m. Sahife 6 Bostancı, Suadiye tramvayları.. “Ne, birinci mevki bileti mi alayım? Yahu benim bir ayağım ikincide..,, « Asıl bu tramvaylara plâj zamanı binmeli, ister misin gençler mayolarile ieailyâya atlasınlar! » size tarif edeyim. Kaplar yan- dan, Vagona girdini: wvelâ küçük çar ser Bük > culara mahsus.. odac mevki, öbürü ikinci... Eğer sofa- da ayakta duracak be o da ikinci.. Tramvayın yan kapıları hare- ket etti. Yolcunun biri ikinci mev- muş. birincide, bir ayağı ileincileri Ar- kadaşı sordu: — Yahu sen birincide misin?.. ikincide mi a e Bitara v8 çi Eğin e işin rengi Mir, ei bü- tün dikkatile gözlerini genç ada- mın birinci mevkide duran aya- ğına baktı: — Birinci mevki bileti alacak- sınız... dedi, — Sebep? ağınız birincide.. Bu bilet ihtilâfı devam. seda di m gibi sik ai arabasını do- aşı inci epi iki adamcağız konuşuyorlar: — Yahu. ir içeceğim amma ei — Neden? — Ya dumanı birinci mevkie giderse... se yan vakıa kendi- niz ikincide ii orsunuz a sigaranızın anı birinci. uri » diye bilet maz m «ne doleğiyörmüli bir yere olursana..» gibi dik dik ba- vaylarında oldu iramvaylarına arabalar yürürken hiç kimse atlayıp (O binmiyordu. Çocuklar tramvaya asılmıyorlar- dı, ei ettim. Sebebini sordum. Bileti — e asılacak yer yok | ki... dedi. Hakikat ten baktım. Tramvayın kapıları kapanınca Obasami ortadan kalkıyordu. Bunun oralar Haşd tarz kapılara pek memnun TEramitly Altıyı gel mişti. Oldukça ri ökk si bey içeri girdi. İkinci mev doğru yürümeğe başladı. Fakat birinciden bir zat seslendi: — Mehmet Ali iki Ali bey... Teşrif et: Mehmet Ali bey ikici e girmişken döndü. Yüzünü ekşitti, er istemiye birinci meri babının yanına yürüdü. Mi Ali bey bir sonra sabredemedi. Ağzından - hem da yüksek sesle - baklayı çıkardı: Yeni aa Kadıköy iskele r... Bu tramvayların bir ai var. İnsan ikinciye binmek niyetile içeriye giriyor. Birincide her kei bir ahbaba ie penye Bir dav . Yeni arabalar insanı masraf- Hi Giren yahu... Serie mevkide ye oisep i hanımlar, iki cide oturan ei bir kadın göreme- im. da gözüme tramvayda- e ein halktan rica tarzında een !» ne demek? Halka in biraz daha hürmetli bir dil kullanılamaz mı?.. Bütün.bu kati ensirlerin yakl da «dileklerinizi bize bildirin» levhası asılı, a tramvay irketinden dileğimiz al ka karşı bira ra vermeleri rica olunur.» denile- bilir. alkla a aima temasta bulu- Kadıköyünden ti Bostancıya gidinciye kadar ba- lar da an iki genç mektepli ile, iki Tramvayın geçtiği yolda sağlı sollu ne güzel manzaralar var. Enfes deniz, şık şık köşkler, bah- çeler... Fakat İyi bunlara dikkat pim nki en gü- yok. Sa; el manzara ve bizlerin yüzle- AKŞAM- meydanından hareket ediyorlar rinde, gözlerinde, ağızlarında, bu- runlarında imiş gibi... Biribirle- rine gözlerini dilemiş Zaman zaman hiç sebel ığı halde fıkır fıkır gülümsemeler; göz süz- meler... Arasıra Ee an e delikanlı an biri Güzel kübik bir eğe gösterip mak istemez mis bu ikada onun içindesin.. ur sine artisti o Jon Vaismüller gibi saçlarını 'ar- i yan mı .kaya atmış olan arkadaşı genç nı pile ikrime kalırsa bu eken pek Zi memlekette ların, düğünlerin artmasına ek yardım edecek, iie den kalktım Sofada iki an bu asarlar banyo, ili ne lüzum var?, O ha yıveriyor.. İki mevki ml duran bita- raf genç adam hâlâ bilet alma- mıştı. Kondüktöre: — Ben birinci mevki bilet ala- 2 » Çünkü ayağım ikin- ordu. İkinci mevki bi- .. Çünkü bir aya- ikinci mevki bi- amva- bana MS Olur mantık değil... Yer yü- zünde ne anaforcular var!.. Hikmet Feridun “ 13 Teşrinlevwel 1934 hi j Şehir operetinde: Yarasa | Raşit'te: Hedefsiz efsiz puseler TIYATRO TENKİTLERİ: Yarasa Raşit Rıza ile Şaziye - Kemalin birle; ei Şehir; tiyatrosunun dram ret diye iki; İyi m nb ii İstanbulda gil Türl ilk defa li canlı nir hi lamasına iyi bir vesile oldu. «Su durulm. bulanmadan mazmış» der- Geçen tiyatro mevsimini bu- landıran «Lüküs hayat» ın «Ya- rasa» aksülâmelidir. «Cürüm ve ceza» ile «Hedefsiz buseler» de sahnenin durulduğuna delildir. «Yarasa» dan bahsederken Straus'un bütün ei beğeni- İen, binbir nılma- dan am ber seböelide tek- rar tekrar man müziğinden bahsedecek değiliz, Yalnız sai ceğiz, ki kiymetli â Cemal Reşidin takdire değer si üzel musiki emi- alâde bir üslüpla intibak ettirilmişti. «Flederm: u Viyanada, Berlinde sayiöniş olanlar, «Ya rasa» nın temsilinden sonra ya mı görüyoruz? diye biribirle. rini gördüklerine yeme İs- tiyorlardı. Hayır, mbe ge- cesi rüya me pan İN Ertağrul Müh. sin bir hülyamızi nihayet hakikat yaptı. Cemal Reşidin idare ettiği mü- ziği, Ertuğrul Muhsinin, rejisör- lük er Celi âl beyin yetiş- gurur duy- tirdiği baleyi te ir kabil değildi. Kiler. bugüne e gör- mediği: ez ekorlar tuvalet- lerle, iri dinlemediği. miz emen bir orkestra ile, gü- zel çalındı, güzel söylendi, gi oynandı. ammer, her gün tan istidadı, her gün ei se- sile, Bedia Ferdi yüksek sanat ka- biliyeti ve sesinin çok tatlı ahen- yn ile, Mahmut kendini sevdiren a ve e ettarile Kemal Refik, rejisörün bihlerini iyi dinliyen, sörlernleri, gösterilenleri hakki l ve bu sayede muvaffa- ki namzetliğini koyan bir ar- tist ruhile «Yarasa» nın yüzünü Ş. Vasi, Halim, Behzat Hâki bi- rer âlemdi. Fakat bu âlem «Ya- rasa» dan ayrı bir âlem değildi. Behzat Hâkiyi « Yarasa» daki ha- ve ei gi rolünde kendi- değil, « aus» u monte eetiği zaman, im nın dört bu cağında aksi sadal ir uyandırmış olan rejisör Reynharda bile be- gendireceğime kaniim, Behzat «Yarasa» da şaheser bir tipti. Sanatkâr demek, girdiği kali- bı alan ve o kalıbı yadırgatma: taşıyan pal demektir. Misal: asfi v. am, al paçalı, boy- nu yili yin cübbe ve ka- vuklu Vasfi güzeldir. Fakat frak- lı vesilindir Vasfi ile Ha- zum harikulâdeydi. Frak taşımak kullanmak çok daha güçtür, Ve siz bu ağır kisve altı k yapmağı tasavvur ediniz, İşte sa- mik. las hak yaratıcı kud- retine hayran oluyor, im operetin ilk temel taşını Semiha attı, Bugün o taş, Semil nın ayağı altında bir irİeBi ilk ve taşın üstünde | yükselen hez heykeldir, ım bütün meziyeti gü zel gen mi de ildir. On“ da temsil İRİ ei ve Fn kinle disipli çalışmağa rise em 5 tıyor. Semiha, «Yarasa» nın sabret eN vedeti idi. Or iyana, Berlin, Paris, Roma op€ ret sahnelerinde de ayni şeyi Y. pabilir. Semihayı, Avrupanın bir hi büyük bri göndermeği vazife bilmeliy: He defsiz puseler Raşit Rıza tiyatrosu, fena eserle, hiç te fena olunya an temsil verdi. Fakat gönül ki bu e: sanatkâr deyi dair değerli bir eserle pe belerinde söyle mektebinden yadigâr kal rı - koca - âşık sacayağı sahneler de iflâs etmiştir. Hedefsiz bus€* lerin “ il ci in. mü Vifi, bile. tiy; atrö müellifi o olarak e As re ündelik gazeteleri9 vaffak olamadı. Ve bu işi bırakt işte Hedefsiz buseler bu tecrüb€ lerden biridir, esi senle, İki kendi kızı ok şüphe eden bir babanif ve ili sene sonra şüphesi dışa vufUf yor ve kızının kendi kızı olduğunu af” lıyor. Fakat kızı onu kendi babası diyf sevmemi: i iki irmi iki sene sonra anlaf maları gü güç... Hele bl uzun bir sağa a Wei ona i i— zamanda yazacak: Gel! diy: ği ei Pon e Li tünde saksağan, sağl andan kazmayı» gibi bir şey.“ rn siyetini ta z ânsız of luğundan, Raşidin Oomelodran!# kaçan tarzını tenkit edecek iğ ve herkese de kendini eğdi di. nız şunu kabul etmek lâzi” dır, ki karşısında, en müşkül af larda H. Kemalle Şaziyeyi bul yordu. Bomboş bir edebibat cam” ea m yarattığı bu sahte tF lere «Hedefsiz buseler» deki V£ li canı ancak onlar kadar dg gerli iki sanatkâr verebilirdi. labalık sahnelerde yalnız a bp biribirlerini yadırgıyan di ğer sanatkârların uyan dardıklaf? sağa hava, ancak Şaziye, Raşi Kemal birleşmesinde Mani kalpleri sarıyor, can kulağını A eeiriyii «Hedefsiz o buseleri Şaziye - Kemal “yardımile Keti Riza İklim rdı. Raşit Rızaya daha üstün re temenni ederken i hem p y iyeceğiz. “3 detmeden batarken» ezel «Kurtlar» da Raşit Ri