SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 550 Yusuf Kâmil paşanın Mısır valisine damadlığı, menfadan Istanbula kaçışı Halil Rıfat paşa o geceyi sa- Halil ifat paşa #elmiş olan Tevfik paşayı alıkoy- du; il paşadan aldırdı mül rtesi günü Halil Rıfat rı Semaziyelevvel 1313) Halil Rıfat Paşa bir gece daha sarayda kaldı. , Elçiler bazan sadrazamla görü- Bilen akamı vesatatile arzını ira- de eylemişti (1) Rıfat paşa altı sene sü- *en sadaretinde memlekette umu- Mi ıslahat icrası imiri faalâ- Ne teşebbüslerde bulunmamı a ıslahatın aleyhinde de değildi. Başında Abdülhamid gibi bir Padişah bulı büyük ve peri- tan bir ll ciddi ida- Hi tebeddüller yapabilmenin müş- ndisi için imkânsızlığını tak- dir ediyor du. irmi sene evvel bir Tunuslu yapamadı- şimdi kendisinin hiç ya; acan mükemmelen biliyor. Said paşanın o kadar ve dan, lâyihalarından hasıl olan e ne idi? Kâmil paşa saray © didişmeden'ne fayda elde et- Miştiz e Mührü hümayunu hamil olan zat artık zülfü yâre dokunmıya- ir bir tarzda i ” idare zaruri ve üfi görünüyo: Halil Rıfat paşa bu meslekte er kadar Arapgirli - Mı- denilirdi - Yusuf Kâmil âyı andırırdı. Ancak bu ben- viii yalnız mesleğine hasret- e tercümei halinden sitayişle ii ir. adra; paşa da (Ga- u göstermek İçi ik bu (gazeteci lisanı) risalesini Yazmış, Gi rin tanzimattan ve ilk yi eti cali en sonra bazı Osmanlı Pa min ir ve gidişlerini : önüne etiri Bunun ) Yet mp paşanın a sifahi ifadesi, (Ser- k için r yazıla- biz de Abdülâziz mebhasinde ah- valinden bahseylemiş olduğumuz Yusuf Kâmil paşanın hal ve mes- leğini burada biraz daha teşrih etmek mecburiyetini duyduk; tâ ki bu ricalin «idarei maslahat» meslekleri hakkında etraflı bir fi- kir vermiş olabilelim: Yusuf Kâmil paşa gençliğinde man paşanın vilâyetler- de refakatinde bulunmuş, gezdiği yerlerde zamanının çoğunu le sarfetmiş bir zat idi. İstanbula gelip te Babıâlide ka- 1 girince istikbali emin gö- remiyerek ve bir rüya üzerine Sİ” paşanın emrü teşvikile fransız dilini de tahsil ettiği halde lak bir lüzum görmedikce 'söyle- mezdi de çokları kendisini fran- sızca bilmez sanırlardı. ise istediği zeminde yazı yaz- mağa iktidar ll (Tele- makı) tercüme eylemiştir. o Bazı- ları bunu kâhyası Hüseyin” efen. mış, sonra eski tarzı taklid ile mak bu nüshalarda görülen şekle koy- muş Çünkü müteselsil, müsecca, müs- talah yazı yazmak o senelerde ki- iğ iktidara deliller ederdi. O da bu vadide iktidar göstermek is- temişti. Yusuf Kâmil paşa Mısıra git- mezden evvel Babıâlide divan ka- lemine devam etmişti, O zaman- lar reisülküttap olan Pertev paşanın harici politikada tuttuğu mesleği görüyordu. İkinci sultan Mahmud iptida eski fazılı ulemadan meş- hur Kemal paşa zadenin (medarı riyaset m) düsturuna göre Mısır valisi Mehmed Ali paşaya istimaletler gösteriyordu. Fakat ehmed Ali paşa valiliğe Okan- mayıp ta Mısıra hâkim ve sahip olmağı kurduğu için arada muha- rebeler olmuştu. Mehmed Ali Pa ii dönerken Ruslar Beykoz cihetin- de bir âbide dikmiştiler, Pertev paşa bu lharebötiş Ni zi Ai geldi, gitti e iri eyker yedisi ika e Vifakı devleteynin böyle dur bi hkem| Lisanı dostanda dasitanı çok zaman kal- sın! Kitasını irad eylemişti. 'ertev paşanın dediği gibi bu «destan» hünkâr iskelesi muahe- esi şeklinde yalnız dostlar dilin- de değil, düşmanların dillerinde de çok zamanlar kaldı! 