MR Re Tefrika No. 200 BARBAROS Yazan: İskender Fahreddin Kontes, Ali Reisi şatosuna niçin çağırmıştı? Şimdi de: u gece bizde kalınız!,, diyor ve reise sık sık şarap ikram ediyordu Mi reis, “Kontes ( Laure ) un Yemek masasında karşı karşıya İm rdı, Le ziyafet gece- a güzel ve sevim- em ie e — arasında a şarap içi Ali reis her zamanki gibi, ge- Buyu elden bırakmamağa Salışıyord yord ı Ali ni beyninde a ka- eyi şüphe varı: Acaba K. '€s kendisini böyle hususi ledi ye- Meğe neden çağırdı? Bu kadının siyasi trikalara alet 2 olduğum bilmiyor değildi. e i, bem de genc ve güzel ir sel Fransada onu tatmin a başka bir erkek mi yok- a FT zaman kendi seviyesin- bilirdi bir erkekle gönlünü eğlendire- Ai eisi hususi olarak eve da- ei «dişinin elbette bir sebeb ve Mânası olacaktı!, Ko De madam Kolet gibi ge- MİŞ ve müsamahakâr bir kadın da değildi Dini rabıtaları çok r atsız edeceğini hetkesten iyi bilirdi. i Ali reisin zihnini kurcalayan bu Süphe, saatler geçtikce, Türk ge- Micisinin gözünde büyümeğe baş- lam; işti. Madam Kölet sevgisinde ne kadar sam tes d, ında sanki gizli bir mak- vi vardı. Yüzünde beliren çizgi- ön her dakika e ai ir kadın değildi. y, sikacı bir devlet sali ru- e vardı, O sanki bir kalıbdı.. bu alıbını içinde bir şeytan yaşıyar ya e Ali reise ba- Iyor gibi Ali re e ntalln ruhunu seZ- Mekte bs oysa Türk - Fransız denizcileri ara e bir hakikat va dedikodulara omuz le etmişti. rken, Barbaros silkerek z Za ül edemiyorlar. Ali reis, ismi. ea a K ransa hükümeti namına reisin ER talik edilen Magi acaba bizzat kral Fran- üz bae m mi düşündüler? Kontes, reisin sözünü keşti: iz bu inceliği kral Frar- veli beklemiyor musunuz? Lâkin o, Türkleri çok sever. — Türkler de gerek kral haz- retlerine, gerekse F ne karşı icab eden ie gös- termişlerdir. Değil mi — oka yok... ae ben kor- Ga mii e leş ape hine sarılarak, bi desine boşalttı: — Haydi, siz de içiniz. ei daşınızın matemine bütün Fra sız milleti iştirak "ediyor, Fakat, d tm: Ali reis genc kadının maskesi- ni yavaş yavaş indirmeğe başla- e sezmişti, en korkuyorum ki...!» Diye ağzından kaçırdığı ve tamamlamağa cesaret edemediği bu cümlenin arkasını getirmek lâ- zımdı. ontes Laure neden korkuyor- Dilinin altında neler saklıy- of reis kendisini kaybetm mek için, daima az taş mu- vr ediyor ve bazan da Kon: e sezdirmeden, içmiş gibi si mr, şarap kadehini yere dö- Epi Hümik — Barbarosu hususi yemeğe davet ettim, Kabul etmedi, Aca- ba neden?. sord Ali reisin böyle bir davetten oktu. yi Şeytan kadın, kim bilir Barbarosun ağ- Sn neler öğrenmek istiyecek- E iz Başını Kontese çe- irdiz — © çok yorgundur, ları erkenden — tıyor. Güniz zaten pek”a; yemek yer. Bunun ii a mini ze lnkike in sanırım, Yok- sa sizin nezaket ve samimiyetini- ze amiralım da benim kadar mef- tundur!. Kontes tekrar sordu: » — Sonuncu bir daveti sizin vasıtanızla Je peM gene redde- e — Ben buna katilan tavassut ontes! Çünkü o böy- d tahammül edemez. Buraya yalnız geldiğimi duyarsa, emin olunuz in kasim ya?l... dan, karaya ayak basam. yız, a bugün?... — Bu bir kaçamaktır. Cenaze merasiminde üzere ıktık, Akşama dönmemiz lâzım. Kontes şen bir kahkaha ile gül e Ya ben bırakmazsam... — Kabil değil, Mutlaka gitme- liyim. KREMİ giren mevcud kremle- nefisi, en sıhbhisidir. Feet cildli kadınların hayat arkadaşıdır. İhtiyarları genç- leştirir ve gençleri güzelleşti- rir. İnsana ebedi hir, taravet veren Hasan unut- mayınız, Kutusu 50, tüb ha- linde 20 Türkiyede yapılıb da Avrupa etiketi (yapıştır lan ve halkı aldatan kremle- re, ve sair ıtrıyata elim an markasına dil Da Hasan Deposu: Ankara, İstanbul, Beyoğlu. Radyo versiteden nakil. imi 18,30 Jimnastik - 'Tarcan, 18,50 Mubi plkler, 19. 