9 Haziran 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

9 Haziran 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

9 Haziran 1935 Tefrika No. 25 TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR, CENGİZiIN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN Oktay, Dağların kızına: “Bundan sonra benim karım olacaksın. benim yanımda kalacaksın!,, dedi. Aslanın gözlerinden damla damla yaş dökülüyordu! Iki gün sonra.. Dağların kızı geliyor mu..? Aradan iki Ordunun hazırlığı Lim üze re idi. Se Sebutayı sr bi- rakmağ İn bir şehirdi. amel köyler, kasabalar vardı. e eski paytahtını başsız br- rakmak doğru olamazdı. Oktay eski Çinlilerle birleşik- lik muahedesini imzaladığı gü: denberi içinde bir şüphe vardı: Acaba Songlar Çinlilerle birleşe- rek Nankin üzerine yürümeyi dü. şünmezler miydi?. Geri Çin hükümdarı dürüst, ye kalkışmıyacaklar mıydı? ktay boşuna sünlislenisiyde. du: Moğol orduları Songların top- rağından geçerken, Song kabilesi reisi, Oktaya şu sözleri söylemiş- ti: «— Siz bizden kuvvetli çıktı- ız! Nankini almak sizin belke; seli Yolunz açık olsu: Kabile reisi bu sözleri ere n bir arzunun de- rinleştiğini sezmişti. Moğol orduları çekilince Nan- kin zayıflayacak ve Songlar hiç > yok ki, Nankine saldıracak- ei Sebutayı yalnız bırak- mak istemedi. İN beş bin kişilik bir kuvvet rin yakılan Lakirini dökiml ta- mirini emretti, Oktay, Sebutayı (Yon) iz kenarına çağırtmıştı. Irmak mda, Oktay, bütün emirin Sebutaya anlattıktan soi ni, işgal etim bütün çekinme ini ağır Yaş biçildi.. Deliler prenslerin er- zak ambarları açıldı.. Ve Moğol orduları üç gün b 7 yerliler tarafından m > Oktay bir sabah çadırının ö- münde dolaşırken, uzaktan bir kaç ai koşarak geldiklerini gör- Emi oğlu kardeşi Tuli ile ayakta konuşuyordu. r geliyor galiba!... nun at koşturuşunu uzak- tan e Tuli! — On ip beraber koyan kiz canavar Vai — O halde me kızı) ge- liyor... m Nerden anladın?. — Tozu dumana katarak ko- Şan bu canavar, dağ bekçisinin as- lanıdır, Atlılar yaklaşınca aslan göğre- meğe başladı: Dağların kızı, Kaçarın arkasın- uruyor: Uzun saçların: boynuna dolamış.. yalın ayak.. vücudü yarı çıplak bi iz kalite ça- dırın önüne gelince, IK attan yere atlamıştı. Kaçar, hanın önünde eğildi: — Dediğimi yaptım.. dilekleri- nizi yerine getirdim. Diyerek, genc kızın kolundan tuttu: y ra ulu hanın "mderi öp! ön, dağların kızını çok de- ğişik görmüştü, Dağlarda başı yu- karda gezen bu inadcı kız, şimdi ne çabuk yere eğiliyordu!. Yürüdü.. gülümsiyerek, başını hanın dizine uzattı ve dudakları- nı çizmesinin kenarına değdirdi. Sonra tekrar geri çekildi. i çağırmışsınız!. gel dim.. pi ç İmei varsa, tez söyleyin — Ben Dedi. Kaçar, Oktayın kulağına eğile- rek: — Onu böyle kandırdım.. Me- gel hanı sana bir şey söylemek is- tiyor! dedim. Başka türlü gelmi- yordu. Oktay, genc kıza kendi elile Kin ükzedk şerbet sundu ve Tu- liye dönerek: — Bu kızı çok sevdim. Kara- kuruma birlikte gütüreceğim, Dedi. Dağların kızı nar şerbe- tini içerken, yanında duran asla- n -koşmaktan- dili bir karış dı- e“ ya sarkmıştı, Tuli: hayvan aramızda başı boş mu ve bağsız mı dolaşacak?. Diye sorunca, Kaçar cevap ver- di: — Bu aslan, onu küçükken bes- « büyütmüş. Dağların kızı niz.. dişleri dökülmüş. İhtiyar ve onsuz yola ei ime zararsız bir hayva Oktay genc v yanına 80- uldu. Düşüncelerini açıkça söylemek istiyordu: — Bundan sonra benim karım olacaksın... Benim yanımda kala- ksın! Diyerek elini tutmağa ve o zundan okşamağ mü- atılması hepsini korkutmuştu. Tuli; — Aslan, dişleri ne kadar dökü- lürse dokülsün, tırnakları kaldık- ça, daima aslandır. O, şakadan anlamaz, Diye söylendi. Kaç — Bir demir ei MZ Diye yol gösterdi. Dağların kızı parmağile: — Dur! deyince, ağzını. iki karış açan as- yarak, bi ve sindi ki.. rak. uzun a şu söz ayl ygulu hayvana baka kaldı!, Tul parmağı ağzında. özlerini açmış.. hayretle salağı seyrediyordu.. Dağların kızı yere eğildi. as- AKŞAM | Her akşam bir hikâye | Eşref luştuktan rüştü, Şapkasını Bilene ii mr za- mın mantosunu gördü. çük şemsiyesi duru- Karısı şimdi evde değil di. Her am gibi, kiz karde- şine gitmi | Yali emk da dan bir şey vardı, elinden bırak- azetesi.. Kendi kendi- sel mii ile bu- areti iki ay evvel m olduğunu ona anlatmamak için parmağındaki yı cebine at- mış, münasebetleri 7 leriledikçe, e hafif e böyle olsun, yarın kendisine b bak söyüye ceğim, im yim diyec ». caba sonra ne olacak? Her ben kil edece, kü Mefhareti ciddi surette sev- diğini sorüygedu Erte: ğle üzeri bir ayar ülkene buluşacaklar- dı. va gayet lâtif bir bahar ılıklığı içinde insanlara gülüm- süyor RE, yi ef: — Bugün aşktan bahsedemiye- ceğim! Diye düşünüyordu. Kararlaşan vakitten bir çeyrek saat evvel gelmi oturarak tatlı macera bitmiş olacaktı. gene hep karısile meşgul eline para geçince ona güzel bir kürk mento alacaktı. Halinde hiddetini güç zapteden bir adam tavrı vardı. Eşrefi tet- kik ettikten sonra, bir şey söyle- meden,. karşısında ayakta dur- du, Adamın halinden bir fevkalâ- kei için kendisini zaptediyordu. bu iri yarı adam birden- bire: — Burada Mefhareti bekliyor. sunuz, değil mi Diye sorunca şaşırdı. Bir ce- vap veremiyordu. O adam: — İN Mefharetin kocasıyım! d > Eşref kekeledi ; Kimin, kimin kocası? İkisi de sustu. Gelen adam EM yordu. İşte o gün, Oktay, (Yon) irmağı kenarındaki meşhur mer- merin üzerine şu sözleri yazdı: «İnsanlar, bir aslan kadar duy. . gulu olsalardı, cesaretin, iyiliğin biz.. ve Oktay — 1234 «Ben bu satırları yazarken ya- nımda kardeşim Tali ve sadık ge m Kaçar vardi.» Ne malmış?! (Arkası var) âdeta müstehziyane ilâve etti — Başka bir sey söylemeğe cet yok zannederim, Bi nın henüz başlangıcında oldu- ğunu bildiğim için, şimdi lik sa- Buna karşı verilecek bir cevap oktu. şref kalktı, hesabı gördü, ya- kt vaş yavaş, çıktı. Arkasından, Mefharetin kocası eğlenircesine sesleniyordu: — Anlaşıldı, e mi? Ar: bir gün geçmiş, Eşref zihnini pla İşin böyle bitmesi daha iyi değil mii De- mek oluyor ki Mefharet te evli ihtimelki dile bu- nu DR a Şimdi E bir tertip > düşünmeğe çalışıyordu. Mefharet evli a Eşref ile samimi konuşması, şurad burada buluşması sadece bir O da Mefharete rdi, kocaya işi belli etmeden rahat rahat bulu- şurlar, sevişirlerdi, Eşref zihninde bu tertibi bu- unca tekrar saadet duymağa baş- ladı. Biraz sonra telefon çaldı. Tahmin a gibi, Mefharetin sesini du — Eşr gi diyordu, bugün gel. (Ona bir ergin randevu yve- riyordu mühim bir şey söyliyeceğim. Eşref gülüyordu. Kendisine ya- lan söylemiş olduğunu haber ve- receğini biliyordu. Zavallı Mef- haret, sesi ne kadar titriyordu. Eşref: «Affet beni, sana yalan kararlaşan saatte pas- tacıya koştu. Mefharet daha ev- vel gelmiş, kendisini bekliyordu. Genç kadının yanına oturdü, eli- ni sıktı: — Canım, sevgilim! dedi. Mefharet, kırmızı: — Beni dinle, Eşref, dedi. Eşref sözünü kesti: — Lüzum yok, Mefharet. İpti- da ben anlatayım. Benim bir değil mi? Hayır, iki gözüm. Ben mesudum. Ben de tıpkı senin va- Eikedeyar. vliyi: İki aydır sana le) itiraf et ayni yalanı söyleyip durdun.. ribirimize bir diyeceğimiz kal mamış demektir. Mefharet gözlerini açmış, E refin yüzüne bakıyordu. Eşref üldü: — Tuhaf değil mi? . Fakat iki- miz de usta yalancı imişiz! Doğruyu söyleseydik daha-sade olmaz mıydı? Mefharet, hiç bir şey söyleme- den, hayret içinde karşısındaki erkeğin yüzüne bakıyordu, Niha- yet: — Demek evlisin? dedi. — Şüphesiz, ben de evliyim! Mefharet sesinde bir hıçkırık iztirabı ile; Sahife gi Bayanlar diyorlar ar (Baş tarafı 5 inci sahifede' See can ciğer beni ki İ » Biribirlerile şakalaşmalar.., böyle geçinme- ideal ga etmemeleri lâzım iii ka cülük tetkikleri için köy 3 | köy slime Köylerde nız. Köylü kadınlarla düşüp kalke. — Böyle bir mukayeseyi şımın içinde her zaman yapıyo- rum, Ve sonucu «netice» köylü kadının çok lehine çıkıyor, ie. Bir kere köylü kadını çok iyi bir zevce. Her şeyden mahrum olduğu halde, kocası kendisine lüks değil yaşanacak bir hayat 4 vermediği halde erkeğine dört el. le merbut.. işte hakiki sevgi bü- | dur. O ğa içipde erkeği sarılmanı ir $ vardır. e değme şehirli ka dında göremezsiniz. iğ Sonra erkeğin kıymetini ki de görmeli... Erkel züne bile bakm. Kahveden çıkmaz. 8 - 9 ii yapar.. mia kadını katiyen. sesini çıkarm — Erkeğ eğim.. deyinse ağzından Si deri: li e yoktur. başa sinir kei ia id her yokluk için de kocasına bağlı kalırken şe- hirde bir çokları 5 liralık çorap kadın tir. cas Bana köylü kadını bri ve ta- hammülün bir timsali olarak ge İ — — Tetik hakkında ne düyik j re en kadının âzami sadekiii ik dt, âzami zarif giyinmesine taraftarım. Bu vi - fikrime re - az para ile ol — En Vi erkek te pi b Kadınlaşmış, İşeri erki tipi... Bir ni kesisi 3 Niçin, kimin için, e eğendir. mek maksadile bu kıyafete, bu kılığa b bilmem ki ? ki kadınlara., nlar mı? Onlardii nefret etmiyecek kadın yoktur i anırım. — H. F. e. Eski bir şömine aranıyor | ullanılmış eski bir şömin: olup satmak istiyenler m muzuna mektup ürsesdiz — Ben evli değilim — Nasıl? Evli e id oynadı. Bunu ilk defa yağ Biraz aklından ardın ç kız lakadumi. kesti, De. dağını ısırdı. Eşrefin yüzüne aci acı dikkatle bakarak: € — Halbuki, dedi, senin, ne maj olduğunu anladım işte! mi Hikâ pi e

Bu sayıdan diğer sayfalar: