19 Şubat 1935 A KŞAM Sahife 9 Tetrika No. 121 : 5 mi E iler al | — del aa i R O S$ bie hikâye. | Dünkü gözlerle İ BAR Yazan: İskender Fahreddin Ayas paşa Veziriâzamı kandırmıştı. Bir gece Barbarosu ziyafete sezdi davet ederek, kimseye zdirmeden zehirliyeceklerdi A vii nın rüyası İerine bakıştılar a Ayas paşayı düşüren bu rüya hakikat olsay- bertaraf için de inin bu mevkiden çekilmesi lâzım —Bu herif mem çam sakı- zı gibi ve ” Diyerek veziriâzamın Ze elk kull dll nin usanmı- — Paşam! dedi - bu herifi ze- hirliyerek hayatına nihayet ver- mek o kadar güç bir iş midir? İbrahim paşa sakalını karıştıra- rak mak ba; ıştı, arbarosu zehirlemek! e o kadar kolay bir iş miydi düşüncesi veziri- Me hislerini okşamamış de- rbarosun yarın padişahın silince daha fazla girerek sadrı- âzam bile muhtemeldi. Memlekette herkesin alâka gös- tediği bu adam (kaptan paşa) ol- tan sonra, veziriâz: olmasındı? ği İşte bu endişeler, iki muhteris vezirin bir anda gözlerini ka- Tartmağa iie olmuştu. Ayas paşa «— Zatı deni tensib bu- yurursanız ben bu işi kimseye sez- dirmeden yaptırırım!» Diyerek, Barbarosun ortadan kaldırılması için İbrahim paşaya teminat iyim çekinmedi. Vaziriâzam — Nasıl ll bu yas? Diye sorunca, Ayas paşa, kafa- sının içinde tasarladığı plânı an- Hattı: işi, — Bu işi (Merih yıldız) vasi- baros, kulunuza biraz kızgındır. Sizin de geleceğinizi Pe gek te kolay- duğunu bilmi mükemmel bir fikir, e kala; ler a sonra şu söz- leri de ilâve etti — Ziyafet gecesini uzatma..! — Şeytan hatırıma ii şey da- ha getirdi, velinimetim! Barbaro- re var..? O herifler rahatımizı ka- Eğlen İenemeyiz. gece gayemiz eğlenmek — Peki amma, becereceğin iş sarpa sararsâ.... — Bilâkis.. Daha ziyade kolay- Taşmış olur. Barbaros kendi adam- ık geldi. ee Bayıldı.. Ve bis raz sonra öl — km ll be yahu! Ben bu ciheti hiç üşünmemi tim, Muvafık. "Retslerden kim. leri niyetindesin ba- kalım? — Salih reisi... Mahmud reisi... Murad reisi... kadardır yetişmez mi? — Biri fazla, ve reis yetişir. Ayas paşa — Fazla olan Akdoğan değil mi Akdoğanı... Bu — Nasıl da bildin?! Şu kerata- lâm! kuz harbe gitti, Gebermeden dö- nüp geldi. — Bir kolunu kaybettiği halde gene düşmanla dögüşüyor. — Aman, dikkat et, Ayas! Bu rai gelirse, neşem kaçar. Bar- İn 9 iki saat sonra ken- di k ma dönmüştü. Venedik dilberi tekrar Ayas 'paşaanın dizine yattı: — İbrahim paşa kızım Akdo- ey bii va bir delikanlıya e amın sol kolu yoktur. ÇAlimat) İle kolsuz bir ada- ma varır mi — Ben onun e olsaydım, ki kolu olan bir maymuna vara- cağıma, Akdoğan gibi tek kollu bir aslanla evlenmeyi tercih eder- dim, — Niyazi efendi fena bir adam mıdır? — Ben İbrahim paşanın yerin- nm kızmı Akdoğana lâyik görü- yorsun, öyle mi? — Tam onun dengi. Kim ne derse desin, İbrahim paşa kızını Akdoğana verseydi, daha iyi ederdi. Fakat, gemicilerin hayatı kısa olur, yayrucuğum! Onlar deniz- Saç suyu ile saç- larınızı tararsanız.. Eğer: Hasan TRiHOFİL Eğer: Hasan Sabunile yalnız saçlarınızı yıkarsanız.. Eğer: Haftada iki defa Hasan Şampuanile beslerseniz: Katiyyen saçları- nızı dökmekten ve kepekten kurtarırsınız.. Çocuklara ve hastalıktan yeni kalkanlara mahsus k nefi: Brekfast Biskülleri usu 30 safi bir kiloluk ştur. HASAN deposu: Ankara, İstanbul, Beyoğlu Radyo 10 Şubat pazar İstanbul: 17,30 her İz derler Üni: vadeden ma kil Manisa vi Hikmet, 19 Baylar için an Âzade, 19,30 Haberler, 19 194 10 zekaya ve ar- , 20,10 Zira kadaşları: at bakanlığı na; wa, 714 m. 17,30 Fırka neş- riyatı, 18,30 Kızılordu zilin Si Karışık konser, Almanca m vi b Max için va 2 gilizce neşriyat, 45,50 8 Piyano kon- seri, gala 23 Sli, "18. 53 Operalardan va 18,50 Sözler, 19,15 Plâk, söz- ll nk 21,45 ye Ere -anya musikisi, 22,45 spa eğ Reklâmlar, 23,15 Dan: Me 470 m. 1655 Pap si nişi 5 Çocuk programı 0 “Sözler, i 1820 Plâk, 18,25 Sirer a5 PE ii Sie 20,10 Plâk, a 30 uartı konseri, 22 Radyo 5 15 Pl k, 23,30 Almanca büheriğii Budapeşte, 550. m. 18,40 Plâk, 19,05 Ders, 19,30 çile haberleri 24, 15 Çigan Drkeğifan, 1,05 Hab. Eri Şubât: Pazartesi İstanbul, 13, Fransızca ders, 18,30 Opera PİâL ile 19,30 Haberler, 19,40 Keman Solo, 20'Konferans: Selim Sır. ri Tarcan, 20,30 Bayan Jale, Şen Pi- yano ile, 20,50 Muzik Lejer: Plâk ile, 21,15 Son haberler, 21,30 Ba; Bed- riye Ka Son orkestraları 714 m. İl,l5 Senfonik konser, 15 öğle 17,30 Parti yi yatı, 19,30 Karışık konser, le Verdinin ii Almanca 23 03 24,05 e e Me m. 8 Dans, MEN 2 like emi Konfsran: in neşriyatı, 20 Hafif esi 2 45 Sözler, 7 mi senfonik konser, 21.45 çi A ği me e Si en 3 Rek- 3,15 de ölmeğe mahkü ii dal içli ». Yazık olur. Divan kâtibi Niyazi İc rayda yetişmiş, si görmüş kibar ve asil bir Si sa- Venedik dilberi susmu; Ayas paşa serimiz İzin verdi: — Haydi çocukla, dedi, gidi niz artık, İ: Oda boşaldıktan sonra, Ayas yen di Miri yi Lei . ğ nin a göle dike — Merih! “ile gizli bir şey söyliyeceğim amma, dedi, buni hiç kimseye açmıyacaksın., Ve ne dersem * (peki) diyeceksin. Ka- tiyen itiraz etmiyeceksin, anladın 7 (Merih m gözlerini uğuş- Me esnedi: İdi ığım! ? > Yarın ea kası var) Bazan Meclisi mebusanda ©- Vadi sırada, nazır Hayret E- fendi başını elleri arasina alır, derin derin düşünürdü. O zaman, vaad gerisindeki ihtiyarlar nı dürterek onlarâ ahlâk dersi Blm di: , İnsan ne kadar yüksek re çıksa gene derd çekmek- iktidar mevkiinin zorlukla- rı ve derdleri değildi. Onun göz- leri Fındıklı sarayının çatısın- dan çok uzaklara gidiyor, başka sahneleri seyrediyordu. Gençlik görüyordu. Gençliğinde kibar çocuklarına hususi ders verirdi. Talebesinden biri vardı ki, pek mai Getiri bir şeydi, fakat dört yaş büyük ab- 1 ir hoca için > ünyanın en lâtif e ve ideali id oca, yide ders ver- meğe İK gidişde kendi kendi- sine kararını veriyordu: — Pakizeyi yalnız görürsem... tıkanıyor, ağzından bir şey çık- miyordu. Yemez içmez olmuştu. gittikce zayıflıyor, soluyor, fa- kat gözleri de derin bir aşk ile daha çok parlıyordu. Genç hoca hiç bir şey açamadı. Fakat Pakize O suret- Ie davrandı ki, Hayret için kak bini dökmek kolay oldu, Nihayet sordu: a: — Demek, Pakize Hanım, be- nimle eeereei razısınız , Genç kız — FFRLAMLA lie Paşa b ei nnem... O devi parlak bir paşanın kızını böyle aciz bir genc hocaya Fakat nca ilk ayreti yi dı- ldu. amandanberi seneler geçti. Hayret hâlâ bekârdı, çünkü baş- ka hiç bir kadın onun kalbini celbedememişti. Artık Pakizeyi düşündüğü zaman, ilk senelerin acısı kapanmış, yerine tatlı ve hüzünlü bir di en olmuşdu. Bir sonbahar akşamı, Heyret kocaman nezaret odasında işle- rile meşguldü. Odacı içeri gir- di: — Bir kadın sizi görmek isti- yor, dedi. Nazır can sıkıntısı ile cevab verdi: ce Kalemi mahsus ötür. müdürüne — Sizi görmek içimsisrar edi- or. Sizi tanıdığını söyliyor. — Peki, gelsin. Biraz sonra, siyah çarşaflı şiş- man bir kadın içeri girdi. iş 16 m eğilerek selâm verd — Buyurunz, ei © turunuz. 5 Kadın ayakta duruyordu. — Bendenizi Siki ga- liba. Nu karşısındakine le aktı. Heyecandan titre; ir yüz, sönmüş gibi sürelidir git miş iki gi ördü. — Affedersiniz O tanıyama: i Kadın mırıldandı: — Pakize... Nazır yerinden Az kaldı DE avaz Ma — Siz ie Fak unuttunuz — Sizi Meyan hiç ümid et miyordum. — Ya... lk beni Sonra kendi kendisini li rak, ricaya başladı: m abulden cesaret en koltuğa — Oğlum için sizi rahatsız diyorum... diye başladı ve Sai tı, Evlenmişti. Şi mdi yirmi üç yaşında bir çocuğu vardı. Hay- retin bulunduğu nezarette kâtib idi. Fakat bazı arkadaşlarına u- yarak ufak bir münasebetsizlik- u. Şimdi kendisini in caller senelik bir eke merakile kar- şısındaki kadını seyrediyordu. Bu şişmanlamış sima altında © ateş gibi dudaklar bunlar mıy- dı?. Karşısında heyecan ile, ağır icudü ile söz söyleyen bu geç- gin kad akize mi idi?, Kadın ş — Ha; emini ederim ki, çok iyi ie len Nazır ayağa kalktı. — Müsterih olunuz, dedi. Ben icabına bakarım. azır karşısındaki kadının a- deta ayaklarına kapanır gibi ol- duğunu gördü. Nihayet, çekildi gidişini boylu esmer, kibar yapılışlı bir kadın Mi ile soruyordu: iğ — Cicim, nen var; kadar bozuk ki... Yoksa me z — gene sana hücum mu edi gri ak vermeden genç kadına doğru yürüdü. Ellerini w UZUNa ti Sana ölmek için çok bekleme! ğa iken öl. i Genç kadın geri geri çekildi. 3 imi gözlerle karşısındaki erkeğe baktı, Fakat nazır arkasi- # nı çevirmişti, Elile gözlerini ha- fifce s'liyordu. Kadın içinden düşündü: - —- Bizim moruk sapıtıyor, gar Hi e liba!,