21 Künunuseni 1935 AKŞAM Tefrika No.103 BARBAROS |LEzi. Kerim | mmm. Yazan: İskender Fahreddin maz apa: koşuyordu. Ta- | içinde tırmanmağa il neye Halk, ae donanmanın geçişini seyredi- günlerini hep apartımanında merak vardı. Acaba Pa- yordu. Lüt Salı sabahı. Tk nisan zey Akdoğan sırtını isıtm; Kolsuz yedi amiral gemi- mr İstanbulu son defa seyredi Bu sırada, Barbar, b li ge ermişti Marmaraya doğru açıla- Lük Paşa fırkasi da Pi *çıklarında bekliyordu. Barbar: nak ara- ında ağlıyan genc bir kadın başı göründü. Amiral siman br İbrahim n kızı, Akdoğa- tın amiral e ie bir Sün evvel haber almı Sahilde görünen benek raba- sındaki en kadın, Altındaldan başka biri değildi. Osman kâhya, em kızına çok acıdığı — Haydi, küçük hanım, bu sa- bah gemiler limandan pa yar seviyordu. ima lm au Altındal rtmıştı. Eğer padi- O affetmiş olmasaydı, Al- in Süleymanın ayak- aş Pânarak, bu masum ve ö. me delikanlınm kendi- Berek şlanmasını istiyecekti. seleyi ia ki, Lütfi paşa me- $ ve Niyazi efendi- Sm ana atılmasile, Altındal sının tahakküm ve istibda- n ku tu, sah onu tında), da dindan ri ML iyice gö- kendisi... Koca örüyor musun, küçük ha- Kö Altındal ellerini sallıyarak ba- ne alum. Yo rdu. üçer üçer sralanmış- si m Sade ağızd bu dizinin orta- sim halk, hep bir — Yaşasın n gemicilerimiz... Yasın koç yiğitlerimi İZ. iye bağırışmağa bn il şlardı. Atalarının kanları Ya- oları uzak Re uzaktan ne de heybetli rünüyorlardı, i pi > Akdoğan sancak direğinin önün- i — paşa gemilere işaret verdi: “ Topçular ki ablu selâmlayın ! ve bir üstünü siyah bir en denizin duman kapladı.. de, bir halat yığınına yaslanmıştı.. Sağ dile sık Delikanlının kimseye sezdirme- den akıttığı bu göz yaşları kimin içindi? Bunu ilkönce Altındal sezmişti. Osman kâhyaya: — Akdoğan ağlıyor... Diye mırıldandı. Kâhya: — Evet Diye bi salladı. Amiral gemisi biraz daha yak- laşınca biribirlerini iyice görmüş- (oğan birden suya atılır gi- çekinmemiş olsaydı, yüksek sesile: — Altındel.. Beni unutma! Diye haykıracaktı. Altındal arabadan yarı beline tındalı sahilde görünce, kendi kendine: «— EE de Sellem düşü- nen biri varmış..! Diye sre ö dakikada ök- süzlüğünü unutmuştu. ırk sekiz küreğin su üstünde bıraktığı beyaz köpükler hafif çır- pıntılarla sahile akıyordu. iz kenarımda toplanan halk adar heyecana düşmüş, o dere- ce gam Bu sırada Kin? vr Sarayburnu kasrından dona: nin geçid resmini geyrettiği kim im- senin hatırından bile geçmiyordu. Padişahın yanında duran sadrı- İbrahim paşa: — Akdenizde bu donanmanın karşısına çıkacak kuvvet yoktur, ketlim! Diyerek, Süleymanın rip okşarken, donanma serdarı Lütfi paşa, bulunduğu geminin “direğine şu işareti ti çekiyordu: «Topçular! İstanbulu selâm- Bp yın!» Denizin üstü birden barut duma- bir. kaç kişi vardı: Ecnebi ie Italyan ei bunların başında görünüy: Sinyor saril acaba İtalya mi nasıl hesab verecekti? Bütün Avrupanın güvendiği (Andriya Dorya), Türk donanma- sının Akdenize çıktığını haber ne yapa İşte o gün herkes bunu düşünü- yor, in a Türklere nerede ve nasıl pusu kuracağını anlamak istiyordu. Top sesleri dinmişti.. Siyah ba- rut dumanları denizde halkala Tak gökyüzüne yükselirken, Türk donanması Marmara ufuklarını olmuştu. sık gözlerini siliyordu. | İim - tabiat bu ya - iri yarı kadın- lardan hiç hoşlanmazdı. Fakat bu- na rağmen Pakizeye bitiyordu. Güzel komşusu uzun boylu, dol- gun fakat çok biçimli vücudlu idi, Duldu. Gençti rüyordu. Ne ihtişamlı bir kadındı. Sıcak odadan biraz temiz hava al- mak için çıktığı balkonda bazı öy- kler fs er ki... Bu erinmelerde güzel göğü gerilerek Hüsbişi) nefisleşiyor, tatlı bir re- kolları ğıd. al içine ürpermeler veri- e delikanlının eline hiç bir #lerletecek bir hadise olmamıştı. Bazı bazı kil SAN) biribir- lerile karşılaşıyorlard: Güzel dul içten vekil bir bakış- Ja delikanlı ile selâmlaşıyordu. Merdivenleri çıktıktan sonra ba- zan da b irip aşağ inen Selime bakıyordu. adam o günü gene balk na çıktı. Soğuk olmasına rağmen Pakizenin çıkacağını ümid ediyor- du. Balkona baktı, Pakizenin hiz- metçisi - kurusun diye - balkona ipekli çamaşırlar asmıştı. erd arasında Pakizenin mavi ipekli pijaması da vardı. Selim Ve mavi ipekli pijamayı çok iyi tanırdı. Güzel komşusu ekseriya sabahları u pijama ile balkona çıkardı. Bu 0- mavi pijama uzaktan delikanlının içine ne heyecanlar vermişti, ne heyecanlar... Geceleri yatmadan evvel de ge- ne bu pijama ile çıkar, balkonda sehk çalardı. Selim bunları düşü- nürken hafif bir rüzgâr çıktı, ipek- li pijamanın pantalon kısmı bir- den uçtu, Aşağı düşmeğe başladı. Pijama Selimin balkonunun ya- d ee 1 Pakize kendisi ona kapıyı açtı. madı. Genc adam pijama uçtu. ee düşerken <a İadım.. Buyuru Pakizenin Yezid bir pembe- Hik uçuştu: ii — Çok teşekkür eğer u di düm. Bu pijamayı çok severim... Fakat merdiven çıktınız, yorul muşsunuzdur. Biraz mısınız?. — Rahatsız ederim diye korku- yorum. — Estağfurallak.. birer sigara içeriz, buyuru: Diyerek b iyice mis “Selim yes kiyma onun önünd MER ta kokulu Veri salona aldı, Perde- leri kapalı, kırmızı mobilyalı sıcak salond. AKŞAMN Abone Ücretleri Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi memleketler: Seneliği 3600, altı e 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. a ei N tebdili için yirmi beş Karuşiak Pul göndermek lâzımdır. Şevval 16 — Ruzukasım 76 & İmesk Güneş Öğle Akşam Yat 25 209 TİE SAS 12 1 “ 4,36 7,20 125 14,57 27) 147 İdarehane: Babıâli ci R luk Gk No, FAZIL AHMET e; Güzide edibimizin senelerc ağızda gezen yeri İncel. leri, şiirleri. ve yeni yazdıkları 272 sahile — 80 kuruş »s- Yeni çıktı AKŞAM KİTAPHANESİ Pakize il ari yalnız