Sahife 10. Die SARAY ve BABLÂLİNİN içvüzü “Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdış - (— Tefrika No. 508 ALLAHA ISMARLADIK! ESAD MAHMUD KARAKURD Yazan: Resmi bir tebliğe göre Ertuğrul göze gelmiş, ondan batmış! Abdülhamid felâketzedeler hak- . duyduğu şefkat ve m hamet eserini ailelerine mükâfat şeklinde ma n şti isti adiyen tahsis o'una- | LE cak maaşlara birer misli zaramımi irade etti; bu aileler için bahri- yeliler arasında iane toplanması na müsaadede bulundu. © Bu «lütuf ve müsaade» telere verilen resmi bir tebliğ- de ilân agri Fakat bu tebli- ğin en mühim ve enteresan nok- tası bu de; Sila, İdin hudusu sebeplerini tasvir tarzidir. 25 ey- lâl 190 (10 safer 1308) - Felâketten 9 gün sonra! rihli olan bu vesikada Abdülha- midin ömür ve afiyetinin deva- riye mektebinden çıkan efendile- re rüsüh ve meharet kazandır- mak için 1 temmuüzu iptidala- © rında Ertuğ irkateyni Japon- yaya gönderilmişti. Padişah ta- rafından Japonya hükümdarına ihda edilen İmtiyaz nişanını ha- milen Osman paşa bu geminin ku- mandanlığına tayin olunmuştu. Firketeynin techizat batı, gerek mühii matı eracif ve terhat neşreden bedhahları bihakkin mahçup ey- liyecek bir mükemmeliyet halin- deydi. (1) Yalnız Süveş kanalında kılavuz idaresinde bulunduğu sırada bo- doslaması kazaya uğramış, gemi bir ay kadar re havuzun boşalmasını obeklem Sonra sekiz, on gün içinde mi gelen tamiratı icra ai ge ve tehlikeden âri idi. “Meta; ve alm dislerinden bir seli tarafın- — yaşam edildi de sonra yoluna etti. ahane garazlar saikasi- le neşredilen nice eracife rağ- lerine göre ailelerini terfih etmek İ edi. Ertuğrul ile batıp ve için yapi diktikleri abidenin aşka bir görü: a edinceye kadar : mukavemeti ge- arak li sahillerile daha Esi birçok li- Bu ziyeretlerin itib yet padişahın taliinin yaverliği eseri olmak üz. aya vardı. Osman paşa Mikado ile mülâ- kat ve nişanı teslim etti, Firka- teynin gönderilmesinden mat- lâp olan netice alınınca avdet za- manı geldi. Dünyada bütün ahval ve hare- kât Allahın desti meşiyyetine mü- havveldir. Ahkemi diri değişmez Firkateyn sre eylülün on beşinci günü öğleden evvel on bir saat elli kğ Kobi (teb- ilin on do en Ohshima adası önünde kaya Ss nin en büyüğü “e bu tayfun- müşküldür. dan kurtulmak ere firkateyn Japon- ülhakiminin tak- kaya üzerine tesadüf ne teknece metanetini teyid eden hallerdendir. Bu müellim netice Allahin hüküm ve takdiri ile zu- bura gelmiştir.) Ertuğrulun Japonyaya varma- sı hünkârın talii eseridiyse avde- tindeki şeamet kime aiddi? Felâketi bir taraftan mütevek- kiline Allahın hük takdiri- bağlıyan, diğer ene da lem istercesine mahsusa «göze ve nn unut- may: kadı sözlere dikkat edilince! Ertuğrul gibi köh- k de- nizlere salmakta edilen hatanın örtülmek isi Ma anlaşılmakta hiç üçlük çekilmez! lüler söylemez eni Fakat söyliyeceklerdir! Hem son derece acı bir ifade ile. (Devamı var) En güzel hediye SİNEMA YILDIZLARI Parlak kâada basılmış, Albüm gibi nefis, zarif cildli bir kitab * En meşhur 300 min ik resimleri, hayatları hususi adresleri * 296 sahife - Fiyeti: 1lira AKŞAM NEŞRİYATI Dört başi arkağa aş, Kavga bitti... Madem- ki önle şimdi size ihtar ediyo- . Gemiye kumanda eden be- gr kızı, başını sert bir hare- ketle kaldırdı.. keskin bir ses!... — Allrıht!... (Pek âlâ). Yüzbaşı, sevincinden âdeta ço- gülüşleriniz, bir asker oldunuz Ne âni bir değişme kışlarınız, niz! 