8 sene sonra yine bu «destan» Boğazlar mukavelesile hükümden düşürülmek istenildi; Mehmed Ali paşa da Beykoz köşkünü yap- baro Ruslardan öç almak is- yi Kâmil paşa Mısırda bu hallere nazar ve fikir uzatıyor, uzaktan İstanbulu durbinane sey- rediyordu. ,, Mehmed Ali paşa Yusuf Kâmil | şanın dirayet ve hasafetini tak- dir ettiği için onu kendisine damat edinmek istiyordu. Fakat evlâdı ve akrabası bü teşebbüse muhale- fet etmekte idiler. Nihayet bu mu- halefete ehemmiyet * vermiyerek üçüncü kızı Zeyneb e Kâmil paşaya tezviç etmişti. Mısır valisine bu sureti kl damat alıyor, bu derslerin Mısırda ve İstanbulda tatbikatını tekki ediyordu. (Nizib) oinhizamından sonra sıra kılıçtan kaleme ve Reşid ıkmıştı anının bu en muktedir siyaset adamını sadare- te getirmişti, Mehmed Ali paşa oğlu Abbas as Yusuf Kâmil paşa die Reşid paşanın yardımile menfa- dan kurtularak İstanbula gelmiş; çok geçmeden vükelâ sırasına geç- mişti, Yusuf Kâmil paşa senelerce sü- ren, şekilden şekile giren Misir meselesinde her safhayı pek ya- kından görmüş, hükümet işlerin- de nazari ve tecrübi vukuf hasıl o bir işe itiraz yahud tariz etmek istese bunu a ve sadelik rengine boyayarak öyle mü- kemmel pardı ki karşısındaki çok defa tarizdeki kuvveti idrak edip te müdafaaya kalkışmak is- teyince bu imkânı münselip olmuş bulurdu, Fuad ve Âli paşalar bile Kâmil paşanın bu yolda tarizle- rinden, ince istihzalarından beri va O yeni slebiyel tarzında en gü- zel eserler yazmağa muktedir iken inşasını hep eski tarza uy- durmuş idi; manevi ome- suliyete ehemmiyet o verme- dikten sonra zamanin mizacına dil uydurmak ömrünü iyi geçir. mek için en izde bie hikmet de- ğilmi idi? O da hakikate muvafık sözle. rin mizaçlara uymadığını anladı. ğı için kalemini ve dilini zamana uygun bir tarzda idare etmeği ve- zaret hikmetlerinden saymıştı. ası var) eylül tarihli Aksa (Sara; ve 5 e ay erk iç yüzü) m üçüncü sü. Ermi de Avru; munda Ermeni meselesinde Günel enine il olmamasından) dır düzeltir. 1903 de Ecnebi Sermayedarlığına Karşi ilk Kalkınmalar Türkiyed g bastırıldı. Emperyalizm ve sendika hi tleri, Yazan: (Hüseyin Avni sila 20 Kapl, Tefrika No. 22 Yazan: Ikinci bölüm İkisi Dolaşiyorlar, gelip geçtikleri yerlerden ayrılamıyorlar, gidecek bir yer me ardı. — Saat k Elli mİ) beri yalnızdılar. Fatma dakikası dakikasına o he- sapladı. Bu elli dakika zarfında esaslı hiç bir şey konuşmamışlar- Ni Bu göze akşama kadar devam kk ? Ne olursa olsun...» Olacak. neydi?.. Bilmiyordu. Bir şey istiyor ve istediğini bik miyordu. : Sabırsızlandığı belliydi. Fatma budala olduğuna hükmediyor, ya- nındakinin de budala olduğuna em getiriyordu. 'k ki onu sevmiyorum.. Hem neye seveyim? Gerig ki iie etmesini bilmiy , de- tehayyül ertiğim e lâyık değili im...» Kendi kendini tahkir ediyor, kendi kendinden nefret ediyordu. — Bay Habib yerinden sıçradı. Bir de misafir öyle mi? İşte bu çekilmez de: — Beni Şeki de. Salih yalvardı: — Neye?... Vakit geçirirdik. em anımda canınız si- kılıyor. Yarın gideceksiniz, kur- tulursunuz. Habib b ai bah- çede olduğunu du. Kapr dan Ledi ei kızdı ve pa Fatma zaman kaybettiğine da- ha fazla sinirlenmeğe başlamıştı. Salihin sözü onu harekete getir- di. Mademki erkek geriliyordu, onun ilerlemesi lâzımi — «Lâzım.. Lâzım. Salih biraz Gb gelmişti. Neşeli neşeli konuşuyor. Binbir şey anlatıyordu. atma yarım dinliyordu., Gay- ri tabii bir vaziyet ihdas etmeğe çalışıyor, zamanlar geçmekte ol duğunu düşündükce sabırsızlığı artıyordu. Nasıl bir çılgınlık yapa- bilirdi? Düşünceden düşünceye geçiyordu rmaklarını çıtlatı- yor, Gree avuçlarına batırı- ordu. Bir aralık olduğu yerde donup kaldı, Uzaktan onlara doğru, sa- rışın kadın geliyordu. Uzaktan ei dı: Yar iyii rasladım, bahçede olduğunuzu söyledi. Ellerini uzattı, sağ Bini e ya, sol elini Salihe verd Salih uzanan eli bir can kurta- ranmış gibi sıktı, Fatma bütün bü- tün sinirlendi. Eli sarışın kadının elinde titriyordu. — İyi ki sizi buldum. Hoş bir gün geçireceğim, Hiç de samimi değildi, Başba- şa kalan sevdalıların arasına bir kara çalı gibi girdiğini biliyor, bunun için seviniyordu. Salihin güler yüz göstermesine şaştı, için için minnettar kaldı. «Zavallı adam, bu kadından bıkmış bile.. kadının da suratın. dan di ie parça “oluyor... i söyledi i 'r, ai bi vii buralarda yaz kış « Sizi nasıl buldum?.. Arkadaş EBarısı Selâmi Kayacan oturmak pek hoş birşey değil amm. yarın gece sizi davet edecektik. ğrusunu söyleyeyim, sizin ziya- fetinizde eğlendiğimiz kadar bizd: eğlenemezdiniz amma, ne de olsa iyi bir vakit geçirirdik. Hele Fat- ma gelseydi bizim için şeref olur- u. Fatma bu sözle böbürlendi, bu. a rağme” surat asiyordu, Kom- dedikodularından manın kırışikları biraz düzeldi. Salih dedi ki — Kadınlar harikulâde mahlük lardır. Biz kadınlığın aleyhinde bulunuruz da, kadının lehinde söy leriz, Bu kuvveti nereden alıyor- sunuz? — Ya siz? — Meydanda, Bir kadını etke- gin fevkinde görmek için lehinde öyleriz ve onun erkekten aşağı lal isbat için aleyhinde bu- lunuruz. Salihin sözü kiloğruyde rağmen Fatm «Sersem herif! » diye düşün- ü. buna — Biz eyi ga mah- lüklarız. Erkekler ya bizim canı- mızı sıkarlar ya Süel ikisi- nin ortasını bulamazlar, Bizim ho- şumuza gidenlerde bize lâyik de- züdlr bir bekâr da, ancak kadınlardan bıktıktan sonra ken- dini her şeyin fevkinde bulur, — Erkeklik bu... — Böyle demeyin, Eğer nikâh- sız yaşıyacak bir erkek istiyorsa- nız size nasihatim olsun.. nlamadım? — Eğer birinin metresi olacak- sanız, basit birini intiha iniz. Çok zekisi, çok bilmişi fayda ver- mez, Sarışın kadın söze e Sa- lihin ee sözü ile irki Fatma mendilini didikliyordu. Sarışın kadın onun fatkındaydı ve sevdalıyı sinirlendirdiğine mem nundu. Gülüyer, otuz iki dişini des sırıtıyor, Salihe yaltak- lanıyor. Salih ia gösterişe dayanamıyor. yendiğini saklayamıyordu. Bu yaptıklarile Fatmayı fışkırt- tığını, provoke ettiğini kavraya- mıyordu. Sarışın kadın ne yaptığını bili- yor, bildiği için de yaltaklanma- sından zevk alıyordu:« En isi erkek, etrafını görmiyen serse| dir» Salihle arasında bir lsd uyanıyordu. Bir aralık Fatma, onların ara- sında fazla olduğunu hissetti. Bu son darbe idi. Sapsarı kesildi... O ane kadar izzeti nefsi bu derece kı. rılmamıştı. Son bir kere daha onu tahkir ediyorlar, onu hiçe sayıyor- ik adam yerine e minde Buna kanaat getirmişti Saat üç oldu. Sarışın b mi a mi idi? Fatma kondün muhakeme ede- miyor, sarışın kadının cilvelerini ayıp buluyordu. Ona nefretle ba- ki Mademki bu kadın Salihe yaltaki di o taklanacaktı, (Arkası var )