10 Ağustos 1934 AKŞAM AKDENİiZDE TÜRK AKINCILARI Yazan: İSKENDER FAHREDDİN Tetrika No. 139 Sihirbaz (Yani) iki öküz kanı akıtılmakla (Jüzetta) yı ölü Murat o gece prenses Marinin &vinde sızıp kalmıştı. Ertesi sabah gözlerini açtığı zaman kendisini prensesin koynunda buldu. Murat bey gözlerini uğuştura- Fak yataktan fırladı. O geceyi - hiç bir şey duyma- dan - bu kadar sessizce nasıl ge- girmişti? Murat kendi kendine: . — Ben ne yaptım..? Evde ölüm döş Takıp neşe ve şehvetin koynunda nasıl sızmışım?! Diye söyleniyordu. Bu sırada Mari de gözlerini aç- mişti. Murat, Mariye seri bir sesle ba- Bardız Kunduralarim nerede... Evimde ağır hastam olduğunu bil miyor muydun? Mari esniyerek başini kaldırdı: — Ben de uyuyup kalmışım, Muratçığım! Gecenin nasıl geçti- yorum. Ve kendi kendiye kollarını uğuşturarak: — Vücudumu © kadar çok sık- mnişsın, o derece zedelemişsin ki..! Kıpırdamağa mecalim yok. Mari şen bir kahkaha ile güle- rek doğruldu. Murat giyiniyordu. — Beni iğ Çinliler Bilmiyorum. Dizlerim titriyol Başımda bir ağırlık var. Ben di buraya gelirken, bu kadar uyuz “de. Başka bir şey yok... Çoktan- dumanlamamışsın. rin karardı.. Fazla neşelendin.. Ve | ne yaptığını bilmedin, üm! Murat, gözleri yerde, kendine, prensesin son cümlesini Hekrarladı: — Fazla neşelenmişim.. Ne yap- tağımı bilmiyormuşum. Ve birden yüksek bir sesle sor- du: — Ne yapmışım acaba? farkında mısın olup Sen Ben senin kadar | sarhoş değildim. Fakat, sinirlerim ice bende kendimden geçmişim. eskisi gi Murat? Murat, cevap vermeden pren- sesin köşkünden ayrılmıştı. Bundan sonra beni eveceksin, değil mi Mari, eski sevgilisini kendi: ne iyice bağladığından emindi arkasından: © — Tekrar beklerim, Murat! Diye haykırdı. Prenses yalnız kalınca, Yunan filezofunun kitabını eline aldı.. Sahifelerini karıştırdı.. Ve bir kö- şesine şu satırları kaydetti: «1 teşrinievvel... Bu tarih, hazin Ve neşe ile geçen uzun bir gece- nin sabakıdır. Parlak bir istikbal ve hayirli bir evlât vadeden ılık ve aydınlık Bir sonbahar sabah.» bir şarkının le yatan karımı bi- | 7Be- e len kendi | den kurtaracağını söylemişti. Öküzleri Muradın kapısına getirmişlerdi. Iki öküzün kanı (düzetta) yı kurtaracak me? Murat Cibaliden koşarak kendi evine geldiği zaman, kapının önünde iki kara öküzün durduğu- nu görmüştü. - Öküzlerin başında kaptanı der- ya Ahmet paşanın vekilharcı Mah- mut ağa bekliyordu. Murat, vekilharcı görünce hay- retle yanına sokuldu: — Hayrola Mahmut. Burada ne işin var? Mahmut ağa gülerek cevap verdi: — Beni buraya paşa gönderdi. Bu öküzler şimdi sizin kapınızın | önünde kesilecek. — Yanlışlık olmasın... Benim kurban adağım var amma., Öküz kesmeyi hiç düşün- medim. — Siz düşünme; Paşamız düşündü. Ve Murat beyin kulağına fısıle 'dar gibi, yavaş yavaş anlati — Bizansın meşhur sihirbazla- rından Demirkapılı Yani bilirsi niz ki paşanın çok iyi dostudur. Dün akşam konağa gelmişti.. Ha: tanızın Iâfı konuşulurken, Yani «Ben o hastayı ölümden kurtarı- ım. Fakat, hastanın kapısında kara öküzün kanını akıtmak um» dedi. Ahmet paşa da em- İki öküz tedarik ederek bu- rel raya geldik. Şimdi kasap gelecek ve öküzleri kesip kanını yere akı- tacak. Murat bey sasaladı.. Mahmudun yüzüne bakarak: Hayretle — Ahmet paşa böyle şeylere çok inanır, dedi, Yani kendi ka- pısındaki uyuz köpeğini bile ölüm- den kurtarmağa mukte« dı. Karım ecelin pençesine düş- müştür.. Onu hiç bir kuvvet ölüm- den kurtaramaz. Mahmut ağa Muradın mu okşadı; — Böyle deme oğul., Çıkmıyan canda ümit vardır. Belki kurtu- ur. Denemesi güç bir iş değil ya... — Yani gelecek mi? — Geldi bile. Yukarıda hasta- mın başında bir şeyler yapup du- ruyor. Murat yukarıya çıkmak olama- iste Ahmet paşanın vekilharcı Mu- radı kolundan tuttu: — Yani odayı kapadı: pencereden sesleninciye yanıma kimse girmesin!» Burada bekliyelim. İşte.. ta geldi. ret verince, derhal öküzl, mını yere akıtırız. — Sen karımın ölümden kur. tulacağını umuyor musun? «Ben kadar dedi. Kasap rbaz pencereden işa- ka- — Umuyorum. Çünkü bu ada- gözümle gör. (Arkası var) eman mem AKBA müesseseleri Ankaranın modern * türkçe fransızca ve ecnebi lisanlarda kitap, gazete, mecmua, fotoğraf levazımı ve modellerini temin eder. Markez da telefon 8377 mın mucizelerini düm, il vekâleti karşısı © Radyo 10 Ağustos cuma İstanbul » 18,30 plâk neşriyatı, 19,20 ajans haberleri, 19,30 Türk musiki neş- tı: (Ekrem, Rüsen, Cevdet beyler, ve Vecihe, Nazan Feridun, Nedime ha- numar, Övrük efendi), 21.20 ajana ve borsa haberleri, 21,30 radyo orkestra tarafından hafif muziki Bükreş (5045 m.) — 19,05 Ekap tik musiki, 20,15 yada orkestrası, 21,15 piyano konseri, 22 tapanni, 23.30 plik, Varşova (İMLA m) — 2115 So inler konseri, piyano, keman tagani, 20,30 spor. 21 haberler, 21,0 Sale 23,50 dans burgtan naklen konser, plâkl Prağ (4702 ve) — 2115 rulye piyesi, 22 Ostavadan naklen kanık musiki ve tagannili konser, 23.15 dans musiki, 23.45 uça haberler Budapeşte (5505 m) — 2115 Salzburz'an naklen filârmenik konler, 23 haberler, 23,20 giğan musikisi, 24,10 konferans, 24.25 cazbant, Viyana (500,8 m) — 2115 6 monik kanser, 22,15 akşam konser 23,30 sen haberler, 23,50 akşam konu seri, 24,30 dana munis, 11 Ağustos cumartesi İstanbul : 18,30 frannzen dere, 19 plâk mesriyatı, 19.30 Türk musiki meş ziyaı: (Fahire hanım ve Rehik, Fikret beyler), 21, Eşref Şefik bey tarafından konferans, 21,30 stüdyo, tango ve caz orka Bükreş (364,5 m.) — 19.05 Romen masikisi 20,45 pâk, 21,15 balet mu sikii 22. ponta kutuma 22.30 kanık komser, 23 haberler, 73.30 Konünan- tal lokantasında konser. Varşova (1414 m.) — 21 Chopinin eserlerinden konser, 2130 müsahabe, 21,40 Tenor. muzanni tarafından yari kılar, 22,02 haberler, 2212 hafif mu. siki konseri, 23 aktümlite, 23.10 dans plâkları, 24,05 dans musikisi Prağ (470.2 m.) — 21 operet mü sikisi, 22,15 plâk, 23,30 salon cikesi Budapeşte (550,5 m) — 1945 plik, 21 Mikele şehinden naklen, 2240 haberler, 23 çikan musikisi ve halk şarkılar, 24 opera ve orkenttas Viyana (50,68 m.) — 20,20 mu sikide gülür, 21,30 Evlilere © mektep isimli bir komedi, 23,30 haberler, 23,50. kuartet kontes. 24.50 gece onder Yunanistanda ne kadar veremli var? Yunan sıhhiye un Alina gazet:lerine | verdiği | beyanata göre, Yunanistandaki umum ve- remliler | yekün 1 Temmuzda 350,000 kişiye baliğ olmuştur. e e a korkunç bir adet teşkil etmek tedir. Yunan hükümetini en ziyade düşündüren şey veremin memle- kette mütemadiyen artmasıdır. pe) kbone ücretleri Türkiye © Benebi SENELİK 1400 kuruş 2700 kurup G AYLIK 750 > 1450 > S AYLIK 400 > 800 > JAYLIK 150 » — Postu iilihadına dahi olmayan. eciebi memleket: Seneliği 3600, allı aylığı 1000, 0Ç aylığı 1000 kuruştur. kres tebii için yari beş Huruştuk pul göndermek lâzımdır. Rebillahır : 29 — Ruzakar 5 97 mak Game Ole İkindi Akşam Yal 7S BAD S3 S6 TR 1S Ve 309 SUS 129 10 v6 2 İlarebane; Babali civarı Aomusluk Sk, 13X6. Falk Sabri HAYVANLAR ALEMI Büyük kıtada 280 sahıs - 350 resim 4 ren vin metin hazir tablo | | Bu meraklı, eğlenceli kitabı okudunuz mu?) Biyeli Taşra için posta yerde 180 en Kuruştar. here alınmaz, Tevzi ve satış merkezi yalnız AKŞAM KITAPHANESİ 121, Ankara caddesi, İstanbul Tara yerine posta pulu da gönderebilireiniz. Ahmet Hilmi bey bir sigara tablası aramak için etrafına ba- kindı.. Her zaman, ocağın üstün- de bir tabla görürdü. Bu defa da onu arıyordu. Ocağın üstünde bir ayna vardı. Odanın karşıya isa- bet eden duvarında da bir ayna Açık kapıdan yandaki salonun içi bu aynalara aksedi- yor, Ahmet Hilmi bey oturduğu yerden içeriki salonu pekâlâ gö- çoğalması na büyük bir felâket gelebi ehemmiyetsiz sebeplere bağlı olduğunu teslim etmemek elden gelmez, İçeriki odada karısı Handan ile başka bir hanım, bir de Müm- taz bey vardı. Hani şu kadınla- rın pek bayıldıkları, spor merak- lısı, genç züppe! Aynalar Ahmet Hilmi beyin gözüne içeriki salonu aksettirdikleri dakikada karısı" nın uzun ve güzel eli koltu- ğun arkasından hafifçe uzanıyor, yanlarındaki hanıma belli etme- den Mümtaz beyin eline dokunu- yor ve onun açılan avucuna kü- ük bir kâğıt bırakıyordu. Bu bir bülyadan ibaret değildi. Mümtaz bey kâğıdı yavaşça alıyor, ceke- tinin sol cebine koyuyordu. Ahmet Hilmi bey oturduğu yer- de duramadı. Hemen içeriki salo- 'na koştu. Yüzü o kadar bozuktu ki Handan hanım merakl — Ne o? Rahatsız mısm? Diye yanına geldi. İstersen eve gidelim, “Ahmet Hilmi bey başı ile hayır diye cevap verdi. Sonra karısının. yüzüne bakl:, Ne kadar güzel, za- rif ve sevimli idi! Hep bir arada konuşuyorlardı. Fakat Ahmet Hilmi beyin zihni başka şeylerle meşguldü. Demek bey arasında Mümtaz uzun zamandanberi bet başlamıştı? Nasıl olmuştu da imdiye kadar şüphelen- Bu akşam bu suvareye gelecekleri sirada karısı yatak odasında bir türlü hazırlığın bi- Demek ki son daki- adı yazıyordu. Ne , davetli oldukları bir evde bir rezalet çı- karabilir miy Ahmet Hilmi bey. terbiyesinin buna müsait olmadığını görüyor. karısile kada bu ki yapmalı? Şimdi şurad: du. Nasıl olup ta Mümtaz beyin sol cebindeki kâğıdı ele geçirme- Bu çareyi düşünüyor, fakat bir şey bulamıyordu. Bu sırada, büyük salondan bir ses gel — Hokkabazlık mı? Size temin ederim ki hanımefendi, bu pek eğlenceli bir şeydir. Meselâ bir ta- bağın içine bir yumurla koyarsı- nız. Ahmet Hilmi bey lâkirdinn alt. tarafını dinlemedi. Derhal Zihninde bir şimşek çaktı, Arayıp ta bulamadığı çare nihayet ken- diliğinden meydana çıkmıştı. Ye. rinden kalktı, o da mübahaseye | karıştı. Hokkabazlık hünerleri mi? . Ben de bir tanesini bilirim. Karısı Handan hanım hayretle baktı. Kocasında böyle bi fet olduğunun farkında değildi. des Ahmet Hilmi bey vE sd) yordu: — Bana ufak bir kâğıt parçasi verir misiniz? / Ev sahibesi hanım bir mektupa luk kâğıt getirdi. Ahmet Hilmi bey bunu aynada gördüğü tezke-| veye benziyecek şekilde ufaltt” Tıpkı onun gibi dörde katladı.” Sonra etrafındakilere bu kâğıdi' uzat v te gayet ile dörde katlan- mış bir kâğıt parçası, Şimdi elim: de duruyor, Üzerine üfliyeceğim.. recek, Kimin cebine? Bakınız, iş-! te meselâ ta en dipte duran Müme taz beyin cebine, Hem de ceketi. nin sol cebine, 1 Herkes "merak ile | gözlerini Mümtaz beye çevirince Ahmet Hilmi bey elindeki kâğıdı kimse-' Ye göstermeden yavaşça cebine soktu, Sonra Mümtaz beye doğr, ru yürüdü, — Beyelendi, haydi, kâğıdi bana veriniz. Mümtaz beyin cevabını bekle-' meden £ parmaklarını ceketinin sol cebine soktu. i Mümtaz bey kıpkırmızı kesik. işti, Geriye doğru çekilmek is- tedi. Ahmet Hilmi bey: : — Yo! Benim marifetime mâ- haykırdı. Sons ni olmayınız! ra, yavaşça ilâve etti: i — Nafile, mümanaata kalkma yınız, Her halde, herkesin içinde daha size bir tokat atmamdan iyidir! Ahmet Hilmi bey aradığı dı bulmuştu, Parmaklarının ucile tutarak dışarı çıkardı ve herkese. gösterdi — Bakınız, iştel Herkes bravo! diye haykırdı- lar, j Mümtaz bey kargaşalıktan i: fade ederek sessizce çekil meyi münasip buldu. Şimdi karı koca otomobile bin- mişler, evlerine | dönüyorlardı. Ahmet Hilmi beyin kaşları çatıl- maştı. Handan hanım merak için de, ne olacağını düşünüyor, zarlarile gizli gizli kocasının Tini teftiş ediyordu. Kocası ağzı- nı açar açmaz acaba dudaklı dan neler çıkacaktı? Hiç şüphe yek, Ahmet Hilmi İ bey bir takım seyler düşünüyor, hazırlıyordu. Hazırladığı intikamı pek müthiş olacaktı! Handan hanım birdenbire tit redi. Çünkü Ahmet Hilmi bey kendisine doğru dönmüştü. Ah şu dakikada bayılmak kabil olsay- dı! Çünkü o zaman kendisini ayıltmakla meşgul olacaklardı, bir şey söylemek, bir şey yapmak imkânı ortadan kalkacaktı. Halbuki Handan hanım bayıl. madı. Bilâkis yeniden dünyaya gelmiş kadar sevindi. Çünkü ko- cası o kadar korktuğu ağzını aç- miş ve © ağızdan şu sözler dökük müş idi: — Her şeyi düşündüm. Müm- taz beyefendiye ne yazılmış oldu- ğunu hiç bilmemeyi tercih ediyo- Tum. Al şunu yırt, Bunu ebediyen unutalım, Bunları söylerken mahut kâğıt parçasını da Handan hanımın kus cağıma attı. Hihöyeci”