AKŞAM “ Tefrika No. 90 TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGİZIN OĞLU Oktay, kralın mezarında yedi öğüt gördü; okumağa başlad: “Tabiatın kolları, senin kollarından çok çetindir. eni fırtınalarla çarpışmağa ışma.. Yenilirsin! ,, Kora ve ağ “Yedi öğüd,, ü Moğol ii yerlilerle bera- ber, ormandaki ayı inlerini araş- seri ve önlerine işaret koy- kederini unutmak için, el, olduğu gibi, burada da av peşinde koşuyordu. Ayı avınin üçüncü üydü. Ertesi sabah göl anla ay- dı, tay, Moğol hizmetine sa Yerli sübitlerla beraber orm ay, dan yarala yip ni büyük bir ayının izini arıyordu. lar ormanda vam Mü ri arasında çok eski zarlarla karşılaşıyorlardı. Oktay bu mezarlardan birinin önünde du rdu, , tay, hanın birdenbire ne- den durduğunun farkında olmıya- rak: — Ayının izini mi buldamız?. Diye sordu. Oktay birden yere atladı: bir a Di mezarma benziyor, Sebuti Diyerek, Ein gördüğü me- Zarın önünde durdu. Mezarın başında dikili bir taş vardı. Bu taşta Koralıların eski dilile birçok yazılar göze çarpıyordu. Taşın tepesindeki taçtan anlaşılı- Yordu ki, bu bir hükümdar mezarı idi. Sebutay, ileride e ii za- bitlerden birini çağ Oktay: şta neler yazılı.. ve bu tıyor?. u, Zabit, taşın üstündeki yazıları udu; I (Ti-Pi)nin ecdadından biri anl Bu yazılar, kralın to- iş verdiğ idlerdir. De Oktay mezarın kenarına otur- du; bakalım.. Mi iie to- İN ne öğüd v Zabit MD böyledir m kollar , senin kollarından » Sakın Hali şımın ÜS kasırga koptu; ii u görürsen, basını eğ ve bırak geçsin. —N abam da: san, kemi eli öpmeli- (in: dir.) dem *Dünyada karşılaşacağın felâketleri Yarısı Sale yarısı da ei Meticegi, Olay bayn salladı: ğru. Şamayı kaybe- dişim rd melike Tun bir #ey değildi: BS en öğüdü okudu: 15 meş ve vela önünde duran haki- bale e e kör demekte tered- Sebutayla hanın önleri; biribi- rine takıldı.. Sebutay önüne bi tı. Oktay dördüncü öğüdü dinli- yordu. «Kolların kei ise, döğüş meydanı” na atıl! al güvenemiyorsan, mey dakin key “nl 7 Gi ol . Kuvvetli görünmek de, mek de- mektirl» SES gülerek: u adam Arabistanda dün- yaya gelseydi, peygamber diye ta- parlardı, dedi, şimdi kral (Ti-Pi)- nin benden niçin kaçtığını anlıyo- rum, Zabit beşinci öğüdü okuyordu: «Yaptığın iyiliğin karşılığını istemel> Oktay: — İşte bu söze bayıldım, Sebu- tu e bağırdı. Cengizin oğlu çok önerdi, iyiliği sever ve karş lığını sk Sebuta umlu bir adamdı. Hanın pese (1) hiç hoşlanmazdı. Oktay: di Koralı zabit: rl Diye cevap Kn ve ii da yüksek sesle ikünet ve akl ali bile el- de ii Oktay bei söze dudağını büke- rek: — Her aslan bir Mei a ba- zısı da sertlikten hoşlanı Sonra birden aaa omuzuna elini uzattı: u kral, Ve ele şaraptan bahsetmiyor mu?. Yerli zabit: — Kral (Ti-Pi)nin dedesi bu- nu öğüdlerinin en sonuna bırak- li Dedi.. Oktay atına ders Jen za“ bit şu satırları okuy «Aşkın gözü kil m körlerle dost olma., sep — e * olursun!» Oktay, Koralı m sy öğüd- lerini caleile lemişti. B: yaralı ayının izini ararken, iyimi ki a ; — Sükünet ve tatlılıkla, bu ayı- ar Tae elde edebiliriz.» di- İ enini oğlu, eski Kora kralı- nın yedinci ve sonuncu öğüdünü de unutmuyordu. Kendi kendine; «— Aşkın gözü yokmuş.. ne tu- haf bir söz!» Diye söyleniyordu. Bu sırada iz rayanlardan biri yavaşça seslen- ile urada kan lekeleri gördüm. Yaralı ayı bu yoldan sağa doğru dönmüş... y derhal atının dizginleri- ni DR Ve döndü ve Sebutaya: — Onu kolaylıkla ele geçirece- Ya — Kora kralı bunu denemiş ola- cak, Sözüne inanıyorum.. edi. Koralı an tekrar seslendi: — İştı radığımız ayı şura- vi çalıkkların arasında uza! $ uyuy na var) ili dağı Oktay ik mi fukaraya Radyo 13 Ağustos Salı : 18,30 Almanca ders, 18,50 1 arşı seri, 22, 25 298 konseri, 3, z marka Plâk, 23, 305 Spor Gil 23, 40 Ki, gük radyo or e Breslau, 2 yk deki nalan yay: 0 Reportaj, 21, 0 Büyük r, ay akan ra kon- 5 23, Dr nik yayım, ,40 Mü- nihten röle 14 Ağustos Çarşam eye i,30 iy ela 18,5 eri çüncü senfoni 1,50 Moneloğ Halide, 20,10 İnanbul iz ii ER öğretmeni Meh; ferans, 20,30 Stüd kestrası, Türkçe sözlü sen, 21,35 Son bae” Baralar 1 45 Bayan Rozi emr sh a e rün or- 22,05 .Plâk neşriyatı, udapeşte, 20. Çigan orkestrası birli- ğile Mac eklen 21 Saye al Zi, 30 Opera orkestrası, 22101 Dış , 23, 30 Caz, 24 b KR üziği Bükreş, 13-15 PİL ve 5 leyla cu Maro y 19, erin eği 20 Sözler, 20,20 Plâk, 21,15 Oda müziği, 2), 7 lar, 22,05 Radyo sa- lon orkestrası serin süreği, 23,15 Yaban dillerle ear 23,25 Konserin süreği, 24 Plâl Prag, 20,40 Mez müziği, 21,25 Söz- ler, 21,40 Konser için birkaç söz, 21,45 inodan röle: Puccini'nin «Edgar» imi a, 19,15 Koro konseri, 19,50 Kii dai (plâk), 20,05 Yarınki emi Küpe) Ee 50 Repor- iz 73 2 Şopı en yayım 22,40 Sakir 23 Mi 3. 10 Küçük radyo Brkeiraii Ga, plâğı Bresi 2 celi müzil 15 Ulusal yay: Di k 2 7 lie 57 ge 23,30 Dan: Ucuz OLEN Bu yerimin iii Kuruş 40 Yalı Çapk y ı (Burhan Cahit) 30 Deli (Selâmi İzzet) 30 Dipsiz kuyu (VAN) 25 Pembe pertaniz iki sikii geci se (Hikmet Feridun) 2 Karacaahmedin esrarı (Vâ- Nü) Kardeş katili (Vâ- Nü) 25 Bir kadın geçti (Selâmi İzzet) 20 AKŞAM NEŞRİYATI adama fazla par verdin? evabı v: mayesi çoğalırsa, memleketimize daha iyi ve çok m tirirl» Oktay b ir gün sokakta ağlıyan bir niçin ağladığın © 8 SE 5 5 z8 p 4 mi ii Bi 2 v m ocul Oktay, adamın kaç sendi beş misli Peki vardi SALAR a yüz baliş!» dedi. am paraları lir gittikten sonra, ya nında duran te veziri gi e adam e alan ii or, mi a ls dei Oktay ala ni ii de anladım, fakar belki i ve kimse: sizle, TE çok ai — Hee Baran yk bir a öyle kimsele: rlederdi. Eli gok. ak di Gain ile bu urumun ii gümüsle dösenirdi.» divor, Her akşam | bir hikâye ie er akşam Dz ka- giliz kızıydı. İçimi çeker, kolu- mu koluna geçirir, yürürdü da beni bir tebessümle eyi lardı. Ben ona fena halde âşıktım, Fa- İngiliz kızının peşinden az olmuştum. Bana karşı güzel ayrılm. gayet müşfik muamele gös- terdiği için, ilk günlerde hissiya- tıma iştirak edeceği ümidini bes- lemiştim. Yalnız, onun nişanlısı olduğunu ve nişanlısına büyük ladığım zaman işin fenaya sardı- ğını e İçimde duyduğum azap benim çenelerimi âdeta kilitliyordu. Lâ- kırdı söylemiyen âşıktan tatsız ne va, başka bir ş aptığım yoktu. Fakat o ikimizin hesabına da söy- lüyor, gülüyor. Tiyatrodan ç ili ra, kü- son! çük bir Rus gece rağ gi- a orada yemek yi beril geliyorlardı. oş bir yerdi. Bizim masamız kö- şede idi. erke neşeli, ve ben mahzun. ika sonra, gene kol kola sokağa çıktığımız zaman, içimi çekerek sorardım: Gertic, bu hal böyle ne ka- dar sürec: Genç kız belki bin keredir işit- tiği bu sualime cevap vermezdi artık. Fakat ben israr e — Biliyor çıldırıyorum?. Oturduğu pansiyonun kapısına geldiğimiz vakit, elimi kuvvetli surette sıkar: — Geldik, derdi. eri olsun. n de ona hayırlı geceler te- iddetli Geceniz ha- am ol sun da onu göreyim diye sabır- sızlanırdım. ### Bir gün birdenbire iş > Genç kızın nişanlısı bir mira bula gelmi tiyatroyu bırakarak Londrada tut- tukları küçük bir apartımana gelmesini istiyordu. rtiç bu hale çok memnun oldu. Benim mahzunluğum ise bütün bütün arttı. Köşedeki ma- sada şimdi iki ğin karşı- sında boynumu büküp otu d Bir muaşaka İ 1 ğu: bir şefkatle bağlı bulunduğunu an- ord a hep artistler, çit ye EE — yet samimi, zehir oluyordu bana. Hıç- kırmak istiyordum. Gertic, kendisile arkadaşlığı- oda eli- gösterdiğim iyi muameleden dola- yı bana teşekkürler etmişti. Nişanlısı geldiği akşam genç kı- za pansiyonuna kadar refakat et- edim. Li > çıktıktan sonra, kafama âdeta yumruklar vurarak, bedi kendime söğerek evin yolunu tuttum. i gün sonra, nişanlı Londranın yolunu tuttu. Gertic de . tiyatro ile alâkasını keserek bir hafta sonra İstanbuldan hareket ecekti.. Ben kendimi öldürece- gimi söylüyordum. Gertic beni | teselliye çalışıyordu, Fakat onada bir mahzunluk çökmüştü. na edi ki: : un bozulmasın diye, yeri- z kardeşimi bırakacağım. Direktör ile böyle kararlaştırdık. . İki güne kâdar May gelecektir. Benim yerime onu sevesin, bak ne şirin kızdır. Ben: akkak, onun da bir nis Ke ara diye mırildandım. t Çokiyi bir gençtir Kim bilir ne va- bulacak- amma aleni kit evlenmek imkânım lar! ün sonra, May geldi. Ti ğ — Görüyor musun? dedi.. işte Ş May. Dediğim gibi değil mi? Bu koca şehirde kimseyi ğ Ona da öyle bir muamele göste i riniz ki günün birinde nişanlısı | İstanbula gelirse o da size teşek. " küre kendisini borçlu bilsin! iğ a yüzüme bakıyor. Ben ters bir cevap vermek üzere idim. Fakat gözlerim genç kızın güzel gözlerile karşılaşı an y söylü yemedim. İçimi Ben onun için ne idim? dost mu, bir âşık mı, yoksa “b baba m:* Kurşuni seyahat mantosuna sa- rılmıştı. Pencereden elini uzat- mış, mendil sallıyordu. Bu m dilin göz yaşlarile ıslak olduğun : biliyordum. vi May hıçkarıyordu. Em trenin. i yormuş gibi yeis ve iztrap 5 Filesi, Nihayet, iel de, beyaz mei endil. A de her şey kayboldu. May kölumd koluma geçirerek: Gertrici çok sevdiniz, des gil mi? diye sordu: — Pek çok! — Beni de bir parça seviniz. Bir insanı kimse sevmezse pl : o kadar tatsız ie ki. 4 — Ya sizin işanlını — Uzakta! a er halde, lanicli .. Gertric gibi sizde beni terk edeceksiniz. Ben iztırapla- rımla yapayalnız kalacağım. Kim e ne vakit : i. erak etmeyiniz, dedi. Bizi ız kardeşimiz daha var, Jessy. a zamana kadar o da büyür. , B ir rüya gördüm. Bir a oyunculuk ediyor. dum, Bir ailede bir kız kardeşten i eşe intikal eden b rolde benim de bir Sl yardı. 3 ve mi m n muhtelif il i a yalancı bomba r patla! alki heyecana düşürme e 15 mtile bura irili iki kişi zabıtaca tevkif ve muhtelit mahk: meye tevdi olunmuşlardır,