Sahife B AKŞAM SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 482 Firavnun çenesi 7 karış, dişleri testere gibi imiş! Mustafa paşa mütercim Rüştü paşaya müntesib idi, bir taraftan efendinin huzurda böyle serböstane fikir paşa tebrik ziyaretinde Rüştü pa- şaya 7 Demiri efendinin Baiiri tabet hizmetine sevk “buyurul- mamasını bilhassa rica öderim, Der, Rüştü paşa da yapmama- ğı vadeyler. Mahmud Nedim m Ppşa Mustafa ui tuttuğu için nefsine İevmek- meğe başlar. Bundan sonra yüksek İma memuriyetlere — tayin Ir; durmadan Oo borçlarını si He it (kuşağımızi kendi. miz bağlamalıyız) diyen Mus afa devi - ur işi üzerlerine ak reğadir her şeyi nazırdan sormala- sulünü kırmıştı. Nezaret işle- rinin teferrüatile uğraşmak iste- aman onun tenj liğin atfedilmişti, ise hem memurlari vazifele- eğ dan yağ ederek: şama kadar işten baş a zaman bulamıyorum. Mustafa ise evkaf liği müsteşarı Hünal efendiden ders okurmüş! ee e buldu- ğuna Miepi ediy. Mustafa paşanın bir aralık sada- amına tayin edileceği ri- a li Zihni paşa kendisi- — Sadarete tayininiz söyleni- yor. Teklif vaki olursa kabul eder misiniz? Diye sorar, Mustafa paşa — Niçin kabul e Siz rem tâ ilmi kelâm ile mütevaggil ol sadrazam İki ersiniz, Öyle gece yarılarına kadar meclis mazbatalari tanzimile nasil uğraşırsnız? o kadar ağır eya altına gi ister mi Diye inim vr Mustafa pa- şa şu ee — Sai rüyemiyeceğini y— bale b öiakessi iş — sekiz kere yer. Sekizi e gürsel Bi de beyhu- de uğ yor; nihayet mak- sada tekarrüple dokuzuncu maz- m pal ve © kabul olunu- mun dokuzuncu de- 3 yerli ye defada yazdırı- rım; ne kendimi, ne de halkı bey- hude yorarım; iş te yürür! Firavnun dişleri mazanlarda sarayda hafta- da ikişerden sekiz defa Çit köş- zurunda ve üstünde otururlardı. Abdülhamidin bazı defa bu derslere ulemad vükelâdan, müşirlerden, damad paşalardan kadı r kaç sebabi bulunurdu. Bunlar da | kendilerine mahsus (omevkilerde minderler üstünde otururlardı; önlerinde kitab koymağa mahsus rahleler dururdu. Mi lukarrir efendi derse bir ayet par i tefsirile başlar, muhatab er sualler sorarlar, o da cevab- larını verirdi, Bu suretle İni ers ik mi ve dini bir manazıra şeklini a- lırdı. Daha . mecliste hazir | ulunanlar dı an bu manazıra ve nilay ği. tarışırlarl Hat Ze m Tunuslu ile ir efen- " e bir defa şiddetlice bir ve Muhatsblardan biri Fire nda han Makarrir bunun derse vecili ve münasebeti olmadığını söyler; mtab israr eder; mukarrir kı- zar: — Bu bahsi bu kadar iltizam “e isen kendin izah et! der. üzeri efendi: re çenesi yedi karış idi! Dişleri, bizim dişlerimiz gibi çeneden ayrı değil, testere dişleri e çene kemiklerinden uzamış- olunda garib ve gülünç bir ta- Se menkulâtı zikretmeğe kal nl in AZIK bu açmaları ekten sikilan baba MD reji ko- eri- Nuri bey se: lir. Abdülhamid elaman Nari be ye bırakıb çikmak dine alçi we a Dine hakaret de küfürdür, Kâfir o imanını ve nikâhını tazelemesi lâzım ge- Tir! e mantık ve ilmihal hocalı- a padişah bazerunda ima» | imam huzurunda ni-- Lai tazeler!, (Devami var) Tetrika No. 3 11 Mayis 1935 ALLAHA ISMARLADIK! Yazan: 3 — Badema güneş battıktan izonlara gidecek olan gibi taşların üzerinde uluyor... Eğ gi enik bir gök ” Büyük Çamlıca yolundaki he araba ne takılmış rami kümeleri gibi dalgalanıp duruy: Siyah gi küyelkleri dalaşı- yor si . Uzaklarda karga sesleri!... Yürüyoruz: Yuvarlanarak, yi- kelmeeik, yam mt .. Bü- ESAD MAHMUD KARAKURD çıkararak açılıyor.. çam ağaçları- nın arkasından bi bire bir insan hayali beliriyor... Bu hayal demir kapıdan içeri gi ğ- Küç bir elek- | bi dolaşan bu meçhul insanların üzerinde duruyor Yüzleri yaldızlanıyor; çürük bir armud tersi gibi morarmış iki su- rat, a bir burun ve parlak Me Işık sö; — Miralay « sizi nn yüzba- | mak m ağaçlarının gölgelerinden m gelen adam önde, öbür- , yürüyerek e kapısından içeri giriyorlar... Ka- pı kapanıyor. ss» K.M.İ.... Kuvvayi milliye İs- tadil atiberat teşkilâtı a te- ş merkez olan b için- sırtımı dayamış m bir köş- alarile ya- dan 5 Gg EE İİ 8 ; lerden e bir tek canlı mah- Tük . Hangi cesur; bu deli yo gecenin ye karanlıklarına kendisini bırakır?. İşte köşk rilimyei uzaktan gö- rünüyor... Pencerelerinde titrek ışıklar Tİ Işıklar, karm üze- rinde, baykuş gözü gibi batıp sö- ve ağa doğru yatmış bi- «- Sırtımı duvara'dayamış bir b dibi yayvan bir bina!... Bü- bir bahçeden geçiliyor!... ök yüzünün simsiyah karan- lığı, bu konağın esrarını nasıl örtüyorsa, bahçeyi de selvi ağı orman halinde öyle kapıyor... Pı süzülen — İşte dü gelebildik!... — Biraz daha gayret!.. — iki saattenberi yoldayız. Dö- lerde a war, mira- lay henüz mz anlaşılan... Birisi ilerileyip demir ie doku: « kapı garib bir köş anlattığımız kuvvayi milliye is- tihbarat teşkilâtının merkezidir. Hani o merkez ki İngilizler izi üzerinde 2 zay ep karşınıza Büyük. giri ayi. sl ir merdiven.. me: divenin sağ yanı gizli bir ile aaçılıyor.. gizli kapının aralığın- dan Line ere nemli bir karanlığın ii alar.. derin- lerden karışık bir takım sesler geliyor... az giriniz, yürüyünüz!... .. Loş ee ceksi . Bir- le bir e Zemini — karanlık bir oda!.. Küçük, küçük masalar ve bu ma | salarım üzerinde böcekler gibi ses- der çikaran bir he garib, tu- haf makineler.. Yiziltadır gir diyor... Burası Peşe sizle Ankaraya bağlıyan bir daire- dir... Üç, dörtgenc biribirlerinin yüzüne bile bakmadan çalışıp du- Hüseyin Cahid Yalçın EDEBİ HATIRALAR YENİ ÇIKTI Fiyeti: 60 kuruş