AKŞAM Yazan: AKDENİZDE TÜRK AKINCILARI: İSKENDER FAHREDDİN Tefrika No. 137 Bu sabah (Jüzetta) beni çağırmıştı. gözleri kapalıydı.. elimi alnına koydum.. Vücudü trai buz gibi soğuktu (Ben nto Eâtihi Murat beyi istiyorum! ) dedi. Bu söz! leri işidince... ,, Bir şarkının sonu. Murat bey, bir gün, gene iztı- raplarımt dindirmek üzere prense- sil köşküne uğramıştı. Marinin babadan kalma sadık uşağı Murat beyin geldiğini hanı- mına koşup haber vermek istedi. Murat reis prensesin sesini işitin- ce uşağın kolundan tuttu. — e söylüyor, değil mi? Evet beyim.. Müsaade edi- miz le gidip haber vereyim. . Beni yavaş yava: mun .odasına kadar götür. Uşakla birlikt rüdüler. Prensesin hazin sesi, köşkün yaldızlı duvarlarında derin akis- ler bırakarak, gittikçe yükselen dalgalar gibi, yavaş yavaş Halice yayılıyor ve suların üstünde kay- boluyorduz «Bası al balalı sürmeli gelin Elinden bir ei doldur da din Sen beni”düşürdün mibnete, derde, Gel, ağlattın beni güldür de yürü! sünde düğmelerin rum rel içinde ahtı bütünsün! Bilmem namahremsin, bileti ha- sün, uşuyu yüzünden kaldı; a yürü! Murat bu şarkıyı Fatih zami se bir kaç defa söyletmişti. © Prenses Mari demek ki her za- man Muradın bei şarkıları te- rennüm ediyordu! “ bir daha. u da bir me türküsüy- dö Sibel de Muradın çok sevdiği türkülerden biri: «Şu yalan gi im epi il prensese bu suretle ilânı aşk mişti, Edirneye geldikten , Ma- ri bu Mk ii de diğerleri gibi bü- tün ale Ga ti, Mari o vakit bir başka erkekle övlendiği halde Tör unutma- mıştı. Dimitriyosun güzel kızı şimdi imla > şıyordu. u türkünün tamamlan- masını Eğ yemedi.. Birden kapı- yı açarak içeriye girdi. nses Muradı karşısında gö- rmıştı. Evvelâ se ir bakışla uşağı tekdir etmek istedi. Fakat Murat uşağın kabahati ol- .madığıni söyleyince gülüştüler, u. Halbuki Murat gö meli kadınla rdan ink hoşlanırdı. Prenses bunu bildiği için hem uşağa kızıyor, hem de o gün kal kar kalkmaz niçin gözlerine sür- me çekmediğine Me Prenses Mari o gün Murada her zamankinden çok daha cazip ve sevimli görünmüştü. Marinin sür- meye hiç te ihtiyacı yoktu., İri si- — gözlerinde hâlâ gençlik kıvıl- ımları uçuşuyordu. Bakışlarında ii bir erkeği kendine vr çeken bir cazibe vard Murat: in içim yanıyor, Mari! Diyerek bir geniş koltuğa otur- du. Murat gül şerbetini çok el Uşak derhal şerbet getirmeğe gitmişti, Prenses Mari birden yerinden eri Muradın boynuna sa- Sha n her e faz- la ezginsin a Mar . Ne der. din var? . Diye sordu. Muradın a sulandı: — Jüzetta onun ölümüne tahai mem... Çol bim. Bu sabah deli gibi evden so- kağa fırladım.. a nasıl gel diğimi bilmiyoru: Prenses Mari e ia eri alınca, Murada üye geniş bir ne- fes almıştı. O zaten çoktanberi dila) nın ölümünü bekliyordu. (Jüzetta) ölürse, kendi aklınca derhal Murada kavuşacaktı. — Hekimler ne diyor, Murat erek, cali bir ya Mu- ii bn başla Mur: a — dez çok acıyorum, Mari! O temiz kalpli, fedakâr bir Madi dır. Benim çok çilemi çekti.. Ve benim yüzümden hastalandı.. De- niz üstünde, dalgalar arasında ha- yatını ve güzelliğini kaybetti.. Pe- rişan oldu, Mümkün olsa ona ca- nımdan can, m kan verir- dim.. Onu di: tmak in ne mümkünse yaptım. Hekim- r: «Ümit yok.. Ölecek!» diyor- ir. — Bugün daha fazla ağırlaştı lemek...? Z ü hergünkün vruc la muztariptir, Gözleri ka- akli mütemadiyen: «Muradı gönderin!» diyor. Bu sa- cunda duruyor- damadan rat!» diye seslen- di. iti ağbi duruyor, yav- . Elimi alnına itredim, O, vi gibi, tatlı, hazin sesile cevap vej Be Gi Murat u Çağırı- nız!» e sözü ie el taş- lara parçalamak istedim, Maril | Güzer) nın hakkı var. Rİ and İN bilmiyordum... (Arkası var) &. Halk fırkası ş tarafı 4 üncü sahilde) | Her akşam | Baskın kendileri yazar, yabut mi rine yazdırırlar. dde 9 — Elde edilen metis, idare heyetleri tarafından mazba- ta ile tesbit olunur. Mi © rey pusulaları bir zarfa konarak saklanır. Madde 10 — idare heyetlerin- e kuvvetli sebepler bulunur ve Sükan neticelerinin tekrarı ka- rarlaştırılırsa yoklama px Ayni yoklama ye fından ileri sürülürse yoklamayı yapan idare heyeti toplanış dağıl- madan bu dilekleri tetkik eder ve ve gelmiyenlere de yazı ile bildi- rilir. Madde ER — Miralay âzalığı emine ça) ka idare Di reisi kendi heyeti- lunduğu örün ei sınırı içindeki ni e ocak heyetleri reis ve Bl bir araya toplar, asıl ve yedek âzalığa seçilecek fır- esas olan ikinci müntehiplik seçi- mindeki yoklamalar şu şekilde ya- pılır: Nahiye ve kaza idare heyetleri lecek arkadaşlar için toplanmada bulunanlardan yukarıda yazılı yok- lama usullerine göre reyler alınır. Ekseriyet kazananların listesi vi- lâyet idare heyeti reisine sunulur. Bu suretle kazalarda hazırlanan listeler de vilâyet idare heyeti rei- sine yollanır. Vilâyet idâre heyeti reisi bu lis- teleri takip edip topladıktan son- et re- seçicilere umumi şekilde ilân eder. Madde 13 — Yoklama neticesi hakkında idare heyetleri kararla- rına karşı yapılacak itirazlar için çok yirmi gün içinde bir derece yukarı idare heyetine müracaat olunur. Madde 14 — Aasıl seçimde rey- lerini yoklama neticelerine uygun olarak vermiyen fırka mensupları, nizamnamemizin 120 inci madde- sinde yazılı seçim kayıtlarını ta- nımamış sayılır, buna göre ceza örürler. İntihap yoklama talimatnamesi- nin beşinci maddesine aşağıdaki fıkra ilâve edilmiştir: ir derece yukarı idare heyet- leri kendilerine bağlı yerlerdeki Yakala reisliği Me Eği tmek üzere mahalline yüze fırkalıları derili ler.), i dost idiler. Ayni mektebe gidiyorlardı, beraber büyümüşler- di, beraber oynamişlardı, beraber spor yapmışlardı, beraber âşık ol- muşlardı. Ayni kadına çişi ayri ayrı kızlara.. Talebelik hayatı da beraber geçmişti. Sonra ayrılmışlardı. Sabri lenmişti. Fethi bekâr vie Ma amafih, her perşembe akşamı Sab- pin evine yemeğe gitmeği âdet inmişti. Kahkahalar içinde ma- ziyi EL gülerler, tatlı bir vakit g geçirir! erdi. Sabri sevimli karısı Re- gülerdi. Gülerken taze yanaklarında buse davet eder gibi iki hafif çukur yd Amerikan şirketinde çalışıyor, mütevazi fa- at rahat geçinecek kadar bir pa- ra e Peki patamizğ heves eti mişti, şöhret kazim başlamış bir halde bulunmakla beraber daima dostlarının El sine müracaattan hali kalmıyordu. Bir akşam, tabii bir perşembe akşamı, yemeğin sonunda Sabri elini cebine götürüp te sigara pa- ketini aradığı zaman, can sikın- tısile haykırdı: — Hay aksi! Sigara almayı unutmuşum. Şimdi, köşeden alır, gelirim. Sabri hemen yerinden fırladı, dışarıda, “e kaptı. başladı. Bili? şapka başına iyi yerleşmiyordu. Pek daralmıştı. kendi kendisine: — Ne dalgınlık! dedi. Fethinin şapkasını giymişim! Sabri ile Fethi hep ayni tarzda, yni renkte şapka giymeyi âdet kayı çıkardı ve a kendisinin idi! İçindeki bir leke: isg. eğ ll Gi başına koydu. Tütüncüye gitti, azil aldı. Fakat İri. a şapka bir türlü ona rahatlık hissi vermiyordu. Tekrar şapkayı çıkardı, içine baktı, meşin şerit bir tarafında ka- barmış gibi duruyordu. 7g — Ah şu Fethi! diye iş Gene ime etmek istemiş. Meşinin altına sokulı mektup kâğı dı tırları gördü: Sevgili Fet Yarın Sabri Si Saat beşte gel. Seni bekli; e ; Buseler, buseler, buseler.. Sabri İm kaldırdı. Tütüncü- nün aynasında yüzünü gördü. Ne- kadar Mi germ Zol kendisini topladı. Elinden kâğıdı bırakamıyor, muttasıl tekrar tek- ar okuyordu. Yarın sabah şirke- tin işi için İzmite gitmeğe mec- bur: Birdebire aklına bir sey geldi. parsa ki mak imkânını bulacaktı, a aldatmak ne olduğunu o alçakla- Ta gösterecekti! Kurşun kalemini şike sn. i il seçi- cilere yazılı rey pusulalari dağıt- | ” Sabri ile Fethi: Çocukluklarin- değiştirdi, beş li yazdi. mak yasaktir. Bun! reylerini danberi hiç biribirlerinden ayrıl. | Öğleden sonra uyumak Kimi âdeti idi, O yyurken Sabri gizlice eve girecek, koridordaki büyük dolaba saklanarak onları cürmü 1 bozulacakları! ek için kendisini Haa du. Fakat içinden köpü; duru-. rdu. yor Karşısındakilerin ne kadar ma- tavırlı ! sum vırları oOvardı! o Sabri ile Refia ne de tatlı tatli gülüyorlardı. ir arçacık alnız kalmak neşelerini artır. mıştı. Ah alçaklar... Aşka, dost- , likör kadehini kaldıras — Sıhhatine, Sabri, dedi. Sabri karşısındakinin boğazma Yatılmak istiyordu. Sonra ötede beride Yolearale vas kit geçirdi. Bir hırsız gibi, yavaş yavaş, dil tail Evin içinde ses işitilmi- rdu. Refianın uykuda olduğ gu 2 idi, saat ikide sokak alçaklar bile aaliai Görül yokken gece bile geliyormuş... Bu kelime Sabrinin ağzında kak dı. Çünkü bir kalın ses, bir de gören bir erkek şiddetile: — Bu adam kim? diye soruyor- le İzmite gitti ve bir daha eve dönmedi. o Hikâyeci Radyo 8 Ağustos çarşamba bul : 18, 30 Fransızca Sİ rosu arşo” ,İ orkestra musikisi, 21,50 haberler ve saire, 22,12 Polonez musikisi, 23,45 d ri. Budapeşte (550,5 a — 20 keman us» opereti, Sn le — > anitban ne yapo* Tü,