12 Ocak 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

12 Ocak 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

em No. 04 BA Yazan: RBAROS İskender Fahreddin Elmas ağa gözlerinin akını kaydırarak söylendi: “Paşaefendimiz. sıkı sıkı tembih hanımın yüzünü kimseye gösterme, Akdoğan uzaktan (Altındal) ım başını gördü. — İstanbulum en çirkin erkeklerin- den biri sayılan divan kâtibi Ni- Yazi efendi sadrıazama damad ol- Muştu. İbrahim paşanın böyle çirkin bir adama kızını verişinin sebebi Vardı: İlkönce Akdoğanı iğ mak lâzımdı. Bundan sonra & sebeblerden biri de (Altındal) Yl düşmeden evlenmiş olac İkinci endişe bir der - dar bertaraf edilmiş sayılabilirdi. Fakat, birincisinin savuşturuldu- Altındal, ağacın dibinde m lOğanı görünce içini Niyazi efendi işin Meni de- Zildi. Osman kâhya Akdoğan her- önce g e Niyazi efend — Şöyle yari bir kolaçan ede Diyerek arabadan inmişti. 1 süsiy bu fırsatı kaçırmak Sila kâhyaya — Kuzum Ein dedi, şu menekseyi ee oya Akdo- Zana götürür MN ği LİAM Aİ Min ucuna ölmtnmcek gülümsedi Osman ağa Altındalı çok sev- diği için, küçük hanımının bu ri- casmı reddedemedi, Yavaş yavaş arabının yanından Ayrıldı. m İnanma çekindiği biri luğundan, ga her- i ei Elması lâfa tutmuştu: Yarışı veyushnek için çok İkiye miyiz? — Zannederim. Çünkü daha Meydanda imi yok. Herkes Yemek sofrası kurmakla meşgul. Biz de bi l e f ma olmaz, Pa — Yol üstünde olamaz. Araba- Yı şu karşıki ee arkasına Sekelim. Oralarda kimse yoktu Rahat a ii iniz! O kadar uzağa İl lü- hem ya üp Biraz kenara Sai ol az vi Vallahi ben paşa alimi den çok korkarım. Bana sıkı sıkı tembih etti; «Küçük hanımın yü- yönü kimse görmesin!» dedi. Böy- İe Yol üstünde durduğumuzu Türse, alimallah dudaklarımı ku- tağıma kadar yırtar. — Kuzum Elmas ağa, ne olur? Yuracıkta duralım. Herkes kendi üşile, eğlencesile mi Bize kim r?1 ,, Elmas ağa Vin akını kay- başımı salladı pe e küçük sm ola- ini arabacıya sert bir sesle ba- Bardı; Haydi, çek arabayi.. Şu kar- li e arkasındaki sirta' etti. Küçük dedil,, Elmas ağa arabacının önüne lü şt. dim tekerlekleri gıcırda- mağa başi Elmas ağa, dimi kâhyayı araştırıyordu. Altındal: — Simit almağa gönderdim.. Diye mırıldandı. Sadrıazamın arabası yolun ke- geçerek ağaçlıkların içi- ne dalmıştı. Osman kâhya Akdoğanın yanı- ma muştur. — Nasılsm e ME Geldin geleli bize hiç görünm Pipi yala sal doğ. — Gemiden ere Diye cev: Osman m fazla duracak vakti yoktu. Elindeki menekşeyi Akdoğana uzattı: — Bunu sana küçük hanım gön- derdi. Sakm kimseye söyleme, Ve arkasından kulağına fısık dadı: — Seni hâlâ unutmamış. Uzak- tan görünce içini çekti. Telâşın- dan az kaldı küçük dilini yuta- caktı. Ri , menekşeyi alırken parmakları titredi. — Beni a unutmamış ha..7! Osman kâhya: .vet Yürüyüp Akdoğan, Diye başını salladı.. K — Küçük hanıma b tek sözüm var: Bu menekşe, uzun zamandan- ri uyuyan aşkımı uyandırdı. Be- ni çıldırtmaktan ne zevk duyuyor acaba..? Osman kâhya — Peki; Sl rim,. Merak et- me! diyerek Akdoğanın yanından ayrıldı Sadrıazamın arabası ağaçlıkla- rm geta sırta doğru ilerile- e Osman kâhyanın gel diğini ri herkesten önce seslen d 3. Osman kâhya pişkin bir adam- rak: Hülg ya : köşkü ırtındaki şık ma- yosile bei çıktı. Berrak e risindeki su damlaları kızgın neşin altında pırıl pırıl seli; her biri beyaz teni üzerine yapış- mış birer pırlanta taşını andırı- yord u, Kıvrak vücudu kolsuz Venüsü kıskançlıktan çat diye ortasından çatlatacak kadar güzeldi. Plâjdaki uzun ilede birine kendisini attı. a yanın- daki kocasına seslen — Selim benim kabineme git.. Ağızlığımı Ai m de siga- ra al. çok kil Ço! yüzdüm. Selim yerinden fırladı. Henüz genç denilecek bir yaşta idi. Fa- girdiği zaman benç kadının içi a kokusu, ipek elbiseleri, pekli çamaşırları, şezlongun üs- tüne atılmış ipek gömleği ona ga- bir heyecan veriyordu. Hele bu boylu boyuna m Üüze- rine uzanmış ipek gömlek. Karısının çantasını açtı. ra fazalı dudak boyasına gözü ilişti. Macide boyanmağa bayılırdı. Boyanmak onun için bir zevk haline, bir hastalık hali- ağızlığını, dudak ineden çıktı. Macidenin nkiliri ta uzaktan işidiliyordu. Genç kadının yanın- da Selimin en candan arkadaşı Fe- rid vardı, Macide ile Ferid tatlı tatlı konuşuyorlardı. Ferid, yere kumlara yatmıştı. Macide oturdu- ğu uzun iskemlede ayak ayak üs- tüne atmıştı. Selim mesuddu. Hayatta bütün istedikleri olmuştu, Mimardı. En büyük arzusu kendisine bir yu- urmak, Suadiyede asfalt ye nu görenler bir daha kübik bina- larla alay edemiyeceklerdi, Maci- e ile bu köşkte ne güzel günler geçireceklerdi! Hayatla daha ni e bekliyordu? | YENİ KİTAPLAR FAZIL AHMET Güzide edibimizin . senelerce ağızda gezen hicivleri, hezel. leri, şiirleri. ve yeni yazdıkları 272 sahife — 80 kuruş sar Yeni çıktı AKŞAM KİTAPHANESİ mm | dı. Mp çok sevdiği bir arkadaşı vardı: Ferid.. Macide du: iy roy Seli- min elinden alırkı m!., Beni her zaman düşündüğünü bilirim.. de- itina ile kü- i. Evvelâ büyük bir gük, etli, biçimli dudaklarını kıpkı. le boyadı, sonra kıpkızıl ağız- lığını, ıkıştırdı, ıpkızıl ii alevile © siga- rasını yal Genç ir kiye ne zaman- kinden neşeli idi. Se — Otomobil ka Haydi isterseniz gidelim, köşke baka- hım... Bugün hiç bakmadık... Macide sigarasından bir nefes daha çekerek ayağa kalkti: oturdu. Yer dar olduğu için sipeyce sıkıştılar. «Hülya köşkü» peri masalların- it rüyaları hakikat olmuştu. İşte ha- yalinde kurduğu aşk köşkü, işte ünyanın en güzel işte aşklarının oğlu Ayhan... dostu Ferid, daha bunun gibi can- dan bir çok al a al ler. met ettiği bir kadın vardı: Nadi. “Kndide ak saçlarile her zaman, her yerde eli hürmetle öpülen bir kadındı Macide hizmetçiye sordu: u — Ayhı dı — Uyudu efendim... Oyun i daha hı ye- nilemişlerdi. Birdenbire bir sar- sıntı oldu.. Kadınlar telâşla: — Duydunuz mu? dediler, Sarsıntı du: orku e biribirlerine bakimlari an cesurlarından biri: — Ne garib tesadüf!. dedi, Hülya köşkünün kurulduğu gün zelzele... Daha yeni binadır... Al- Jah vere de bir şey olma 'Tam bu sırada birinciden çok daha müthiş bir sarsıntı ie ol du. Çığlıklar şi Çocukla: Evden imi, — Mü dm be ni uz. Tavandaki şık sbajür | gidib gelmeğe, vazolar yerinde titre- meğe başlamışlardı. n bir sarsılışta Selim Maci- eye: — — Aman Ayhan... dedi... Fakat Macide hiç o taraflı de- ğildi. Genç kadın Egem Fe- ridin ie eye — Ferid... Yüri piuşeriz çim Feri id. im köşk e altında ii zannetti. Herkes kapıya doğru koşuyordu. Macide sıkı sı- kı Feridin koluna yapışmış her- kesin önünde kaçıyorlardı. Maci- a bitişik odaya, Pr yattığı 1 bile... Müte- metle öptüğü Nadide hanım da ya- nında duran 20 yaşlarındaki genç Şekibin elini koltuğunun altına e . Şekib... Gel kaça- lm led ii » Onlar da dışarı sıktılar Selim Nİ kalmış- ir şey söylememiş- ii Dışarıya çıkmak aklına bile gel- i. Neden sonra sarsıntı dur- Hepsi birer birer içeri dön- düler. Bu yer sarsıntısı ona her şeyi ğrekenizi Kardeşi gibi sevdiği N KARİ İhtiyarları gençleşti- rir ve gençleri güzel- vantaları çiçeklerin ve inceliğin ruhudur. Nesrin Kolonyası. kolonyasının yavrusudur. Çok güzel ve “ve çok ucuz ucuzdur. Tasan Briyanlni. Gençlerin hayat ar- kadaşıdır. Likid ve arjantina nevileri bir şaheserdir. Radyo 12 ikinci kânun cumartesiğ 417,30 e dersleri: Üni: versiteden nakil nel kâtibi i Bay Receb Paker, Ki Me nastik - Bayan Azade, 18,50 dans musikisi, plâk, 19,30 haberler, por Eşref Şe- 0 tiyatro musiki, plâk, Gonen Gülyan « Tenör piyano ile bes raber, 21,15 son haberler, 21,30 Bayan Bedriye Tüzün, şan radyo, caz ve tan go kelimeli ile beraber. AKŞAM KİTAPHAN ESİ NEŞRİYATI ASYADAN BİR GÜNEŞ Yazan: İSKENDER FAHREDDİN Büyük göçten ve kuraklıktan evvelki devirlere âit ai e nk vey EPİ bye a a Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi memleketler; Seneliği nr | 0 yi 1900, üç ylığı 1 'uruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul ni lâzımdır. Şevval 7 — Ruzukasım 66 veri Imsak ea sie Yata E 1288 Yi 73 1,37 Va, 5,39 725 mi wi 1101 18,38 e e e İdarehane: Babiâli civarı Acımusluk Sk arkadaşı, karısı, elini hürmetle öptüğü muhterem ka İçeriye girenlerden biri: — Tebrik ederim Selim... de- di. tmışsın... Hülya köşkü Yi ei imar acı acı — Keşki yıkılsaydı.. dedi... ; — Benim bütün hülyam yıkık dı.. ” Bir yıldız , |

Bu sayıdan diğer sayfalar: