r SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ e Ai SULEYMAN KÂNI Sadullah p , Sabık Belgrat elçisi Nusret Sa» dullah beyden bir mektup aldım. Berlin kongresinde üçüncü Os manlı murahhast olan pederleri Sadullah paşaya ve bu kongreden istihsal olunan neticelere dair yaz- dığım bir kaç noktaya covap ve- riyorlar; diyorlar kir (Sadullah beyin © zaman 40 yaşında. olmasına nazaran yaşı kusur addedilecek kadar küçük değildi; görgüsü ise şürayı devlet iğinde, maarif müsteşar. lığında, divanı : hümayun. tercü- manlığında; ticaret “ nazırlığında bulunduktan sonra Berlin büyük elçiliğine tayin «edilmiş. olm. nazaran az addolunamaz. Bu iddinma kuvvet veren bizzat Saffet paşanın, Ayastafanos mü- zakerelerine memur edildiği 2a- man, Sadullah bey hakkında bes- lediği fikirdir. Sultan Hamit Saffet p, ona. kerenin çok çetin olacağından ve kendisinin ihtiyarlığından bahse- derek bu işi idare edebilmek için. yanına Sadullah bey gibi genç, değerli ve sözü kuvvetli | bildiği bir.zatın verilmesini istemiştir. Sultan Hamit menfaru olan-bu Zatın ismini işitince camı sıkılmış ve Saffet paşadan başka birini seçmesini istemiş, bu hususta çok. israr etmiş ise de Saffet paşa Sa- dullah bey ikinci murahhas tayin edilmediği takdirde teklif olunan Yazifeyi kabul edemiyeceğini kati surette anlatmış ve nihayet padi- şahın muvafakatını almıştır, Bu suretle Sadullah bey on üç sene süren elçilikleri esnasında bir defaya mahsus olmak ve bu en acı vazifeyi görmek için atanbula çağırılmıştır. Sadullah beyin Fransız edebi- yatile çok meşgul olduğunu ve bu edebiyata derin vukufu bulundu- ğunu bildiğim gibi tercüme odası- nın yetiştirdiği 0 zamanın en İyi fransızca bilenlerinden olduğu da malümdur. Berlin kongresine büyük devlet- ler başvekil ve hariciye mazırla- rından başka Berlindeki elçilerini de murahhas tayin etmişlerdi. Saf- fet paşa Kara Todori paşayı yanı- na alarak Berline gitmiş olsaydı tesir şüphesiz “daha iyi olur idi. Lâkin daha geniş siyasi ve mülki menfaatler elde edilebileceğini zannetmiyorum; çünkü bütün mu: karrerat büyük devletler arasın- da.ya evvelce veya kongre esna» sında hazırlanmış bulunuyor idi, Zaten bu gibi kongre ve konfes ranslarda menfaat temini davacı- larin kuvvetile veya elde bulun- durdukları muvaffakiyetlerle mümkün olabilir. Mağlüp ve tez- kiyesi bozuk Osmanlı imparator. luğunun İse büyük devletlerin ver- diklerinden başka: bir şey alması muhal idiz) Sadullah paşanın meziyetleri ve kemalâtı musaddaktır Mürahhaslığı: esnasında henü genç bulunduğunu ve fransız nın böyle bir - büyük mükâleme meclisinde söz söylemeğe kâfi'ol: madığını Abdursahman Şeref be- rin verdiği malümattan iktibas ö Tercüme, Iktibaş hakkı mahfuzdur © Tefrika No, 388 aşan oğlunun bir mek- tubu - O dilim ekmek beni zehirler eplemiştim, Saffet papanın da Be dullah beyi genç saydığını. İşte Nusret bey de yazıyor. Ancak Ber- lin kongresi murahhaslığına tayin olunduğu sırada kırk yaşında bu. lunduğu oğlu tarafından beyan edilince bizim için bu noktayı böy- le kabul etmek tabiidir. Muttasıf olduğu hamiyet ve va- tanperverlik: iktizasınca. Sadullah bey Osmanlı devletinin. uğradığı felâket karşısında hiç şüphe yok, ki en derin bir yela ve tessüre düş- müş idi. Belki bu teessiir ve nev- midi içinde mükâleme ve milza- kerelerde söze az karışmış ve bu bal fransızcada kudretini göstere bilmesine mâni olmuştur. | Benim büyük devletlerin kon- greye başvekillerini, hariciye na- zırlarını gönderdiklerini zilredi- şim ancak murahhasların mevki. leri itibarile aralarında Saffet pa- şanım da bulunması lüzumunu gös- termek için idi; Berlin Osmanlı el. çisinin murahhaslığı muvafık ol. madığını ima etmek maksadile de Rusya Ayastafanos mukavele- namesini Osmanlı devletine he- men, hemen dikte etmek suretile kabul ettirmiş. idi. O sıkışık ve amansız vaziyette mağlüp devlet murahhaslarının liyakat ve dira- yetleri eseri göstermelerine maddeten imkân yoktu, . Fakat Berlin kongresinde siyaset ma- nevra sahası daha geniş Nusret beyefendiye böyle umu- mi kongrelerde. bazan mağlüp | devlet murahhaslarının şahsi di- rayetlerile oynıyabildikleri roller hakkında tarihi misaller arzetme- ğe hiç lüzum görmem. lar; bu uğurda birçok ezalara, ıztıraplara katlandılar, Os- | | manlı devletinin bu kongrede bü- | yük devletlerin verdiklerinden başka bir şey alamıyacağı da ta- bii idi. Ancak verilmiş olandan fazlasını verdirmek mümkün değil mi idi? Ben işte bu noktada im. kânsızlığa kail değilim, Osmanlı devletinin o günlerde elindeki v: #ıtaları ve kozları Babiâli ve pa- dişah daha iyi, dal miş olsaydı bi yerinde işlet ik devletler arı sındaki ihtilâflardan daha fazla İstifadeler temin edilebileceğine kaniim, Kıbrıs muahedesi hakkında vaktile murahhaslara molümat ve- rilmemiş olmasına Aleksandr pa- şa tarafından lâyihasının münde- recatından biraz bahsettiğim ilin- le teessüf edilmesi de Kongrede hudutların tanzimi hakkında cereyan eden, hattâ ba zan-Bismarkı. sinirlendirecek ka: dar uzun süren müzakereler esna: sında şahısların tesiri daha müs mir olabilirdi, Nusret bey de Saf- fet paşa Berline gitseydi | tesi şüphesiz daha çok iyi olacağını tastik ediyor Bu iyi tesir söylediğim siyasi ve mülki menfaatler sahasından baş- | halarina vâkif olasi Saffeğ paya- | nin kongrede huzuru hiç olmazsa İngiliz murahhaslarıni siyaset (b- resini biraz daha Osmanlı devleti tarafına meylettirmeğe sevkede- cekti, Bundan da elbette maddi menfaatler görülecekti, ... 0 dilim ekmek beni zehirleri Bağdatta ecnebilere “müteallik bir gaile tahaddüş etmi #edbir ilo bunun önünü kestirme- ğe ehil vemuktedir bir zat aran- miş, o vakit daha usulü muhake- matı cezaiye) komisyonunda âza bulunan hekim lamail paya dama: da ve Sırrı paşa bacanağı Antepli Cenanizade Kadri bey bulunarak komiser sıfatile Bağdada gönde Tilmiş idi. (Kadri bey sonra H. 1297 de üç ay sadaret makamında. bulunmuş olan Kadri paşadır.J Kadri beye azimet; ikamet; av- det masarifi olarak toptan 100,000. kuruş tahsis edilmişti. Kadri bey çoktanberi memleke- tine gitmediği. için bu fırsattan istifade ile Antebe de uğramak is- tedi. Dostlarına hediye verebilmek için tahsisatından: on bin: kuruşu Antebe havale ettirdi; Antepte bazı'nhbabile görüşür. ken ülemadan. Hafız efendi içeri- ye girdi. — Kadri beyi Sen zulüm sev. mez bir'adam idin. Nasıl oldu da şimdi zalim olmuşsun?” Dedi. > Katlri bey*(hayretle) — Nasıl Zalim olmuşum? Hafız efendi — Sende zalim- #in; o zalimlere imdat ettiğin için! Kadri bey — Hangi zalimlere imdat etmişim? Hafız efendi — Paranın tahsi- ini tesri ile sana verilmesini mu- hasebeden istemişsin, Kadri bey: — Hayır, » tahsilini teşri edin demedim; Burada ancak dört, beğ gün duracağım. Paranın hemen tedarik edilerek gönderil. mesini. rica. etmiştim. Hafız efendi — Gel, şimdi be- raber gidelim de para nasıl teda- ike olunur gör! Bunun üzerine Kadiri beyle Ha- fiz eferidi birlikte “çıktılar. Bir meydana gittiler, Kadri bey ne'görse iyi! Birtakım” çıplak “heriflerden tahsildarlar kırbaçlarla para tah- sil ediyorlar. Kadri bey'derhal maliye neza- retine telgraf içekerek-havalenin metmuununi Bağdada verilmesini yazdı. yenlerderi ne alınmış ise o zavallı- İara birer mislini hediye etti ve: — Sizden böyle alınan paranın bir kuruşu ile bir dilim ekmek ye sem o dilim ekmek beni zehirler! Diye gönüllerini aldı. Kadri be yin gösterdiği bu merhamet ve şef- kat halkı teessür ve heyecan için- de bıraktı. Antepten çıkarken ahali ken- ka hereye'şamil olabilirdi? Kıbrıs muahedesinin gizli saf- | Nuri beyin Şahrominl disini — Bin yaşa! Nidalarile teşyi eylediler. (1) (Arkası var) (1) Kemal Faça a5 Baltbayın Vakit güzblesiride inşrodilan hatıratı; (Osman assrinden) Çıplak vücutlarına “kırbaç yi | — Kalbin kaniyabilin fakat baademlei kimse bilmiyor, izzeti ğefsin kırılmış sayılma... Beni tmağa gidiyorum, sen biraz da- fa ür — Ben düşündüm, ayrılacağım. — Anası, tıpki anası... Karşım- | da anası var zannediyorum. | Ulvi bey yalnız kalınca gaze- tesini almış, kahvesini höpürdet- | Mmeğe başlamış, kendi kendine söyleniyordu. Sumer, genç kızken yattığı odanın yanındaki küçük odada çocukların yataklarını * hazırlatır yordu. Yarın onlara karyola da alacaktı, Hizmetçi kız, | şilteleri yere sermiş yumrukluyor, çocuk- ların rahat edip edemiyeceklerini anlamak istiyor: — İyi oldu, yumuşacık, diyor du. Çocukların yatışi pek hazin ol. du, Büyük babaları almlarma ku- ru bir öpücük kondurdu. Boyun- larıni büküp annelerinin yanına geldiler. Sumer, yastıklara kılıf geçiriyordu. Çocuklar 'ağır ağır, gene biribirlerine bakarak soyu- muyorlar, “arada” bir annelerine göz atıyorlardı. Sumer, hıçkırık larım boğazmdu düğümlüyor, gö yaşlarım akıtmamak iğin kendini zorluyor, “güşlükle yutkumuyordu. Çocuklarının sararmış yüzleri- ni sanki bir sis'altından görüyor- dur “Hayır ağlıyamazdı, ağlarsa çocuklarını çok müteessir edece- Gini biliyordu. «Onlar “beni teselli ler.i.» diye düşünüyardu. Çocuklar yattılar. Yorganları: nı çektiler, Kaya, burnunun ucu- nu yorganlardan sivrilttiz — Gecen uğurlu olsun anne, inki de yavrum. Ve Atillânm sorgusu Sumeri iliklerine kadar ürpertti — Babam gelecek değil mi an- ne? — Gelecek yavrum, sizin için gelecek; Siz onu görecek: ma ben artık görmiyeceğim. — Anladın ya Kaya, babamız ölmemiş, Bu da ne demekti? Sumer gözlerini dört açtı, ço- cuklara doğru eğildi. Atilâ yor. ganların altına biraz daha büzül- dü, biraz daha küçüldi — Ben değil anne, Kaya söye ledi. Annem ağlıyor, bizi buraya | getirdi, demek ki babamız | dedi, Sumer artık yalnız kalmak, is- tediği gibi, doya doya ağlamak için acele ediyordu. Eğer hıçkı- rıklarını biraz'daha tutarsa bo- Zulacaktı. Çocuklar gözlerini * yumdular. Genç kadın yatmadan “evvel ba- basının yanına «gitti. « Ulvi bey gözlüklerini" kaldırdı: — Çocuklar? — Yaktılar, — isabeti — Ne güzel uyuyorlar görsen. Gelip bakar mısın? — Hayır, ne lüzum var? Sıh- hatteler ya, rahat “uyuyorlar ya, dokunma keyiflerine. Ben “seni büyüttüm, sen“onları “büyütüyor. Ben'sirarm savdım; sıra se- edecek- — Allah rahatlık versin baba, — Allah rahatlık versin kızım, Yaptığın deliliği iyi düşün. Işi büs yülttüğünü kendi kendine itiraf et. Geceler gebedir demişler. tyi, hat bir de uyku'uyurammuz - Gözümü yumabilir. çamın sdebi teirikası No. NİKÂHSIZLAR Selâmi İzzet Biyorsun?... Başıma gelen el tin ne olduğunu anlamıyor sun?,, — Anlıyorum" anlıyor Biraz evvel gazetede oku Şehremininde bir yorgancı met varmış, Karısı Dilber ko ni çok severmiş... Fakat günü rinde... Ne o, dinlemiyoru Sana böyle şeylerin, olagan şe olduğunu anlatmak için söy rum. Sumer babasının elini maksadile tuttu, tekrar etti; — Allah rahatlık versin b Ulvi bey kızının ellerini okşi — Seni teselli etmek istiya kızım... Bilirsin, ki seni severin Seni bu halde görmek beni Hararetin de var galiba? bakayım, nabzın fazla atıyo Dakikada yüz vardır... H yat, Bu gece bir şey düşünme, rın sabah geç kalk, Her şey zeli Ulvi bey de, kızı kadar yali kalmağı atıyordu. Sumer odasına girdi, kap kapadı, oturdu, başmı avuçla, içine aldı. Bütün bunlar sahi miyi Doğru muydu?... Kabil miydi Bir gün içinde bütün bir hayati Zişmiş miydi? Daha bu sabah gi derini şarkı söyliyerek açmıştı ha bu sabah mesuttu. Halbuki di, çocuklarile yapayabız kal tı. Arahık duran kapıdan aradı Tada: «Çocuklar uyudunuz mi diye sesleniyor, yavrucuklar;€ Yazan ; başını dinlemeğe miyorlardı. Halbuki Sumer yabancı oda, bütün bir ömür sü idi, bu odanın dört köşe: cukluk ve gençlik hatıraları dı. Bu hatıralar, kitap sahife arasnda solan çiçekler gibi, odanın dört bucağında solmuş. muşta, Fakat senelerce evvel bu od gülüp söyliyen, rahat rahat uğ yan Sumerle, bugünkü Sumer mahlük muydu? Aralarında bir münasebet var mıydı? Sumer duvar kâğıtlarına, sed le koltuklara, küçük masaya, d malı dolaba hayretle bakıyordı i, solgun bir yüzün eleri i aksettiren şu ayna, gün karşısında, beyazlar giymi telli duvaklı bir genç kız görreği biraz gurur, biraz heyecan duj yak bu aynaya bakan, şimdiki lı gözlerle, renksiz yanaklarla kan insan mıydı? (Arkası varji Abone ücretleri Tari se SENELİK 1400 kurup 2700 kurut 8 AYLIK» 70 3 1480 > 3600, altı aylığı 1000, 05 aylığı 1000 kuruştr. “Ares tebdili için yirmi eş Kuruş'uk pul göndermek Hâzımdır. Şaban 8 — Kuzukasım 4 e KY E aape VAB 703 Bas Va 801 AS LAR Ma