hissetti. Genc kadın — dezliğ bugün izinli... de- di, size bir çay hazırlıyayım.. Ev- lâ bir sigara buyurun.. Birer tane yaktılar. ii hazır- damak için Pakize dışarıya çıkar- ken Selim onun titrete titrete yü- rüdüğü iri fakat pek biçimli vü- cudunu hayran hayran seyretti. Şimdi bitişik salonda Pakizenin işitiyordu. Biraz sonra komgusuntn sesi dışarıdan: imdi ne sö hemen yapacaksımız.. diyordu. Selim Hn içinde kaldı. Acaba güzel dul ne söyliyecekti?, Ona ne yaptıraca! Dışarıdan se. devam bla İpek pijama pantalonunu yakala ı. Balkondan içeriye girdi. İpekli pijamaya bir şey dökülmüş, paça- sının biri kolonya ile silinip bak kona asılmıştı galiba.. Çünkü pi- Jama Pakizenin. heri kokusunu bütün güzelliği ile muhafaza edi- yordu. Bu güzel koku Selimi bir anda allak bullak etti.. Onu uzun raş olmuş- tu. Yeni elbiselerinin İşiale çok ii i, Kıravatı mükemmel. Kuşi çıkmadan se yiz mayı bir kere daha kokladı. AMA EA rın BARBAROSun Süncü kısmı ARDIRYA DORYA nasıl yaralandı 7? PAPA ve bütün kardinaller (Arkası var). J Selimin şaşkınlığı katmer! mişti. Maamefih kıravatını çı- kardı. — Şimdi ceketinizi de çıkarın! Anaa?.. Selim a küçük dilini yutacaktı. Fi di. e ak çıkard — Akm çözünl.. Selim Ceketini an ne diyorsunuz?, de- di. E Fakat dışarıdaki ses: KAŞ ey Çabuk!. 1,. deyince askısını da lir — — Şimdi iskarpinlerinizi, çorab- larınızı çıkarın!.. il ir şüphe düştü. Acaba Pakize delirdi mi?, Hem şaşıyor, hem de güzel komşusu- nun dışarıdan verdiği emirler ho- şuna ari İçi titriyerek bun- dan sonr Jecek emirlerin ken- disini ne sokacağını viii yordu. İskarpinini, çorablarını karıp bir kenara fırlatmıştı. dei aşağı kulak kesilmiş dışarıdaki emirleri bekliyordu: — Haydi.. Haydi.. Çabuk.. Ça- buk... , Selim gömleğini de çıkardı. Dur- du, dinledi: — Fanileniz varsa lütfen onu da çıkarın.. i garib ii çat mamıştı, Ne ride. Bu emirler niçindi?,. Fanilesini X çi kardı, Gömleğini çıkarırken saçı başı dağılmıştı. Aynaya baktı. Kendi kendisine güldü. Saçlar da- ğılmış, ayaklar çıplak.. Gömlek- siz, yalmız bir tek pantalon.. Dışas rıdan emirler başladı: — Haaaa.. Si oyundunuz | mez Artık işiniz bitti.. Derin derin fes alıp boylu boyuna em üze rine uzanın ve yarım saat kadar ovunun.. Dikim üstüne uzandı.. Heye- can içinde bekliyordu. Şimdi ne olacaktı. Tam bu sırada elinde tep- si ile Pakize içeri girdi. Selimin öyle belden yukarr çıplak, divana yattın Bu sefer benek sasi şaşar ladı. Yattığı yerden: — Siz s0; divana yatıp yarım saat ovunmamı emretmedi- niz mi?.. Pakizenin ağzı açık kaldı: — Ben mi?,. Aman ne ayıp.. Şu hale bakım.. İlk gittiğiniz yerde s0 M olur cesaret başına gelenler; dir. Ötekisi «Rad- yonun aşka hizmeti» adındadır, İki komşu kahkahakırla gülme ğe başladılar, Bu sırada «Radyonun aşka hiz- metlerip konferansı başlamıştı. (Bir Yıldız) dila