SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 546 “Fransızca öğrenmek için “metr,, değil, daha iyisi bir “metres,, bulunuz!, Paris 1802 de Mehmed Said İki tarafından Fransaya elçi tayin olu şhur Reşid paşa bu ilk Paris sefaretinde iki se ge- çirmişti. Reşid pa: şanın Pariste görünü- şü derhal tesir uyandırmıştı. Ye- ni diplomatın serbesliği, sürati in- tikali, cevaplarının inceliği, ta- vir ve halindeki sadeliği Paris- liler arasında o zaman cari fikir- lere göre bir Türk me dan hiç beklenilmiyen meziyetler: di. g ş Türk elçisi her tarafta sitayiş- lere uğrıyordu. İki mevsimi- nin kahramanı o olmuştu. Her içtimada hazır bulunuyordu. Ver- diği ziyafetlerin, süvarelerin her yerde bahsi geçiyordu. eşid paşa saraya, eşime iptali süvareler mü- davemet ederken Bu- e Diye küçük bir kelime oyunu nilebileceğini Bileti, « onu opcra- d ği öndermişti! Reşid paşa «Avrupa terbiyesi- ni» bu meclislerde, bu hususi soh- betlerde kazanmıştı! Parise bu çığırda Reşid paşa paşa, Moralı Pariste geçirdiği içtimaiyat i hali senelerde pra- mekte binde de sında Parisin köşesine, bucağına onun kadar girgin hemen yoktu! Fransız lisanını iyi öğrenmişti. Tavri ve EY pek yeri Abdülhamid taki geçince ken- disini hatırlamıştı. Teşrifat ve tercümanlık mes- leği Münir bey için biçilmiş kaf- söz bilgisi . Teşrifatı umumiye nazırı ve di- vanı hümayun tercümanı Münir paşa Abdülhamidin, sadrazam Said paşa gibi çok okumuşlarla arası iyi gitmediğini görüyordu. Mesleği zaten derin ilmi bilgi- lere muhtaç değildi. O da vazi- esine müteallik işlerden başka fikri meşgalelere dalmadı. Siyasi mülâkatlarda padişaha tercümanlık etmekle beraber si- yasete karışmadı. Fırsat buldukça iyilik etti, konağında yenirse en iyi alafran- emek te tercüman Münir pa- e sofrasında çıkardı. çken de, yaşlandıktan son- yete adamına lâyık muntlkyelerim den çok bahsolunurdu. Münir paşa dil İni tutmasını bil- di; elini de Yıldız sarayının ça- muruna batırmadı. Saray adam- ları arasında çi bir efendi, bir «centilmen» kal nişi mans 2 bidat, iin ile maruftu. kabalığı Bir gün bir kazaskerin oğlu olan genç ve çelebi mizaçlı bir kâtip bir kâğıt okurken bir yanlış < 5 pt. Reis bey kızdı: Eşek! iye bağırdı. Kâtip utandı; kâğıdı elinden bıraktı ve çıktı. Reis beyin yanında bulunan bir kaç zat yüzlerinde işmizazlarla bu muamelenin yersiz olduğunu işrap ettiler e — Biz ona bir şey demedik, iŞ Diye lüzumsuz hakaretini kapa- ndim! Siz bu kâtip beye hakikaten bir şey yapmadınız! Muameleniz pederane idi! Diye reis beyi temin etti! Göz kalmasın | şantaşında şimdi Işık lisesi (eski Feyziye lisesi) olan konak saray müzika kumandanı Necip paşaya aitti; Neci şanın ve- fatında hazinei hassaca varisle- rinden satın er Müşir Der- viş paşaya, ma Beşiktaşta başka bir GöNLE Şaik burası sadrazam Cevat paşaya ihsan olunmuştu Cevat paşa sadareti esnasında konağa pek çok masraf et- (Rivayet otuz bin altına kadar çıkar.) Azil ve menkübiyetinden son- sun; li yere gitsin. Göz kal- masın! Cevat paşanın dediği oldu; ko- nak kendisinin vefatında mahlüle kaldı; sonra «bilâbedel» sadra- zam Ferit paşaya verildi; daha sonra sultanlardan birine geçti; içinde oturmak harbiye nazırı ve damat Enver paşaya da nasip oldu. rutiyetten sonra evkaf ne- Ee sultan arasında bu bina için çıkan bir dava bir türlü hal- lounamıyordu. Nihayet iki taraf uyuşarak mütareke esnasında bi- nayı «Feyziye» cemiyetine sat- tılar. (Arkası var) Radyo 31 Ağustos cumartesi İstanbul, 18,30 Fransızca ders, 18,50 Dans media hafif musiki, 20 Spor ko- nuşmaları, Sait Çelebi, e e Eee Bed. riye Tüzün, radyo caz orkes- yi 21,35 e haberler Baralar 2 «Zi geünerbaron» operet, azl Sabak en öle -Dur Trio konseri (Piyano - Keman - Kii 24,15 Caz, 1,05 Son du- YEMEN 31,05 ai Öğe ef 45 r, 13,55 Ke onser, in ,10 Lembergden röl 22 Ui andaşlara yayım, 1, 5 Dame eni Sppr, 23,10 Vilnadan röle, Münih, 5 Orkestra konseri, 21,10 Karışık yayım, 23,20 Program arası, 24 Dans müziği. AKŞAM Abonelerine kıymetli kitaplar hediye ediyor Bu fırsatı kaçırmaz- sanız pen Türkiye- nil ekâmil bir azalan oku- olacak, hem de bedava en güzel a alabile- eksiniz. 