Tefrika No. 95 TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGİZİN OĞLU SKENDER FAHREDDİN O gün, Me un cesedini - çocuğuyla beraber - mabede götürdüler. Karakurum baştan başa matem içinde idi. (Sarıkuş) un ölümü çok hazin olmuştu ! (Sarıkuş) un ölümü Filozof Kanon sindiği yerde mıhlanıp kalmıştı. bu canavar ruhlu adamın çizmeleri altında Siğnenmekten korkuyordu, ak, nihayet Türk olmadığı- Bi, yıllardanberi Moğollarla döğü- — Zaten Moğol ilinde bir başka- sının evine, o ev sahibinin riza ve Mmalümatı olmadan girmenin çok âğır cezası vardı. Bu zorbalığı Tangutlardan başka kim yapabi- lirdi?, (Sarıkuş) Tangutların yaylâlar- daki sürüleri çalarak geçindikle- “seven kocamı bırakıp da koyun hırsızlarının v Dedi n kurtulmak için üşakları Sarmak b kalmam (Sala)un nefesi tıkandı; iki canlı idim, Ulak! İki cana birden kıydın!.. Diyebildi.. e Senkm kar- hına a sapladığı çekerek: u piç, o herifin midir? de- — Ben — Bu il, Kana bulanan ellerini Sarıkuşun eteklerine sildi.. hançerini kınına koyarak, zincirini koparmış canavar gibi, odadan çıktı.. gel ir İu.. ve gem Kam Diye haykırdı. Alt delix yatan uşaklar yukarıya çıktıkları zaman, (Sarıkuş) ) un yanına varamadılar.. Kaçarın güzel karısı y. “larak yatıyordu. Dili bir Uzamış ve sarkık çenesinin üstü- ne düşmüştü. Deşilen karnında “Oynaşan mini mini yavruyu kan boğuyord ordu, - Uşaklar ve şi köleler, o güni kadar, ne Çinde, ne Mogol elin il bu Üadak dehşetli yel cinayet gör- memişlerdi. Oktay han bu kanlı hâdiseyi du- Yunca kimbilir ne kadar müteessir olac, 1, , Çinli filozof, birkaç dakika sonra, (Sarıkuş)un ağ bir. likte öldüğ ünü görün Yüşardı.. ellerini Şİ ii Tar, ie özleri 1 mabud! e» kötü ruh- 'u İrlaklari ıslai e iye yalva şaklardan bir kismı, silâhları- Mi alarak sokağa fırladılar, Kanon, bu çi ğunu söylemişti. Kaçarın sadık kölelerinden > hanın sarayına koşarak, saray mı hafızına: n karısını, karnı: ve ki Zi kayık çocuğile birlikte ö Deyi e, muhafız hemen hanın yanına girdi, hâdiseyi anlattı. yz it geçmeden şehrin kapı- a İri Ulak yakala nsin. i. Han fena halde müteessir e ağ — Kaçara (Sarıkuş)u çok mu görüyorlardı?, Diyerek duvardaki okamçısına vezirin Kaçarın biricik karısını koruyamamak, için, hem de maiyeti için bir kü- çüklük li miy Okta hem —o ii kendi elimle ge- rteceği im.. Diyerek keme aşağı yukarı dolaşıyordu. Halbuki Ulak, Oktayın askerle- rinden erken davranarak, Karaku- rumun batı kapısından geçip git- mişti, Filozof, Kaçarın evinde -suçlu bir gibi- oturuyor, bir yere gidemiyordu. Oktay ıkuş)un merasimle kaldırılmasını emret- toplanıyorlardı. Karakurum baş- tanbaşa mateme bürünmüştü. Her- a ağzında bu haber dolaşıyor- x zi «— Sarıkuşu öldürmüşler!.. Radyo 8 Ağustos Pazar ln 12,30 Hafif musiki, ve dans ai musikisi, 16,30 Dans musikisi (Plâk), 19,930 Çocuk saati, hikâyeler, Mesud Cemil, 20 Zir. ınlığı namına koi ferans *ormancılık iş A 20, e Radyo caz .estraları, 21 Son habei e renin E 45 Ster ei 22 Türkçe Sl âklar. 19 Ağus pi un, rkçe radyo caz ve tango Me mamlar 21.30 Son haberler, borsalar, 21,45 Ga- vin kardeşler ve orkestralar, 22,10 Plâk neşriyatı, Türkiye SENELİK © 1400 kuruş 2700 kuruş AYLIK 750 » 1450 » YLIK 400 » AYLIK 150 » ie e dahil Mi ayan “e Tm ei sı 1000 Mr dres tebdili içiş KE e eli bei i Yi .. si vi 1218 1606 1905 2046 İdarehane: Babıâli civarı Acımusluk Sok. 13 No, Kadıköy ve Üsküdar suyundan ikâyet Göztepe ve Erenköyünde o in ee Kadıköy su es asının mili ar kndin kya ediyorlar. panya, bu yerler halkına günde a ekiz iki saat az miktarda riyor ve alâkalıların müra- allel ayabanı. bırakıyor. Im- tiyazlı sosyeteler. an hükümet baş müfetlişliğinin ink tini celb- ederiz. Fikir Hareksileri MECMUASI'nın taşradaki bayilerine: Fikir Hareketleri mecmuası | — Onu karnındaki çocuğile ir taşradaki bayilere doğrudan likte vurmuyl eh doğruya idarehanesinden gön- General Kaç sadık köleleri a derildiği için taşra bayileri ve cariyeleri bile (Sarık uş)un ge- | AKŞAM matbaası müdürlü- beliğini bilmiyorlardı. Eğer e | ğüne müracaat etmelidirler, nından çıkan çocuğu gözlerile gö meselerdi, a inanmıya- caklardı. Uş aklar Kaçar lie ne cevap ve- receğiz?!, Diyerek korku ve heyecan için- de titreşiyorlardı. Generalin evinde on kişiden faz- la adam vardı. Böyle bir evde, Ka- çarın karısını EN Kaçar buna karşı ne yapmazdı? O gün (S kiii cenazesini -yanında ayrı küçük bir tabuta konmuş m beraber. mabede götürürlerken, bu tüyler ürpertici manzara ir siyle ağlamadık bir kimse kalmamıştı. Karı ahkahalari şen ve Ta sesile tanınmış olan Ba rıkuş)u sevmeyen ve arkasından içini lliürsie gözyaşı dökmeyen bir delikanlı yoktu. eni yaşlısı.. herkes ağlıyor. Mabedin etrafını gözü yaslı bin- lerce insan sarmıştı. Oktay e v mabedde Tanrıya ellerini uzatar lak, b göğe de uçsa, gene ya dan (Sarıkuş)un ö öcünü alacağım. iye and içti. Rahipler şahid ol dular ve hana Tanrıdan yardım di- lediler. (Arkası var) akalıyacağım ve on- Bakırköy "Tahikat sosyetesinde Ekonomi bakanlığı ba görülen ayi ir Bakır k çimento sosyetesi işleri erir tahkikata ime İşe bakan- — baş müfettişi B. Hüsnü Yaman koymuştur. Mesele, We bir kısmının ikiyetlerinden meydana Diğer taraftan sosyetenin - durumundan memnun olm iŞ hisar ei de Li ardı, Ma ez rarile himsekiarl ar genel hey tosta ee de min Bakanlık ta toplantının yapıl masını muvafı ştür. Bazı hissedarlar sosyeteyi idare eden- R erden hesap sorulması: e ceza bukuk bal ın esuli- Yatlerin Ki ipi istiyorlar, Ecnebi Sermed Karşı ilk Kalkınm Türkiyede işci tarihine 2 bal di 908 © grevleri nasıl başladı, nasıl bastırıldı. Emperyalizm ve sendika hareketleri. Yaz Hüseyin Avni ie 20 kuruştur Satıldığı yer: AKŞAM NEŞRİYATI Her akşam |) bir hikâye |) Tren Elizi ile bir köprüden geçiyordu. Onun için, delikan- lı yanındaki gi si kadına eğilerek ve âdeta bağır — Hanı e “dedi, ben bü- tün yatında hiç evvelden dü- şünülmemiş, birdenbire çıkıvermiş nik esadüfleri severim.. nu söylerken, yanındaki e yü beyaz küçük elini tutmuştu. Birdenbire içinde parlayan şid- detli bir heves ve hülya > sürüklenerek kendini unutmuş g biydi, kadın elini yavaşça çekti, » mr bir lülesini düzeltti. Sonra gülerek: "Hiç beklemediğin vaka bu- i, tuğu zarif küçük elin izleri kalmış gibi ona bakıyordu. Kadın, müstehzi sesile devam ediyordu: — Trene biniyorsunuz, yalnız bir kadına tesadüf o Kadın ihtiyar değil, pek çirkin de değil, Lâkırdıya başlıyorsunuz. ittik h leni Son- Bilmece j seye terketmiyeceğiniz bir biblo- a mali olmayı düşünmediniz - mi hiç? N Delikanlının yüzü mağmum- tiz 5 ve. — Düşündüm, dedi, fakat ka- bil olamadı. — Şimdi? — Şimdi yalnızım! Delikanlı, yüzüne çöken hüz- nün şiiri çinde elini uzatarak genc kadının küçük elini aradı. Fakat genc kadın Be br ihtiraz ile elini çekti, verm. Ahbablıkları tile yavaş bir» az daha samimiyet peyda etti, Fa- at delikanlının bütün e hü- cumlarına rağmen bu sebef bir dostluk “hududunu spa 4 araya yaklaştıkları zaman genc ye sordu: — e buraya insenize.. edin? Breda bir işimi? yok ki.. eş ümidim de yok... — tmadan ayrılmamak is- temez misiniz? * Genc. kadın tatlı tatlı gülüyor- ra? Kimbilir! li ro- manlarda bin türlü seyahat m raları okumuyor mıyız? öl gi- bi bir şey e şüphesiz! Benimle eğlenmeyiniz, ha- nımefendi. Benim nasıl bir erkek olduğumu bilmezsiniz. Fakat son- ra, göreceksiniz... Genç kadın rimelli kırpıştırarak: — Hakkınız var, dedi. Sizinle ahbaplığımız daha pek kısa, Yal- nız isminizi mite ömer Rüş- tü bey, değil mi! — Bunu nereden biliyorsunuz! — Çantanıza bağlı meşinde kar- tınız var da. — Dikkatinize hayran oldum. Bari size daha fazla izahat vere- yim. Ben Sıvasa gidiyorum. Fakat Ankarada inmem kabildir. Burası tesadüfe bağlı! gözlerini Bunu söylerken mânalı mânalı genc kadının yüzüne bakıyordu. Sonra sordu: — Sizin isminiz nedir hanım- efendi? — İsmimi ne yapacaksınız, mut- laka bir isim gey Fatma de- iniz. — Sa ... Ne samimi, ne tat- lı bir isim. Biraz evvel, Fatm öl önal bir baktın ki... Ben | bütün hayatımda güzellik pe- şinde koşmuş bir adamım., onun için seni görünce birdenbire içim- de şiddetli bir merbutiyetin can- lanması pek tabiidir, Bu güzelli- ğin aşkı beni garib bir sanatla meşgul ediyor. Ne yapıyo: bi- lir misiniz? İstanbulda olduğum müddetçe er gün estende- ettiğim zaman bahtiyar olurum. Günlerce o güzel eserin karşısın- da hülyalara dalarım u söylerken cebinden fil 7 bir kutu çıka: k, Fatma, dedi. Hindistan a p 5 g. 6 G > â 5 B p g i- koşarız. Onu bir an için elimize geçirdiğimize giz oluruz. Avu- cumuzun içnde okşarız. Sonra baş- ka birine bırakırız. Zaten hayat bu değil midir? — Siz ömrünüzde başka kin — Burada görüşebilecek miyiz, Fatma? l — Öyle ya... Benim evimde kas lacaksınız! Delikanlının yüzü kesildi. Hemen enc kadının arkasından b Bir ve şiar istiyor: Fatmi kıpkırmızi | et yok, dedi, araba Wei vasıl: olması için içinde şiddetli bir arzu vardı. v Yenişehirde güzel bir e nünde durdular, Kapı mir vali maz güzel bir çocuk koştu: — Anne! Anne! Arkasından bir kız çocuğu da- a geliyor, daha arkadan beyaz önlüğü ile gi sane ve bir gene gözlerini çocuklarına sarılan genç lan ayıramıyordu. ilk kavuşma gü i bitince, genc kadın gözlerini delikanlıya kaldırdı: — Tanışmadınız mı? dedi. — Kiminle? iminl: la? Filhakika, delikanlı, karşısın- daki ev sahibine bakınca, hayret- le haykırdı. Şimdi iki eski mek- teb aradaşı biribirlerinin boynu- na sarıldılar. Genc Mi kocasına; tidim, Mekteb hikâyelerinizi dimi e dinliye kulaklarım dolm de görünce, kendimi Eş buraya gelmesi için rar ettim, Size böyle bir siri yaptım. Biraz sonra, bahçede kameriyi nin altına hazırlanmış sofran başına toplandıkları sırada, gene rde hava Tem Ege bölümü illerinden gidecek murabhaslar yakında İzmirde bip. hava kongresi yapacaklardır.