yy SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ Yazan: SULEYMAN KÂNI ERTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 414 Said paşanın para biriktirme merakı, Abdülhamid ile münasebeti Mithat paşanın akibeti Said pa- şa üzerinde, Abdülhâmide karşı hareketinde tesir yapmış olduğu hissolunur. id paşa namuslü idi; irtikâb ile katiyen ınmemiştir. Ne- si var idise uzun memuriyet ği iii aldığı maaşlarında ihsanlarından yaman hareketi ihtiyar edememişti. Bun- da son mo kadar hizmet ar- zusunun, yeri ımı göre- memek, li eri tesiri oldi. iz görünmekle beraber a bir düşüncenin de bu se beblere inzimam eylemiş olmasi Mali uzak değildir. Âli paşa borçlu idi. Ayağı sürç- zorlamağa, tezlile başlamaları hiç te müste- bat değildi! ” ile mehet dn uh? dliideri lll demekti! Said paşanın kalbinde böyle düşüncelere, üzüntülere yer yok- tu! Çünkü o hesabını pek i e > lirdi; eslâfından müsrif değildi. İdareli, ire e rane, tasarrufa son derece riayet- kârane yaşardı. Jontürklerin neşriyatında Said paşa için pe Çelebi )lâkabt çok tekra: ri Beylikçi Ma ei dostlarından biri Said paşaya bu (Şapur Çe lebi) lâkabı verilmesinin sebebini lir hasis bir zat varmış; Said pa- şaya da bu zata teşbihen böyle denilir! Ailesine pek sağa olan, her bir ferdinin sıhhat ve afiyeti, hu- zur ve saadeti, i isti sikli için kalbi titriyen atile aile- ine ancak müthiş EE bıra- kan Âli paşa gibi e hal lerinden ibret dersi takdir ettiği için eline geçeni bey- tmektense biriktirmeği Tarihin muhakemesine pâk ve saf bir nasiye ile çıkmak Said pa- en büyük emeli &di. Bunun için çok didinmiştir. ; Said paşa bir mesele hakkında Koca Reşid paşa gibi bir kaç rey bulur, zim bunları vüzuh ve s6- lâsetle hülâsa eder, arkadaşları- na: — Böyle demek te var; şöyle demek te var! Ne buyurulur Diyerek, reylere müracaat eder- di. “OH. 1257 den 1269 tarihine ka- dar dört defa hariciye nezaretin- de bulunmuş olan Rifat paşa ze- kâ ve fetaneti, siyasi işlerde vü- kuf ve basireti müssellem olmak- Sald paşa la beraber reyinde Ema ve kati- yet sahibi par Ma dahil olan âzayı da çok defa şa- ırtırdı. > günün birinde âzadan biri — Paşa hazretleri siz konağı- nızda iyice düşünüp ei karar verdikten sonra bura! İseniz iyi olur. Mühte lif zihnimizi darmadağınık ediyorsu- nuz! Diye kendisine sitem etmiş idi. Said paşaya böyle sitem etme- ğe mahal olamazdı; çünkü o ni- hayet ve uzum — sonra kendisinin tercih ettiği reyi söy- mize “Yalnız bunda ai 1 örülmezdi. Gk ızla aran paşa bu hususta Said şaya tamamile zıd iş için yalnız bir hal tarilei ilerle artık tereddüt etmiyerek onda 1s- rar ederdi.). Said paşanın söz bulmakta müşkülât çekmek şanın- dan değildi. İş başına gelince ne kağ ne kendi mensuplarına göz açtır. maz, asla yüz v 1 ” — Said paşa talihinde revnakı tah- ta takarrübde bul Mabeyin ee Ke mizaci- nı İçten 'n Abdi iz ti olunduğu gün tahtın arkasında sağ taraf- ta mabeyin başkitabetii makamın- da ayakta eli göğsünde görülmüş- tü, O günden itibaren ifa ettiği hiz- metler, mühim işlerin tesviyesin- de gösterdiği meziyetler hamidce paşanın büyük f ne İn; addedilmiştir. makamlar ve şahıslar va dı ki diği indinde haddin fevi mühim tutulurdu. Padi- şah bu gibi hizmetlere nasbettik- lerinden ve bu gibi şahıslardan kendisine sadakatten ayrılmıya- şaya (bana sadakat edeceğine yemin etsin. Ben bu yemin vesi- (1) Tarih müsahabeleri. ) Memduh paşa: Asvatı Sudur. par Abdül- (€ 'etaneti- | > kasını delâilimde m , Diye haberler gönd: Memduh paşa Ölmedi ii) eserinde Said paşa için (kendisi- nin tabiati de padişaha muvafık olduğundan tarafeynce manevi imtizac tahassül etmiş idi.) Diyor. An zaç» padişah il pek çok defa il flnr çıkmasına mâni olmamıştır! Said pe yeliz istediği ye- mine İüz gönderdiği haberlerden sie | Böyle olmakla beraber çi de fa sadarete tayinindeni ma- beyne cel bimde böyle bir bir tahil Boyunun alından de kü- çük diye yadedilen Said paşa zuliyet yıllarını Yi izi rirdi. Esbak sadaret müsteşarı Ali siir beyefendinin nakline gö- e defa hariciye na: olan Rifat paşa vükelâlıkta kidem kes- betmiş olmakla beraber sadaret lınca çok sıkılırmış. Mazuliyeti es- nasında bir gün ehibbasından bi- ri Rifat paşayı ziyarete gelir; pa- şanın kafesleri, perdeleri indire- rek m bir halde köşeye çe- kilip oturmuş bulunduğunu görür. Niçin bu kadar yeis İml emzieiy Hamdolsun iniz Ni , konağınız — Efendim! var, m le a tte Şaik ve itibarı- nız var; inşallah yakında mühim 'bir mevkie My Bir kere de eslâfınızı gözönüne getirsenizel Orlar yalnız azil ile mea baş ve can da feda ederlerdi! Deyince Rifat paşa: — Affedersiniz, efendim! on- lar bir kere ölür kurtulurlardı! Bu hal ise bizim için her gün birer ölümdür! Cevabını verir. Said paşa da eğer Rifat paşa gibi düşünecek ve hareket edecek olsaydı hayatında sekiz defa baş- ve sadaret makamını ih- raza fırsat bulamıyacak, çoktan göçüp gitmiş bulunacaktı! O. (Arkası var) Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi memleketler: Seneliği 9600, altı aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. vval $ — Rusukasım 63 e & İmsak Güneş Öğle İkindi Akşem Yatmı 1242 1,29 7,25 947 13 1,08 Va, 5,59 7,26 12,21 la, 16,57 18,35 Babıâli olvarı Acımusluk Sk 13 Ma, DÜN ve Yazan: M. Uygaç Tefrika: 24 3 — Zannediyorum ki buişleri | rinde korku, ayağa kalktı. Ferdi eşide açmak beni ileriye | nu ine dikkatle bakarak istiyorsunuz, değil mi? am. Hattâ size şunu tavsiye edi rim. Reşid kendiliğinden bir şey akletmezse vasiyet filân gibi işle- re siz onu sevketme! Aramız- da e si bu bahsi kapıyalım. len bukadar sinirleniyor. ie ye hiç bir zamani bu hal- de gö gimme bir adamı ır. Ben bu uğraşamam, ki Ferda da ayni fi- öli ii bu alma, İl dediğiniz mesele ile Zannederim ve oğru, o da sizin gibi düşü- miyon ee böyle olması di — En te garib değil, Ölüm da- kikası minnettarlık, yahud kin- darlık dakikasıdır. Herkes bunu serbesçe, kendiliğinden tayin et- muhakemesi yerinde- dir. Ba halde, bu işlerin bana hiç tallüku yok. Size yalnız bir şey MN ilirim yaşadıkça, e sizin, ne de evlâtlarınızın hiç bie Di korkunuz olamaz. benden çok iyi adamsı- niz ld Şimdi kendimden uta- nıyorum. — Utanacak bir şey yok. Evlât- larınızı düşünüyorsunuz. Bu pek beşeri bir şeydir. Şimdi bu lâ- kırdıları bırakalım da sorduğunuz suale gelelim. Reşidin hastalığı ağırdır, ri ağırdır. İhtimal ki yretim kifayet etmiyebi- ir. m Ni doktorlar da ça- ğırmak münasib olacak. Kendisi. ne bunu bir kaç defa söyledim. deki — Onu siz kurtaramazsanız baş- ka kim kurtarabilir? Doktor ge- tan tanırız. iz hayırlı olsun, Faruk, Eğer fenalaşırsa beni de ğırınız. hayırlı okut Faruk, uzun müddet “ae iveni dinledi, Sonra üzeri dolu masa- nın başına dönerek oturdu. Alnı- nı ellerinin arasına aldı. Hareket- siz süküt içinde damarların ni zı kuvvetli kuvvetli atarken kal- bi bir toz kümesi gibi başdöndü- rücü sağnaklar içinde uzaklaşıb gitti. . Yavaş yavaş, içindeki ıztırap- tan daha kuvvetli bir maddi yor ri ona galebe çaldı. asanın Böreği enbe- ranlıkta gözleri açik kalıyor, sabaha kadar yam Fa kat nihayet bir dakika gelir ki uykuya, unutmaya ihtiyacı olağ vücud düşünceye galebe çalar. — Bana bak, F Ferda, sessizce içeri girmişti. Sevgilisinin üzerine iğiliyordu. Faruk telâş ile siçradı, Gözle- YARIN | Edebi roman — Ne var? Ne oldu? e burada... KonuştuğumuzU” işidebilir. Yüptığın şey çok ihti yatsızca. <l Beye yanımdan uzak laştırıyors Lr la söyleme, Ferdi Yalnız, tehlikeli de..Çalışıyorduff uyuya kalmışım. pie bir his var, bu akşam Reşid uyumuyof ve bizi gözetliyor gibi geliyor. — Peki, şimdi giderim. F: daha evvel... Rengiri ne kadar f& na, canım! — Yorgunum. — Söyle bana, neden bir kaf gündür beni bu kadar yalnız b” rakıyorsun? Benimle konuşmü" orsun, yüzüme bakmıyorsu Hattâ benden uzaklaşmak içiri ne kabilse yapıyorsun diyeceğim #lir gibi otu ruğile şakaklarını sık; — Sus, sus. — Sana ne yaptım ben? Ne k#* dar üzüldüğümü görmüyor musul. Yoksa sevmiyor musun beni 8” tık? yordu. Faruk, içinden ce msg bir ihtiras hamlesile hi zulmetlerle kuşanmış gibisin. — Ne yapacağız? Faruk, gayet hafif bir sesle E# lağına fısıldadı: — Bönilişereğiz. Ferda bir şeyler sormak istiyor” du. Fakat Faruk meydan verm& di — Sus! Yalnız ie beni, Be çağırmadan Ferda itaat te Çal L ? kulağındaki o hafif ses çi b uğultu ile aki ediyordu: — Bekliyeceğiz. renme hissi hâlâ üzerinde var #” biydi. — Sık İri bir Ee imi gibi, saçlarıma okşuyor... Hiç zaman bu idiz müşfik. olman tu. 'da ışık yoktu. Fakat pen Elimi sıkıyo: