23 Şubat 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

23 Şubat 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ap ye AKŞAM Sahife 9 be > > R O s Esi Sen misin ?.. j HAS AN Yazan: İskender Fahreddin ER Venedikliler ( Turgut Reis ) i zındandan çıkarmışlar... acaklarına zincir vurarak, bir geminin forsaları arasında kürek çektirmeğe başlamışlardı! (Turgut Reis) i esaretten kurtarmak için bir ae Lütfü paşa Barbaro: — Delikanlıyı, ld gü- orum, dedi, biraz daha sıkış- tırp ağzından söz Ral fena Akdoğan bu sözleri işitiyordu. yam kızdırmak isteme- iz — Siz tensib seen bana 8öz söylemek düşmez. Kabul edi- Yorum Diyerek ay ayağa e Kaptan soğa paşa Akdoğanın al Dından gi İnşallah mondi olursun, oğ- Dedi... Sofraya oturdular.. Artık Akdoğanın evlenme bah- si kapanmıstı. Padişahın. (Kızılelma)si Akdo- Zana nasib olacaktı. Lütfü paşa yemek yerken an- latıyordu: — Bir ya gündenberi evimin kapısını aşındıran bir aile var. bu ismi tunceli içini — Zavallı Tı Lütfü paşa sözüne devam etti: yı yu Tık — Tur; Mill si ha- berler tüyler ürpertecek okadar İenadır, Venedikliler Turgudu Zindandan çıkarmışlar. ir a- 1 isinin for: sına ME şlar... Bacaklarını zincir- lemişler.... | Kürek çektiriyorlar. Lütfü paşanın gözleri sulan- Akdoğan yüksek sesle lâfa ka- Yiştı; Mi ne güne duruyor, k M ette Kay gün Venediklilerle kar- az İlk işimiz onun bulun- i. eniyi yakalamak ol )danın ii içini saran mânalı bir Messizlik, içinde yemeklerini yedi- ai » Ba s dalgın ve düşün- N kast ydi Bir ii mühim bir şey iş fal Al Lütfü dü; — Turgudu kurtarmak için, bir çare buldum. Venediklilere bir mübadele teklifinde bulamak acaba kabul ederler mi?, guda mukabil kimi vereceğiz?. — Cezayirden esir olarak getir- diğimiz şu ihtiyar şövalyeyi... onlara Kabul etmezler sanırım. — Niçin?. — Çünkü bu adam zaten ihti. yar ve hastalıklıdır. Yedikule zin- anlarında bugün değilse, yarın ölecektir. Buna karşılık Turgut gibi meşhur ve değerli biri olma- lı ki, kabul etsinler, Akdoğan atıldı: — Ben buldum... Fakat, söyle- meğe cesaretim yok. Barbaros: — Kimden korkuyorsun?, Diye sordu. Akdoğan güldü: — Ayas paşadan.., Bari un zekâsı Akdoğanın ne demek istediğini anlamakta gecikmedi: — Vay şeytan vay! Ayas paşa- urtmak mı istiyorsun?! Lütfü paşa hâlâ bir şey anlıya- mamıştı: — Bu işin Ayas paşa ile ne alâ- kası var acanım saire homu: rlknerk a Bar- baros, Akdoğanın lâfını tamam- ladı: — (Merih re Venedik- edersek, zannederim ler, değil mi?, Lütfü paşanın yüzü ogülmeğe başladı: — Vallabı bu şimdiye kadar hiç kimsenin hatırıma gelmemiş- ti. Hattâ geçenlerde padişah bile bir e tasavvurunda bu- lundu amı gözünün önüne Turguda karlık bir kimse gele- mediği için: «Ne olurdu, dedi, şu sıra elimizde bir Venedik şöval- yesi esir bulunsaydı!» — Gribaldi'nin kızı, bence on tane şövalyeden değerlidir. Çün- kü bu kızın ailesi vaktile kızları- nı esaretten kurtarmak için, bü- tün servetlerini Venedikten İstan- bula göndereceklerini bildirmiş- lerdi. — Hatırlıyorum... vak yi paşa padişahın gözüne gir- te ha bu mevzu etrafında hiç bir söz e Akdoği Ri mi ie dedi, çünkü (Gribaldi)nin kızı Ayas paşadan