SARAY ve BABİÂLİNİN İÇYÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI iRTE — Terehme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No, 443 Avusturya sefirinin bir telgrafı üzerine Abdulhamidin etekleri tutuştu Şark işlerine dair meşriyaita bu- Jozej i bulda ile ne slip iaşelerini temin derecede bu hususta (ileri mişlerdi. Hele müşir. Fuad paşa Kadı- Kitele meydan ver- de bir rüvelverle da bir £ imam ii, pi- — ara ağa iemien bir zabit gelen ka- an o li ld. Met Avrupalı gazetecilerden bir çokları bu sırada Ermeniler hak- ındaki tecavüzleri ileti vi (Islah kabul etmez bir kâvur düşmanı) olarak tesvir e- alörlerdi, bu hareketlerde esas harebesi rengini vermeğe ” çalışı- yor! rlardı. Bu sahih olsa idi acaba Türkler neden idareleri altındâ bulunan diğer bunca hıristi xl J öecn Bu iki senenin kıyamları esna- sında Ermeni komitecilerinin öl Kürtlerin mik- | dürdükleri Türk ve #arını ise tahmini olsun tayin için mefkuttur. / saalümat muzundan İl kadar lere 130,000 ye mahvoldu : Bu il Elçinin bu işarı kendisine me- suliyet atfolunmasını hiç istemi- yen Abdülhamidi çok telâşa dü- imi, Baron dö Kaliçeyi ikna ve telg- rafının tesirini izale eylemek fik- rile mabeyin kâtiplerinden Kâ- zım beyi elçi nezdine göndermiş, fakat Avusturya elçisine noktai nazarımı değiştirtememişti, © sırada mabeyin hizmetine 1 kiki görün ir mul eşrafının Yıldızı kitali emreyle- miş olm; açıktan açığa itham eyledikleri gösterilmiştir. Sasun vakasında (şekavet er- babının meyyiten derdesti) yo- lunda, fakat müslümanlar tara- fından nilerin katliam edil. mesine teşviki aza eder , mahiyette olmak üzere Abdülha- Bilin iradesile mabeyinden dör- düncü ordu müşirliğine . şiddetli | ve siyaseten tehlikeli bir telgraf çekilmişti. Bunu baber alan İstanbuldaki ebi i ordu- rine taafruz etmiyorlardı?. rile beraber Ayinlerinde serbes bi- rakmışlardı?, Bu muharrirlerin aceb husu- sunda Türk kadar müsahelekâr bir millet AYAK ağ .bilme- melerine hakla Fakat siyasi meyli, cere» yanlar, ein satışlar arı, * hususi aa Ye Me şimdi Âv- rupa ve Amerika e ei (dini ayrı» Türkler aleyhine sevketme- ran en büyük ler de (hastâ adamım) mirasina bu konmak için onun hususta gelemem neşri- Choublier gibi wi meselesile uğraşan Avwri müelliflerden bazıları Ermenilerin —. ve 1886) senelerinde bu bap: uğruna | üfusi usu feda MEN n ru tebaasi seriyi tebaasını biribirine saldırtan padişah aley- hinde ameli söz kalmıyor- Bu telgraf İngiltere YL wrüdekelesini davet eylem eni ferd re İsleri Türklerin vü- lunduğumu işae eyliyorlardı Avusturya elçiâi Baron dö Ka- liçe eme çeliği bir yeli rafta hâdisenin mesuliyetini A dülhamidin şahsına atfetmiş, düncü ordu müşirine gönderilen bu emirden ui fi pa #erdiği bu bir (intakı | nen Arab İzzet paşa da ayni mak- hak» gibi telâkki etsek de Şubli- | satla Avusturya sonra İngiliz se- yenin vw otuz yedi bin adedi- | farethanelerine gönderilmişti. İzzet paşa Abdülhamide tesel- li verecek cevablar Me | Fakat Abdülhamid bu sözlere yordu. türlü emniyet edemi; Sarayca Petersburg elçisi Hüs- nü paşa vasıtasile Rusya hüküme- ti nezdinde de teşebbüste bulu- EE Bir kame ezer de deyiz çalışıyordu. Sultan Hamid vaziyetin tarasını idrak edi erek kendi har ketine bir kurban arıyordu. Bu da olsa, olsa mabeyin baş kâtibi Süreyya paşa olabilirdi. Padişah: a — Ben vurulsun! er isem katliâm olsun demedim Diyerek iradesini Sireya pa- şanın tahrif latmak istiyor; mg ibini tak bih eyliyordu. Ni Süreyya paşadan bu ME irade sadır olmadan yazı ii. z ğ 5 ebediyyen lekeliyecek ve büyük mehlekeye atacak olan böyle bir teklifi kabule katiyyen rıza gös mim tazyiklere mukavemet eylemi üreyya e bu telgrafna- me mesuliyetini imti- nal kendisinin gözden düşmesini intac eylemişti, İstanbul ecmebi yy m lerinde. bundan meni ki ği ve- rilen gizli emirler m ter- tib edildiği hakkında bir kanaat devam eylemiştir. er ".i ALLAR EL Meri we ilç m Knoll A-O. kimyevi maddeler fabrikaları, Ludw Kn ikusuz “bir gece takip' eder, Her şey fena görünür. “İnsan huysuzlanış, bir şeyden memnun ları lale kü vücüt ve dinlenmiş en siner Eg tinolie > komorimeleri ik sizi kurtarır, m we uykuyu temhi eder"ve hiç bir” zara yoktur, bütün m olmaz. Fer İşe ilk şarb iri senle,” 40 kamprlmeyi havf Gin, . (an amelerde reçete İle satar; İBAHAR Yazan: Muazzez Tahsin Kızgın ağustos güneşinin ka- vurduğu kumlar çıtırdıyor, görün- miyen bir el bu ince taneleri biri- birinin üstünden uçurarak uzak- ara serpiyor, genc vücudların ba- Hiklar gibi içinde çırpındıkları ni- hayetsiz mavi deniz bu kavuruk ru yavaş yavaş akı- rr, bir saniye onları tatlı bir se- rinlikle okşıyarak . çekiliyor, d lan gibi kıvrılarak yüzüyor, çırpınarak koşuyor.. Şakrak kah- kahalar, suları kumları yararak ha- vada çınlıyordu, — Topu ami atsanal mi: Hayır — Halo! ss ii — Halo! Fikret. — Ay! — Ne oldu Ayağını balık mı ısırdı? : — Hayır, Semiha denizin ak ü bir. kor- kutu. ıza, man bir balığın sırtına binmiş, deniz- ler ilâhı Neptün gibi gururlana- gidi yor. — e eee pi balık örn nasıl bir tavşan gibi korkarak kaçar — Ku Leman, günün kah- ramanı gene ortada yek... Bahar çiçeği nerede acaba? — Hülyanın kanadlarına teki- ap uçmuştur belki — Mut için son emirlerini vermeğe gitmiştir, — Ziyafet fevkalâde güzel ola- cak galiba. — Hani midelerimizin buna ih- gil. yeti şrefine üç şişe bira içeceğim. — Şaka bir tarafa Semiha, Fey- — Gerim. Feyhan! — Kayboldu., Kırklara karıştı vallahi! — Ziyafetten sonra kayboksay- dı bari111 — Ne fena çocuksun Mehmed. — hodbinliğin cezasını vermek çin işte seni şöylece suda boğa- cağım... Bir. İki.. *— imdad! Burada adam boğu- yorlâr. — Çocuklar bir teklifim var. — Binliyelim.. Zekitin teklifi- ni dinliyelim! — Şimdi Fikreti gönderir, ma- halle sini buldururuz. Gi «ren ve ri varsa ressam Fik- «rete insaniyet namına haber «vermesi rica olunurla — Bulana ne hediye vereceğiz? — Artık onu Fikret düşünsün. #. Zavallı Fikreti ne kadar kız- dıriyorlar görüyor musun Leman? — Ya... Biçare oğlan kıpkırmı- j gi oldu. — Biliyör musun, onun Feyha- Sıra No: 1 na karşı olan zaafı böyle ar- kadaş arasında alay edilecek cinsten değil... Sahici seviyor, eki amma Feyhan onu sev- miyor sanırım. — Öyle görünüyor; fakat Fey- ei ne düşündüğü belli olur rüyor musun? Fikret Gl Denizden çıkıyor, imdi Zeki onun gönlünü alır üzülme! İkisi canciğer arka- daştırlar. — Bak, yz e ortasına ke dar e aber Zeki dönüy: — Fil ikret mutlaka Feyhanı buk mağa gidiyordur. — Haydi çocuklar Feyhanı de nizde arıyalım. — Bir çeyrek saat yüzme yari- ş1 teklif ediyorum. İştirak eden var mi? ği — Haydi! Hazır olun?.. e gü ga — Ne kadar güzelsiniz Feyhan. ör gören bir kaza mii in oy risi zannediyor. olacak yerde şair öl idiniz Fikret bey. e mi alay! Bana hiç acır miyor MUSUNUZ ği eyban? size acıdığımı mı istiyordunuz? Sizi daha mağ- dir sizin benden kaçan bu vahşi, li öl eder miydim sanıyorsunuz? - Bu- gün.. ikin Fikret.. Devam etmeyi- Bana söyliyeceğiniz şeyleri niz. biliyorum. Bir dakika, beni din- leyiniz ve bu güzel arkadaşlığı mizi bozmayiınız. Size acıdığımı istiyorsunuz. daha derin bir sevgi ile seviyo- rum. > Fakat sizi böyle sevdiğim, böy” le beğendiğim ve seçtiğim içim dir ki acıyarak vereceğim bir kalb daka: İâyık görmüye — Böyle ümüdsiz sözlerle ke dinizi barpalamayınız. Beni 49 “üzüyor sunuz, mm sl güne de ikimize de yazik değil mi? denizdeB çıkıyorlar. Haydi gazinoya gi delim, Yemek mutlaka bizi bek liyor. Öyle sinirli çocuk gözleri ba a bakmayınız. Elinizi veriniğ de kumlarda kaymadan koşalım” (Arkası var. ) ij