AKŞAM Sahi Yazan ; AKDENİIZDE TÜRK AKINCILARI İSKENDER FAHREDDİN Tefrika No. 29 “Dimitriyos'un esaretile Bizans ikinci defa fethediliyor — tarih depreşiyor demektir. O, Istanbul sularında ürk bayrağının dalgalandığını ilk defa görecektir!,, a amza paşa Dimitriyosu tatmin emin ettikten mn sonra, güneş bat- rap €vvel atlara bindiler.. Ka- apısından sükünetle çıkarak imut paşanın ordugâhına gel- diler, O gece kalenin Türklere teslimi takarrür etmişti, a nek ile beraber yanında misafir kaldı ve ve Gi eğ gece kaleye gir- diler, Ertesi sabah İsparta kalesine bayrağı çekilme merasimi Yapıldıktan 5 sonra, Mahmut pasa e itriyosu padişah Pe padişah kıyam ile elini vererek ii kime ve hayf ii “al iltifat ederek hakkın- dar askerle ika- Metgâhma span işti, © gün İsparta kalesi tamamile Kastelleri, İsparta dağının (1) €teğinde kâin ufak fakat çok şirin - erhal teslimi için ahali- sine özle göndermişti. | öğlen vakti vâsıl Ordu merkezi itithaz edilen ge- “MİŞ bir sre çadırlar kurulmuş, #sker ye; yemeğe başlamıştı. yunun arkasındaki çadırda oturuyordu. Börü Murat bey Dimitriyosun kizini baka gülümsemiş, fakat bir tey söylemeğe cesaret edemiyerek tekrar önüne bal Si ahmut paşa dclikanl ile baş- başa kalınca soj EE — Söyle ilahe Murat..! Ki- eli Bu İ Bu dağa Bizans devrinde (Zi (7), Sağı derlerdi, Ezminei kadimede m ) smile | maruftu. Bilâhare ğ sarf an - ii yeci oldu- olayı - Beş i (Pei dedaciyles) ) dağı miner yek Me ağın eteğindeki şehir- yele T tar, la t ve işgal kü Zer hayretle karşılamışlardı. Çi hare mal in tlemi yalnız İsparta- Maş bir di ti nd a ie - şok ai ü. Türkler, bu düğümü ani ila ilk ol sözen ep pane anaya ai milk veli, Zeynep sultan, Mari.. Bir de Gürcü kızı diye bir şeyler kulağı- ma çalınmıştı. Bunlar içinde en güzeli, seni en ziyade kendine çe- keni hangisidir? — in utandı.. Kıpkırmı oldu.. t paşa kendisile her zaman apar rdı amma,o kadar bu derece açık öy di oktu. — ml sonra ğer kızı ww — Mari çok vey gitti de mek? Diinap sultan daha sonra geliyor, öyle mi?! — Hatta re sonra... — Bu da — edir çalınan Gürcü vaz h güzel mi? — Ateş parçası ni bir kız, pa- şam! Bu adı ona ben koydum. — Bu kızı Geliboludan mı ge- tirdin? — Hayır paşam.. Esir pazarın- dan satın aldım. — Baban duymasın, Murat! Zeynep sultan meselesi neticelen- meden evine böyle güzel bir kız getirmen babanın hiç te hoşuna gitmiyecektir. — Ben Zeynep sultanı sevmi- yorum, paşam! Ben onunla evle- nemem., Mahmut in gözlerini açarak: la evlenmeğe pim yi Murat yavaşça elini ağzına gö- paşanın kulağına doğru — imi dei oem kızı bu kadar üzel olmasaydı, acaba ii bu sun...? Efendimi Dimitriyos, ailesi gelmeden evvel, iltifatı şahaneye mazhar olmuştur. Bu bir siyasettir. Efendimiz onu tatlılıkla İstanbula kadar götüre- bu suretle Balkanlarda da- cektir. Bu hadise i bu adamı tatlılıkla İstan gö- türmesinin sebebini . anladın mi şimdi..? Murat bey yemek yerken, pren- ses Marinin 4 kafeste cıvıldaşan bir kuş gibi, uzaktan akseden şakrak sesini işitiyordu. se Sultan Mehmet bir kaç muhafı- zile birlikte kalenin etrafım teftiş ediyordu. Şehir halki mukavemete karar lülerin hücumile başlıyan müthiş ir