Sahife 11 Tetrika No. 38 BARB Yazanı Sarayın bahçe İskender Fahreddin de dolaşan bir arap, yerdeki AROS kumun üzerine kesik bir insan başı çizdi. Akte bunun manasını anlamıştı. “Ayşe, Barbarosa karşı ne kadar bağlı ve sadık olduğunu. göster- m Akte bu zenci kadının irşadın- 'dan utanmağa başlamıştı Ayşe (Nurullah) ın mazisindeni ve yaptığı fenalıklardan bahset- Romalı kadın, yavaş yavaş, bu sihirbaz adama karşı soğuk davranıyor, onu odasına kabul et- miyordu. “Akte ruhan çok muzlaripti. Bir tarafta vatanı ve ailesi... Bir tarafta da Barbaros verdı. Romalı kadın hangi tarafa te- mayül edeceğini bilmiyordu. © Akteyi her seyden evvel vatani çekiyordu... Fakat prenses ayni 205 manda'da Barharosun cazibesine tutulmamış, değildi. Akte yerinde başka bir kadın Haydi, seni memleketine kaçıra cağım!a Diyen bir adama karşi elbette omuz silkmekle mukabele ede- ezdi. Akte uyuyamiyordu. Kalbinde sebebini anlıyamadı- Bı bir ağrı vardı. Yavaş yavaş vücudumu saran, damarlarını alevliyen bir ağrı. Güzel prenses eski Romalılara ait bir kitabı gözden geçiriyordu. İnce, zarif parmaklarının. ara- sında buruşturduğu sahifelerden birinin üstünde durdu. Okudu: «Suriye kralı Antiyogüs Roma- lar tarafından mağlüp edildik- ten sonra Manisaya firar etmişti. Antiyogüsün ordusu bozulunca, Romalılar krala çok ağır sulk tek- Hfinde bulundular: Romanın müt- tefiklerile müttefik ve düşmanla rile düşman olmak, aktedilen mü- | salâha şeraitinden idi. Antiyogüs Bu müsalâhanameyi imzaladı. Or- dusumu topluyarak Suriyeye dön- | dü. Fakat, milletinin selâmetini düşünerek bu müsalâhayı kabul ve imza eden kral, düştüğü vazi- yetten çok muzlaripti. Çünkü Ro- manın müttefikleri arasında, kra- İlin eski düşmanlarından Yunanis- tan da vardı. Zaten Romalılar Sur- riye kralını ve Suriye orduların Yananistandan © tardetmişlerdi. Suriyeliler Yunanlılarla harbedi- yorlardı. Kral Suriyeye dönünce yatak odasına şöyle bir levha as- mıştı: (Dünyada en büyük azap, düşmana dost sıfatile el uzatmak- tır!) İşte kral Antiyogüs yıllarca Bu azabı çekerek yaşadı ve mem- leketinin selâmeti için, ölünciye kadar bu manevi işkence altında kıurandı!» Akte kitabı elinden atmıştı. — Zavallı Antiyogüz... Diye söylendi... Dudağını bükerek, gözleri yer. de.. Bir kaç dakika düşündü. Dü- Sonra birden başini kaldırdı. Ve karşısında, bin yedi yüz sene evvel toprağa gömülmüş olan Su- riye kralının hayalini gördü: — Antiyopüs... Ve gözlerini kapadı. Şimdi de beyninin 'barosun hayali canlanmıştı Hızır bey, sevgilisine | bağıri- yordur «— Kahramanlarin ve fazilet sahibi insanların nelere katlandı- ğını, ne ağır işkencelere taham- mül ettiklerini görüyor musun? Fakat sen, onun yatak odasına as- tığı levhanın eşini kendi. yatak odana asmıyacaksın, değil mi7» “Akte bu sesi duymamak için ku- laklarını tıkadı. Fakat, Barbarosun sesi kula» Zindan aksetmiyordu.. Bu ses Ak- tenin beyninde çınlıyordu, Gene kadın, uzun dağınık saç- larını kollarına dolıyarak ayağa kalktı. Odanın demir parmaklıklı penceresinden gözünün önünde uzanan çöle doğru baktı: — O, bu engin kum deryasina Tekrar döneceği ummuyorum. Fakat, içimde bir si Eğer dönmezse, kral Anti- yogüsten fazla muztarip olacağım. Akte kendi kendine söyleni- yordu. Saatler geçiyor ve Aktenin izti- rabı gittikçe artıyordu. Hızır bey hakikaten bu engin kum deryasında boğulup gitmiş miydi? Günler geçiyor... Akte ıztırabın- dan çıldırıyordu. Beynini saran endişe, zaman yürüdükçe — büyüyor, derinleşi yordu. “Akte bir sabah ode zıv de, Cezairli bir Arabın kum tünde bir takım çizgi gördü.. Dikkatle baktı. Arabın elinde kısa bir deynek vardı., Arâp kumun üstüne evvelâ bir insan başı yaplı.. Sonra ayri 'bir tarafa da bi, i çizdi. Ve gözü ucile Aktenin penceresine bakarak mırıldandı: — işte. Beklediğin adamın akibeti “Arap bu sözleri söyler söylemez | ortadan kaybolmuştu. Akte bu meçhul adamı taniya- mamakla beraber, Nurullahın bir hilesi olduğuna kanaat getirmişti. Fakat, ne olursa oleun, bu kara Haberin aslı olup olmadığın an- lamak âzımdı. Akle (Ayşe) yi çağırdı: , — Ben, Hızır beyin bir tehlike geçirdiğini tahmini ediyorum. O şimdiye kadar gelmeli idi. Haydi, çarşıya git., Soruştur.. Belki Te- lemsandan yeni ve hayırlı bir ha ber gelmiştir. Zenci hayretle sordu: — Hızır bey ölmüşse, bu haber- den müteessir olur musunuz? Güzel prenses, zenci kadınin ağ- Zina bir tokat vurdu: — Sus,, Kara bulut! Ben güneş aradıkça, sen, karanlık geceler gibi karşıma çıkıyorsun! (Arkasi var) Ev, mevsiminde apartıman kiralama AKŞAM'ın KUÇUK ILÂNLARI kiracılar ve bina sahipleri için En emin, en süratlı ve en ucuz vasıtadır Her akşam ir hikâye Göz doktoru Orhan Şekip kapi- eri açık duran balkona doğru ile- riledi. Balkonda iki gölge yanya- na duruyordu. Onları uzaktan he- men tanıdı, Nedim, Mahmure. Nedim genç bir şairdi. Yakı- şıklı idi. Çok güzel söz söylerdi. Mahmureye geceyi, yıldızların rengini öyle güzel anlatıyordu ki doktor Şekip bile balkon kapi- sında durdu, onu dinledi. Mahmurenin gözleri daha doğ- duğu gündenberi görmüyordu. — Yıldızlar ne renk?. diye sor- — Sarı nasıl renketir?. Genç şair sustu, Sarı rengi na- sil anlatacağını bilmiyordu, Mah- mure açılsa... Etrafımi görsem dünyanin en mesut kadını izl ben olacağım! diyordu. Göz doktoru ileriledi, elini sa- mimiyetle Mahmurenin omuzuna dayadı: — Merak etme Mahmure ha- nım... Gözleriniz küçük bir ame- Tiyatla açılacak... Hakikaten dün- yanın en mesut kadını siz olacak- sınız... Çünkü mesut olmanız için © zaman her şeyiniz tamam ola- esk. — Hoşaallah doktor... Bütün ümidim sizde... Mahmure güzel, zengin bir kiz- di. Gözleri açılırsa sahiden dün- yanın en mesut insanı olabilirdi. Doktor Şekip onun oya gibi iş ince yüzüne baka kendisine tekrar etti: — Dünyanm en mesut kadıni.. Dünyanın en mesut kadını!.. Mu- hakkak onun gözlerini açmağa çalışacağım... Genç doktorun bir tek emeli vardı: Mahmurenin gözlerini aç- mak, Mahmureyi dünyanın en me- sut kadını yapma! Mahmure gözleri görmediği hal de kendisine güzel sözler söyliyen, yaz geceleri balkonda kulağına güzel kelimeler fısıldıyan gene şa- ire karşı kuvvetli bir aşk hissile bağlı idi, Doktor bunu biliyordu. Herkesin yakışıklılığını, güzel liğini methettikleri Ne ğ mek için Mahmurenin i du. Doktor Şekip ona mutlaka sev diği adamı gösterecekti, | Nihayet büyük gün geldi çatti, Mahmure ameliyat olmuştu. Göz- lerinin bağı açıldığı z4man sevin- cinden çıldıracaktı, — Görüyorum dektör.. Görüyo- rum dektor!.. diye yerinden fırla- dı. Görüyordu, sahiden görüyor. du. Genç kız ilk heyecanı geçtik ten sonra doktora rica etti — Doktor.. dedi, beni hakika- ten dünyanın en mesut kadını yap- tınız.. Ne olur? Eve gitmeden ev- vel Nedim beye uğrıyalım., Doktorla Mahmure samimi iki arkadaştılar. Doktor içinde derin bir acı duymakla beraber; — Pekil, dedi.. Mahmure etra- fına doya doya, kana kana bakı- yordu. Kapıdan bir taksiye atla- dılar. Mahmure — Ne güzel, Dünya ne güzek mişl.. Renkler. Bu değil mi? Kare mızı bu renk.. Sarı şu. Kül rengi bu mu?, Lâcivert hangisi.. Yeşi bu öyle m » Derek Nedimin göz leri bu renkten., Dünyanın en me- sut kadını benim doktor.. Size na- Sil teşekkür edeceğimi bilmiyorum. Nihayet şık bir apartmanın önünde durdular. Doktor | Dünyanın en mesut kadını — İşte burası!.. dedi. Doktor onu şairle yalnız birak- mak lüzumunu hissetti. Mahmure- in kapısında biraktız yorum Mahmure ha- ikinci katta oturuyor. Mahmure heyecandan ölecek- miş gibi bir halde merdivenden çıktı, Şimdi Nedime sürpriz yapa- caktı. Gözlerinin açıldığını evvelâ /lemiyecekti. Kapıyi çaldı. Ne- 'dim sırtında şık bir ev elbisesi ka- Piyi açtı. Mahmureyi görünce hay- yet ettiz — Kendi kendinize nasıl geldi- niz Mahmure hanım. — Doktor kapıya kadar getir- di... Giderken esizi Nedim bey eve götürür.» dedi. Nedim canı sıkılmiş gibi yüzünü buruşturdı — Buyurun!, diyerek onu bir salona aldı, Bitişikte bir küçük sa- lon daha vardı. Öleki küçük salonun kapisi açıktı. Orada şık bir sofra kurul muştu, her tarafta güzel çiçekler göze çarpıyordu. — Gözleriniz nasıl oldu Mah- mure hanım? — Eskisi gibi Mahmure dalgın Nedimi sey- ediyordu. Ne güzel, ne güzel bir erkekti, Gözleri yolda doktorun kendisine gösterdiği renkten, ye- gildi. Mahmure onu en güzel şiir- den daha güzel buluyordu. Fakat birdenbire tekrar kapi çalınınca Nedimi bir telâş aldı. Koştu. Ka- Pıyı açtı. Biraz sonra bitişik salo- ma genç güzel bir kadın süzüldü. Nedim tekrar dönünce Mahmu- ye sordu: — Kim geldi Nedim bey?. Nedim Mahmurenin gözlerinin! açıldığını bilmiyordu. Mahmure- ye yalan söyledi — Bir gazeteci dar... Bir mecmua İşi İçin beni görmeğe gel iş te. Mahmurenin yüzü allak bullak oldu. Şimdi açık kapıdan bi evvel gelen genç kadının. sanl kendi evinde imiş gibi soyunup dökündüğünü görüyordu. Meçhul kadın kendisini bir koltuğa attı. Kırmızı dudekları arasa bir si- gara yerleştirerek baktı. Mahmure kendisini zaptediyordu. Nedim: güç helle — Bir dakika Mahmure hanım! diyerek küçük salona Orada meçhul kadını kucakl dı, Ve Mahmurenin gözleri önün- de onu dudaklarından öptü. Mah- mureye bakarak «Bu da sanki niçin buraya gel di.» gibi bir işaret.yaptı. Mahmu- ve artık duramazdı. Ayağa kalktı: — Ben gidiyorum Nedim bey. — Fakat yalnız nasıl gidersi- niz., Sizi ben götüreyim, — Teşekkür ederim. Arık gözlerim her şeyi her şeyi görüyor. Ve böyle söyliyerek kapıya doğ- ru yürüdü. Çıktı, Doktor Şekip muayenshanesin- de oturuyordu. Emeli olmuştu. Mahmufenin gözlerini açmıştı. Artık © dünyanın en mesut kadın idi, Birdenbire içeriye Mahmure girdi, ağlıyordu: — Doktor bana dünyanin en büyük fenalığını ettin, Şimdi dün- yanın en bedbaht kadını benim. Meğer etrafımda her şey yalan- mış. Her şe: Doktora bütün olan biteni an- Tattı, Nedim onun gözleri önünde sevgilisini öpmüstü. En samimi bildiği arkadaşları hâlâ kör zan- Radyo 15 Teşrinisani perşembe Bükreş (564,5 m.) — 13-5 gi neşriyat, 18. salon musikisi, 19'İ ler, 18,15 konserin devami, 20 üniver site radyosu, 20,35 Bükreş operasındanı paklen opera temsil, sonunda haberler. Varşova (1345 m.) — 1845 salon müsikisi, mhteli, İ9.15 Beethoven'a, sonatlarından (plâk ile), 19,35 plak ile viyolonsel konseri, 20 plâk, 21 ha fik orkestra konseri, 21,45 haberler, 22 aksam komreri, 23 konsezli seklâme lar, 23,15 dans musiki, Budapeşte (550.5 m.) — 18,35 çiz Şan orkestrası, 19,30 mmüsahabe, 20,05. piyano refakatle sarkılar, 20,45 hari, Si siyanete dair, 21 stüdyo 2250 haberler, 23,50 halk şarkıları ve or kentras. Viyana (507 m) — 19 piyano kus arteti, 19,40 mühtelik, 21 Viktorya ve mizraklı süvayisi; isimli operet tem- sil, 23,30 son haberler, 23.50 pi (opesa dücteleri), — 24,50 dans mi kisi 16 Teşrinisani Cuma Bükreş (364,5 m.) — 13-15 gün- yat, 18 ady orka 18) haberler, 19.15 radyo orkemrasnın de. yam, 20.20 plak (ace filim yazılar), 21 konsere 'dair biç kaç söz, 21,15 Gcorşercunun > idaresinde ilkrmenik konser, 22 imirhei, 22.15 “senfonik kanserin devamı, 23. bahisler, 23.20 pik. Varşova (1345 m) — 1645 or kestra, 18,15 iri piyano konser, 19415 ,30 gürler, 23,40 komscrli rel ar, 24,05 dans musikisi, Budapeşte (5505 m.) — 18 salon kuarteti, 18,35 stenoğrali deri, 19.05 Tibor Polgann idaresinde hafif müsi- ki, 19.30 spor haberleri, 20.30 opera dün bir temsili akil, 23,30 çingene or- kestrası, 24 Oskar mmüsikisi Viyana (507 m.) — 18.25 konser, önad propaganda merriyatı, 19,20. spor, 19,30 seyyah celi, 19.45 teknik 20 haberler, 20,10 haftanın mali 20,40 lev eserlerinden konser, 22 memleket servis neşriyat, 22,20 plâk, (artistik parçalar), 23.10 radyo orkestrası, 23,30 haberler, 23,50. hafif musiki, 24,50 kuartet konseri Abone Ücretleri GL ii e, SENELİK 1400 kuruş 2700 kuruş S AYLIK 760 > 1450 > SAYLIK 400 » 800 > JAYLIK 150 » — Posta itikadını dahil glarayan ecnehi memlekctlr: Seneliği 300, alı aylığı 1000, öç aylığı 1000 kuruştur. Aires tebdili için yirmi eş Kuruşluk pat göndermek lizımdr. Şaban 7 2 Kuzukasım 8 5 mark Güneş Ole İkindi Akm Ye E 1218 18 707 Sa 2 Ve 305 İdarebane: Babsâli civarı İN, Arms sk NA 18» nile onunla alay etmişlerdi, Doktor şimdi onun bedbahtlığı- na kendisi sebep olmuş gibi ız. zap duyuyordu. Mahmüres — Körlük benim için meğer tatlı bir sarhoşlukmur... Etrafım- daki her şeyi güzel, iyi gösteren uyuşturucu bir ilâçmış. Birdenbire gözleri yasgeldi. Uzun uzun bakıştılar. biribirine Mahmüre: — Gözlerim açıldıktan sonra hislerim değişti. herkese karşı Yalnız size karşı hislerim değiş kı düşündüğüm gibi, insan:olarak bul. medi, Sizi iyi, çok iyi 'dum doktor. Bir ay sonra belediye dairesine, Bikâh memurunun odasına giris yorlardı. Mahmure: ; — Sahiden, dedi, dünyanın eni mesut kadını benim. (Bir Yaldız) |