Sahife 8 AKŞAM Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ 5 Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur $ Tefrika No. 367 Ahmet Vefik paşa bir gün dev- ren Mudanyaya gelir. Rumlar pek harap olan kilizelerini tamir için müsaade ie 1 etmişi şler, fakat tamirat parasını tedarikte müşkü- lâta uğ imei Bunu duyan vali paşa mimarları Rum va- tanda; > eylemelerini Rumlar ii anma... m arasının kilise tamirine git- sila de pek canları yanar, Mudamyayp er bi dermiş müslümanlar için bir inşasına sma sürür bu defa da hıristiyanlaı rdan wvelce müslü- mabeyin ile mubabe: mek istiyerek vilâyetlere m dahiliye nezaretile muhabere edil mesi emrini vermişti. in Sait paşa mabeyin vel iriğa bizzat yazdığı bi ve Bursada vergi in wşek ve ağır gittiği- ni ire Ahmet Vefik paşayı tekdir etmi Valiler yalnız dahiliye nezare- si usulüne riayet edim ederdi! Sait paşanın bu teletafini alın- icap lan Sait imzalı telgrafı aldım) diye ia ile başlıyan bir tek grafname yazar ve Bursada (Zehi tasavvuru batıl! Zehi Bas yali muhal!) Bursa müddelumumi muavini izah şe Adi rı Ce paşan güzeşte maaşları Bursaya hav: sir olu: i Ahmet Vefik paşayı hiç sevmediği lecek olursa Maile dakikasında tesviye Kiye sani . ri kadın Ahmet - Vefik mat eder; saa- tini kayar iy paşanın göz- lüğünü t kaybol lan şe ylerin serme ie ber verdiklerinden bunun için kö- yünden Bursaya kadar geldiğini söyler, ime paşa alna biraz ie derir; münasip bir saat alır; te vi takar; nd ça- gırır — ilani Ben kayıpları eve rum, amma taze iken bulur Sen vaktini geçirmişsin! Simdi en bu saati al, kullan! Bir daha gaibin olursa 48 saat geçirmeden müra caat et! Diyerek mutayyeben iade eder. Bursa caddelerini tevsi eylediği sırada (Yürüyen dede) ek bir türbeyi yıktırmağa üz! rür, Ülema ve eşraftan bazılarile beraber türbenin lr gider. — Yürü! Ya dede! ig ei kere nida eder sonra: hazretleri elbette yü- köyüne rüyüp ni Ayak altında kal mıyacek ya! yip ani “Ahmet Vefi mesi mesele- sinde (H. gesi a sefir idi. Babıâliyi: — Suriyeye asker uçurunuz! Payiz ikaz etti. Büyük devletler işe eki — sma Vefik efendi Fi miyesindeki Mi a kin vakit kazanmağa lüzum Sariyeye gönderilecek Avruj askeri hakkında aktolunacak kon- Ferik dair Babıâliden gelen şif- İİ reli talimatı, konferansın şekli ve müzakere edeceği maddeler te- raşşuh edinciye kadar sakladı; En Rene yüz Karşı Rk sai İn bilen Fransa hükümetinin tali- o da inkâr da devam etti. Nihayet Âli paşa talimatı açık telgrafla iri pişer met Vefik del inkâra e kalmadı. Fakat bu defa da müzakereye imdi için mu- akkaten Paristen savuştu, Fransada efkâr sükünet bulun- geçilerek yalnız altı bin kişilik küçük bir ares £ gön- derilmesi takarrür eyledi. Âli paşadan da hiç boşlanmı yan Ahmet Vefik paşa bu yeka? naklettikçe atıp tutmaktan nefsi- ni menedemez: — Âli paşa hınzırı öyle müşkül demde bana resmen yalan söy- letti! Derdi. Pariste elçi iken bir gece e cü Napolyon tiyatroda elçileri d. vetle her Dn bi suretle ii z fatlar ediy. mparatoj ını imparatorun hatırına ge- tirir, Napolyon — O bir garip adam- dır; biraz boşboğazdır da! Ojeni — Daha iyi. Bakalım ne- ler söyler. Ahmet Vefik paşa başında bü- yük püsküllü Ya gözünde tek gözlüğü ile geliri imparator ve va ği Ojeni Avrupada kadınlığın ii in- rbesti a! hak ibülüti Atamın faydalarından be- “Ben kayıpları bulurum amma e iken.. Sen vaktini geçirmişsin!,, mlerde kapatmalarında kis- kanka başka sebep olup olma- | ii ğını sorar, et Vefik paşa da: — Şarklılar müvesyis adamlar- da Doğan çocuklarının babala- rını tesbit etmek iel Cevabını verir, Ahmet Vefik paşanın Paris s€- faretinde Osmanlı ziyaretçilere iyi muamele etmediği Babiğliye ak- setmişti, Babıâli bu madde hak- kında Ahmet Vefik paşanın dik- kat nazarını celbetmek istedi; © da şu rdi: aralardan aç kalan bizim sefarete hücum etmektedir. Sefa- ret ise imaret değildir! vor ne yüz verilmek mümkün yor.) (Mabadi var) Nahit, Zehra ile konuşurken, du- yüzüne gözlerinin içini yaktığı, güzel sesle İliklerine loğurup, gidenin yerine bir baş- nı k kj te bulamı- — Akşam'ın ye tefrikası No. 4 NİKÂHSIZLAR A AŞAMADA 7 Teşrinievvel 1934 Yazan : Selâm ile kendine çekemişti?.. Ss sevdadan meiğile ei O sevdadan b çıkarı v neee t uğruna s8 dalı yes oynam, Zehra eğ eyi kendini sat- mıştı. Nahidin iyi para kazandığını m gal yon bea u öğrendikte, ie bu gülüşün sbangine, bu meşe- Nahitle iyice anlaşmak: PR ayla pek çabuk rma mış — kahkahası altında gizle m vie kin vardı. Haya eyağılk bir Deyi sürmeğe, para e nihay mah- ırmak isti Hayatın hakiki zevkini e rzusu gönlünde yer et oriçe Oje- | hi devleti vi m de çağır rılması İzmir mektupları (Baş tarafı 7 inci sahifede), 0 yz” rakamlara nazaran ka son haftasına nazaran bugün ziyette salâh asarı a ve umum satış yekünu 000 bin nun için Anaya güzel deği si Güzel, fak. mbel elleri ç vi için mi yardm Eİ Me okı yeli Lo- kaale hi; pan kaç tane kız, birdenbire eldir olmuş" lar, sinema sayesinde servet yap- mışlar, sultan gibi hayat sürme, başlamışlardı... Onun da sesi gü- zeldi. Halk içinde şarkı ii kendini âleme tanıtsa, meşhür v. mi; yı isi ki âlemi m mıydı?.. Si- Bari- Günü günündek, den ayırt edilmiyen yaman ya- pan, dakikayı dakikaya benzetmi- ye bu neşeli kıza iyice bağlan- Eğer Zehra: «Karını bırak, seninle e başmizi alıp ve ai olacaktı elim, ma eş diye ok eri > Fatma? Fatma evinde ve fabrikada siz sadasız şalışıyor, arada nir bir köşeye yirmi beş kuruş atıyor, biriktirdiği bir kaç lira ile koca- sına ya kravat, ya bir el ya gömlek alıyor, bir sakin ömür içinde gene kendi: aroldu- ğunu ihsas ediyor; zi her i gibi bakıyor. ir zaman sonra ayni ha- raret ve ayni samimiyetle Zehraya çuvala yakın balanmaktdır nema yıldızları şöyle dursun, söylediğini düşünerek kuduruyor- rağ eler an — ki şurda a şarkı söyliyen | d Sahi Ke kekemikezii Bund LE hin ul e veri 170 tini çu | de bin kat güzel miydi?.. dık gördükleri korkulu bir rüyay- al muamele görmüştür. Geriye re bu e im ex ye 130 bin çuval kalmıştır, Vaziyet, ahidi ilk basamak yapma: ara azalıyordu. Zehra çalışmı- satışa müstait, fiatler v2 ieilin m koydu. Fabrikadaki — Senay Haftanın dört günü fabri- 29 eylülde Hamburg piyasası nu biliyordu, Bu nüfuzdan istifa- | kaya gelmiyordu... Birer ikişer kilo itibarile şöyle idi: de edebilirdi. biriktirdiği paralar, nikâhlı karı- : lori el Aynada bir eme baktı, bir | sının çekmesinden alınıyor, nikâh- Ki “| de Fatmanın kansız dudaklarını, | sızın a veriliyordu... Zeh- 9 22 cılız vücudunu, çöl . avurtlarını | raya bir hal olmuştu. Mia süs 10 24 gözönüne getirdi. Nahidi elde et- | se, eğlenceye doymuyordu... AE A gok kolaydı. al farkında le N 3 teşrinieyvele kadar yapılan lemmr hakk le, konuş” du. O, hiç bir şeyin fark ihracat 12 milyon kiloyu müteca- ğa ha — İ gı | değildi, Kara gün için biriktirilen vwizdir. a piyasanın a n- paraların çarçur olduğunu, yarın dan itibaren 22 eylüle mi ae Jan ihracat memleketler üzerini şöyle tesbit emiş “my senesinde 933 de Ki ve dani 6,319,674 4,571,602 bikere” 2,77B,825. 1,912,870 Fransa 118,185 139,635 Amerik 22,756 58,260 İtalya 1,232,310 O 994,653 Müz 32,308 Muhtelif Memle. o 14,246 18,670 Yekün 10,285,996 24 727.998 Aradaki farkın sebe) x yasasının daha erken açı ihracatın daha evvel ye eg masıdır, “İncirin vaziyeti Bu meyanda incir ihracatımızı tesbit etmek faydalı olacaktır mü- taleasındayız. yi senesinde 933 de Almanya ve şimal Avrupaya esi 871,050 424,592 İngiltere 3.234.957 1,564,320 Fransa 776,126 © 217,298 Ameri 187,081 © 228.643 İtalya 401,535 o 222,571 Avustralya 194,627 isi 460,979 Muhtelif Memle. 343,823 2.752 Yekü Btk) 3.315.782 i Geçen ve bu ne ihracatı ara- sında fark ta Pei Piyasanın bu sene, geçen yıla nisbetle yirmi gün kam İm m A dırtmağa başladı. Nahidi kai da bulunca, ona sanki ehemmiyet vermi; görünür, kıpkızıl rşisin- kai ludaklarını ısırarak, vücu- ai yaltaklandırarak, ya şarki- a başlar, ya kahkahalar savurup, keder aşiftece şakalar ya- ir her sabah, ei bu ses »— Günaydin Ni Sözünü fırlatır, army iç- ler yakan sesini duyururdu: kim baktı Zehra. it, perişan ii kızın yürekler hoplatan : fındıkçılığını, ustaca yaltaklanmalarını hatırlı- ar? ensesindeki ehemmi- yetsiz bir YA muayene ettir- diğini, onu her fırsatta nasıl sar- ei nasıl kendinden ge- EA e girdiğini hatırlıyordu. | © Peki arama Zak ma Lİ sakladıkları paranın, bugü- zevkine harcandığını görmü- ii Nahit işi va serseriliğe vur- du, Artık içiyor, meyhanelerde geziyordu. Fatma bazan, kocası- nın kanlı gözlerine bakar da, içinden: «Zavallı Nahit, ölen çocuğunu bir türlü unutamıyor» diye düşü- mürdü. Halbuki sani bir tek düşün- cesi vardı: Fakat günler yesil irene isi brika- Bu sözlerin arkasından savurdu- ğu kahkaha, Nahidin Kalekinüsi ll Bir gün, soğuk bir kânun göni, boya lâboratuvarında yalnızdı.. Elinde, altın eritmeğe mahsus i bikle çanaklar vardı. Bu aletlere O göyeneki ilelele möeüzermki. |