ppm Sahife 8 AKŞAM Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 375 Saffet paşa Berlin kongresine niçin gitmedi? arif nezaretinin teşkilâtı ta- ii darülfünunun - ilgası hakkında şöyle deniliyor: (Bu sene - H. 1288 - şşt nun kapanması maarif tarihim de pek müellim bir sahife teşkil eder. O zamanın efahimi ulema- sından ve darı mezkürun Rs Cemaleddini yi e Hoca Tahsin efendi gibi zev vi ilim ve kemalini eniyi azı mutaassıplar tarafından ih- kilükallerin tesiratı o 5 ğ kalmak üzere - Darülfünunu Osmani seddedil miştir, (H. 1316 senesinde Abdülhamit güya darülfünunu ihya etmeğe te- şebbüs etmiş ise de bunda daha ziyade bir göz boyamak maksadı vardır.) Saffet paşanın darülfünu: seddine camı ne kadar neee Sadullah paşaya yazdığından bah- setkiğim kei şu sözleri gösteriyo! 2 > dim ipe keli- rapça 2 Galin hazır emin ların hissedar olmalarını geli dememe temenni eden bir şey- hin seyyiesi meçhulülefkâr velâhval bir Efyanlının sun'u hü- eid derek nübü vet bir sanattır demesi .hezar güç- lükle sahai vücuda getirilen bir medresei ilmiyenin ilgasını mucip olmuştur. Bu deni İz yalnız Saffet paşa gibi bir Cemalledini Efteni dereli muallim ka- bul | etmiş iken şeyhi (efkâr ve ah- meçhul) addeylemiş olmasını bulu Efganistanda Esadabat emiri- rup dinlenmedi; şöhreti bütün dünyaya yayıldı. Nasırüddin şah tarafından İrana davet edildi. Fa- kat şah nihayet şeyhin şöhretin- — ve fikirlerihden ürktü; şeyhi real hudut ricine çıkarttı, e ikinci ir olarak İtanbal ii bdülhamit kendisin Beşiktaş civarında bir konak vererek (1) Şeyl maâleddini Efgan 1897 de İsi Kk vefat Nasırüddin bin katlinde (1896) zimethaldir diye şeyhten korkan ülha: vii arya nde çıkan ve bir kaç defa ameliyat yapılan kanserden vefat eylediği malümdur.) # affet paşa Reşit paşa gibi İn- giliz siyasetine dayanmayı devlet lem menfaatleri- rürdü. Böyle olduğu halde Saffet paşa- nın bir defa Abdülhamit nezdin- de Rus casusluğile itham edildiği ailesince verilen malümattan an- laşılıyor. Bu izahata göre paşa hariciye mazırı iken kendisine nisbeti bulu .. bey o sırada ikbal devrin- de a lan Ali sai efendinin tahri- kile Abdülhami ir itham ile bir jurnal el etmiş idi, Bunu haber alınca Saffet paşa üsiifaya kol da Abdülha- kendisine göstererek istifasmı 7 bul eylememişti. Saf- fet paşa nın siyasi mesleki İn; ite di ki Saffet paşa sadaretten az- *sadrıazam, hem ha Üçüncü defa hariciye nezaretin- de Ruslarla Edirne ve Ayastafa- nos sulh mükâlemelerinde bulun- muş, Berlin elçisi Sadullay beyle birlikte an mukaddematı sulhiye mukavelenamesini) imza aylemkişik İngilizlerle Sadık paşa sadare- tinde hazırlanan Kıbrıs muahede- sini (3 recep 1295 - 4 haziran 1878) de sadrıazam ve dördüncü defa hariciye nazırı sıfatile sada- retinin ilk ear imza edende gene o olmuş! Kibabalie Şeref bey (Tar müsahabelerinde) Saffet hit zamanında Reşit, Âli, Fuat paşa- Tar mektebinde yetişmiş mücerrep ve malümatlı yegâne osmanlı dip- pg e zikretmektedir. in kongresine büyük dev- kalir başvekil ve hariciye nazır- larını murahhas tayin etmişlerdi. Devleti aliye namına da hem riciye nazırı ol- mak, Ayastafanos mükâlemelerin- de bulunmak hasebile Saffet pa- anın bizzat gitmesi MM kongrede söz rk ve i, yetsi Mare altında kalma! e itizar eylemişti. ii Abdülhamit Osmanlı mu- r heyeti riyasetine bir riya tayin ederse Avrupa diplomatları üzerinde iyi tesir ha- sıl liğini zannediyordu. Aleksandr Kara Todori paşa Avrupada tahsil görmüş, «Dani: ve Kemal» eshabından idi. İkinci ear müşir Mehmet Ji paşa d gildi. Üçüncü murahhas Silükik Oi ye genç ii yakla kini ğlu olan Cemaleddin Hindis- Volunup yerine Temaslar Hayreğ. tan, Hicaz, iz ii 3 : ag in paramapa mek niha- | hizmet Dee e yet İsta İmiş idi. leri Hayreddin paşanın şiddetle amir Âli paşa ileİstanbul | aleyhinde bulunmuşlar, Saffet pa- münevverleri tarafından kendisi- azline teessüflei işlerdi. ne ziyade hürmet gösteriliyordu, Maarif meclisine âza olan Cemaleddin Hoca Tahsin. ile ayni zamanda dari dersler, mevizeler, ei veriyo: Ancak şeyhin geniş ilmi ve yük- sek spa ile ve müslümanları ta- cehaletten kurtarmak az- e ER telkinat ve Gelar gayret İstanbul sof mın hoşuna gitmiyordu. O zaman şey- hülislâm olan Has. Şeyhin (nübüvvet bir sanattır - yahut sınaattır) sözünün şüyuu ve tekfir derecesine varan dedikodu- m kendisinin bir müddet için indikndikik uzak- laşmasını münasip gördü. meyi! hez Mir dan çıktıktan yaral İniiler tarafından i ri li klerini ee hususunda i3 du- lk ie şanın Bu adeta Reşit paşa yerine » paşanın sadarete geçmesi kabilin- den bir tebeddül sayılmış demekti. Saffet paşa Rusya ile muhare- beye taraftar değildi. (0) Doktor Cenill bata izahı re imiz Ni ei beyin kı Önledi ii any Geriliği dair bir kayıt ni fransızcası da kâfi pi gildi. Her halde Saffet paşa Kara To- dori yı yanına alarak Berline gitmiş olsaydı hasıl olacak tesirin daha iyi ve istihsal ai siyasi ve mülki menfaatler dah geniş olmak ihtimali yok değil paşanın hariciye nezaret. lerile sadaretinde yüklendiği si- asi hamule bir ay süren mi rl saten tanzim edilmiş Berlin muahedesinin ka- ili ile de bir kat daha ağırlaş- mıştır. (Arkası var) Harikulâde maceralarile meşhur EEE, ARSEN LÜPEN 5 ci Cilt — Forma: 87-106 m5 Yeni Fiyet: Her yerde 80 ku çıktı rUŞ AKŞAM KİTAPHANESİ 121, Ankara caddesi - İstanbul Akşam'ın edebi tefrikası No.18 NİKÂHSIZLAR Tekin, kadının sokulduğunu hissettikçe derin bir zevk duyu- Su me şeye kundu- ğu zaman, bir elektrik piline do- uş gibi kişi; sahnedeki güzelliğinden, sesine dal ok — imi baba seni ETA hiç .. O zaten insan değil, ki... Hayvan gibi bir adam... Hem Haydar a bize pe O seni gördü Korkarım gördü. Zehra gene güldü: — Korkacak ne var?.. Haydar Bi gevezedir. Her şeyi herke- iyler, Varsın söylesin, Hani em benim de içimden karına ve geliyor. O da öğrensin de, benim | ol, bütün bütün Bi ii istiyorum. — Deli misin? — Biraz. Çünkü seni çok sevi- bana darılır mısın? Bir dal züme — mısın? Söyle... Ce- simi benden ay- ilabilecek maisi Ve pm cevap verecek fırsat bırakmadı a sen de, biz aka m bakalım... Alkışlan- mak ni şey... —5 yorum. Eğer böyle bir şey yazsam ha yü Zehradan ayrılıp eve girdiği zaman, hapishaneye tıkıl- mışa dönüyordu. Bir zamanlar, dört duvarı ara- sında rahat in aldığı, çocukla- rının, karısının İa mesut saatler geçirdiği, terliklerine ka- p koltuğuna gömüldüğü za- tısı, sebe; ir sıkıntı Biçare Sumer kocasının bu öf- kesini, bu asabiyetini anlıyamı- rdu, Derin bir yese, e düş- müştü. Acaba Tekin hasta mıy- dı? Bu hırçınlık, bu huy değişik- Um kadını da hüzne sürüklemiş- Fakat bir an bile, kocasının yeğ bir kadınla münasebette girmiş olması ihtimali aklına gel- memişti. Tekin, her gün biraz daha s0- murtkan oluyordu. Hiç bir şey- vk duymuyor, gülmüyor, eğlenmiyordu. C: eleri- cuma sâ- ğe giderlerdi. Bu Tekinin büyük zevki idi. gn artık e karısını bu zevkten bırakıyordu. Tekinin canı sıkıl İıyordu. Zehranın odasını, o Zehra 7 m hummalı anları masasının ba X akağında, e yordu. daha ciddi bir tavırla müdüriyet ordu: 21 Teşrinievvel 1934 Yazan: Selâmi İzzet odasında defterlerle meşgul olu- yordu. ocuklar, bermutat, perşembe günleri öğleçen sonra fabrikaya eli ve tezgâhların başında, kız! ör pi oyhuyorlar, yorlardı. da bir zevki de buy- du. Fabrikada her şey onlar için bir eğlenceydi. Duvardaki büyük çalar saat, çıkırık gürültü deni gere çıkırtısı, ame- lelerin i, her şey onlar için hoş vakit kei idi di. Çalgılı meyhanedeki tesadüften sonra, Tekin Haydar babanın kar- en artık çekingili duruyor ecbur mağyd peer e ordi tiyar onu görmemiş görmemişti. ma buna rağmen, ihtiyarın een sır saklamak is- isü, mas ni ruyordu artık. Teki il özlerini arar, ihtiyarlı m çalılaşmış, İmdi ran kaşlarının altında Gilan. gözlerini arar, o gözlerde hakika- ti okumağa çalışırdı. Haydar baba geveze bir adam değildi. Çok konuşmazdı. F. sessizliği Tekine bir veri sre görünüyordu. Bir it Haydarın ho- asabi kol sener esiğe fabrikada dolaş- tığını dasından iki tu Halbuki Zehra onu bekliyordu. Fakat Tekin bir türlü fabrikayı ihtiyara teslim edip gi- demiyordu. Baba Hi kak içmişti. Hafiften H amki gibi, Siiklilel meğe başlarken Tekin: — Baba, bu akşam vaz geç, mii ti. Haydar baba: «Sen buradan arabanı çekip gider aaa de- mek ister gibi Tekinin yüzüne bakmış, sonra kollâfıni sıvamış, süpürgeye yapışmış, işine koyu muşi z tu. süpür- tu, Süpürüyordu. Neden sonra, nelerin to- zunu almağa 1. Fakat bu işi öyle hadit görüyordu, ki yas lar bazan yerinden uğruyor, karalar sallanıyor, dallar inip kalkıyor ve Tekin arada bir: — Dikkat et baba! diyordu. ekinin her ihtarında, Haydar baba biraz daha çatılıyor, fabri- ka sahibine aksi aksi bakıyor ve gene işine koyuluyordu. ekin odasına giriyor, bir çey- çeyrek Tekin odasında sabırsızlanırken, v— — dışarıda kötü kö- iğini duydu. reyi şturuyor, bir taraftan gülerek Ka or, küfür ediyordu. 7