e AKŞA AKDENİZDE TÜRK AKINCILARI Yazan: İSKENDER FAHREDDİN Tefrika No. 38 Türkler, dağdan dağa geçerek ilerliyordu. Tavros tepelerinde orduya bir karâ haber yayıldı: Mahmut paşa vurulmuş!,, r hükümdarı Timur dahi Katili ceddi Sultan yöre ile muharebe etmek ü. radan Seçtiği halde, hiç birisi Fatih ka- dar alabalık ve ağırlığı fazla bir Zinın üçüncü a oluyordu.» Fatihin Tar semtine hareke- sanın edenle ei iz ordu ile Tav madan evvel, tabiatle çarpışıyo- ruz. Dağları yenen ELA Türk LE varolsun.. Diye bağırmıştı. © «Büyük Asya ordusu» kartal gi- bi, dağdan dağa uçarak ilerili- ordu. Asker dar boğazlarla karşılaş- tıkça, tabye değiştirilir, ileri ve ge- e ol çları sivri bir boynuz şekli erek bu t du yeni bir cephe teşkil ederdi. tarafında tirandazlar ve silâhtar- lar yürürlerdi. Silâhtarlar omuzlarında kargı taşırlar, ve tirandazlar da ellerin- de iii l ei zun Hasan . render tile sıhriyet peyda ederek, bu aile karabeti dolayısile Trabzon hükü- metini de elde air ümidine hayli olduğu bir sırada Fatihin Trabzon ü üzerine yürümesi $öylece savuşturulacak bir hadise değildi. Uzun Hasan askerini dağı boğazlarına tahşit etmişti. P; adişah bu tertibata vakıf olunca Uzun Hasanı ve ordusunu bulun- Tavros dinin yolunu tuttu. Evvelâ Mah- mut paşanın kumandası altında er surette teçhiz edilmi. «si- rdarlar ve tirendazlar» gönde- Kesk; sevkülceyş noktai mazarın- an en mühim olan te; ve dar boğazları zaptettirdi. ie a diğer Eyi > sev- kederek asıl ordunun eceği ahalleri tesviye ve orman- ları m düz ve geniş yollar açtır e silsilesi üzerinde gayet Yüksek ve yalçın t r, derin ve Uçurumlu dereler, ei tehlikeli mahaller pek çoktu. Gayet hafif müsellâh olanlar bile bu silsileyi Pek çok müşkülâtla ancak sekiz on Sünde ğe Fatihin az e Türk ordusu- cesareti bu geçilmez dağları Aşmağa kâfi gelmişti. ndan aşaral Mardi yolunu tutacağı kimsenin hatrına si gibi, bu ciheti Hasan Uzun ia düşünmemişti Yollar eş ağırlığının geçebi- i açıldıktan sonra, merkezinde gidiyo: Fatih dinlenin en yüksek te- Vm geçerken, say teşçi le biz nutuk irat etmişti. ürk askeri coşkun alde dağları tırmanıyordu. Fatih nut- kunda: > - Hakiki düşmanla karşılaş- i lâtince demektir. Roma serdar ios milâttan evvel 65 senesinde lr Karadeniz hükümdarı Mihirtat mağlüp etmek kastile ve büyük ordu ile Asyaya Mile ve bı Ev rm o vakit verilmişti. $ yay , sag- daki sol cihetten ve soldaki sağ cihetten vukubulacak taarruzlara karşı hazır ve tetik bulunurlardı. Bu sarp vetli müfrezelerle muhafaza altın- da bulundurulurdu. ordusunun bu yüksek dağ silsilesi üzerinden geçişinin seki- zinci günü akşamıydı. Ordu çok yorgun bir ii iki dağ e konaklamıştı Fatih mm istirahate çekil- mişti, Devlet erkânından bazıları padişahın yanından ayrılmamış- lardı. Çadırın dışında gözcülerden bi- rinin ileri kolda Mahmut paşanın yaralandığı haberini getirdiği işi- tildi. İmer derhal çadırdan içe- riye muşlardı. Fatih hemen senii ie fırladı: Mahmut paşa düş- asker, Fatihe şu nefer bile yoktur Padişahım! Düş- man içimizde imiş. Mahmut paşa- ya eskidenberi husumeti varmış. Bereket versin ki okunu atarken korku ile eli titremiş ve attığı ok paşanın alnını sıyırıp geçmiştir. ili yakalıyamadılar mı? — Derhal yakaladılar, padişa- hım! Ve istintaka mahal kalma- dan silâhtarlar tarafından parça- landı. — Mahmut paşanın sıhhati na- sıldır? — Yaralanınca attan yere yu- varlandı.. Kolları ve bacakları z€- delendi. Alnındaki yarayı sardı- lar. İleri kolları oldukları yerde kald ilar. Kol kumandanları efen- li Her akşam ( bir hikâye |) Sıcak bir yaz gecesiydi. Fakat ökte hiç yıldız yoktu. Gece çok karanlıktı, ie hanımefendi güzel 1 omuzlarına örttü, Bahçe ge tenha yola çıktı. Yol tamamile 1ssız, ek -dere- Sahile igarasın 1zı arasına iliştrerek yaktı, loğ hile kad. dunun hiçbir emme bir erkek dudağı değmemi: Etrafını saran kirgek genç var- Fi öyle ciddi idi ki hiç bir delikanlı kendisine açılmağa cesaret edemiyordu... Sigarasıni tüttürerek sahile doğr ileriler- ken eski günlerinin düşüncesine Kocası çok ihtiyardı. o geçirdiği iki senede mil- yolarcz * ökeünik' alsyık Ve HE sırık dinlemişt, İşte eke bütün ibi, kısmeti olmuştu. Bunları düşünürken © arkasın- da bir hışırtı oldu, Dönmeğe kal- İki el beline dolandı. Ve iki sı kadar sıcak iki mütecaviz dudak ensesinde uzun uzun dinlendi. Birdenbire neye uğradığıni şaşırmıştı. Kan tepesine çıktı. Hr öndü. Karşısı ui mın yözüpe bütün kuvvetile bir tokat aşketti kri tokat şakladıktan sonra biribirlerinin yüzlerine bak- tılar. Meçhul erkek hayretle ke- eledi: — yarabbi!, Nadide ha- nımefendi siz mi idiniz? Nadide hanımefendi tanımıştı. Rezalet, yanlış bu kadar olur Ellerine sarılmış af diliyordu.. Şimdi Nadide hanımefendi de yan- lığı anlamış gülüyordu. mek karanlıkta Bağkesiyi bekliyordu umuz , DEF EMAR. Het i... Birdenbire cuna ey basa iler- — Sürprizi ilde değil mi?... Aşkolsan emi Geiiiğim — Siz de ii affediniz.. Yü- zünüze öyle şiddetli vurdum ki benim elim bile acıdı.. Sizin ellerinizin değdiği yer- de gül biter ilime Fakat söyleyiniz rica .. Beni affe- decek misiniz?. — Bir şartla... Bu geceki hadi- seyi tamamile unutmak şartile... nasıl unutabilirim hanı- li .. Bu öyle bir yanlışlık ki, — Unutacağız.. Anladınız mı?.. Yoksa bu lar ben de rezil olurum.. eki hanımefendi.. Bu ara- mızda bir sır gibi, yalnız sizinle sağl erkek — a masaydı... ular. Rüzgâr onların saçla- rını » hayalandınyardu. Nadidenin -ası sönmüştü. Delikanlı altın bulasın uzattı: sigara daha MISINIZ?..; 8. m yakti buyurmaz Nadid dudaklarına Di . Konuşmadan n uzun ik, Vakit epi izli Sacit Nadideyi köşkü- e kadar getird il elini öptü. Nadide ona 1 — Sahile dönün. Belki akkına tecavüz ettiğim meçhul sevgiliye raslarsınız.. ik sahile dönmiyeceğim eri eği tağıma gir: ... Ve bu yan- lışlığı üünecğim Belki de sa- baha kadar. sa adide hanımefendi de sabaha kadar bu resime in indü... Fa- ı bir Tadlie ne sarsıldığını, heyecana düştüğü- nü hiç amma hiç hatırlamıyordu. rar. kapansa, biraz dalsa ense- yni noktasına iki ateş par- çasını aridiran iki dudak değiyor- du. Kim bilir bu bir yanlışlık ol- Yani Sacit onu bile bi- ne büyü le öpseydi, heyecanı 3 ktı, di Sacide ait pe id. önünden geçerken Sabahat onu işaret etmişti: katin sözleri aklına gelince Biraz evvelki tatlı Sir bihi ladı ve Sabahate hak verdi, ense- sini kaşıdı. Kendi kendi: — Ya bu bir Şale olmasay- | dı!, diyordu. Kulaklarında Sacidin söylediği sözler çınlıyordu: — Bu geceyi nasıl unutabilirim hanımefendi... Bu öyle bir yan- lışlık ki.. — Peki hanımefendi... Bu ara: mızda bir sır gibi, yalnız sizinle benim bildiğim bir sır halinde ka- lacak.. Gizli yapılmış bir iş idi... Sacitle s- ten gizli bir iş yapmışlardı.. Her- kesten gizli, yalnız ikisinin ara- sında bir mesele!.. Bunu düşün- dükçe yatağının içinde yeniden aktikleniyord. Gizli bir iş!, Sacitle gizli bir ari. Ve kd ag son sözleri ak- lına geliyo: — Şimdi yatağıma gireceğim.. Sabaha kadar ii eğkekiiği, dü- şüneceğim.. Birdenbire aklına müthiş bir eldi. Ne kadar tatlı olsa bu bir yanlışlıktı. Başkasının hakkını âdeta çalmıştı... O halde Sacit ki- rdu?. Kimi öpmek isti- ile eve gidip ya-| Radyo N kei e Bükreş (36. orkestra; 21 şarkı, 21; 20 eri 22, 15 konser, Jurnal. apeşte (550,5 m) — 18,15 konser, 19,30 konser, 20,30 opera, ve salon orkestrası, o 12,20 kafe- BE (470,2 m) alman radyosu, 20,30 Bld. mai 23 havadis, melodi, 23:45 Roma (420,8 m.) — S0 konser, 18,55 havadis, alir 21,45 ke- man konseri, 22,55 havadis, 23 mü- k, 24 havadis. m.) — in 00 oda RO ekok, 55 mü rik, 2 2 operet, 24 Z0 ii 06.8 m.) — 18 konser, 19,20 radyo jural, 20,15 see 21,30 melodi, 23 radyo İümel, 23,15 melodi. Mayıs. çarşamba Bükreş (364,5 m.) — 19,15 orkes-. tra, şarkı, Zİ piyano, ET 45 şar kı, 15 konser, 22,45 radyo fürnal, 23 e mi Budapeşte (550,5 m.) — 19 konser, 20,30 EE gl x beyne 22,50 gra- mofon ğa ar Prağ (470.2 m.) Alman radyosu, 20,05 gramofon, hara 23 ha 8.10 konser, 2 ko- 18, 35 kadi oi 145 medi, 24 sol erler. Varşova Cal m.) — 18 vi mü“ sikisi, 18,50 kafekonse. 19,55 radyo jürnal, 21,02 halk konseri, 23 dans musi, kol onser, Türkiye pratik farmakoloğ- lar birliğinden: Z mayıs çar- a akşamı saat 22 de İstanbul halkevinde M. Nevzat BF. tarfın- mesl derslerinin lekdâaşlarımızın teşriflerini rica iz. Posta iltihadma dahil olmayan ecnebi. memleketler: Seneliği e yl 1000 a Rl > yhi ri tebdili. için baş kuruşluk pul nie Mind! ri ee sı — m de zi 1603 1905 3 İdarehane: Babiâli civarı musluk Sk. 0. sanlı ensesinden EE kadar Da idi!., kuldu!.. Taj e önünden geçirdi. birini Sacide yakıştıramadı.. vk Ertesi gece gene sahile doğru ilerliyordu... Ah Sacit aldanıp gene öyle bir yanlışlık yapmış ol- saydı... Âdeta heyecanla bekli- yordu. Birden arkasında bir hı- şırtı, belinde iki kol ve ensesinde iki e Dön Gene Sacitti.. Gene şak- lıyan — Kadiek hn rae ye $ . Dün gece kii ez ikiyüz, Kimi e m: dun.. Çabuk söyle.. Yoksa vi e kat daha iniyor.. Gece di.. Kimi bekliyordun.. Miylle larda gözünden yaş Lek 15- rarla soruyordu: mi bekliyo: yordu?.. Yanlışlıkla pusesini al- — Doğru söyle Sacit.. Bekledi- dığı genç kız veya a kimdi!.. | ğin kimdi. ilk defa içinde birl lık dal Seni bekliyord gası kabarıyor, köpükleniyor, ya- yılıyordu.. Demek Sacit birisile* sevişiyordu. Ve onu karanlık bir gecede, bir tenha yolda belinden Nadide. O kadar güzeldin ve seni kucak- Tamağı o derece arzu ediyordum ki böyle bir yalana m le im.. yıldız