een pena an Tefrika No. 90 ARB zan: ROS İskender Fahreddin Açlıktan ibi kösele gibi ez arkadaş- arın önüne geçtim.. Sular nca, . kayalar arasından sinerek, Ispanyol eTR örme Cibali kıyılarma yanaşan direkli yelkenliden karaya çıkan Akdoğan İstanbulu bıraktığı gibi bulmuştu. Akdoğan çok yorgundu.. , Fakat, bir yerde sızıp baml Barbarosa gidip, şimdiye e se ime geçenleri anlat- ması lâzımı Me bime yürüdü. Aylardanberi ayakları toprağa basmamıştı, martılar gi bi, dalgaların Mi beli E rak, nihayet dü elinden kurtulan Akdo, n, beş ay sonra Cezairden İman geliyordu. nu ilkönce zig paşanın kâhyanı Osman ağı Akdoğan kâhyaya - kısaca - İs- Em nasıl geldiğini anlattıktan — — Barr sahiden beni ölmüş EAA Osman kâhya şaşırmıştı: oğul, dedi, seni ; bütün Möğe öldü. samyor, Berberistan- da derini yüzmüşler... Kafanı ko- Parıp eriği götürmüşler! Akdoğa; — Güz ear YE uşlar.. Zaten onlar bu m övünürler, Diye söylendi. Yukarıya çık- tilar. Çi kâhya, Hayreddin Paha Allahım, günün birinde sen ii kardeşim O da böyle karşıma Veni Diyerek Mi b le oynuna sa- — Doğan, içimde bi > Demin karşıdan mele dei inekeli bir gemi gördüm & hatırladım. e Senin öldü ema m öldüğüne inan- Barbaros ei gibiydi... Çok sevinmi Akn en önü sağ kolu demekti, — Yüzüne rin ha i dindiren bi —. baktı: De dirildiğimi hissettim ğan! Biyik bir harbe baza i Allah asretini b Mademki ana ve bu millete ap yi ürmedi, Artık, büyük zafere sar- silmaz bir iman koşabiliriz, Barbaros, imi bir kaç de- at bakalım, za de- idi kadar nerelerde idin? a karşısım- da diz ç sağ aktan geçen bir yelken- li gördük. Denizde hava yoktu. in yelkenleri | şişmiy, Yavaş yavaş bizim kayalığa doğru . Arkadaşlarla karar verdik: Gemiyi basacaktık. Uzak- tan tahmin ediyorduk.. gisi akın tayfa vardı. direğinde İspanyol bandırasını yer Si Sr 'elemsan manım- muhafızlarına erzak gö- ca geminin kıç Vo tayfala. Ki. NX ri tanımm önünde halka halinde dönerlerken, birden yemeni uzanan gemi kaj Ondan ötesini bir rüya gibi hatır- yorum, Sabahleyin gözlerimi açtığım Geminin içinde karl otuz dört kişi ile bir de kaptan, en çıldırıyorduk. sr derhal ize atarak, İspanyol bayrağile sahilden açıldık. Arkada şlarım ve ben İspanyolların elbiselerini giy- miştik. Zaten içimizdeki ici- İerden ikisi çok güzel ispanyolca biliyordu. Yolda İspanyol gemile- olduktan sonra, kendimi Ak- imi sanmağa başla- Kimseden korkmuyor- dum.. (Cerbe) ye kadar gittim. Sizi aradım.. İstanbula gittiğinizi söylediler. Bir ay çöllerde, dö: Iş bulmak için Uzun uzun düşünecek yerde AKŞAM gazetesine Her akşam | bir hikâye Süleyman Naci, «Anlatılmamış kadın» ismindeki romanının son babını da bitirdi. Rahat bir nefes ei kalemini bıraktı. Naci sa- en yüksek devresine iriş- mişti, ekin bilhassa kadınlar tarafından pek seviliyordu. Çün- kü ince tahlilleri ile kadın kalbi- ne derin surette nüfuz etmesini biliyordu. ayete erdirmekten mütevellit bir keyif ile dinlendiği sırada hizmetçi bir mektub getir- di, Naci böyle mektublara alışık- tr, «Sizi hülya eden bir prestişkâ- rınız» tarzında imzalarla meçhul bir takım hanımlardan sık sik mektublar gelirdi. Gene böyle bir mektub karşısında kaldığını zan- Mille kâğıda gözlerini lâkay- dane gezdirdi. Fakat daha ilk sa- tırlar bile onu alâkadar etmeğe başladı: Acaba yazdıklarımı nihayete ka- dar okuyacak mısınız? Kim bilir, size ne kadar mektub yollarlar... Artık bunlardan bıkmışsınızdır. için size şimdiden teşekkürler ediyorum. Hülya» Süleyman Naci, teessür içinde mektubu elinden bıraktı, Gözleri sarşıki aynaya ilişti. Kır saçla- rını, yorgun gözlerini, hayal su- ea Eeee çehresini gö- e am üzeri, istasyona gitme- ğe Mi verdi. ul ge vi genç v bir ses — Üstad... diye kendisine hi-. tab etti. Beyni çevirdi. Kendisini sevenlerden Fehmiyi ta- ya amlari elini uzattı. sp tad, dedi. Sizden m var. Mm biz Mam sizin bir kaç sa istiyor. atır yazınızı — Azizim, Sirkeciye istasyona birisini & gidiyordum, Bir taksiye atlıyalım. Beraber gelir isiniz? Delikanh bu teklifi memnuni- yetle kabul etti. Üstad zarif ve se- Ben sizin romanlarınızı defalarla okuyorum. Siz bizim kalbimizi ne iyi biliyorsunuz, en ince sırlarımı- za ne güzel nüfuz ediyorsunuz! Erkek hodkâmlıklarına karşı biz- leri müdafaa eden bir sizin kale- miniz var, Onun için, ümid ediyo- Yum ktubumu okumadan yır- tıb olmek > irmi “sekiz yaşındayım. Artık o kadar ibğarladım ki evlenme- , Hayat- ta bulmağa muvaffak olamadı gım bir iedeli O o ladım işte! Bir gün talihin parlak ve ca kadar sevdiğim bu adam hiç > düşündüğüm gibi çıkmadı. Gö- züm eşi ona Mia ene Ruhu- nun adiliği ığı beni ken- disinden ai Ondan uzaklaştım, Fakat ruhumda de- rin bir Kü xw bütün mane- viyatım buz i varmı, <a aydım, b tün hayatımız biribirlerile konu- şamadan, anlaşamadan yola çık- mış iki Vey ra mahrumiyet ve ıztırabı içinde geçecekti. Şimdi, kilin perde anlıyan sanatkâ- rin hayaline sığınıyorum. Son hülk yamı siz teşkil ediyorsunuz. Hatı- ramda ve kalbimde siz hayatın son dakikasına kadar yaşıyacak- sınız sözlerimi bir coşkunluk, bir ilgini eseri telâkki etmeyiniz. Kimsem yok, burada bir karde- şim var, uzak diyarlarda da uzak akrbalarım, Boşa çıkmıyan inti- zarlardan, hülyadan terekkü eden ça maziyi burada biras ki uzak arabian yanına «İRK Bu ak; gözlerimin önünde yaşıyacak bu hayal olacaktır. İstasyona gelebi İir misiniz? Yakanıza a takacağınız bir gülden sizi tanıyabilirim. Elim- de göreceğiniz bir kaç mor me- bir KÜÇÜK İLÂN koydurunuz! nekşe de beni size tanıtabilir. Aca- ba benim bu çılginica arzumu ke- bul edecek misiniz? Ben bunun vimli delikanlıyı yan gözle inceden i e tetkik ediyordu. Nihayet, mütebessimane, bir çiçekçi dük- kânının ie çe — Çiçek: — Evet. İm bir gül isterim, em o kadar sahi ki bizi gisi “e size hediye edeceğim. ükkânmdan çıkarken ikisinin 5 yakalarında güzel bi- rer Mm gül takılı idi, Sen ekspres yol- cularını eyi için man balığın arasına a Naci, gözleri çiyan €- lerinde; 'dikkatli dikkatli yürü- yordu, Bir aralık, Zn yaka- smdaki gülü aldı, soktu. Hasan Fehmi ile Dimi biraz daha ierileyince birinci sınıf ma- vi erabaların penceresinde mor menekşeli genc kadını gördü. Kara gözlü kumral bir kadındı. a Rİ h ala- tan gözleri çekiyordu. Hülya, bü- yük bir merak içinde dikkatli dik- katli etrafa bakımıyordu. Süleyman Naci, yanındaki genc ile bir kaç adım ötede durdu. De- likanlının yakasındaki gülün genc kız üzerinde yaptığı tesire dikkat ğe başladı. Hülya, namü hi bir emon ifadesile Ha- san Fehmiye bi Delikanlı: — Üstad, diyordu, şu kadını gördünüz mü? Ne büzel... Bu ak- şam bir işim olmasa idi, peşine dür şüp giderdi Naci bülerek: — Birdenbire bu aşk! dedi. — Güzel değil sap üztad? Herm de öyle tuhaf bir bakışı var ki... areket kampanası çaldı. Dü- dük öttü. EL VİA dı. Hulyanın arabası iki erkeğin önünden geçti, Genc kız, emire mancı zannettiği i delikanlıy. a bir sıcak nazar etfetti. Hasan Fehmi heyecan içinde: — Bana nasıl da bakıyor, di- yordu. Sahiden bana bakıyor! Naci, o da heyecan içinde: — Selâm versenize, dedi. Bu kadar güzel bir kadın insana bu kadar alâkadar olursa selim ver- memek kabahattir. san Fehmi biraz sıkıla eğildi ve genc kadını selâmladı. ta uzak- Hasan Ecza Deposu ve Hasan Müstahzaratı Sahibi HASAN AHMET BAŞARAN Saygılı müşterilerinin ve ahbablarının bayramlarını tlular. YENİ NEŞRİYAT EŞYA PİYA! 15 ikinci kânunda sekerek an çar Esirgeme ve Milli İktisi arruf kurumları eşya iri çekim e günü diğer Gamiyenerin piyangolarını keşidesi bu za: yakn iile NE sebile 25 şubat 935 günü e birakılmış- tır. Radyo 8. ikinci kânun Salı $ 18 almanca ders, 18,30 jimnasti| yan Azade, 18,50 dans musikisi plâk, 19,30 haberler, 19,40 ud Şan piyi ir İstanbul : 18 fransızca ders, 18,30 jimnastik Selim Sırrı Tarcan, 19 dans musikisi plâk, 19, aberler, 19,40 20 kimlik ie 211 e levazımı ve modellerini temin ler. Merkezi: Maarif vekâleti karşısın- da e 8377 besi; Samanpazarında | YENİ KİTAPLAR | FAZIL AHMET * Güzide edibimizin sen ağızda gezen hicivleri, razi leri, şiirleri ve yeni pie 272 sahife — 80 kuruş ss Yeni çıktı AKŞAM KİTAPHANESİ AKSIN Kadın birliği genel yazganlığından 10 linet klmin ii amı dağcılık Hlübün verilecektir. Gelmek isti davetnamelerini birlik n yeni Küçük bir el pencereden uzanan rak veda ve selâm işareti verdi. ! Bir şey anlaniamıştı. Romancı izah etti: © — Zavallı bir kadının kalbine son hulya çiçeklerini serptiniz... Hikâyeci iğ