po 20 Mayis 1935 Tefrika No. 5 TAGLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR, | CENGİZİN OĞLU İSKENDER FAHREDDİN Çin imparatoru tacını Mogollara kaptırmak istemi» yordu. Mogol orduları (Sarıçay)da birleşdikten sonra (Nankin) şehrine doğru yürüyeceklerdi Oktay, Sarıçay. kıyılarında konaklamıştı uli, Hu-Nan kalesi sırtlarına vardığı zaman, üşmanın ken- ie'nüçü çok kuvvetli olduğunu görmüştü. Mogollar tekrar ırmak boyuna inmişlerdi. Çinliler, bu geri dönüş hare- ketini haber alınc kadar Çin egemenliği altında ka- lacaktı! Okta; Ki bu inanışına rim gü ülüy. Tulinin or döndü- günü haber alan Oktay kendi or. dusunu topladı ve doğudan ba- tıya doğru inmeğe iie Oktay bir kaç gün içinde (Sa- rıçay)a gelmişti. Ama ordusu buradan hem Tuliye, hem de amcası (Ödçikin) e yardım eds bilecekti. ' Ödçikin)in maiyetinde de on bin kişilik üçüncü bir ordu var- dı. Bu ordu Şan - Ton üzerine yürüyordu. Oktayın ordusu ea ke- narında konakladıktan O sonr Nankini ran başlamıştı, İmperator (Nim - Kiyassu) ilk önce Mogolların bu havalide tut- turamıyacaklarını ri kol- dan inen akıncıların nihayet bir Çin imperatoru, vr, oğ- lunu Nankin şehrine sokmamak için kimsenin sima ve arıçay) ın setlerini delip Mogol siiri nın konakladığı EN su bas- tırmak! (Nin - Kiyassu) derhal ask rine bu emri verdi, Otuz bin kişi me setlerine indiler,. geçitleri ak ve Mogollara karşı çayın ie taraftaki (o settini müdafaa er, Etraftaki köylüler de Çin as- kerine yardım ediyordu. Fakat, n bu hilesi man askerlerini ve köylüleri ya- kaladılar. Dizeler. su baskını tehlike- sini böylece atlattıktan sonra, (Çin-Çu) şehri yanında karar. (Sarıçay) ın batıya bakan şirin, zengin bir yaylasıydı. Oktay eyer. konakladıktan sonra, Na i ele geçirmek için, b kumandanla- ii Okbaşlı isi) 1 yani» na çağırdı; Babamın vasiyeti vardır, Subutay! dedi, Ben Nankini alk madan ölürsem, gözüm açık gi- der. Bu şehri de ele am, oz başlan kiye e Su- dileğiniz mah ilki. Çin imperatorunu sir alacağız. — Merak etmeyin.. Diye ei ann Okta; Sübetâz 0 vi maiyetindeki > bin kişilik ordudan yirmi beş bin akıncı ile Nankini muha- saraya hazırlanıyordu. lankin, on dört mil muhitin- de bir dört köşe teşkil eden bü- yük, kalabalık bir şehirdi, İmpe- rator ve hanedanı burada oturur- lardı. Nankinde düşmanın yüz bin kişilik bir müdafaa kuvveti e Nankinde Çin kadınları da arda muhariplerle beraber me alem in imperatoru vaktile Cengi- « — Benim tacımı yalnız be. nim torunlarım giyecektir!» Diye haber göndermişti. Oktay: — O tacı ben alacağım. Seni taçsız bırakacağım!» Cevabını verdiği gündenberi, imperatorun içinde bir şüphe var- dı. a, Cengizin ADA el gı işi, sr apar seli ek mi İmperatora Me a biri: — Oktayın, sizin tacınızda gö- zü var! Demişti, Nin - Kiyassunun taci o devir- de dünyanın en değerli taçların- dan biri idi.. üzerinde iki tane ceviz büyüklüğünde zümtüt ve tane büyük elmas o parçasi vardı. Tacın etrafı yakut ve zü- bercetlerle süslenmişti. İmperator merasim günlerinde başına bu tacı giyer, golların eline düşüceğini hiç kim « se hatırından geçiremezdi. Oktay rün sein Nanki- ne gönderdiği 2: — İmperatora Evi ve benim onun tacında gözüm olmadığıni söyle, Fırsat bulursam, ilk yere vuracağım şey, onun tacı olacak- ır! r Dedi, Çinli esir rita gelin. ce, doğruca imperi na gitti ve Nin - “i tayın söylediklerini anlattı, İmperator, © günden son Oktaydan daha fazla eme başlamıştı. Nankinde surların mü- dafaası için yeni tedbirler alını- yor, eli silâh tutarların hepsi top- lanarak kaleye gönderiliyordu. Oktay kendi yurdundan ski yüzü gör- AKŞAM . Her akşam bir hikâye Herkes hayatındaki en mesud aşk gecesini anlatıyordu. Sıra Na- hide gelmişti: — Hepinizin anlattıklarını din- ledim. Fakat hiç birisini benim ba: şımdan geçen ece macera" — desilar meraklı bulmadım.. beni rüyor musunuz beni... Be mini iri bir gece geçirmiş ada» mım... Dünyanın en güzel kadın- larile bir çatının altında geçirdi- ğim bu harikulâde aşk gecesini hayatımın sonuna kadar kabil de- gil unutamıyacağım. atayım da dinleyin. Güzel "bir sevgilim vardı... al parçası gibi her erer. cayır cayır yanan, tuttuuğu, yeri yakan simsiyah ii bir dul, Bir gece, ondan küçük bir pusla aldım: «Annem misafirliğe gitti, Evde yapayalnızım. Gel..:» kom- şuların dikkatini uyandırmamak için böyle zamanlarda ona daima biraz geç giderdim...«! getir ri Vakit ai ye otu İç- için meğe çalsa Birahaneye biraz sonra bizim arkadaşlar da geldi. Ben onlara ikram ettim, onlar ba- na... Bir de gözüm saate ilişti: «Aman bana müsaade!» Vm Birahaneden çık- Vay, vay, vay.. . Sokaklari Küeiirüdi Nihayet selimin evine giden yola saptım. un apartıma» nının arkasına gilim Hep böy le yapardım. Gece kapıcı dış kapıyı kapardı. Çalıp onu uyan- dıramam ya... Arka tarafta du- varımsı bir yer vardı. Ona tırma- nır, pencereden içeri atlardım.., Malüm ya nede olsa eski sporcu- lardanımdır... Başımın dönmesine aldırış et- eden duvara tırmandım. Önüme bir pencere çıktı.. pek sevgilimin penceresine benzemiyordu. Amma ben gene tm cereyi ittim. İçeri girdim, Tuhaf şe, - tarafında bir demir ıı, Bu par- maklık pencereden si du- yında ri > — rında konakla; şin ılık mendil ni emmi rının birdenbire tutuştuğunu duy - Subutay ordusile Nankini dört çevresinden sardığı zaman, Ok- tay, beri imperatorunun tacıni yakında yere an oan bulunuyordu.. Oktaya, etrafındaki köylüler, (Sarıçay) ner bir kaç kız bi ka armağan bulamadık! Dediler, Bu sarı benizli ve e” lek gözlü kızlar arasında can yakın olanları da yok değildi. Okt ay bunlardan birini yanında bıraktı. Ötekilerini maiyetindeki kumandanlara ve zabitlere da- gıttı. uli gelinceye kadar, tatlı çayın eri glam a liyerek eğlen: Dedi. ikiyi çayın iki boyu- na yerleştirdi. Tuli bir kaç güne kadar, ordusile beraber, buraya gelecek., iki ordu Sarıçayda bir- eses m Nankine hareket edilecek (Arkasi var) Ne gece!! j vara dayatılmıştı. Gene aldirı etmedim. Belki sevgilimin evin de tamirat var dedi Böyle geceleri onun evine girdiğ geçtim. arka ip im zamanlar » E 5 z ğ 5 g 6 B p v p a o g 5 tak odasına girer, dul le e yurken bulu: redum tak Gliğinini Mine sını bülabilirseni bul.. ise nihayet kün çıktı, açtım... Oda oldukça karanlıktı. Bir şey göremiyordum. Elekirik düğmesini aradım, bulamadım Fakat bir aralık gökteki ayın önünden bulutlar geçmiş olacak içeriye kuvvetli bir mehtap dol- du. Her taraf aydınlandı. Ay ışığı- nın altında az daha hayretten kü- çük dilimi yutacaktım, Çünkü kü- çük, uzunca bir salonda idim Kai m uzun boylu, fevkalâde güzel vücudlu bir kadin dikilmiş- ti. Genç kadın acaba banyodan Şatlışlk oldu... Bura; fena maksadla gelmiş değilim., istirham ederim bağırmayınız... Her halde arkamdaki kadın bir şeyler söylemiş olacaktı. Fakat korkudan, heyecandan al dü öyle kısık bir sesle söyl ben işitmedim, Ağır ağır başımı çevirdim. Bak- tım, Artık hiç bir telâş eseri gös- termiyordu. Ne de olsa işin için- de sarhoş i yanına yaklaştım — Sizi tir ettiğim i için na» d yan > li de gülelim O da buna mu- sağ yanağıma hafif bir ek ei Yavaşça sordum: yım mı?.. Söy- le Şeker Telâşla cevap verdi: — Katiyen.. dışarıdan görür- yın önüne a v gli olacak ki dudakları- ordum, Nihayet gen ği aydınlandı. Çok biçimli ağzi meydana çıktı. Tam bu sırada Ate öteki tarafında kahka- balar koptu. Elektriklenmiş gibi dö Bir de baktım, Gene sevgilim gibi üç genç kadın daha.. Seslendim; — Siz kimsiniz?. Biri cevap verdi: m mi?, Bayanın arkadaşi» mi bir gülüşme. onlara doğ- ru ilerledim. Gözleri bana çevril- mişti, Birinin elini öptüm. Ses çi- karmadı.. boynuna sarıldım, Mu- kavemet i, » Bu rüya gibi şiirli aşk ge- cesini pek uyuy: geçirmek istemezdim amma neyliyeyim ki göz kapaklarımın ucuna birer çe- ki taşı asılmış gibi idi, En gü- zelinin dizlerinin dibine yatıp bir güzel u; yudum İste İN ni geçirdi- HASAN KREMİ Kr even kremle rinen nefisi ıhhisidir. Nüzlk cildli adlari hayat arkadaşıdır. İhtiyarları genç“ leştirir ve gençleri güzelleşti- rir. İnsana ebedi bir taravet ve sair ıtrıyata aldanmayr- nız, Hasan markasına dikkat ediniz. Hasan Deposu: Ankara, İstanbul, Beyoğlu. diki Hareketleri ECMUASI'nın ei bayilerine: alay Hareketleri mecmuası aşradaki bayilere bundan son- ra 1 doğrudan doğruya idare- hanesini m gönderileceği için taşra ii müracaat ede bilirler, ğim ilk ve son gece budur... Cer nette ve huriler arasında... Sabahleyin dürteklene dürtek* da lene gözlerimi Da karşımı iki polis m: — Kalk sie iler, Baf ka uyuyacak bir yer bulamadı mı yahu... Bir de etrafıma baktım. Bir sö rü heykel.. hep kadın heykelleri. Tarihte güzelliğile meşhur k** dınların heykeli... Ayaklarının di binde yattığım kadın da meşbu Venüs de Milonun heykeli idi, — Allah. Allah dedim. haydi ben yanlışlıkla âsarı âtika esl sine çile yatmış olayım... Ya g© onda benimle ir. lar kim Polis Mali güldü: — Hırsızlar... Sol taraftaki pencerenin demirini çıkarıp içeri girmişler... Onlari da bu sabsf yakaladık.. arkalarından ayni pi e sallana sallana ... Evvelâ telâşa düşmüf” Bunlari hep kendileri şim di itiraf ediyor. Sonra senin ssh lanmana bakmışlar ki sarhoşsun” biraz alay etmek sevdasına düf” müşler.. hele sen: — Abh.. sevgilim.. sen Venüs” tan da güzelsin.. Venüs de Mil” danda güzelsin, diye bizzat V > seninle konuşmuşlar.. ca öteni berini işte biz bulduk.» Nahidin arkadaşlari sordular: — Peki.. heykeli Bayisi 75 man yanağına inen O sırada yanlışlıkla yüzümü ü Jül Sezarın yanımda duran eline çar?” mışım., tokat sandım. Z Ye işte böyle baylar, hang” niz böyle nefis gece ge .i irdiniz” Hayatımda hiç bir kadın bana b* gecenin zevkini verememiştif” düşünün birkere.. ben Venüs de im ile bir gece ve ads” yıldız)