boğuşma, otağı hümayundan ii şen sesleri çabuk sustur- bir hikâye İİ dradan gelen Tennison ai- Br iki gece bende siğisii kaldı- lar. Geçen sej ah v. purile bir Akdeniz za yaj tığım sırada kendilerini tanımış- tım. Vapurda iyi ahbap ol uzun boylu, zayıf, gi adamdı. Beygir ği öierini > tererek muttasıl gülerdi. Oxfor şil gözlü güzelce bir kadındı. ikram ettim. Eski tariki dünya- lar gibi perhizkâr olan profesör ul 1 dırmak için mahsus yapıyormuş hissini veriyordu. Genç kadın vapurda da do; su bana karşı e biraz taşkın- gru- Uykuda yürüme! ca muameleler, ulunmuştu. Ben bir münsebetizlik çıkarma- mak arzusile belki mın tabia-| ti böyl ME daha ileriye gitmek istemez diyerek kendimi zaptet- miştim. İ ..# Yemekten sonra, kendilerini odalarına götürdüm. Hayırlı ge- celer temenni ederek ayrıldım. Sonra kendi döndüm. Hava fırtınalı ve sıkıntılı idi. Bir türlü gözüme uyku girmiyordu. Bir saat, iki saat geçti. dalar gibi oldum. Fakat bir lık kapının tokmağının e — rültüsü beni uyandırdı. baktım. Tokmak hafifçe le ladı, Yerimde doğruldum. Bir elimi küçük dolabın gözünde- ki rüvelvere uzattım. Bu sırada se yavaşça açıldı. Bir kadın gö- ileriye doğru yavaşça ileriliyordu. Gözleri ala- bildiğine açılmıştı. Hareketsizdi. Garip surette bana bakıyordu. Bu si ll Tennison idi. Kıyafeti; dolayı birdenbire tangamam 3 Saçları hafif ma- lektrik ziyası altında tuhaf alıyor, kendisine pel yakışıyordu. Onu hiç böyle güzel görmemiş! Yanıma yaklaşmıştı. İnce du dakları bir şey mırıldanır gibi eş e m um. Bü- yük bir —Mi ” Ni; R indr dedim Bu a a e bir pijatıe ile e le lk EE ucuna yiz odadan içeti girdi. Yavaş- dedi. Kendisini la ene Pek fena netice v rebilir, Madamin uykuda yürür cins- ir si derhal anladım. a doğru eğildi, du- cs eğ gayet hırsla öptü. Pr örün sözlerine inanmamış olsaydım bunun pek uyanık ve kendine sahip bir kadın busesi olduğuna yemin edebilirdim. Şa- şırmış kalmıştım, Kendi kendime: | ga başladım. En gü muştu, Fatihin muhafızları kale kapısında yerlilerle dövüşürken, Murat ey, Dimitriyosun güzel kızile görüşmek için fırsat ve ve- sile aramakla meşguldü.. (Arkası var) j yada ne tuhaf şeyler oluyor. ze "bir kadın ki kocasının gözü önünde alabildiğine öpüyor! di- yordum. Eğer güzel kadın kadife gibi ellerile beni ookşamakta devam di, hiç şüphe yok: — Aman profesör madamı uyandır! diye haykıracaktım, Çok şükür ki genç kadın yavaş yavaş mene odadan çıktı. K elile veda işareti yapa- rak, yllar ucuna basarak çekildi gitti Ertesi sabah kahvaltıda im kimse geceki hadiseden bahset medi F Za i gibi yordu. Gecel e ii iç cemk etmiyordu. Fa- kat o tatlı ve meraklı buse- nin hatırasını ben bir türlü unu- tamıyordum., Öğleden sonra karı koca s0- kağa çıktılar. Diğer yemek yi- tasıl girip çıkıyor, manalı manalı bana e Katin. r kızdır. Fa- kat elekleri İadeli ya- rmak hatasını yapmış oldu- için üzerimde bazı hakları kl mi Bana senli benli mma, eve rat edec mıştı, Korkarım pek kıskanç bir şey. Nihayet: — İngiliz madamı pek güzel! yecekler, yalnız yatmağa gelecek- Tahi m l i, Hiç o. pe e görün- ce, devam eti — Hele ii pek lâtif! Çaresiz güldüm. Başımı çevir- a — Demek gördün, ha? Kadın- cağız