29 Ağustos 1934 AKŞAM AKDENİZDE TÜRK AKINCILARI Yazan * Murat, ararken, karanlıkta bir ses işitti İSKENDER FAHREDDİN Tetrika No. 157 Tekfur sarayının mahzenlerinde karısinı “ Sen beni affet, rabbim! Herkes beni ölmüş biliyor. Halbuki ben hizmeti Biraz daha ilerilemişlerdi. Murat, karısını burada bula Bun ummasaydı, bu tehlikeli mah- Zenlerde dolaşır mıydı? ihtiyar Balatlı elindeki meşale- ri hücrelere bi- Ter birer uzatıyor vet Yi, önünden geçi — Orada kimse var mi? Diye sesleniyordu. Murat ihtiyar Rumun anlattığı maceradan çok ürkmüştü. Uzun senelerdenberi metruk kalan Tek- fur sarayının bodrumları bakika- ten korkulacak kadar karanlık ve ıssızdı. Etraftaki surların yıkık duvarları arasından sık sık şehre yayılan yılan ve kertenkelelerin bu ıssız mahzenlerde yuva yaptık- larma şüphe yoktu. Murat bir takım kadınların bu korkunç mahzenlerde nasıl çile çı- kardıklarına hayret ediyordu. Bu haşerat yuvalarında aklı ba- Şinda bir insanm barınmasına im- kân nu vardı?! * Murat reis Tekfur sarayının is- Giz ve esrarengiz mahzenlerinde dolaşırken, kadın yi çektiğini, ne kadı kek olduğunu dü Prenses Mar (düzetta) da birdenbire orta- dan kaybolmuştu iki karısının birden yoksuzluğu Muradı fena halde sarsmı Murat zaten kadınsız. yapıya” mazı, Onun bütün gençliği, bü- tün ömrü kadınlarin geçmemiş miydi? Murat, İstanbulun fethinde en- kazı hâlâ meydanda duran ve Kayser Teofilos (1). tarafından Arap tarzı mimarisinde inşa edil- miş olan sarayın ilitişam ve deb- debesi ve bu sarayda geçen sefa- hat âlemleri hakkındaki hikâye- leri sihirbaz (Yani) den dinle- sefahat ve eğ- lenceye fevkalâde inhimaki vardı. — Kayser Teofilos geceler Yüzlerce cariyenin kolları arasın. 'da uyurmuş. Bu kadar ince zevk- leri olan bir adamı hayırla yadet- mek gerek. Derdi ve onlar gibi muhteşem bir sarayda yaşamayı çok arzu ederdi. : Muradın hükümet başına geç- imekte arzusu yoktu. Günün birin- de (kaptanı derya) olmayı bile 'düşünmezdi. Onun yegâne zevki, muhteşem salonlarda. «yüzlerce cariyeler içinde billür kadehlerle simin ellerden» şarap içmek ve eğlenmekti. © Murat hayatta bu arzusunu tat- min edemediğinden mütecesirdi. Saçları ağarmıştı.. Gözleri Yanaklarının üstünden çenesi- e doğru inen derin çizgiler ona ILİ Kayser Teofilon | (829-842) Bağdit halifesi Elmermune İstanbul vat Fili Evyeniosu elçi oletak göndermiş Ve arzı tazimat etmini. Kayser balifesile dost olmuş ve bu. dostluğun bir. nişanesi olmak üzere Sultanahmet meydanında Arap tarzı mimarisinde muhteşem ve müzeğyen bir saray yaptır mışt. İmparator sarayım hitamından sonra Arap memleketlerinden bir gok inden neler talihsiz bir er- in etrafi kırışmıştı. ap cariyeler getiriniz ve sarayda Arap, vwsulünde, eğlentiler tertip ettirmişti. Bi Hans tarihinde Arap - Bizans desluğu yirmi har de ve kadar devam eden bir sefa: idir ki, bunun tesiri ve hatıra in İstanbulu zaptından aonraz lara kadur dillerde dolaşmıştır. i boğarak. » hiç bir zaman ihtiyarlığıni. hatir- A Muradın damarlarinda hâlâ gençliğin sönmez ateşi vardı O, güzel bir kadın gördüğü 2- man, derhal yürek çarpıntısından sarsılır ve gözleri o kadına takılıp. kalırdı. İhtiyar Rum, mahzenlere, elin. 'deki meşaleyi uzatırken, Murat, heyecan ve macera içinde geçen gençliğini hatırlıyor ve: — Jüzettayı kaybedersem, ha- yatta bir daha onun kadar. cana yakın bir kadın bulamam... -“ rek kederleniyordu. ihtiyar Rum karanlık bir kapi- nın önünde durmuştu, İçeriden ince bir ses geliyordu: — Beni yalnız bırakınız! Bu bir kadın sesiydi. Murat birdenbire bir küçük ço- cuk safiyetile sevinmişti. Onun sesine benziyor. Diyerek Rumun koluna sarıldı. ihtiyar mahzenden içeriye giri- yordu. i Ayni sesi — Kimi ariyorsunuz? - diye yükselmişti - Burası günahkâr ve muztarip insanların Allahtan öl dilenmek için iltica ettikleri me- şum bir yerdir. Yanıma sokulma- yınız... Hepiniz ölürsünüz! Murat yavaşça. — Bu ses, karımın sesi değil, Diye mırıldan: Fakat, ihtiyar Rum elindeki me- şaleyi kadının yüzünde gezdirme- ğe başlamış Murat, bu korkunç çilehaneye ilica eden kadının yüzünü iyice göremiyordu. İkisinin de tüyleri ürpermişti. Balatlı Rum, kadına sordu — Rahatını bozmak istemeyi Merak etme! Biz başka birini yoruz. Acaba buradaki bodrum- larda, senin gibi çile doldurmağa gelen başka bir kadın var mı? — Bilmiyorum., Ben bir şey bil- miyorum.. Beni yalnız bırakınız! Beni konuşturmayınız! Ben Alla- ha kendimi affettirmeğe çalışıyo- yum, Bana bir şey sormayın! İhtiyar Rum biraz geriye çekil- dolduran kadın toprak in üstünde yatıyordu. Yerde ufak öcekler dolaşıyordu. Burada gö- ze görünmiyen kim bilir ne kadar çok haşerat vardı Murat: — Çıkalım. Diyerek başını arkaya çevirdi. Kodm kendi kendine söyleni- yordu: — Dün gece sabaha kadar ba- ğıran bir kadın sesi beni çok ra- hatsız etti, İnşallah aradıklarını bulurlar da bu baş belâsını bu dan alıp götürürler. Murat bu sözleri den ümüde düşmüştü. Demek dün gece burada saba- ha kadar bağıran bir başka kadın vardı! Mahzenden çıktılar. Murat: — Jüzettayı mutlaka bulacağız. Dedi. Kadın elbette yalan söy- lemiyordu. tince yeni- burada | Radyo 29 Ağustos çarşamba tanbul, 19,30. Fransizca ders, 19 Monoloğ: Şehit tiyatrosu artisterinden Muammer bey, (19,30 Türe meki neşriyatı: (Ekrem, Ruşen, Cevdet, Mus 'ecihe, Sersiha hanım. vala beyler ve Jar), 2120 Ab 21.30 Stüdyo caz Varşova (1345 m) > 2112 o Kekin konseri (taganmil), 21.80 berler, 22,12 orkestra, 23.15 dans muz ski Bilet 0645 m) 1905 musikisi, 20,15 Romen maskii, 2 Romen musikisi, 21,45 fenni bahisler, 22 taşan, 22,30 çif piyane ile mo dem musiki, 23. haberler, 23,30 kah: vebane miks Prağ (470 m) — 20,10 Düs kon ser. 21.25 mandolin kunrtet komeri 7240 ilarinei triyosu, 23,15. plük Budapeştn (5505 me) — 21 tiye yö. 2150 Mandi caz takımı, 2240 haberler. 23 çiyan orkesiras, 23445 opera orkestrası Viyana (307 m) — 2015 Sale burgtan naklen (osenkaveller) isimli operet, 24 haberler, 24,20 gece kanser 30 Ağustos perşembe İstanbul : 18,30 plâk neşriyatı, 19,20 ajana babetleri; 19.30 Türk belki ner: Tiyanı (Kemal Niyaz, Azmi beyler ve Haseiye, Müzeyyen hanımlar), 21 Se lim Sip bey tarafindan kanferana, 21,30 Nurullah Şevket bey (taganmi) ve stüdyo, orkeşira Varşova (1345 m) — 21,10 Sale burştan maklen Tescaninin idaresinde senemi kanar, 23,15 dane musikisi. Pükreş (643 m) — 19 haberleri 19,05 düne musiki, ZU senfonik konu ser (Salabutun naklen) Prağ (470 mi) — 5115 Salbure tan maki, 23,05. sen haberler, 23,20 Sahamman takım Bdapeyte (530.5 me) — 2050 ha vice bir bakış, 21,10 Saleboretan maki, 23110 haberler, 23,30 çiğan musiki, 2410 dane mesi Viyana (507 m.) — 20,10 anat ayar ve haberler ve ire, 20.30. akti, ,45 balla icmal 22,15 Salzburgtan 30 Holzer haberler, al naklen filârmenik konser, idaresinde radyo orkestsi 23,50 konser, 24,45 gece könmezi (Ku- arte, ens SENELİK 1400 kuruş 2700 İcuruş Kenepi Ares tebdili için yirmi Kuruşluk pul göndermek Jözamdır. emariyelervek 15 — Ruzhuz Sham Güney Ole kini Akya Yat 3 826 90 UR A7 İömcehane: Babalı civarı R 43Na, ANBA müesseseleri Ankaranın modern türkçe iransızca ve ecnebi lisanlarda kitap, gazete, mecmua, fotoğraf levazım ve modellerini temin eder. Merkezi: Maarif yektleti karşısın. da telefon 8877 Şubesi; Samanpazarında Fakat, mahzen kapısı önünde, Murat, ani bir maştı. Allahtan af diliyen bu kadın kimdi Murat reis hafızasını Kadının sesi Muart reise yabar cı gelmemeğe başlamıştı... Mahze- nin kapısından ayrılamıyordu, Kadın yalvarıyordu — Ey haliklerin haliki! Beni af- fet! Kusurum, cinayetlerim had- siz hesapsızdır. Herkes beni müş biliyor. Halbuki ben hizmet gimi boğarak ona kendi elbisemi giydirmiştim. Eski saraydan ve Türklerin elinden kurtulmak için bu cinayeti irtikâp ettim, Âşıkıma kavuşmak emelile serbest kalmak istiyordum, (Arkası var) sarsıntıya uğra li Seniha, ön sekiz * yaşlarini a . Hiç bir zaman musikiye büyük bir istidadı olmamıştı. Kü: gükken, anhesi onu konservatu- vara yazdırmıştı. Fakat istidadı olmadığı için, devam edememiş" ti, O zamandanberi notalardan ve musiki aletlerinden nefret edi- yordu. Yalnız dans havaları ve inemalardaki hafif parçalar mü tesna, Halbuki, oturduğu apartımanın avlu tarafından gelen bir keman sesi, kâh baygın ve zayıf ahenk- lerile, kâh ateşli ve tutuşmuş fer- yatlarile kalbinin en hassas ta- raflarını tahrik etmeğe başladı. Bu sesi işitir işilmez pencereye koşuyor, parmaklığa dayanarak uzun uzun dinliyor, tatlı hayallere dalıyordu. Bazan, bu keman s€- si ona ağlamak ihtiyacı veriyor. du, O zaman bir tarafını çimdik- iyerek canını acıtmaktan hazza- İiyordu. Acaba avluyu dolduran keman sesi onun içinde bir mu- siki istidadı mı uyandırmıştı? Bu sihirli keman sesinin geldi- ği aparlımanda bir delikanlı otu- ruyordu. Saniha bu gencin ha- yalini dimağında taşıyordu. Çün- kü ona kâh merdivenden inerken, kâh çıkarken rasgelmişti. Arada pencerede gördüğü de oluyordu. Delikanlı pencerenin önüne ge- lerek yakasına bir çiçek takardı ve çiçeksiz hiç sokağa çıkmazdı. Merdivende karşılaştıkları za- man bazan hafifçe selâmla; dı. Saniha delikanlıyı hiç dar etmemişti. Saniha onunla W nışmak fırsatını hiç bulmamıştı, Saniha pencerede durduğu za- man delikanlı iki kat aşağıda oturduğu için onu görmüyordu. Bir gün genç kız evden çıkar- ken alt kattan bir kapının kapan: venden eğilip bakınca onun çıktığını gördü. Sa- niha gürültü çıkarmamağa çalı- şarak arkasından hızlı hızlı indi, takip etti. Ayni tramvaya bindiler. Delikanlı tramvaydan inince Sa- niha da çıktı, Delikanlı uzaklaşmıyor, birisi- ni bekler gibi ie bakıyordu. Saniha caddenin karşı tarfına geçti. Oradan rahatça gözetlemek kabildi. Yüreği atıyor, bayılacak gibi oluyordu. Artık ne kemanı düşünüyordu, ne çiçeği. Karşısın- daki delikanlıyı çıldı diğini kendi kendisine itiraf et mekte derin bir haz buluyordu. Bu duyduğu his aşktan başka bir şey olamazdı. Orada başka bir kadın ile buluşmak için dur- duğunu düşünmek Sas ya müt- hiş bir ıztırap veriyordu. Saniha tahmininde aldanmamıştı, Kürk mantolu bir hanım, etrafa biraz. baktıktan sonra, yakasında çiçek bulunan delikanlıya mütereddit bir halle yaklaştı. Delikanlı se- Iâm verdi, bir şeyler söyledi. San- rai tebessim, yürüyüp gittiler, Saniha daha fazla duramadı. Eve döndü. Yolda, gözlerinden yaşlar dökülüyordu. Evde, büyük bir hırs içinde, 'düşünmeğe b fasiz gence inat için çarçabuk ev. i bir arada, memnun, mü- intikam alma; dı. Komşusu ve- lenecekti! Ondan böyle intikam alacaktı. Çarçabuk koca bulmak in bir çare düşünemediğinden gazetelere ilân vermek aklına gek di, Hiç ümit etmediği halde bir çok mektuplar da aldı. İşlerinden bir tanesi Sanihanın yüreğini ağ- | zina getirdi. - Mektup şöyle diyordu: Küçük hanım, ben öyle zan- ediyorum ki siz benim çılgın gi-, bi sevdiğim bir kızsınız. Yarın #aat on birde Taksim meydanında) saatin altında bulunacağım. Ya-| kamda bir çiçek takılıdır. Beni gö“ rür ve gülerseniz kendimi takdim ederim. Sonra da validenia hanimefendiyi ziyaretle sizi ba- Da vermesini kendisinden ricayai koşarım.» : Sanihanın gözleri yaşarmıştı. Yakasında çiçek takılı bir genç delikanlıdan başka kim sevdiğini neden hiç belli etme işti? Neden üç dört gün evvel başka bir kadın ile randevusu varı dı? Saniha biraz sükünet bulun ca şu cevabı yaz «Dediğiniz santte Taksime ge leceğim. Fakat rica ederim, yaka- mıza çiçek takmayınız. Sizi çiçek-, siz de tanırımla. Fakat ertesi günü randevuya giz. dince hülyalarını, rüyalarını dol. duran delikanlıyı göremedi. San-' tin altından bir kaç kere geçti. | Kimseler yök! Köşedeki dükkân- dan bir gazete alırken arkasından birinin baktığını hissetti. Başını | kaldırınca aynada kibar kıyafetli, mahçup yüzlü bir delikanlı dü. Sanihanın canı sıkıldı, yürüdü giti. Tanımadığı delikanlının ya- mından geçerken, yüzüne derin bir hüzün çöktüğünü gözlerinin ucile farketmişti. İhtimal ki aldığı mek- tup sevdiği delikanlıdan değildi. Yanlış bir hülyaya düşmüştü. Merdivenden çıkarken ayak se- si işitti. Derhal tanıdı. Sevdiği genç oradaydı. Durdu. Delkanlı göründü. Demek randevu veren hakikaten o değildi. Sanihanın kulakları uğuldadı. Olduğu yere yığılıverdi. Delikanlı hemen yeti- şerek yere düşmesine müni oldu. Saniha sevgilisinin kolları arı sında bulunmaktan mesut, göz” lerini kapıyarak bir müddet böy- aldı. Gözünü açtığı zaman, delikanlının yakasındaki çiçek bir kenara düşmüş olduğunu gördü. — Teşekkür ederim, birdenbire başım dönmüştü, dedi, Delikanlı laştı. Saniha da yerden çi- çeği alarak odasına çıktı. Bunu bir kitabın arasında acı bir hatıra olarak saklamak istiyordu. Ne- fesi tıkanır gibi oldu. Pencereyi açtı. Hayretinden dona kaldı, O esrarlı keman sesi işitiliyordu. De- mek bunu çalan sevdiği delikanlı değildi. O halde kimdi? i Saniha etrafa dikkatle bakıyor- du. Arkadaki apartımanlardan bi- rinin penceresinde Taksimdeki delikanlınm mahzun çehresi gö- Züne ilişti, Onun bu tatlı bakış Sanihanın kalbini yumuşattı. Ye. ni bir haz ile parmaklığa dayan- rer birer yoluyordu. Bunlar geçip giden bir bülyanın dağınık par- çaları halinde uçuşup di dı. Hikâyeci AKŞAM KiTAPHANESİ NEŞRİYATI Kadıköyünde NET Kırlasiye mağazasında satılmaktadır. Kadıköy, Altıyol No. 1 Tel, 80028