24 Mart 1935 Tefrika No. 159 kei ği — BAR Yazan: ROS İskender Fahreddin © Brail A Alvaro kamarasında sızmıştı." (Salina) 1 kapıda duran nöbetçiye endi: “Doğan Reisi amiral çağırıyor.. Hemen şimdi buraya getiriniz! (Salina) nın aşkı İspanyol sularından geçiyorlar- d i. Salina amiralın kamarasında yatıyordu. Taş adasında amiral (Alvaro)- Vicdan azabı çekmekten usanmı: tı. Onu günler geçtikçe seviyor, esir kürekçiler arasında bulunma- berer lr bir İma li- nına Salina | eee ve e iğsi korkm 'kmuyordu. Bu limanda fazla kalırlarsa, Do- adi pmak için her tehlikeyi, hattâ ölümü bile göze almıştı. Fakat, Doğan reisi m çerek eğlenirken, zihninden bun- ları geçiriyordu, Amiral Alvaro o gece erkenden yatağına girip yatmıştı: — Salina! Ben uyuyuncaya ka- dar şarap içeceğim. Sabahleyin erken kalkmak isterim. Vaktinde gözümü açamazsam, beni dır. Yarın sabah varacağımız li- mana gözüm açık olarak girmeli- yan» yordu. İspanyol rakkasesi, amiralı iyi- ce uyutmağa karar vermi; U- zattığı şarabın içine gizli i af- yon akıtıyor ve ami sızdırmağa çalışıyordu. Amiral Alvaro son kadehi içer- ken: — Sana hürmet ediyorum, Sa: lina! -demişti- Sen başlı baş bir tarih yaptın! Seni yalnız İs- panyol milleti değil, salibe tapan bütün milletler takdis edecekler! Saçlarını okşarken Me ür- perdiğini duyuyorum, k 'Taş adasında emme eğlendi ren bir meyhane rakkasesi değil sin, Salina! Sen hıpanyol milleti- ne şeref ve saadet g, zesin! Yarın, göğsi nn bir azi- ünde GM taşı- narken : iye hey- kelin önünde diz çökecekti!... Bu sözler inanın kulağına özü önü nde, Doğa- kolile kürek e dökülen ki görüyor! O, bu aslan yürekli ei başka bir şey düşünmüyordu... Düşünemiyordu. Amiralın gözleri Di az sonra elindeki şarap ka- dehi yere yuvarlandı. ir aro gece yarısına doğru n artık sabahleyin güneş doğarken değil, ertesi gün güneş batarken bile ayılamazdı. Salina, Taş adasındaki meyha- nede Akdoğanı da böyle uyut- . Üst üste afyonlu şarap Salina be ne yapacaktı?. İçinde İli tayfası ve sek- sen kürekçisi eşli büyük bir amiral gemisinden Akdoğanı ka- çırmak, onu hürriyete an al ei güm bir kuv- vet olduğunu biliyordu. O, bu ih- tiyacı yeni duymuştu. Kalbindeki ateş yeni alevlenmeğe başlamış- İspanyol dilberi cahil ve görgü- süz bir kız değildi. ei yn ce saraya . Bir ak sa krala babasının lekeli bir takım sözler söylemişler ve kra- ın gözünden düşürmüşlerdi. Salinanın babası bu hâdiseden yada kalamamış ve bir kaçakçı gemisine binerek, aile- sile birlikte Akdenize . me alina Taş adasında büyüdü.. Bir müddet sonra babası ve anasi .. Gene kız adada kimse- meyhanelerde raks ederek hayatını kazanmağa baş- la n saray terbi- yesi görmüş ve on dört ka- dar şövalye kızlarile birlikte oku- muştu. Salinanın > hayatında gö- rmah: elbiseler ve unun için sevmeğe başlamıştı. Salina yavaşça ayağa kalktı... rdesini örttü.. larak, ile göğsünü şişirdi. Kapıda duran nöbetciye doğru yürüdü: — Hey... Gemici... Bana bak! Ayakta mı uyuyorsun? Nöbetci şaşaladı: — Hayır... Gözlerim açık, Fa- Ödümü patlattınız, Salina! emrediyorsunuz?. Salina omuzlarını kaldırarak, mağrurane bir tavırla nöbetciye cevap verdi: — Amiral, Taş eml esir aldığımız Türk donani merigi sökerek hemen şimdi tirilmesini emrettiler. Köl tereddüt etmeden: — Peki... Dedi ve genc kadına başile merdivenden aşa- (Arkası var) selâm ğı inmeğe başladı. Adres tebdili için Yiri kuruşluk pul göndermek ve Zilhiççe 19 — iyiye 187 8. İmsak Güneş di Akşam Yatsı E 9,52 1183 5,56 vr 2 132 Va, 417 5,58 12,21 15,49 18,25 19,56 AKŞAM Radyo 24 Mart Pazı Mar İstanbul, n 30 bain b Üniver. siteden nakil - Sinop saylavı Yusuf Ke- mal, 18, 22 Saman iyi Azade, 18,50 (Birinci perde) m 1s 20 Haberler 19,40 Koro-Ma- Gold resinde, 20 15 kei eserlerinden konser, 24,05 Salo; Lei ig 387 m. 18,45 Radyo skeçi, 20 Johann sebastian Bachın eserlerin- den koma 20,30 Aktünlite, 20,50 Spor, 21 Dans i ik). mayi e, 550 m. 18,30 di yüksek mektebinden nakil, 21 Spor ye- nilikleri, 21,15 Budapeşte konser or kestrası, 22,50 Heinemanna rk yn e 50 Çizan orkestrası, 1,05 Du. yum Prag, 410 m. miz ir b Sa- eN üalite, 20 Varşovadan Iman genclerinin bali "şarkıları, 21 Mozartın Figaronun düğünü> operası, 24 Dans 25 vi Ki ızca ders, 18,30 Hafif ki Kİ ei > rl 19,40 Lohej Çim) pk, 210 Bayka lala o EE, e o caz ve tango orkestra- 1345 m. 19,10 Mei yenizin mas konseri er, plâk, 23 Senfonik e Leipzig, 382 m. 19,20 Tanınmış şar- kılar imi 20,20 eliz 21,10 Anton Brückne: rin yi (6 n nci ğe Dur senfonisi), 23,20 Sak. ed oda musikisi, le, 550 m. kuar: teti, 7 ii yi an Lüle ri, 20,50 Spor duyumları 21 Musiki re. portajı, 22,05 Vagnerin «Die Götter. daemmerung» adlı e b 470 m. 17,55 Çocuk programi, iyolonsel konseri, 19,55 — 20, 0 Puçi ininin #MANOJ "adlı opera temsili, 23,15 Plâk, u, 316 m. 19,30 Aktünlite, 2 Plâk, 20,10 Reportaj, 21,10 a balet musikisi, 23,25 Plâk, 24 Dans eğlenceli havalar. EİTAPHANESİ tarafından çıkarılan kitaplar s7. YERLERDE SATILIR: istanbulda HANESİ Ankara caddesi No. 121 Beyoğlunda HAŞET, Fransız Kitap Evinde ünelbaşı. Köprüde KEMAL, vr Köşkü rü Kadıköy iskelesi. lilieyaşali ŞİMENDİFER GARINDA: ebe ve Kitap arabası sahibi İsmail Kadıköyde NET, Büyükadada NİKO, Tütüncü dükkânı. İskele başmda. Kırtasiye Altıyol No. 1. * İstanbul'dan Obaşka (yerlerde bütün kitap ve gazete satanlarda bulunur. > Kitaplarımız her yerde üzerindeki fiyete satılır, Hilâliahmer pll a üyelere gösterilecektir. Sahife 9 Her akşam bir hikâye Tiyatro piyesleri son zamanlar- da halkın büyük rağbetini kaza- nan genc muharrir Hüseyin ei zi babasının gi bozulduğunı fenalaştığını — ve mera m yala « kli bir nokta var, Emna Bu, mutlaka kalp ola- cak.» Düşündü, nihayet şu kararı ver- iz — İşin içinde bir kadın parma- olmak lâzım. rrir babasını pekâlâ 3 K V pi 6 girdiği hal- de saçları dökülmemiş, karnı bü- gözünü rli git- bahçesinde kalmış bahçıvana ben- zerdi. Bütün bu güzel şekiller, bü- tün bu lâtif renkler onu mesteder- i Fakat bir kaç haftadanberi, Hüseyin Remzi babasının birden- bire ihtiyarladığını görüyordu. Babası a HARE e betmişti. olm yattan Bilyeli in uza! bir tarafa gidip ömrünün sonuna kadar orada Selmi istiyordu. Pek üzülen Hüseyin Remzi, işi tahkik etmeğe karar verdi. Ban) et istediğini öğrendi. Babası münasebette bulunduğu m, Pe ran ismini taşıyordu. Ne işle meş- gul olduğu kendisine sorulsa «Ar- | tist!» diyen bir kadın. Pek güzel olduğu için bay Nüz- onu sevmişti. Küçük bir üçük bir delikanlıya tutulmuş, onun ine takılarak bir takım mace- ralara atılmak üzere İstanbuldan itmeğe vermişti. Gene kadının kapıldığı bu 2 fırtınası ve ihtiyar âşığı düşünen Bay er te bu. nu pekâlâ a. Zaten başın- daki felâketi pek vazih ran bırakip giderse kendisi için caktı, Hüseyin Remzi vaziyeti ince- den inceye tahlil etti. Babasının kalbi zaten rahatsızdı. Böyle bir keder onu öldürebilirdi. Genc muharrir Peranın yanına - re genc kadın aksi bir çehre ile: — Ne söyliyeceksiniz, buyuru- nuz, dedi. — Babam için geliyorum Peran istihfaf ile Mi babanızın şerefine halel mi veriyorum? Yoks parasını yiyorum da kendisini kül mü edeceğim!. Niçin aklınıza böyle şeyler getiriyorsunuz?. — Babanızı size geri vermemi istiyorsanız, hazırım. Lâdam o hevesim E K — Benim maksadımı yanlış tefsir ediyorsunuz, size e,bamı geri veriniz diye gelmedim, baba- a rolünü oynamağa hiç | Komedi İ mı bırakmayınız diye ie gek dim. ” Peran hayretle sordu; — Nasıl? Anlamadım. — Kendime ait olmıyan şeyle- re karıştığım i we affınızı rica e- erim. fena bir fikir ile ayrılmasını iste- mem. Si; Tütüf — Kalbiniz fena ola- aten onun istediği şey bir- az di aktan, avutulmaktan ibarettir. Biraz sabır ve meharetl kendisine tatlı bir hülya verebilir. siniz, Emin olunuz ki, sizin güzelliğini- zi, kıymetinizi babam ka verseler de ömrünüzde göreceği- tün varlığı a bir merbutiyet issetmez misiniz? İşte si: bam için bu son gü i Hüseyin Remzi sustu. Sözleri- d ederi den geleni yaparsınız. el halde nasihatımı ae pişman ok mazsınz. man minnettarı- nız kalacağı Sonra, birdenbire aklına bir şey geldi: — Yeni yazdığım komedinin on beş güne kadar oynanacağını bek üf, bi o hastalandı. Tedavi için Avrupaya itmı mecburiyetinde, Yerine bu ro- iniz?, Peranın gözleri parladı. Haya bir takım sahneler canlandı. yazılacak şehrin Halk kendisini alkışlayacak, meş- hur olacak! Kekeliyerek sordu miyeceksiniz? Büyük bir ig“? nız olduğunu ben görüyorum, kerre bakar, tecrübe ederiz. eyin Remzi ba- yat ne güzel bir şey Sofraya oturdu. Kuzu kızartmas sından iki kerre aldı. Bir bardak da güzel yerli beyaz şaraptan Hüseyin Remzi manalı manalı ldü: » — Baba, dedi, bugün iyi bir va- kit Birin aym Bir delikan- h gibi yemek yiyorsun!. — Bir delikanlı ib i mi? Sizin ın kaç. tanesini ben; cebimden çıkarırım, b bilsen! in içine şu söz“ lar bana rekabet hususunda çok geç kalmış sayılırlar! Hikâyeci — —— 2 > Kİ ner Fatih kazası baş kanlığından Kazamızın yilik gh kr 29/3/935 cuma günü sai 4 de kaza EE toplana ei nr imize bildiriri