Yazan! AKDENİZDE TÜRK AKINCILARI İSKENDER FAHREDDİN Tefrika No. 168 ( Jüzetta ) bütün eşyâsı sarı bir odada yatıyordu.. Başı ucunda bir şamdan yanıyordu. Venedik dilberi gözlerini açınca ba cehennem zebani ğırdı: “Defolun, ileril, Ahmet paşa kimseye sezdirme- den Mn koynundan Mor rı almıştı. Biraz sonra, başı anlari nağın misafir odalarından birine götürüp yatırdılar. Af, yon çeken misafirler yavaş yavaş köşede buc. ıyorlar. 1. Çengilerin şarkıları gittikçe yn Ahmet paşa, Mürüdin « evine a kaç adam göndererek, lan derhal serbes bırakıl. masını emre! ri i aptan adamlarından bir kaçı e bi binerek Kum- iza gitmişlerdi. (düzetta) yı nereye götürüyorlar? Kumkapının büyük surlara yas- lanan sırtında, bahçe ortasında yeşil boyalı bir köşk... Sokakta gece yarısından insan sesi işitmiyen köpeklerin bavlaması.. Yıldızsız... Korkunç bir gök.. ir sahile vuran lo- dos dalgaları Ve bir ayağını Venediğe attı- ğından emin... Yatağında mışıl mışıl uyuyan genç bir kadın... Jü- zetta, Kaptan paşanın bear o önünde &3i Köpeklerin havlaması ğü ler pembe bulutlar liriy, rd müjdecileri çoğalıyor. d 'oşkun lodos dalgaları yüksek ken, Ahm. biri bahçede nöbetçi k de köşkün kapısını ali içeriye dalmıştı. Odalür birer birer açılıp kapa- Uşaklar, ikisi ilan ear rek odadan içeri girdiler. © Jüzetta bütün eşyasını bu oda- da ha: slam Sandığı. Elbise- leri., Ve geniş bir sedirin üzerin- ikandad. Bine buldan kinden! belliydi. leşmişti. Uzun kirpiklerinin gök gelediği yüzünde uşakları bile çi- JJeden çıkaran bir cazibe vardı. Kaptan paşanın adamları yata- ğın başında durdular... Ve tekrar öksürdüler. Jüzetta esniyerek yavaş yavaş gözlerini açıyordu, ne?! Hayalet mi..? Cehennem zeba- e mi..? Kimdir bunlar..? tta İki ellerile yüzü- nü kapadı e şeytanlar..! Zeba- niler..! Uşallıdan ği yi bir sesle mirıldar Sizi eşyaları- nızla beraber bada ğet geldik! Ve- nediğe hareket edecek gemi sizi bekliyor! Jüzetta bu müjdeyi ai yüzünden çekti. ras kaldı, duyunca .. Başını — Sinyör Skonto nerede? — Gemide... Köşkün anahta- rım bize Setli. Sizi almağa gel- dik. Jüzetta derhal Yetti fırladı. endiı lktı.. Uşaklar rini kapıya eüieeeie Ve ii Deri başlad k ki, sinyör Skonto, Ve- nedik e aldatmamıştı! Jüzetta bütün şü; ve tered- ii manasız olduğunu an- giyinm. aştı, vi sonra yi sancağını an gemi; yak basacağın- Eee emin ai eşyasını sandi- mağ yeni mr Saçla- Kol altın bile- li iri cevap verdi: — Atlarımız kapıda bekliyor... — Sinyör arabasını niçin gön- BD ermedi? — Yolları mama . Atla daha çabuk gideriz di Bahçeye seri; Sandığı bir ata yüklediler... Ve a kuv- Meg va > a süvari de öne bi Oi alaz karan! odos dalgaları İieilerie. Rüzgâr e Yavaş Xevağ al çıktılar. Jüzetta sevinç ve neşe içinde.. Ne yapacağını, ne söyliyeceğini bilmiyordu. Venedik dilberi çok kıskanç bir ğı bu kısa günler içinde, pre (Klio) nun meydana çıktığını ve in evinde yerleştiğini öğ- aradi Bizans prensesile baş- başa bırakarak, güzel İstanbul- dan ayrılmak ta anç ve duy- gulu bir kadın için kolay ye Ortalık Meze güze! ler ve geniş ağaçlı eme ata en süzelliği öyayakla çıkıyor- ri nın kalbi koparcasına çarpmağa başlamıştı. Biraz sonra mi çitin «Belki her şeyi » düşüncesile gözlerini LİLİ ka Gidiyorlardı. (Arkası var) | Her akşam | bir hikâye * Masanın üstü hep meşhur ha ie müthiş maceraları- nı anlatan kitaplarla dolu idi. Şorlek Hakmar, eg lar, Nikkarterler, Abdi Necd. ve dere seda ro- manı bitirdi! z bir ei ayağa e kalker. pi öl ağzına soktu, Şarlok beri mesvari ağzını çarpıttı. Hiç sebep olmadığı Ela ileriledi. Du. vara kulağını dayadı. Dışarısını uzun uzun dinledi. ari dâhi # Hattâ yakında bi yazıhane açmağı, hususi lis h fiyeliği yapmağı düşünüyordu. kuduğu her müthiş macerayı bitirince kendisini kaybeder, ge- celeri boş koridorlarda dolaşır, sebepsiz yere iie dinlerdi. Şimdiki halde büyük b n sahibi e r sevgilim Diye ülümsedi, Emel on şanlısı idi. Yakında övlömetiliMi di. Emel: — Haydi artık hazırlanalım.. rey ise ör a m Elek, dedi. sesenin yıldö- nümü SN Böbün iz el "köşkün ko- caman bi yük bir kır eğlencesi terti; ia di. Abdi anne ike aşağı- ya bahçeye indi. Her şey hazırdı. Bahçede yük bir sofra kurulmuştu. Sofra- nın üstü çeşit çeşit yiyeceklerle, ceklerle dolu idi. ge bea vaş yavaş müessesenin si tün memurları, müdürleri, kâti leri, daktiloları enes bekledi. yet herkes tamamlanınca sof- raya rai lar. Mİ kendisi- ne çok emniyet ettiği müdür mua- vini kadehini kaldırdı: z Müdür muavininin arkasından son derece doğru; son derece na- muslu bir adam olan' umumi mu- Marsha ayağa kalktı: — Ben de şunu ii edeyim ki bizim - patronumuzu: yanında Natpinkertonlar, göre İH ler, Pik ş para etmez.. bir alkış koptu. Abdi içinden sarhoş olmuştu. Muhase- beci fevkalâde doğru, fevkalâde namuslu bir adam olduğu için her süzüne itimat edebilirdi. YY a oturan nişanlısı indi kulağına iğilerek fısılda- dız — Bilsen seni mr asan En çok; dehana ın: benim!... Acaba Abdi line mı idi? Saü detin bu derecesi tasavvur edile- mezdi: İşte di yazarim. Bizi Iç yüzleri İ bakması anlıyordu ki o da kendisini hâlâ seviyor... Bu da erkeğin gururunu okşadı. İki kadın tarafından Mn sevilmek!.. Az şey mi?.. ie Gü sonra a bir kısmı k çıktı, Bir kısmı bah- çede dolaşmağa Tadi abe nin arkasında gayet sık Ka büyük bir koru vardı. A nun bahçede Gine am çi yanına yak — Beyefendi.. dedi Komşuya hırsız girmiş. Fakat gürültü olun- ca herif duvardan li bizim bahçeye geçmiş.. m koruya, yahut bahçeye Ee Abdi: — Ne?., dedi, m mı?.. Me- sele bileği Hemen bu esrarengiz leriğideki Gilkenği m sani- ye sonra ilk ipucu elime geçecek.. Mi yukarıdan evvelâ pipomu g*- gelince ez en İeitşi rını çarpıttı. z hır- sız takip Melek *kaildi, İşte gi am ba Şarlok Holmes olmuş klarının * HE ei si da başladı. yoktu. Bahçe: şü zük sardağa yaklaşınca bir fısıltı lâde emip etti; muavini ile Jısı vardı. sireni ısı müdür muavininin göğ başını dayamıştı. Müdür muavini: — Salak, aptal, budala... Kem- disinin m en imi bir işgale hafiyesi olduğuna ii .- Saf- rada beni: ” sonra ap- talın ağzı kulaklarına varıyordu. Emel ne diye ya eşekle Gİ d — Ah şekerim.. nim o salak Abdiyi sevdiğimi mi zannediyor- sun?.. Ne yapalım.. iri ea Herifte para » Serseı bir de ye an alya açacakmı: dışarıda esraren- giz map takip ededursun biz seninle ne güzel aşk sahneleri ge- çiririz. Evlenmeme memnun ol- malısın... Ç Abdi ninden döndü. beke üürileğii sila ne olursa olsun maneviyatı bozul- ği Bu g seyr hırsızı m ıp kendisini der: sere bir #7 bafiyesi Bihin herkese anlat e Koru; ii man rafta ayakla elat sakin gayet yavaş bir konuşma kulağ ilişti, Bu son derece kendisine iz iği gayet namuslu umumi becinin sesi idi. Muhase- ip fabrikanın sahibi ile könüğüğor, diyord u ki: — Ben size iyi bir senet ak Abdinin mührü Me yere bana aa sak vardır. la karşıda paraları çıtır Abdi ideler "kalaklaım i irin rks rdu. hasebecinin bu sözleri de: onu yıldırmadı. Hırsızı aramağa de- etti, Korunun en tenha köşe- sinde bir fıkırtı işitti. Dalların arasından kendisine büyük bir hürmet beslediği muhterem ha- # Radyo 10 Eylül pazari pazartesi İstanbul £ 18,30 İn ders, Dee 19,30 Türk mı ii 21,45 haberler, 22 pi se orkestra konser, 2245 23 reklâmlar 3,15 di musikisi, 24 lm 2, 05 "dans mu“ sikisinin devamı. m.) (55 20,1 plâk, 21,10 kel 31 40 çi çiğan E— i sikisi, 32 Rayterin idaresinde erke i 24,10 Len v “ Mene ni Baker ağ (470 m.) — 18,5 iü plak 19.20 müsahabe, almanca haberler, 20: 5 20, 2 kei kon 20,55 ıları, 21:20 müsaha- meli Vana ir .) — 20,35 köylü a in 20 müsahabe, 21,30 köylü in devamı, 22,20 bildirilmemiş- Be 22.55 Brahmsın eserlerinden piya- | | no konseri, 23,30 haberler, 23,50 dans, plâk. musikisi, 1,15 11 Eylül salı i İstanbul ; ee gi neşriyatı, o 19 Mesut ne rafından çocuklara 0 Türk müs neşriyatı? ğ mal Ke m.) 0,50 rada yo tiyatrosu, 32. 3 Mb 2. 53 oda isi, (flüt, obove v rpa aletle» rile), 24 Bişi 24.20 düne zeki Tİ Viyana m.) — 20,15 memle- ket lele 20 35 saat ayarı, haber | ve ie eserlerin İz 30 rışık neşriyat, 2 si mek 23,50 Gm wasikisi, 4 i De Muhterem ha- wnefendinin ak saçları vardı, Yap elliyi el Mi p a faziletten bahsederdi onu ak saçlı bir DA bereli olarak tanırdı. yi eriği Böyle fıkır tir l eri o ak saçlı, muhte i imi idi, Muhterem yi ğ çeri sa dibine mües- seseye Yi 18 yaşında bir kâtip muavinini iin rim ru. Han nımefendi tu. Zaman za- man 18 yaşındaki gencin dudak- larını parmaklari! # bahçenin?.. diye sanki vücudu- nun bir tarafı gıdıklanıyormuş gis bi gülüyordu. maneviyatı berbat olmuş“ tu. Korudan bahçeye dö sında bir fısıltı vardı. Bu kad n küçük d. m derece seven tile e her zaman himaye ei genç kâtipti, Küçük daktilo: — Koca salak., diyordu. Ken- disini seviyorum, aşkından ölü- — Fakat sen de ne âşık il ya Pyar yapayım ruhum.. H. nin On sa ma hedi. yeler » ikimizin de işine yi Sa le; Sen selini - > Abdi N. 5 UN erd