Pim Uykusunda yürüyor. — İşine gelirse! Kocasını al datmak için o da bu yolu tutmuş. Şimdi ben iağidiğ Nasıl? De- mek ki dün gece... Katina devam ediyordu: — Dün gece koridorda gördüm. Odanıza mk evvel dudak- larmı boyadı. gene görünmeğe çalışarak: e tuhaf kadın! dedim. Ya- a rizeli Di O akşam bain yalnız geldi. Kocası Adaya gitmiş. Yarın sa- iin e eli Düğlusı bu ha- pek hoşuma gitti, Kadını oda- sına götürdüm. Hürmetle selâmla- dım, çekildim. Odama girince hemen hazırlı- brımi “giydim. oltuğ: dım. Öyle ya, kocası varken ge- Tir de kocası yokken fırsat kaçı- rır mı? Hem, muhakkak, adamı mahsus başından savmıştı. Fakat ikiye kadar bekledi- ki Şimdi kim bilir kaçıncı 'kuda idi, İngiliz. madamın odasına dar : kelam — çarpıyordu. Kapıyı a çeri- ye en Oda öden e nik rşısında yari çıplak niye, esi bakıyor- Radyo 22 Nisan pazar tanbul : E 15-19,15 plâk neşriyas 19,15-19,30 ajans haberleri, muhte. ül ni 19, 30. m 20 m uni (Kemi ta zn Mani iz baran Vecih f zaffer bey, Vedia Riza ee 120 21,30 ajans ve borsa haberleri, 20 30- 22,30 Bedriye Rasim hanımın iştiras kile dans musikisi, Bükreş (364,5 m.) — 18 o radyo jürnal, 21 şarkı, 21,20 jürnal rkestra, adre Bu. EA (550.5 m.) — 19,30 sa- e orkestrası, 21 ie yi kii ie 23 opera orkestrası, mu- asi ; Prağ (470,2 m.) — 19 Alman ez yosu,: 20,05 gramofon, 20,15 Ostrı dan nakil, 21 opera, 23 havadis, gra- mofon, 23,25 havadi Ri oma (4 208 m) 0,30 hava- dis, gramofon, 21,10 vi 21,55 operet. i Varşova (1414 m,) — 18,15 kon- ser, 19,40 keten 23 aye, Tümel ia dans musi ana (508.8 m) — 18 çeke 2102 “mi komedi 22,50 vad jürnal, musikisi 25 Mi pazartesi İstanbul : 18,1 5 plâk neşriyatı, 18,45-19,15 EnERi de 19,15-19,30 ns o haberleri, telif neşriyat, 19,30-21,20 Tü: musiki o neşriyatı, rem bey, Ruş vE Me © sin bey, Seref bey, S3 cihe hanı ii emi semi Nİ he berleri, 2 30. 22, 30 Necip Yakup kiz © ie 25 Kösen eş (36 e 5 5 e zi Bike; 21,45 hava- al — 19,2 20 10 İz 28 50 1,2 m.) — 20,05 gramo- fon, 20,30 Bründen nakil, 21,35 kon- ser, 22,35 keman, 23,15 radyo jürnal, saya a (420,8 mi) — 18, 30 mi 201 1S Daireli gramofon, 22 kemi 23 müzik, 24 havadis. Varşova (1414 19,10 kaz fekonser, 19,55 radyo örne, ği 02 müzil yo jümal, 22,15 konser, 23 gramofon. Viyana (506,8 m.) — 17,55 orkes- 19,55 öpera, 23 radyo o jürnal, tra, 23,15 gramefon. ——— — iy yim dahil olmayan memlekot iş 10 0 0, mi aylığı 0, üç 1000 kuruş ür, için yi ni Di İk simi Muhartem: $ — ape we $. İrmanke Öğle Ukindi & 8,25 10,15 5,18 m a a. S0 ŞI) 12,13 16,00 10,55 2 20,35. e ? AA du. Beni görünce memnuniyetle: — Vay, siz ei Birdenbire orktum! ma neki garip halimi gö i İ e ki ayı salıverdi, Bem hi iü adım. Ona doğru yürü- düm. Be; uzlarına ellerimi koydum. Süküt çe dudakları. mı dudaklarım; urdım. Bu sırada kli Katinani sesini işittim, Lady Tennisona hitaben: — Sus! diyordu. Kendisini uyandırmayınız. Pek fena netice verebilir. © larımı ısırdım. Kadın: da fena halde kızdığı belli idi. Tel şebbüs yarım kalmıştı. Kollarım | ileriye gru uzanık, gözlerim e > odadan çiktımı,. Katina arkamdan kahkahalarla sülaşinin Ertesi gün misafirlerim İstan» buldan gittiler, w 1 pi ike Hikâyeci di