akıllıydı... İstanbulda olup bitenleri first buldukca babası- na bildiriyordu. Venedik ü- meti bu vaziyetten eli mem- nun kalmıştı. Bu sebeble şövalye istemekte ısrar etmedi. kızını Emindi b kızı bir ihtiyar paşa- a esir si değil, Heceli gibi yaşıyol en paşa kendi b söy- ri Venedikliler çok kurnaz heriflermiş!... ros kaşlarını çatarak ce- vab bandi Bizim abdallığımıza da hiç eği yok ha!!! 1 var) yorsun derhal m Sami telefonu kapattı, Pijama- sını sırtından çıkardı. Hemen gi- yindi. Vakit gece yarısını çok geç- mişti. Sokağa fırladı. Bardaklar- di ırcasına yağmur yağı yordu. Koskoca cadde bomboştu. Gözleri boş yere etrafta bir taksi aradı, Fakat hiç bir şey göreme- i. Yağmurun altında koşmağa aşladı. Ancak Pangaltıda bir ©- tomobil bulabildi. Sucuk gibi ıslanmış olduğu hak de bindi. Nişanlısı Taksimde bir apartım oturuyordu. Sacide çok hasta idi. Annesi telefonla o- nu çeğıryordu. Otomobilde ken- di kendine düşünmeğe başladı: Hajkaki bir kaç saat evvel ni- Sacidenin ya- büyük bir tehlike olduğuna dair ortada bir emare yoktu, Öyle bir şey sezse Sami mutlaka smın yanında geceyi geçirirdi. Demek Sami ği sonra Sa- “> fenalaşmı ami çok — kalbi bir adam- dı. ii idi. Bol parası var- dı. .cidenin uzaktan akrabası in kızı derin bir aşkla sevi- yordu. Vakıâ kendisi kırkını geç- mişti. Lâkin hâlâ genc bir adam sayılabilirdi. Hiç yıpranmamıştı. Fakat Sacide amcasının oğlu- nu, Nahidi il Nahid ma- ceracı gencin biri idi. Sacidenin sevgisi onun için ancak bir alay mevzuu olabilirdi. Bir gün Viya- nalı bir artistin peşine takılıb idince Sacide uzun günler, uzun haftalar, uzun aylar göz yaşı dök- tü, Fakat iki kırlangıç gibi uzak ufuklara gidenler bir daha geri dönmediler. Sami, Sacidenin dam- İN ekini sürdük b nan bir fener gibi ışığı tamamile kaybetmiş, yatağa düştü. Güzel yüzü balmumundan yoğrulmuş gibi sapsarı olmuş, ile bir ha- yal gibi incelmiş, şeffaflaşmıştı. Zengin ve iyi kalbli nişanlısının bütün fedakârlıkları, bütün didin- meleri onun soluk yüzüne bir Parçacık olsun renk ilâve etmi- ordu. < Sami bunları düşünürken oto- mobil gre apartımanının önünde durdu, İndi, sırıl sıklam elbisesile miele ie dör- der atlıyarak yukarı Pıyı gözleri el şişmiş si tiyar bir kadın açtı. Ağlıyan sesle; — Çok fena!... dedi. Ss asını bile çıkarma- dan hastanın yanına koştu. Saci- denin güzel gözlerinin etrafı mos mor kesilmiş, ince dudakları bem- beyaz olmuştu, Son derecede dak 'ındakileri, “annesini yok. Yalnız bir aralık genc bii ri kendine gelir gibi 2 — Anne... Su... dedi. Köşede etrafı İnan gözlerini mütema- diyen silen ihtiyar ere yerinden ki ya yı tı, az ince du- dakların iu bir kaç yudum damlattı, Sacide büsbütün rai kaybetti, Ar- tağını Hatta bütün pa ile pi verdi: id?. e kaldı. Bu dakikad. özleri yi ihtiyar kadın- içinde kıvranıyordu, Bu küçük, zaif, cıskacık, fakat güzel akra- ba kızını almak, çok uzaklara götürmek, iyi ve temiz havalı kar- E dağların tepesine çıkarmak, ©- nun hasta ciğerlerini tedavi et- mek, Sacideye her şeyi, va şeyi bütün eski karanlık, ümitsiz gün- , Sucilenin an- miye evinin müstakbel erkeği gö- zü ile bakıyordu. Nihayet bir gün