SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ| İBAHAR ÇİÇEĞİ) Yazan: SULEYMAN KANI IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 4359 Abdülhamid, Said paşanın vapura binmesine mani olmağı düşündü Ya Said paşa Londra, Kahire gibi bir yere gidiverirse.. amid b ihtimli hiç düşünmemişti, Şimdi merak ve öneml da ten mizaclı bir adam olan İngiliz elçisi sir Filip ateş püsl Böyle günlerde Said paşanın İn- sefaretine iltica etmesi pa- dişahın zihnine dehşet ilka et- mişti, — defa Said paşa sarayi ve amidi cidden korkut- Mr Abdülhamid, 1313 ten — ye aid paşaya itimad edi mediğini tahriren bildirmesi “mr de eylemişti. perma üzerine Tevfik paşat Üye en fazla Avrupada kit geçirdim; vükelâ ile bit bittabi Mil lümeni. Said paşa sayei şahaned sadareti e eylemiş kadim bir bendedir. Padişahımızm lütufla- rına minnettar ve şükürküzar ol- ması lâzım gelir. İtimad madde- si efendimizin takdir ir şeydir.) ei bir cevab ariza tak. dim eylem Said paşanın İngiltere sefaret- a ilticası haberini alın- a, Abdülhamid daldığı vehim ve nın iadesini istedi; elçi Said ile mi en sonra talebi reddetti. ik Tevfik paşa Said paşa ile gö rüşmek istedi; fakat Said paşat — Hicret tasa İzt rari sebeblerini sadarete yazdım. mahal yok. tur. Diye i z Tevfik paşa avdet edeceği sırada bahriyeden ile İngiliz sefaret maiyet vapuru. nun etrafı muhasaraya alındı. Tevfik paşa, em devlet reisi bir daha için bünkârin selâm ve | iltifatını tebliğ ile sefarete niçin | Sis geldiğini sordular, Said paşa da: — İngiltere devleti saltanatı se- niyenin mühibbidir. Ben dost | menzilinde misafir bulunuyorum. (() Memdüh paşa: Esvatı sudur. Cevabını verdi.) Tevfik ve kürd Said paşalar Said paşaya: — Padişahın maksadı sizi köşk- te az bir zaman gp işler işgal eyledikten sadarete getirmektir. Dedikten — Hicret e fariğ olur- sanız 6ize bira (considerable) para veril e > tebliğde bulun- iyar. paşaların etmeli leri, Said paşaya konağ det hakkında telâkki ettikleri e deyi tebliğden ibaretti. id paşa sadaret makamına getirilmesi için köşkte tutulma- Tevfik ve Said paşalar sefaret- ten çıkınca Beyoğlu zabıtasına gi- derek Sold paşanın gizlice vefa: maması için rem bulunul- masını tembih ett Beyoğlu el deni arabaları de olanlara bak- mağa başladı; bu hal sabaha ka- dar devam etti. Ertesi günü altı büyük devletin elçileri Fransa sefaretinde ; top- andılar. Said gitmesine mümanaat olunmaması için müşterek bir takrir ile Babı. liye mürcaat eylemeği müzake- re ettiler. Sefirlerden birisi buna müdahele olunmamasını iltizam eylemesinden aralarında fikren ittihad hasıl olamadı. Yalmız sefirlerin kıdemlisi A: elçisi baron Dö Falis İngiliz bayrağını ve İngiliz kraliçesinin misafirini taşıyan bir mi, Sultan Hamidin böyle tehlikeli tedbirlere müracaat etmiyeceği aşikâr idil! Bu henkâmenin ertesi cuma gü- nü Rusya sefiri M, Donelidof İngiltere elçisine gönderdiği hu- 2! ile cuma selâm- madem ki İngil- tere sefaretinde bulunuyor; mem- haricinde addolunmak kai- desine tevfikan muhakemsi Os- manlı mahkemelerinde cereyen edemez. Hâkimler ingiltereden gelir! Cevabını verdi. Bundan sonra tasavvura dair bir malümet alınmadı. Bir gece Said paşanın Nişanta- şındaki konağı sırasında baş beyincilerin oturduğu konakta yangın ç Bu bina o sırada boş idi. Yan- gın da sarayca ika edilmişti, Said paşanın ailesi efradına ne kadar ve meraklı olduğu ma- lâm olduğu için evinin yanı ba- yangın çikarsa o d duramaz, ç yanına koşup gelir mülâhazasile tertib olunmuştur. İçinde yangın çıken bina ile arasında sonra Said m politika ile | duğu binaya da sirayetinden te temin ile azime- | lâş ediyordu. Yangın yerinde bu- tine gösterilen müimanaatın xu | İunup Rıza paşanın bu halini gö Babliye bildirdi. | ven Beşiktaş muhafızı yedi, se- Bu tebliğ sarayda toplanan vü- | kiz Hasan paşa müzakere — Ne e ilam canım? du. Müsaade olunmaması i | Merak etmel Yalnız bu konak galebe etti. Hattâ bazıları Said pa- | yanacak! şayı götürecek vapurun Boğez- Demiş, yangı tsi dan mümanant edilme- | maksadla ortaya çıkarıldığını giz- | sini bile ileri sürdüler. İememiş idi, Fakat bunun 1 ve aça Sarayca Said yay âmme ef- siyasi âkibet herkesi dü- | kârmda düşürmek ve çürütmek şündürüyordu. Çünkü İngiltere | için her Üz caiz gürülüyordu. | Said paşaya çu ca şeriate rmuhalif yolda tebliğat yapılmış olduğu öğ- —— i Hattâ iştir bu yolda fetvaya müracaat edil (Said paşa İngiltere sefaretha miş ise de fetva almak kabil ola- stığı dakik, mamıştı. B 4 balik misa- İngiliz ba; ıyrağını hamil pura bindirmek iç için emir mea )| da cereyan eden mü- zakereler esnasında - Abdülha- ! ağa 1314 ramazanında huzuru- zellâd önüne o! raalı idi de firar etmemeli ski er işti ( var), Şimdi oteldeyim. Bir artist elinden çıkmış gibi harikulâde bir güzellikle Floransayı gevreliyen izel yar selen Ave Maria Floransanın ha- vasında titriyor. Ven ben, annemin ebedi uyku- sunu uyuduğu bu cennet diya- sile geçirdiğim bugünleri düşü- e ei bir leri, he tin mektebinin ölmez sanatını hayran gözlerle, fakat ruhum: ezgin bir hüzünle seyrettim. Bütün bu gördüğüm güzel şey- lere ve erir birer isim vermek me yorucu $i Bir DE olsam sana Santa Marya kilisesinin Brancacci şape- linin sararmış fresklerini, Sen Mark heykelini, San Marko ms- ini sayar dökerdim; fakat Paris ii Mina, garib bir tesadüften sa- pa bahsetmeden geçemiyeceğim. Floransada kimi gördüm bilir mi- sin? Dün soracak kimse bulamadı- Em için ismini öğrenemediğim | loş ve serin bir katedralı geziyor- kamda nefis bir İtalyan Yelek, benim kilisenin resimlerin Fakat gözlerim bu kadının gü- vakit geçtiği için beni tanımıyacak san- dım; çünkü yüzümü derhal ge- e vala gölgesi altına sak- peni O, sesinde küs- tah mı, hürmetkâr mı olduğunu Me bir ahenkle; lir matmazel Bia bii selâmladı. all ni Tabii selâmına karşılık vw diğimi ve — o e kle den kaçtığı tahmin eders “Dünya büyüktür diye idin sia 1 yle acayip tesadüflere ne emi üzerine yaptığı dini resimleri seyrelmeğe gitmiştim. Karşımda- ki soluk gök altında melekler ara“ sında duran Meryem anaya liğim öyle aç gözlerle takılmıştı ki etrafımda başka insanların de- laştığını bile farketmemiştim. Gene bir sesle irkildim ve ba- şımı çevirdim. Kısa boylu, kömür gibi siyah gözlü bir adam bana italyanca bir şeyler söylüyordu. i dı gibi etrafıma baktım. Ötede, ar sını bize çevirmiş ve resimlere dalmış Mai adamdan başka kim- ri ımdakine epin. — Söylediğinizi anlamıyo ne istiyorsunuz? Gene bir şeyler söyledi; bu se- fer halinden yalışık ve terbiye di adam ol mu ve mutla- ka bana dinlemek İstemediğim şeyler söylemekte olduğunu anla” dım ve yürüdüm, başka bir hüc“ reye girdim, Adam peşimi bırak- fena halde sinirlendim. ç sakızı gibi yapışkan harif gene ge lip bana hitab etmeğe başlama- şamar indirsem iç mi bir ateş yandı. Fa- kat kendimi m ve yürüdüm. Kapıdan Sikin âdeta bir va- ziyet aldı ve geçmeme mâni ok mak istedi. Fakat daha ne o n9 de ben nasıl olduğunu anlama” dan herif kendini ta karşıki d- vara met Onun böyle bir kara böcek gi- bi duvara yapışmış, düşmemek olduğunu — Teşekkür ederim mösyö. ima, Fakat sesim birdenbire boğ#” zımda tıkandı. Karşımda gen? zalike böyle tek laşması maalesef hâlâ mümkün olamıyor, > olmazsa va mü- nasebetsizle, ndinizi korumak diğ yanınıza ni ak malıydınız matmazel, © Z Ark