1 ağustos iie 30 a ta- rihine kadar d ileri iy ei ile adreslerine gönderilecek. 5 senelik abonelere: 300 kuruşluk bedava kitap 6 aylık iki bedava kitap. 125 kuruşluk; 50 “kuruşluk erilesek derha l mdkede sike sende per AKŞAM gazetesi- nin ikramiyeli abone müddetinden istifade ediniz! Arkadaş Earısı Yazan: Ikinci bölüm İkisi Bir baba «Fatma» diye seslenip kızını çağırınca Mehmed Ali dön- dü, sonra Salihe; imde değil, dedi, ondan başkasının Fatma olabileceğine inanamıyorum. iki saat böyle geçti. Mehmed nler kendi misafiri i herkesle meşgul oluyor- du. Fatma teşekkür etti, — Benimle dans etmiyecek mi- siniz? Salih biraz korkuyordu ve Fat- ma ile bir valse kalkınca, iyi ii hissetti. Fatma göğsü- büzülüyordu. Omuzla- duyuyordu. Diz dize dans ediyor- lardı... Salih bir aralık Fatma- nın beline daha kuvvetli sarıldı. Sonra birden bire durdu: — Yetişir! dedi. rdular. oEtraflarında dans eden kalmamıştı. Dansı bırakmış- lar, sıralanmışlar Fatma ile Sali- hi ediyorlardı. Salih dört çevresine bir göz attı, sonra gülerek Fatmaya ko- lunu uzattı. Genç kadını yerine | Artık başkalarile ER ai rdu: Genç kızları buluyo: a izin var mı? — Hay hay! Büfenin önü doluydu. ir şey içer misiniz? — Ne güzel köşk bu. — Ne şurubu var? üfus mn ven ha- yatın inkişafı demel Davet edilecekleri Fatma- Bın Salihe bahesettiği «sarışın akil yi buldu, onu dansa kal- an ırdı. Kadın memnundu: — Ne güzel dans ediyorsunuz! Kadının kulağına bir şeyler fıs- ladı. Kadın sordu: — Öyleyse niçin? — Bu gece hep benimle dans edesiniz diye, — imkân var mı? Görnler ne der? — Sizi sevdiğime kani olurlar, ömrü- nüzün sonuna kadar seveceksiniz değil mi? : — Yemin ederim. — Erkekler her zaman yemin ederler, saya «olmaz» derler ve aşl m gün sürer, i o. ağır başlılar briç oynuyorlardı. Salih sarışın kadının yanından pek az ayrılıyordu. Bir aralık Fatma ile karşılaştı. Fatma Ha- bibin kolundaydı. Fatma usulca mırılda mi yaktınız! Misafirler an dedi kodu- lar mesi Kulaktan kulağa — Sali ii dedikleri adam. — Sen onu Fatmaya sor. ne soğuk Selâmi Kayacan — Sarışın da yanından ayrık miyor. — Tabiatten bahsolunmaZ: anın onlra öY öyle — Amma Fatmi bir bakışı var ki.. > ke ir lk Fatma Salihe sokuk — Mecnun, Leylâyı yalnız bi rakma... ş İki adım attı, sonra gen€ döndü —o spmltei gönlü boş olma" dığını da bilin li Gitti, Habibin koluna g" Paşazade mırıldai ndıs — Onun için iy i e Beni e sini; ben ştü bırs* — Üi sormayın, belki kendime sora il li ani isti yorum. — Omuzlarım için şeref! atma, Salihi aileme ar ni kadınla gördükçe kızı yordu” Arada si Salihe sokuluyordu: selli et... Amanı kö” disine çan ediyak, âşıkı ile $G kit geçirsin. Habip bir fısat buldu, ven başına çıktı, bir şiir okud Salih içini çekti: k — Gençlik!... Ben o kadar e sevdim, ki iti sevemiyorülk Sarışın kadın gülümsedi: — Biçare ihtiyar, Demek s0 cek kadar zaaf gösteremiyor" merdi” e nuz. “ — Sevilecek kadar da kudreti” yek. — Amma müteessire benzemi yorsunu: ami filozof olmak zım. Burnum büyüktür, ei yi” olmaktan kurtulmalıdır, çü kadın insanı gülünç eder. — Sahi mi — . İnsan bir keli sevdi Mi onun gibi kon sı, onun gibi düşünmesi Vaz hodbin mahlüklarsınız — Ne garip kur yapıyorsunüğl — Kocaların içi rahatlasın- başlayınca gene biribiri” rine sarıldılar, dönmeğe dılar, Fatma onların bu halini bif KL Salihe bunu yi Sarışın kadın zade Fatmaya n€ . bayan. e görüyor m“ nuz — 0 adam öyle samimi ser' — Yalnız P' üzerinden akıyor. yz? — Yoksa kıskanıyor musun fak uf omuzuna doğru a ler fısıldıyor, e süyordu. Salih sı — Sizi evinize ee edebilir miyim r ziyar Tetrika No. 15. bay. pi” — Hay hay. (Arkası e