Sami, Sacide- > fikrini açtı. Sacide şimdiye ka- dar Samiyi büyük bir ağabey gi- i tanımıştı. Sami senelerden beri onların evine girer çıkardı. Genc kız Saminin iyi kalbi ile belki ae avutacağını ını tahmin edi- ye «peki!» dedi. Sami ye sevincinden deli o- laci Sacideye her şeyi unuttu! için neler yapmadı. Fakat re ne kadar ir olduğunu gün geçtikçe anh Bazan bi ie Şal dinledikleri iki üç sene evöline zi bir vals her şeyi geri getiriyordu. Bazan apartımanın katındaki Fransız kadınının söylediği bir şarkı Nahidi p ikisinin orta- sına sokuyo: Bir sa Nahidin yazdığı bir Viyana mektubu her şeyi alt üst ediyordu. Nihayet Sacide yağı tük: bir mabet karidili gibi eridi, eridi, eridi, Artık sönmek üzere bulu- İsyordu: — Nahid... Sen misin? keza ha... geldin se ei . Ölece; — binen. a Mersi ii ta gözlerini açmıştı. Işık kendisini & sokstı ettiği için odasın: ele! yanmıyordu. i a yanan elektri- yol halinde içeriye giriyordu. Sa- cide çok ağırdı. Gözlerini açtığı halde yanındakileri tanımıyordu. Loş odanın içinde hiç sesini çı- karmad. ran ı Saminin yastı- ktu: . Bilsen ne kadar mesud oluyarım. Sami müthiş bir haleti ruhiye içinde idi, Ne yapmalı idiz. Kar- ran yaşlı gözlerle bakıyordu. Kı- zının son arzusunu yerine getir- mek için kimbilir neler yapmaz- . yavaşca m Sacide- nin Seine Genc kız başını ie Yanağını ni- şanlısının yanağıma sürttü. bir son nefes gibi: > Nahid!. edir. ami eğildi, nişanlısını öptü... ire bir ses gittikce kuv- vetini kaybederek fısıldadı: — Çek... mesudum Na- hid... Bunu hiç unutamıyaca- B ğım... Dünyada hiç kimse... # sirk Peyileri Oksürük, Nezle, Bronşit, Boğaz ve Göğüs Hastalıklarile Sesi Kısılanlara Şifai tesirleri çoktur. 30 kuruştur HASAN ECZA DEPOSU 1, Ona ka- akla hasta- | HASAN Kuvvet Şurubu Zaafı Umumi, Kansızlık ve Kemik Hastalıklarına şifai te- sirleri çoktur. Çocuk- lar, gençler, genç kızlar ve ihtiyarlar her yaşta istimal edebilirler. HASAN ECZA DEPOSU Radyo 23 iy cumartesi İstanbul, 17,30 İnkılâp dersleri, Üni- versiteden kl siye saylavı Hik- met, 18,30 Bayan ie imnastik, 18,50 Şehrazat, ni e 19,30 Haberler, 19,40 Spor Eşref Şefik, 20 niversite namına (o konlerans: Refik bi e erkein 22 Radyo ala Ek Tango ve m. 17 Karışık orkestra, 19 Sözler, 9 20 Şarkılar, 19.50 Hafta- mına dair, 20 Ul e orkestrası, 23 Haberler, 23.30 Plâk kiri 24 Gece musikisi, B d, 437 m. 18 Dans musikisi, 19,40 Sözler, 19,45 Plâk, 20 Reklâm Se 10 Haberler, 23,30 Charly Gaudrio Hamburg, 332 m. 18,30 Siken ye “Plak, 19,35 li neşri yatı, 19,55 Hava raporu 20 Bando mi ir 21 Haberler, 21,10 Aman m 23 Haber 5 23, Musiki, 74 Gece ri m. 18,300 Yeni kigat, 18,45 Banda muzika, 18: 35 Şarkılar i hikâyesinden org mus'ki 21 Eleberler V SEdE a, 1724 m. 17,30 iyana, . 19,10 Halk şarkıları, 19,35 kl 0,10 U neşri; il at pazar İstanbul: 17,35 mn dersleri Ma- nisa saylavı Hikmet, bir jimnastik 18,50 musikisi pk 19,30 haberler, 19. 3 Haveyen tar orkestrası Zekeriya ve arkadaşla- Ni 20 karı örer namına konfe- i H. Rıza, Zİ plâk le haberler, 21,30 lerini kapadı. Dudakları bir gülüşle kilitlendi. Sapsarı bir kol yataktan aşağı sarktı, (Bir yıldız)

Bu sayıdan diğer sayfalar: