SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ | İBAHAR vee | Yazan: SULEYMAN KÂNI iRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 467 Garib bir jurnal: Kâmil paşa ile seras- ker, Abdülhamidi hal'edeceklermiş! Saray Kâmil paşayı halkın na- rülörül bir şekilde el çekmesi tav- siyesinde bulunur. erviş paşa Kâm erim “ile a ralarında geçen sözleri şa vadisine dökerek bir âr ârıza ile ede bildirirken Kâmil paşa- maksadı mücerred ecnebileri Vi ederek la ecnebileri tesahüble onlara aranmak, padişahımızın omuk e haklarını sekteye tmak kavli ei tasvire mücaseret etmesi b gibilerin nezdi hikvefdi nın aa ei şu yolda bir haber vi acağım mühim bi haberi size bildireceğim. Zab- tiye nezaretince kullanılan Etme. ni hafiyelerden biri sokakta do- Taşırken konuşarak geçmi lan iki asker zabitinin güya ju abtiye nazırı« na vermiş olacağını bana mahre- mane söyledi. Ben bu Hareketini takbih ettim. Bu maddenin e kalâde ehemmiyetine mebni s ra nasıl isbat edebileceksin? diye sordum. «Biz işittiğimizi o jurnal nezaretten e takdim olundu. B imi sonra Kâmil yi (1) Kâmil paşanın batıratı. Birinci d. 8. 168. li ni ç cik yanına gelen Hariciye nazırı Sa- id paşaya bu haberden bahsetti; Abdülhamidin emniyetini ihlâl için fesadcılar tarafından tertib olunmuş bulunması lâzım gelen bu desisenin padişahın zihninde tesirsiz kalmıyacağı şüphesizdi; fakat kendisi Ere mii maruzatta bulunuls; telâşi hamlolunarak haberin am iti- kadına kuvvet gelmesi de ihtimal- den hiç uzak değildi. Kâmil: paşa da sükütü eti ti, Bundan bir kaç gün sonra İs- tanbulda Zi ve yağmurlu bir gecede re bahçenin etra- fındaki t inen ; seller - arasındaki tercih zın cereyanını kesmişti. Bu sebeb- le zn cihetindeki rsö- nerek saray karanlık içinde kal- mıştı; Sultan Hamid bu afete hemen başka bir mâna eortlam Mutlaka sem, zaten zannet- ti. Müdafaa tedbirlerine “kıyam yledi!. Hali anlamak üzere de etrafa yaverler saldırdı. aa bir . fakat zilhicce 1302-15 muharrem 1309) uhdesine nuyordu. ile hal tertibinin Kâmil paşa ile Ali Saib paşa arasında kararlaş- pe söyliyenler oluyordu vesile müteessir bir halde gördü. Hünkâr: — Ali Saib paşa mutlaka ze- hirlenerek ölmüştür. Kendisine içirilen ilâcları celbettirdim. Hal- etti — neticesini size bildire- ce <a Diyerek masa üstündeki mühür lü üç ilâc şişesi gösterdi. Tahlil mi ise neticesin- de hiç bir ıkmamış olacak ki, bir dahasl bu dm bahs- olunmadı. mabeyin ile alâkadar azı aileler bay Âli Saib pa- şanın zehirden öldüğüne dair bir şayia Sök etti, Abdülhamid bizzat ve en böyle bir izli pm istemiştir! Ali'Saib e gö- rüşen büyüklerden bii —— altında bulundurub “kendine büs- mün nasıl vaki olduğu hakkında va bir cinai roman safhasını an- an bir rivayet bile işittim. An- el ki, ülhamid gibi herkes bu ölümden - şüphelenmiş ve aklına gelen bir şey uydurmuş veya Ka e Viz üzerine bir kubbe kurm Abdülhak gi olsaydı bir otopsi yaptırarak bu şüphe- leri izale ettirebilirdi. Fakat on- dan böyle şey beklenmek kabil mi? Acaba Ali Saib paşa ailesin- ce bu şüpheleri izale edecek ma- lümat ve meşhudat var: mıdır?. (Devami var) Adres “tebdili için yirmi bei kuruşluk pul göndermek lan 10 ia kasım 158 Akşam Yatar 137 Muharrem Izmir 1i — Izmir belediyesi çocuk yuvasını