30 Haberler, 19,40 o (Bayan 1) 20 Mi namına konfe- e da cn Demir 21.15 Son ha- beri tango iğ n Bedriye Tü- Belis 550 m, 20,25 Çigan or- kestri ve iL 20 Sözler, 21,50 ya- yım, Duyumlar, 23, 20 Viyana sen- fonik Ml 24,15 Cazband. lâk, söz- Eugen ve kılar Ta 3 film bahsi, 20,20 Halk di 45 şen yayım, sernten gri 23,10 Ra e erkan, 24,45 Sözler, İ Kuartet eri, Bükreş, ir e 1 Gündüz glik yayımı, 18 kdiyo orkesi 19,1 mi 20, Wiz Yeni plâkler m ZI ,05 ad yo cazı, 22, ans mı inin ode- vamı, 22,30 Pasa kutusu, 23,15 «Poi- ana Carpatz»> İokantasından musiki nakli, 5 Mayıs Pazar , İstanbul, 1730 İnkılâb dersi- Üniv, saylavı eN Ke yo orkestrası, 22 Radyo caz ve tango (Şan). rkestralarnı ve Çadırcı ii Gitmezseniz ne olur?!. Ak- i de Birlikte yeriz, dr Bunlardan birinde kalırsınız! oşca bir vakit geçiririz, olmaz e — Olamaz, Kontes, olamaz! altı üstüne gelir, Balalı, ben gideyim!. — Uşaklarımdan birile İs ha a göndersek, nasıl olur... Bu- Her akşam bir bikâye Aşk hatıraları j Sacidenin canı muz istemişti. Tramvay caddesindeki büyük ma- — Dayanamıyacağım.. ben yi- yeceğim... Dedi.. kese kâğıdından bir muz — Bir tanede sen yesene... b les Ahmed Selim soyduktan sonra: — Muzu ne niyetle yersen “© zevki verirmiş. — Sen ne e yiyorsun? genc kadının kulağı- daklarıma senin du- . Bugünün hatı- Muz kabukları da hatıra olur mu idi?.. Olmazdı Ahmed Selim Sacidenin böyle tuhaflık- larına çoktan alışmıştı. Sacide ed Selimin muz uklarını almakta tereddüd ettiğini görün- ce: a... Benim verdiğim hatıra- ları almağa nazlanıyorsun de- k âlâ... i b beni son görüşündür.. öyle ya... Şu bea pi ıkmaz 5 yeceği kim eder Sini 3 yanyana ekl MİZ m güzel dakikaların bir hatırasını saklamak istemez misin?. Al muz kabuklarını.. — Aman Sa cideciğim... Fena sözler söyleme... ib EE iğ Ef k w nim için zevkli bir şeydir, tabii.. gayet tabii. Genc İsim cebinden ipekli bir mendil çıkardı. Çekime. de sigara ipleri. Boş sigara paketi elin- de kalmıştı. Etrafına şöyle bir bakındı. Sonra Rizeli uzun kir- piklerini süzere! — Sana bir Fat daha... Diye , Selim — Sacideciğim... diye fısılda- On üç Sacide gene sinirlendi: — Demek şa sinema holünde hatırasını inemadan çıkar çı > altında GR can verecek olsam... Demek bir hatıra sakla- mağı emiyor. — Canım.. in böyle söylü- yorsun?. ver şu ki ver Allah na da bir diyeceğiniz yok ar. (Arkası var) aşkına.. Selim paketi aldı, Cebine attı. Selimin evinde büyük bir sale- nu vardı... Üzerinde büyük bir tabelâ yazılı idi. «Aşk hatırala- rı i rinin üstünde birer etiket yapışık» tı, Meselâ bir muz kabuğunun kenarındaki etikette: «18 ağustosta Kadıköyünde Sa- cidenin yiyip te bana hatıra ola- rak verdiği muz kabuğudur.» ya- Ed kese kâğıdlarının, öteki meyva kabuklarının üzerin- rde hep böyle tarih- muz kabuğunu, şu yan- miş kibrit çöpünü i z > âr sevilmiş midir? Bu derece sevilen bir erkek var mı- dır?. Merak ettim. Hakikaten Saci- de, Ahmed Selimi bu kadar de- rin bir se seviyor mu idi.. Tenha bir köşede genc kadını alim — Size bir şey soracağım amma doğru cevab verin. — Sorun.. — Selimi çok mu seviyorsunuz? — Ne münasebet? — Ya mütemadiyen verdiğiniz hatıralar?.. Kıvrak, met şeker gibi bir kahkaha a — Onun yi se tuhaf. . dedi.. er iraz ai düşkün, attâ pis yiz denilecek bir ae Müte- madiyen öteberi yerim. Muza — bayılırım Şimdi bir yerde b bir şey yedim. elimde kal- — Bu muz kabuğunu ne yapa- yım?. Hemen karar veririm.. hatıra diye Selime uzatırım. Sonra da ilâve ederim: p — Ya buradan çıkınca ölecek olsam?. Yahut elimde boş bir si- i kalır.. ortalıkta ta ite Selime > derece çok pu vermemin sel (Bir yıldız) | YERE ame Avrupa ile ticarette Türk lirası ve Fransız frangı esas oluyor İsviçre fran- gınin eşini sera de de ğeri Sör ya i olduğun göz önünde tutarak yeni fiat tek- liflerini yalnız Türklirası ve Fransız frangı üzerinden yapma- ga başlamışlardır. İmanya ve Belçika Türk lira- sını ve Holanda ise Fransız Der gını kabul etmişlerdir. Bu — dahilinde ii ödeneceli