geçirmiş! Pa- Romadan, hıristiyan ül Li Ei — Oktayı vaftiz ve yer Badr sonra dine büyük hiz- ni yül et memeyi ulusal bir vazife telâkki etmişlerdi. (Arkası var) j yaz baklava... Evet cevizli beyaz baklava, Nitekim biraz sonra ev sahibi: im, dedi, bu sefer bir kadın içi b Balli Öyle bir ce- izli baklava pişiriyor ki, yerken alimallak parmaklarini da bera- ber yutarsın birader. Beraber mutfağın kapisina yak- laştık... Dağlar gibi 35 lik bir ah- çi kadın... Em pençe pen- çe al... Çalışiyo: Kolay NN ye kalfa Nuriye kalfa efendisine sırıttı: — Kolaysa.. başına gele paşa... Nası tepsisi fırın- dan geldi mi?.. Güzel bir koku var da... —Şinedi geldi... — Kuzum Nuriye kalfa... O tep- si. büyüktür... Sen yarısını yarına ayır emi?., — Peki. Ah şu hasislik... İşte bu gece ne iyi bütün tepsiyi yiyec. Ah pabım e se bir arkadaşile ama başladı. İkisi de ii e meraklısı olduklari için dalıp gittiler. en de mutfağın önünde fır dön meğe başladım. Mutfağın kapısı açık olduğu için ahçı kadın beni ordu.. nihayet dayanamadım, mutfağa daldım Nuri; eksi hamur mu açi yorsun?. — Heece, dedi yardım mı ede- ceksi — Eğer elimden gelirse neden Tl — Bir yol yap da Şe yön kalım ln gelecek mi ki Nuriye kalfaya yardıma br dım. Fakat pek acemi davranmı olmalıyım kalfayı ihkekalkriz güldürüyordum. Bir müddet son- ra kri büsbütün arttır. bana tavadan henüz indirdiği sı sı- olsun istiyormuş. ula neler de neler anlatmadı.. Mutfak bahçeli bir köşesin- de, asıl binadan idi... kalfa mutfağın üstündeki yattığını bile m admi >. e sofrada cevizli baklava- ya in desem yalan söylemiş olurum. Dişimin kovuğuna gitti, azn .. Uzatmıyayım... Yemek- ten sonra ev sahibi g a oynadı. dan sonra kes © 'dasına çekildi. Güzel, sıcak bir ba- har gecesi idi. Penceremi açtım.. Bir iki saat dama oyunu sayili ğim için olacak karnımda gene bir acıkma tı.. bir türlü uyku tutmuyordu. Aklımda, fik- rimde hep mutfakta kalan yarım tepsi beyaz baklava vardı, Hizm > bir iki samsa atış- 1 idim?. Kim sie mi. Hem Nuriye kalfa; yatıyorum. le yok.. an söyliye- ber Seyri Sai, ık eTR pekâlâ iç katta esi talim en in itince açılıverir.. muti ei kapısına yaklaştım. Ha- fifçe ittim, Açılıverdi. Cebimden kibriti a rak yaktım. baklava tepsisini arıyordum. Birdenbi bire yukarı katla mutfak arasındaki nini ei ii Hava tehlikesi Üye yazılanların Takar 1 zi (AA) — ni bilen üye 8916 B. İsmail Kızılhısardan (Deni 1), 20, LA Mustafa Er şirketi 8918 Meh oğlu 40, Hasan Molla Memiş oğlu 20, 89. bi İbrahi ie Ee çin 20, 8 kup oğla? 20, 8922 Hasan Hüseyin 500 lira bağışlamıştır 8927 Hacı Hası” oğlu İbrahim ve Ridvan 20 ve 30, saz8 “a benlik Kaylan 20 9 Ragıb Enbiya oğlu © 0, 8930 Ahm “ i Hasa; 8931 B “ 8933 Mehndi "Aziz zn Üzel 20, 8934 İsmail ai. m Meh in Tunoğlu 4i Bayram Mehmed 31,25, “8937 Sakiz oğlu Me med 20, 8938 Hamid 25, 8939 Ali im lu Mustafa 20, 8940 Seyit Aliki oğlu Radyo 14 ai iie Dans mu m a PE 19,30 Hi 2 20 Spor konuşmaları, 20,3 Bediye "Piatiniea idin olr eş orkestraları, türkçe sözlü zler, 21 Son haberler Boranlar, 21.50 Profesö ezgin, keman solo, 22,20 Plâk nef 15 Eylül Pazar 21,35 So Bayan Paterelli, Mandolin âk neşriyatı. konseri, 22,20 Pİ anama merdivende bir çatırdı.. Nuri? elinde bir şamdanla karşımda b© lirmez mi?.. Beni görünce yayvan yavs” güldü: Bak hele ettiğine şunun, de diz ya seni gördülerse, — Görmediler.. yi Bu sefer gözlerimin ta içine b” karak ta e güldü: — Bari çabuk yukarı çık... d” d ima Hırsızlık etmek için geldiğimi bilse belki beni ele verir, bütün konağa, ahbaplarım* de yukarıya geldi.. bu başka kü çük bir tepsi idi: — Yufka arttı.. bunu da ke” m Konuşmasını filân sir amma çirkin kadın deni ed Kn gün «kol pidesi» denile* börekten pişirecekmi: — Geceleyin gene dedir ertesi gece gene di amladık:” ek gece zerde yemek içi Daha ertesi gün aşure ai Ona gittik.. Lâkin beşinci gece konak konak halk bize bir b. ai mi7. P# şa gayetle Gl süne bir adam: — İlle evin mizlir eceksin.. Li seni ürdünüri” de başladı.. aman zaman par? etmedi.. kıydılar bize nikâhı. ye ri evlendikten sonra bol bol o gö evlendikten sonra bizin, Di bir İyi çöktü. Ne La fağa girer.. ne yufkaya el süre” hasretim cevizli bakla h cevizli bükleva 7 dedik yüreğim sızlar, Bay RE hikâyesi bitmişti Ev sahibine sordu: nl — Cevi m ime vi mi sofraya koydurt tepsinin yarısı ies »r (Bü yad) Hava tehlike” j

Bu sayıdan diğer sayfalar: