AKŞAM Sahife 7 Pariste güzel sanatlar sergisine benziyen bir mezarlık: Pere Lachaise Kabristanda 3000 heykel var. Fransız heykeltraşları en büyük eserleri burada bırakmışlar Paris (Hususi) — Parisin meş- hur bir mezarlığı var: (Per La şez) Pöre Lachaise... Genişliği bir buçuk kilometre. Karacaah: met mezarlığının beş misli büyük lüğünde bir şey!.. Yalnız içinde 3000 i mütecaviz heykel ve 4800 betondan yapılmış lâhit mevcut. Her Iâhit bir abide, her mezar bir ev gibi. Kabirlerin içine demir kapılardan giriliyor. En basit bir in mezarında bile ibadet edi- lecek, oturulacak, çiçek konacak yerler we Büyük kapısından içeri girer ken bir taşın üstüne hakkedilmiş şöyle bir lâvha gözünüze çarpı- yor: «Parisli; Fransız olduğu için değil, bu mezarlığın sahibi bulunduğu için iftihar eder.» Çok doğru! Burası bir mezar Hik değil, dünyanm en büyük gü- zel sanatlar sergisi... Fransız heykeltraşları en bü yük eserlerini söğüt ağaçlarının gölgelediği bu kayaların üzerine kazıp bırakmışlar: Yalnız, kab. ristanın methalinde bundan 80 sene evvel yapılmış bir heykel yar ki, «Jokond» un tablosu kadar meşhur!... Genç bir şair çok sev. diği karısım kaybetmiş.. Ancak üç ay beraber yaşamışlar. Karısına bir lâhit yaptırmıs., Adetâ küçük bir saray: Demir kapılarını dün- yanın en güzel gülleri örtmüş. Mezarın üstünde karısının bir li var: Yaşlı gözlerle kol rini aşmış birisini bekliyor. Kan şisna da kendi heykelini yaptır. : Dağmık saçlar, öne doğru üş perişan bir kafa.. Şiir ya Elinde göz yaşlarile ıslan- mış kâğıt duruyor... Kâğrtta şu Yazılar vari «Ey bana hayat veren kadın! Seni benden alan kuvvete lânet olsun!... Göğüste taşınan bir çiçek kadar bie yaşamadım.. Seni solup düştü zannediyorlar. Onların bah- tı solup düşsün!., Sen yaşıyorsun. Kalbimde, dimağımda yaşıyor. sun. Ağlamadan beni bekle! Gü- zel gözlerin yıpranmasın.. Keçe gibi kararan içim gözlerinin ışığı ile aydınlanacak.. Sabret! Ya- kında ben de yanma / gelece- Öbür tarafta meşhur Alfred de Müssetin heykeli duruyor.. Hey. kelin elinde bir kitabe var. Üze- rinde şu yazılar okunuyor: «Aziz dostlarım!. Ben ne za- ölürsem mezarımı, çok sev- it dallarının altında ya- » Beni söğüt ağacının gölge- » Ebediyete kadar her nefes'alışle, söğüt kokuları ruhumun içine kadar işlesin!» Fransız hükümeti büyük edibini vasiyetini harfi harfine tutmu, Kabir, kocaman bir söğüt ağacı nın köküne dayalı duruyor. Dal- ar, altındaki Mussetin heykeline gölge oluyor! «Danton» un mezeri meşhut bir komünistin lâhdi var. Üzerinde kahkaha çeken bir re- #im duruyor.. Elile kendisini zi ret edenleri gösteriyor ve açabil diği kadar ağzını gererek gi yor: Altında şu sözler yazılı! «Zavallı ahmaklar! Kimi ziya- vet ediyorsunuz. Ölülerin kemik- lerinden bile, testilerine şarap doldurmak işin para koparan par pazların sarhoş kafalarından il Pöre Lachalse me: ham alarak geliyorsumuz!... Acr- rim sizel.. Barakm bizi, bırakın kömiklerimizi; rahat rahat ağaç- ların köklerine gübre olarak erl- yelim!.. Bize ağlıyacağmıza ken- dinize ağlayım.. Bizi ölü, kendini- Zi yapiyor zannediyorsunuz! Za- | vallılar!.. On bin kere, on bin defa | zavallılar)...» Kabristanın bir tarafında tunç- tan bir heykel gördüm... Boylubo- yuna yerde yatıyor... Kafasında kan ve yaralar... Saçları bir çar mur birikintisinin içine girmiş... Suikaste uğramış bir devlet ada Hanın heykeli imiş bu!.. Galiba ihtilâl den biraz evvel krallar tara- fından öldürtülmüş... Başına isa- bet eden beyaz bir mermerin üze- rine gu yazıları kazmışlar: «Kanlı kafasını çamurların içi- ne gömerek can veren bu adami ziyarete gelenler!.. Bilhassa sen ey Fransız genci!., Onun gibi ok. um hayatında iken gömülmek istemediğini bilâkis yakılıp külü nün elde edilmesini vasiyet ettiği takdirde o adam Perlâşez mezar- lığının fırınında belediye tarafın. dan yakılarak külü bir kutu için- de muhafaza ediliyo Bunun için Paris belediyesi bü yük masraf ihtiyar etmiştir. Bir kere «Perlâşez kabristanıni bir tarafında muazzam iki firm inşa ettirmiş. Nöbetle her fırın altı ay, | mütemadiyen yanıyor. Bir in san vücudunun kalker halini ela bilmesi için 1600 derecei hara- arlığına giriş yeri vette bir saat mütemadiyen yan- ması lâzemdir... Fırının yanında kocaman bir de kilisenin inşasına mecburiyet hasıl olmuş... Çünkü Fransanın müitaassıp papazları ölüsünü yakmak istiyen adamın techiz ve tekfini merasimini yap- miyorlar... Âdeta afaroz ediyor- lar... Ölüyü hiç bir katolik kilise- si kabul etmiyor. Onun için Fran- #u bükümeti bunlara mahsus ayrı bir kilise yapmış! Ölüleri yakan adamın bana ver- diği izahata göre Pariste vasati bir hesapla günde ancak 10 ölü yakılabiliyormuş... — «Perlâşez» mezarlığının. ölü yakıcısı yirmi dört, yirmi beş yaşlarında genç, yakışıklı, munis bir delikanlıdır! Hayatından ve işinden çok mem- mun! Korkunç cesetleri, bir sevgiliye sarılır gibi kavrayıp sinesine ba: tıran bu adamı tesadüfen bir ölü- Yü fırına atarken gördüm... Korkunç bir şey!., Cesedi bir medeni tekerleğin üzerine koyup onu arkadan bir tekme ile öyle lö- kayt fırma yuvarlayışı ver ki gayri ihtiyari olduğum yerde ti yedim, Sonra yüzüme bakıp güldi dü: — Ne yapalım hayat!.. Yaşıya cağız!,, dedi... Ölüyü şöyle yakıyrola: Evvelâ kiliseye giriyorlar. Ki- ise tıpkı bir tiyatro binasına ben- ziyor... Bir sahne ve bir salon... Sahnenin ortasında bir masa. Tabutu getirip © masanın üstüne koyuyorlar... Salonda da kanape ler var... Merasimde bulunanlar orada oturuyor. Tabut masaya konulduktan sonra bir adam çıkıp ölü hakkım. da konuşmağa başlıyor.. Tam bır sırada masanın arka tarafında bir perde ile örtülmüş gizli bir kapı var. O gizli kapıdan yavaşça ölü- yü tabutun içinden çekip alıyor. lar, Tabut gene yerinde... Adam da sözüne devam ediyor... Bu öuretle salonda oturanlar ölü. nün tabutlan çıkarıldığının far- kına varmıyorlar... Ceset; ölü ya- kıcının kucağında fırın dairesine getiriliyor. Muhakkak ölünün ak- rabasından iki kişi hazır buluna caktır. Ceset fırma atılıp kömür haline gelinciye kadar orada du- ruyorlar.... Bundan sonraki iş bir teknik işidir, Esat Mahmut Fındık hakkında tetkikat Tesbzon 27 (A.A) — Barselon Ucaret mümessili Cahit bey buraya gelerek yumurta ve fındık işleri le tetkikatta bulunmuştur. Tetrika No. 70 «bbür gün Tsarskoe Selo yazlık sarayına kendim gide- ceğim, Fakat kendi fikrime xe gelecek ay içinde Çar İngilte- reye gidemiyecektir. Vaziyet olu- nan evrakın tetkiki bi dar kendisine harice gitmek için müsaade verilmesine ihtimal yok gibi kıştırmamanızı Ben de kendisine böyle bir ni- yetim olmadığını temin ettim. Şu kadar var ki imparatorun selâme- #i için her şeyin yapılmasını İngil- tere çok arzu ediyor. de imparatoriçe Marieye hemşi- resi kraliçe Aleksandra tarafın- dan gönderilen bazı mektupları vermek için müsaade istediğini bildiriyor. Fakat Kerenski böyle bir müsaadede bulunduğu takdir- de hükümetin müfritler tarafın- dan entrikaya teşvik etmekle it- ham edileceğini sefire bildirmiş- tir. Fransanın tavur ve hareketi Petrograttaki İngiliz sefirinden gelen yukarıdaki telgrafnameler- den Rus imparatoru ailesi etrafı na gerilen ağın gittikçe darlaştı rıldığı ve Çarın Rusyadan çıkma- sına muhalif cereyanın şimdiden kuvvet bulduğu anlaşılıyordu. M. Kerenskinin de Çarın Rusyadan gitmesine hükümet namına mü- saade vw k mesuliyetini üzeri. ne almağa hazırlanmadığı da aşi kâr görülüyordu. Sir Cörç Buchanandan * gelen son telgraf üzerine harp kabinesi mesele hakkında görüşmeğe lü- zum görmüştü. Çar ailesini İngil- tereye çekmek için yaptığımız da- veti ame etmek © müşkülâtimin. arttığı aşikârdi. Fransada efkârı umumiye Ça- rın müttefikin memleketlerinden birinde ikamet eylemesine muha- Nif bir vaziyet almıştı. Çünkü Çarın garplı müttefikle- Tin memleketine gelmesi ile Rus. yadaki ihtilâlci anasırın bu dev- etlere karşı şüpheleri artacı dan korkuluyordu. Halbuki Rus ordusunun garplı müttefikler ile birlikte harbe devam edebilmesi için mezkür ihtilâlci anasırın mü- zaheret göstermesi elzem idi, Fransadaki efkârin Çarın kur- tarılması eleyhinde olduğunu te- Yit için 22 nisanda Paristeki İn- gilliz sefiri lort Bertieden hariciye Bazırıma gelen bir mektubu göste- receğim. Mumaileyh mektubunda Rusya imparatorunun ve ailesinin İngil- tereye davet edilmesi tasavvuru" nun vücut bulmamasından mem- muniyetini izhar ettikten sonra de- miştir kiz «— Çar İngiltereye geti zaman Almanlar eski imparato- Tun İngilterenin hodbin siyaseti ve İngiltereni Rusyada nifak çıkarmak istedi zaman Çarlığı inde etmek istiye- ceği yolunda haberler dağıtacak- lardır. Bu haberlere Rusyadaki müfrit sosyalistler de inanacak- lardır. Rusyanın sabık imparatoru ile ailesinin Fransaya kabul edilece- ğini ve hoş görüleceğini zannet- mem, Rusya imparatoriçesi yak nız doğuşu itibarile değil, hissi- yatı ile de tam bir Bochedir. (Boc- LoydCorcun harphatıratı Umumi harbin esrarı he (boş) Fransızların Almanları tahkir için kullandıkları tabire dir) Rusya imparatoriçe Almanya anlüşması için her çareye baş vurmuştu. Farnsada imparatori- çeye bir cani, yahut deli bir cani nazarile bakılıyor. Rusya impara- toru İse zâfı ve imparatoriçenin akıl hocalığı ile hareket eylemesi itibarile mücrim addolumuyor.» Nihayet İngilterede de Çarın gelmesi aleyhinde bir hareket başladı. Bunun işçi | sınıfı ma- | hafili arasında kuvvetli bir hare- ket olduğu anlaşıldı. Fakat me- selenin mihei akibeti Rusya hükü- metinin kendi hareketi yün etti, Zaten bu hükümet Ça- rin memleketin haricine gitmesi- ne karşı mütemadiyen güclük çı- karmışt Petrograttaki İngiliz sefiri 15 nisan 1917 tarihinde çektiği bir tolgrafnamede vaziyeti hayli mu- fassal olarak izah eylemiştir. İngiliz sefiri telgrafnamesinde Çarın İngiltereye getirilmesi te- şebbüsünün âkilâne bir hareket olacağını pek şüpheli addeyledi- Zini söyledikten sonra bir gün ev- vel Rusya başvekili ile görüşürk: imparatorun Kırımda Livadyada- ki sarayına neden gönderilmedi. i sorduğunu ve burada imps- ratoru hem tecrit etmek, hem de hayatını muhafaza etmek kolay olacağını anlattığını bildiriyordu. Rusya başvekili cevaben demişr- — tir kiz «Çarı Kırma seyahati çolğ ciddi tehlikelere sebep olabilir, Ben kendim imparatorun Rusyağ dan çıkmasını istiyorum. Çünki Rusyada bulundukça Çarlığın ia» desi için her an bir hareket çıkt ması mümkün ve muhtemeldir, Halbuki Rusyada mukabil ihti; lâl alâimi “belirecek olursa Çi in müthiş tehlikeler doğuracı tir. Sefir telgrafnamesine devan la demiştir ki: «Rus başvekilininğ sözlerinden Çarın İngiltereğe geli mesine hâlâ İngiliz hükümeti made edeceğini zanneylediği anlaşılıyor.» Başvekilin bu sözlerine karşi ben derhal şu mülâhazayı kaydeti tim: «İngiltereye k-rşı p- dost ole mıyan Ruiyadski müfrit sol fıra kalar ile Alman ajanları Çarı İngilterede bulunuşunu Rusyadakdi efkârı umumiyeyi İngilizlerin aleyhine çevirmek üzere alet olar rak kullanscaklardır...» * İngiliz sefiri Rus başvekili ilg mülâkatının sonunda Çarın Fran, saya gitmesi iyi olacağını “telkin etmiştir. Ertesi günü İngiliz sefiri Lon-' draya gönderdiği bir mektupta Çarın Kırımda Livadyaya gitme- si için müsaade edilmesini prens Lovoflan istediğini ve lâkin pren- sin Çarı Kırma götürecek trenin yolda amele tarafından durduru- larak hayatı tehlikede ka dan korktuğunu söyledi muşta Rusya hükümetinin kararsızlığı Rusya hükümetinin kararsızlığı aşikârdı. Bir taraflan Çarın se- lâmeti ve emniyeti mesuliyeti. den kurtulmak istiyordu. Diğer taraftan da Çarın emin bir ma- halle naklinden dolayı müfrit sol cenah fırkalarının hiddetlenece- ğinden korkuyordu. ği i yar (Arkası var)