2. İngiliz kızı la en üzerin rak gül kırmızı dudakla- 'e güneşi parlata- mi ederim kuman- dan!. o kadar ciddi ki bu!... Zabiti tarafından tak- dir edilen bir asker de bundan daha çok ağırbaşlı olamazdı, İzzet hâlâ yüksek sesle gülüp duruyordu. ri gaz ocağının yanına koştu. bu gibi gemi- de yapılan m işlerini gayet iyi biliyordu. Bir hamlede oca- ğı yaktı, suyu koydu. Bardak- Gi hazırladı. Gemi de bir yan- dan yoluna d bir söyleyişti Dakikalar © kadar çabuk geçi- yor ki... zet çayı hazırladı. a üzerine koydu, Bir parça biraz tereyağ.. bir lol çel... Tepsiyi masaya getirip bi- — Mis Beti! İşte size bir fiwe en ancak bu kadarı ge- #» Akşam... Saat altı... İngiliz a zı masanın b la ağır ağır yını ei Rüzgâr skini dolduru; i, sahilden atıl- miş bir eli taşı hızile zıplaya zıplaya suların üzerinde ilerli- k ü dağların eteklerin- de bir gölge gibi dolaşıyor tık!... Dağlar, e güneş dağ ların rengini alıyor... Esmer, yu, karışık, mi renkler ... Ma çabuk geçiyor dakikalar ür gibi, hayat gibi, gençlik gibi eser dakikalar... Renkler ve ufuklar da güneşin ışığına takıl ar- Sü mışlar!... Güneş ufukların, ufuk- lar güneşin içinde kayboluyor- İri; İngiliz kızı, çapkın bir erkek eli gibi saçlarından yor... dağlar mor mor oluyor, su- lar kırmızı!... Kırmızı sular, kı zin, kızıl renkli dudakların. da parlıyor... Tunçtan, kandan, ufuktan yapılma dudaklarında!. — Ne güzel sahiller bu İzzet bey!... Saatlerden beri durmadan dağların gölgesinde gidiyoruz... İ kapaniyor... — İsterseniz biraz ouyumağa çalışın!... — Kabil olsa!... Gece hiç uyu- madım!. — Tecrübe edin!.. ii Bütün Karadeniz e böyle devam eder... Tabiat zim denizlerimize dağlardan il var örmüştür. — Burada her şey güzel!... Peli manzarâ, rüzgâr, dağ, dal kak tra Küçük bir aşk yuvasına benziyor, akın şu ka BEAR ya, ne ince bir zevkle süslenmi — Sahiden a Çiçekleri bi le unutmamışlar!. — Çiçekleri sevdiğinizi bil gim için ben tedarik e ları, fena mı mis Beti?.. 5 — lan söylüyorsunuz, inan ec: mam size? Çiçek düşünecek hak de değilsiniz şimdi siz!... Esirini- zi karaya çıkarı ga bakıyorsunuz!... Yegâne em dişeniz bu!, — Kaim içinde hem vazifem; hem ii esirim için yer ayırdım.. niz iztiraplarınızı unultur” du zaliba yüzbaşı!... Gene şaira* ne A tamağ başladınız! pe hizmet etmekten zevk duyu; rum... Daima kibarca hareket ettiniz. Ben ve kardeşim bunun düfler Bizi çok müşkül ezhel ötürdü. Kız kendini hasır koltuğun içi- tarafa yasladı, Gülümsüyordu. Galiba zabitin imlesine ce | vap vermek istemiyordu. Sözü de- Zabite ğiştiriverdi birdenbire... dönerek dedi ki: — İzzet bey uykusuzluktan ölü” yorum. Gözlerim kendi kendine i yumun, belki uyursunı Sahiller gittikçe a du... t bey bu İnebolu dedi- ğiniz yere ne vakit gideceğiz!... ir ârıza çıkmazsa yarın sa- bah oradayız!.. Demek daha bir yolculuğumüz vat — Öyle görünüyor.. İngiliz kazı gözlerini ufuklara eri de ufuklar gibi gecelik bi! Ne be ne vahşi bir deil ir . Tek bir gemi, tek bir insan yok koskoca denizde!... — Sıkılıyor musunuz mis Be- Kisa, dağınık, renksiz bir ce- p1.. z — Kim bilir belki!... — iie sizi sıkmağa başla" alg ılık bir kıvrılış ile dumanlandığını hissetti Ok ğ öğsü, taze ve sert bir hava ile Ğ doldu. Kollarını açarak tatlı tatlı | | gerindi. başım yüzbaşıya çevir- di. Gözlerini dikti onun gözle- rinel... Bi aktı... eli * güzel gözleri, dünyan n Gm gez; yili e şıyal.. (Devamı var)