genişletmiştir. sokaklara kılan sesede b en ya yavrularına bakamıyacak derecede fakir olanların çocukl. birakılan yavrular büyütülmektedir. Resmimiz üyütül bekle hemen hepsi, ge- Hollivutun evi- ne da reveyon yapmağı kararlaştır- mışlardı. Ben yılbaşı gecelerini dışarıda geçirmesini ötedenberi sevmem bilirsin. Kaç defa sen bile beni ironi yi st ötürmek miştin de gitm miştim. sunu istersen ben böy- le gecelerde umumi eğlence yer- mimi ve candan bir gece geçir- Dans etmedik > her şeyi- miz yerinde idi. Hattâ prens ce- napları bize bol bol eli bi- le se m etti, am saat on ikiyi yemi ön ile Katya kucakla: Sonra Katya beni öptü ve geli erkeklere amg bakalım ne duruyor- sunuz? Alekeri Feyhanı öpsene.. Size de Joze.. Aleksi yanaklarımı vii fakat büyük dostum Ki sonra bana yaklaşırken i daklarını kaldırınız! Kaşımın üs- tündeki yara hâlâ sızlıyor. Ne olur ne olmaz, birdenbire kızar ep güldük, sonra —— prens elimi ve yanaklarımi 6 Neşe ile yedik içtik, il iki. den sonra hepimize bir gevşeklik, benziyen bir sükünet tya, belki de çok şampan- yâ içtiğinden, belki de aramızda- si onun elini öpüyor, yüzünü A yordu. Katyayı şimdiye kadar hiç böy- Doğduğu yerlerden dödiyi uzaklarda kalmak ne kadar güç değil mi Minacığım? Bana bugün İstanbulu bir da- ha görmiyeceksin deseler mutla- ka çıldırırım, İstan bulu, mi gazı, yeşil adaları ve sıcak ev- ceğezimi bir daha hiç hiç görme- mek nasıl kri sığmıyan bir felâket olu Saat si gali veda ettik, ta ince bir yağmur sinsi sinsi yağıyordu... Büyük prens yü- züme e kabılarınız pek ince, Bu b Si; üşürsünüz... Bir taksi çağıracağım. — Ev yakın! Demeğe sıra kalmadan sokağın başındaki otomobile işaret etti. Katyanın anlattığı acıklı hatıra- lardan mi yoksa içtiğim şampan- yadan mi nedir? Başım çok ağır, aİbim ezgin v e kızgındı. Zayıf t ettim. Gerçek ev yakındı. Fakat biz mediğim “bir zi veri yl ves karanlık s0- kaklardan geçirdi. Dışarıda i ince sinsi yağmur toz gözlerim kendinden kapandı, ba- şımdan kalbime doğru ılık bir su akıyormuş gibi ferahladım. yuyor musunuz Feyhan? larımı kaldırdım, ona baktım — Hayır! — Sizinle böyle çok uzaklara gidelim ister misiniz? Bu sefer gözlerimi in bü- tün açtım. Birdenbire titriyen se- e: le yavaş 2 R — Dönelim artık! Dedim. Kalbimi isimsiz bir kor- ku kaplamıştı, O bir şey demedi., ve döndük. , Evimin kapısında veda etmek için uzanan elini Yi mer- divenleri çıktım . Fakat, dışarısının nem soğu- ğundan sonra sıcak evime girdi- Zim vakit, masamın üzerinde be- ni karşılıyan büyük bir sepet pembe gül, içime bir bahar nefesi üfledi. Yeşil yapraklar arasına sıkışan beyaz bir kart üzerinde şu cümle vardı: «Hayatınız her zaman ie gük ler gibi pembe ve uni» imza «büyük KİMLERİ benli. ğimin isimsiz bir helecanla allak bullak olduğu bir dakikada bu çi- nımı başımdan yukarı çekerek üç yaşında bir çocuk gibi rahat ve fasılasız bir uykuya daldım. İçim de bu nurla ısındı ve aydınlandı. Yaşamak ne Kari “Minacığım? ının üzerine candan bir öpücük e Feyhandan Minay: a aris, şubat 32 Ne musudum bilemezsin Mina- cığım.. Meudon.. Sen nebri bütün Paris!., ve Si ve yeşil renkle- İşte bu ma rin koyun koyuna birleştikleri ta- biat köşesinin karşısına sehpamı kurmuş ve alışmıştım , Çok beğendiğim bu PEAPEREAYI