Nil MAŞ NN o w Yazan: TÜRK AKINCILARI İSKENDER FAHREDDİN Tefrika No. 6 Doksanlık ihtiyar suyun içine baktı: sakallı bir adam.. Ateşte gömülü “İşte, kırmızı iki kızgın n. Zx demir çiviyi altüst ediyor!,, mi ölüyor mu? (Yaldızka; w daki m: mişti, ilen RR Ls me ayazma suyu, ne de hergün zeyl ilâçlar şifa veriyordu. Bu tahammül edilmez lk sol kolunu da sarmağa başlamıştı. Murat karısının başına gelen bu ani felâket üzerine çiflikteni Haliç- teki evlerine inmeğe m — muştu. ler, lar, bakıcılar gelip Eliyer fakat Venedik dilberinin hastalığı bir türlü iyiliğe yüz tutmuyor, bilâkis günler g; estikçe artıyordu. gü — Bu geni beni eritiyor, Mu- rat! Ben ölecek miyim acaba? Diyerek her saat ağlıyor, hayat- tan “ümidini kesiyordu. rat ne yapacağını pAşifmiyL. e E. Bü ne melün bir sızıydı yi Murat uykusuzluktan ve üzün- tüden sersemlemişti.. Jüzettanın feryadı etraftaki komşuları bile müteessir ediyordu. Muradın eski eye Hüse- yin, kendisine sağlık verilen ihti- yar bir Rum esir ii edikleden Te defe da bakıcı görsün.. Bakalım ne söyliyecek? Diyerek Muradın zihnine gir- mişlerdi. Hüseyin ihtiyar Rumu eve getir- “diği zaman Jüzetta dalgın yatı- di yor u. Rum bakıcısı doksan yaşların- da vardı. Son Bizans imparatoru “yına davet şe halli müşkül me- selelerde fikrimi sorardı. Diyerek aşi başına tar. muştu. © Mürat yavaşça ihtiyara: — Bu hastalığa da bir çare bu- Tursan, Kostantine hak vereceğim. © Diye fısıldadı. ihtiyar hastaya şöyle bir göz pe sonra, Murada: ir tas su getiriniz! de- miş ti, Suyu getirdile: kıcı tası sine emi dikene suyun e baki mdi ne görürsem onu söy- ieceğim. Dikkat e diniz! ğ ucağına koydu.. Eİ- İ göğsüne kavuşturdu.. Sey- rek telli uzun sakalı suyun üstün- de yelpazeleniyordu. d. lurat, Hüseyin, Yusuf ve bir hizmetçiden başka kimse yoktu. İhtiyar bakıcı sağ elini Jüzetta- nin Epi gezdirdikten sonra, ine bakarak söylenmeğe Lİ İşte... Mukaddes suda Haz- reti Mesihin halâskâr elini görü- O ne..7! Mesihin eli kir- yoru: mızı sakallı bir adamın omuzuna zail: PN . Bu kirmizi sakalli adam Memi çiviyi altüst ediy: Bu sırada ayakta dökün Yu suf hayretle efendisinin yüzüne baktı. Murat başını salladı.. * İhtiyar Rum ince sesile yalvari- rdu: — Ey kadiri mutlak..! Bu ateş- e gömülü olan kızgın çivilerin kler ait olduğunu anlamak is- tiyorum. bi 9 Gözlerin tekrar suya Kerimi suyun üstünde gördüklerini ai, başladı: — Melün çivilerden birisi bu hastanın ölmesi için; öteki dı Aman yarabbi! mem. yaştan sonra dar ağacına gitmek istemem... İhtiyar se şiddetle kucağın- daki tası yere attı: — Kırmızı elisi bir adam, iki kişinin ölümünü (hazırlamak meşgul. Aman Allahım, bu ne cü- ret! Bu ne küstahlık! Murat şaşırdı.. İhtiyara ne ol- EL Kırmızı sakallı adamın kim olduğunu anlamışlardı, Yusuf: Ben zaten çoktanberi ondan şüpheleniyordum. Diye söylenirken ihtiyar bakı- cı ayağa kalkmı — Aman.. Z buradan çıka- Beni evime götürün! Üzerime fenalık geldi.. Şi inme ine- cek.. Öleceğim. Aman Allahım.. Bu ne küstahlık! Padişakın ölü- münü re > ve İstanbulda ne cesaretle or? ihtiyar m ak geçiri- ordu. Onu, Yusuf, koltuğuna girerek gu atmigtnz cülere taşındığını işitir de inan- mazdım. Diyerek kapıya koştu.. İhtiyarın koluna girdi: — Sakın korkma..! Bir taşla iki Ne yı tulmanın çaresini söyle! ? palım? İhtiyar Rum kapının önünde cevap verdi: — Mademki, kırmızı sakallı a ı tanıyorsunuz! Onun oda- rkası var) Halkevinde konferans Dergiden sonra yapı bü: yük dei ve böyle yi e Mi olacak Bu gi kitabi Türk dilinin is- Mey ka tehdit dek pi bir hatayı muhtevi ol Bu dergi kitabına “bir ikinci (doğru mudur, yanlış mıdır) der- gisi ile yara açmak hiç fenni de- ğildir. a ve faydasi. Bel- ki tehlikelidir. Türk dilini tetkik cek te, ondan soni ” istikbali sağlam ae vazedil- miş olacak! Hangi dilin esasatı bu kadar Kelam ki türkçe için bunu istiyoruz? Yine tekrar edi yorum bu dergi kitabını ciltletip hırzıcan etmek, çabuk biti zamanı anlıca (muka- vemet) kelimesini bile kullanmı- yor. Beş böyle gi- derse türkçeyi okuyucularım güç bulurlar! on sene daha Ord. Profesör Radyo 1 Haziran cuma İstanbul : 12,30-13,30 plâk neşri- yatı, e, 30-19,20 plâk neşriyatı, 19,20- 19,30 ajans haberleri, 19,30-21,20 Türk musiki neşriyatı. esut Cemil, Ruşen Ferit, Ci ve iliş sikm çiğan lim ve hafif Bükerş (364,5 m.) — tra, 22 violene 2 30 hafif ni “23, 15 şarkı, 2 radyo jürnal. tarafında an ser, 20,30 “öper , 23,40 trast, çiğan orkes- Prağ 2 2 m.) — 19,30 ii Tadyost radyo jürnal, Bründen kil, 22 ike 22,25 halk konseri. Roma (420,8 m.) — 18 konser, 18,55 havadis, gramofon, 21,30 radyo jürnal, 21,45 müzik, 24 son haberler. Varşova (1414 m.) — 19,10 kafe- konser, 19,55 radyo yili 21,15 kon- ser, 23 gramofon, 23,30 dans Mi b 06, ii 8,10 kon radyo 20, ia inal 2 operet mazi, 22,45 radyo jürnal, 23,15 konser. 24 aran Ki fransızca İstanbul : der: 19-19, 0k kn 5 30-21 Türk mus ret bey, Safiye hanım), 2 Şefik bey tarafından konferans, 21,30- 22,30 orkestra konseri: Karışık pro- gram. Ee (364,5 m.) — orkestra, i 19 arkı ve orkestra, 22,20 orka. 2 Sadiye Jüzmdl, 23120 okelra 23, radyo: jürnal, Budapeşte (550,5 m.) — 18.30 gn mefon, 19,10 radyo jürnal, 19,40 adi, 20,50 komedi. 22 konser 23.20 dans musikisi, H kafekonser, Prağ (470.2 m.) — 19,05 Alman myo. 15 Skal ”20 ediyo JE 1, 20,25 Birinden nakil, 21,15 komedi, 22 "konser, 22:51 Tamofen, 23 radyo jürnal, 23,30 e Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi memleketler: Seneliği 8600, allı aylığı 1900, üç ğı aylı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır, e) 17 — Ruzıhizın 27 £. İmsel İkindi Akşam Yata E Si, Sar 4,38 8,37 12 1,59 Va. 2,16 4,3) 12,12 16,11 19,84 21,53 — Ma AKŞAM di AKDENİZDE Tarama dergisi | fikren | Cars! ie iareli'inci saifede) bir hikâye | are. Necip ayaklarının ucuna basa- ri nefesini ak odasına girdi. Müdür önündeki kâğıtlarla meşguldü. Genç kâtip «bulutlardan radyum “ istihsali» şirketinin slk başlı müdürünü uzun uzun e imkân buldu. Sıkıldı. Biz öksürdü. Müdür ba- şını kaldırarak sordu: : — Ne var? müdürün i dinle- var, Beş altı senedenberi hiz- metinizde bulunuyorum. Arka- daşlarım zammı maaş ile taltif gördükleri halde bendeniz... Ezberlediği lâkırdılar burada bitmişti. Arkasını getiremedi, yut- kundu. — Anladım. Zammı maaş is- ederi değil mi? Şimdi alıyo: e gi ve lira Evli misiniz? — Hayır efendi — bekârsınız, hem di e e zam. istiyorsunuz! Ya evliler ne a a başınıza bu para yetişmi Mia are elindeki kâ- ğıtları masanın üzerine öyle bir eğ ki Necip için ai pük- Tüm adan çıkı an Obaşka ği bir şey kalmadı. aaa Necip dura fena halde mü- düğünü işitince lenip duruyordu. Bir türlü akıl erdiremiyordu: — Neden onlar taltif görüyor da ben mahrum oluyorum? Çalışkandı, MR Hasılı işin hikmetini bir türlü mıyordu. “Bir gün ei! muha- sebeci ile dertleşirken bu üzün- tülerini ona da açtı, Muhasebeci ona: — Pek safsınız, a Bizim bu bulutlardan radyum) çıkarmak şirketinde işlerin nasıl yürüdüğü- anlıya- bir kadın ile ev- in... O zama; ladı. Bir hayli düşündü. Nihayet bir gün, müdürden bir hafta izin| istedi. — Bir hafta izin mi? Ne müna- sebet? m Ya! Sahi mi? a ae bir hafta zeğ on beş un, ecip on beş gün sonra ne &ski cereyanını takip ordu. #sş Bir akşam, müdür beyefendi pek meşgul olduğu bir sırada odacı içeri girdi, — Bir hanım kendisini kabul etmenizi rica ediyor, dedi. — Bir Hangi ha- nım? — iy beri haremi, . Bu kâtip evleneli çok e değil mi? — Hayır efendim. Bir ay ka- hanım mi? AKŞAM üdür beyefendi kâğıtlarının Ni m bütün yas kışıyordu, Müdür ME ayas ğa kalktı, eğilerek selâm verdi: | ica ederim, oturunuz. Bir. arzunuz mu eği beyefendi, sizi ra“ hata siyon. Fakat mecbu- beri olmadan pt Gio Bekâr di- ye maaşına zam yapmamışsınız. Şimdi evliyiz. Elli beş lira ile şu zama eçinmek çok zor... Onun EZ Dm geldim.. be; uzatmiştı. Dak ye Gel” eek” genç kadının elini on ordi — İm bulduğunuza iyi ettiniz, basa; dedi. Sizin ş görmek beni pek bahtiyar eder. Bu ay s0 k nunda kocanızın maaşına zam vurlu, genç ve es kadın kendi- sü evvel gelmi Necip kadının yanına oturarak; — Ey, ne haber? Diye sordu. — Oldu! Bu ay nihayetinde aylığınız on lira arti gayet yolunda yet w urette oynadım - Hattâ tam lâzım va dakikade* öyle İl kızardım ki Şayet, gelecek sene gene bana lüzum hissedecek glursanız ad- Bulamazsa- bırakınız. resimi biliyorsunuz. nız kapıcıya Haydi bakalım, şimdi bizim pa- pelleri bayılınız. Acele işim var, po burada çok kalamı- yacağı Taksimde, saat altı buçukta | birisine randevu verdim, Onu kaçırmıyayım, Necip aldığı haberden son rece memnun, kadının de- elini min- nettarane sıktı ve cebinden on lira çıkararak ücretini verdi. ikâyeci İlân tarifesi a 1 Santim 400. 2 > 250 3 > 200 4-5 » 100 İç sahifelerde ©» Son ilân sahifelerinde &. Se Bir ay içinde 100 santimden fazla ilân verenlere hususi tenzilâtlı tarife tatbik olunur. mik isin