Sahife 8 AKŞAM 21 Nisan 1934 Yazan: SULEYMAN KÂNI SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ — Tercüme, iktibas bakkı mahfuzdur - Tefrika No. 273 DAĞLARI BEKLİYEN KIZ Yazan: Esat Mahmut Tefrika No. Meclis kapatıldıktan sonra kanunu esasi yalnız salnamelerde kaldı Sait paşa hatıratında, kanun esasinin tadili hakkındaki maz batada, reyinin şu mealde olduğu nu zikrediyor: (Mebuslarin devlet hak ve men- faatlerini muhafazaya 'muktedir takımdan intihaplart “ maksadını temin için intihap kanunu lâyiha- sının bu suretle kaleme alınması ve vükelâ vezaifinin kahunen tef- rik ve tayinile li işlerinin rü- yetini teshil re serbesti müsaadesini havi olmas sından neşet etmemiştir. rünür. Eğer bu tadilât başka bir EE vasıtasile yapılır ise kanunu esasi naâkzolunmuş olur. Yapılacak tadilât akla müstenit olsa esasinin diğer mad- delerinin devamında, hattâ bu ta- dilânn bile bir zaman sonra de- ge ise bazı kilin muh- tariyeti idare istihsali nda hissolunan arzularına-ve bu bap- taki bara kuvvet a isamı 'mi RE d edecektir. Ve leyh mebusan meclisinin rey ve marifeti olmadan tadil tarafma gidilmesini hem kanunu esasiye, hem devletin hakiki menfaatleri- şa Hayreddin paşa ile ma encümende çkalliyette kaldıklarını söylüyor. Halbuki en- cümen dört kişiden mürekkep ol- duğunu kendisi bildirdiğine göre reylerde müsavat hasıl olmuş bu- Tunmak icap ederdi. Yoksa Hay- reddin paşa ile de reylerinde te- favüt mü vardı? Her ne ise, kadar böyle kanunu esasi ve mec- lisi mebusan sözlerile Hayreddin ve Sait pasa gibi mütefekkir vü- kelânın gözleri önünde; hayaller, seraplar göstertti. Bundan sonra rr için buna bile lüzum kalmadı Fransızların uyuyan güzel) diye bir masalları vardır. enşei Fransız ihtilâl düsturları olan 1876 Osmanlı kanunu esasisi Meclisin toplanmasını isti: adnâzam Hayreddin paşa Hayreddin paşa ile bir fikirde aşa de arada böyle bir, iki defa hatıra getirilerek o Fransız güzeli gibi 30 sene devlet salnamesi içinde derin uykuya daldı. Ancak 1908 de İttihat ve Terakki cemiyetinin da- vetile uyanabildi. dülhamit bir kere dağıttığı mebusan meclisini, kanunu esasi- ye mugayir olarak, ta bu uyanışa kadar içtimaa davet etmedi; ka- nunu esasinin temin ettiği hak ve hürriyetleri de unuttu, meri tut- madı. Ancak bu kanunu resmi sal nameden de kaldırmadı. Hatırası dehşet veren, fakat bir türlü imha edilemiyen bir yadi- gâr gibi bu yale sahife- leri elime saklad yan ile divanı sky larının lem da elik de. vi i ttâ meclisi dağıttık- tan sonra Sait paşayı âyan riyase- tine nasbettiği gibi Tunuslu Hay- reddin paşa ile mabeyin liğinden mazul Lebip Müd sas beyin başkâtibi Ali Paşayı Bu siyasetile Abdülhamit (me- busan mu ten içti davet * edilmemekte ise de dev. leti esasen meşruti bir devlettir!) demek mi maaş Yoksa mil- letçe bir gün hesap , on ak tıncı Lui gibi eniyi çeki- lirse: (Ben kanunu esasiyi ilga etme- dim. İşte devletin her sene yenisi çıkan Salama inde duruyor. Yak nız meclisi muvakkaten tatil et- miştim, Mesele bundan ibaret ve sade!) diyerek işin içinden çıka- bileceğini mi tahayyül ediyordu? ü iptilâ hasıl eylemişti, Validesi ve kız kardeşi de ırzlarına pek sağ- lam hatunlar değillerdi. Paşa bu hale de Ama lemine devam ettiği sırada batüfeksi ei vücutça da, sece de nahif ve zayıf bir efendi paşanın kız kardeşine talip olur. Paşa ertesi günü kaleme gelince o efendi ile görüşür, — Kız kardeşime talip olmuş- sunuz amma iş er böyle talep- le bitmez. Kız kardeşimden evvel iptida beni, sonra m mem- nun etmeniz lâzım! Üçümüzü bir- den memnun etmeğe ise sizde hal e iktidar göremiyorum. Bunun için bu emelden vazgeçiniz. al gi Efendi de bu Hallağmi olduğu kadar tedehhü ederek talebinden vazgeçer. Paşa bir çokları gibi meslekinde başkalarının Le ve koltuk- ları altında büyüye, büyüye değil, ancak kendi dirayet ve Ya eş iktidarile temeyyüz etti, Haris idi. Abdülâzize çattı; kendisini iğ ri de Abdülâzizi beğendi. kamlara yükseldi. ip ara va nüfuz da kazandı; sonra sukut ve tebaüde uğradı. Bir ara gene par- ladı; ancak Sultan Hamit ile yık dızları hiç barışmadı. Vezir olmuş iken ömrü vilâyetlerde menkübi- yetle geçti. Kendisine pek açı ge len bu menkübiyet içinde iri daldı. Onun için artık dev- leti aliyede hayır kalmamıştı! (Arkası var) “ Antalya vilâyetinin Serik kazası merkezinde 26 fakir çocuğu giy- zat dirilmiştir. Giydirilen çocukl. ar resimde görülenlerdir, İşaretli Serik m vekili Ahmet beydir. Kahraman kıtaatımız oi tutunabilecekleri son mevzileri de dün gece ellerinden im ur. Zaferi tayyarecilerimi: medyun bulunuyoruz. Bilhassa dünkü imha de Adnan bey isminde genç ir tâyyarecimi; t ahramanlık! ö ti zaferin kazanılmasında büyük bir âmil oli > e grafı üzerine yüzbaşılığa terfi “— bu mert gü ha gelebilmişti akilerden va e kurtarabi- lenler buraya getirilmek üzere yola sy İmışlardır, Bütün halk burada ordumuzun kazandığı bu büyük neticeden dolayı sevinç ve ühim “haberi Me «Dağları bekliyen kız yak landı». «Ta hadisenin başındanberi bü- tün bir kolorduyu kendisile meş- rar tır, İrtikâp ettiği bir kaç fecayi vahşi ruhlu kadın şimdi burada bir hastane paviyonunda yaptık- larının cezasını çekiyor. Bu saate kadar İseniz ayıla- mamıştır. Başında ağır bir yarası tay» bile vermeğe muktedir olamadan mi söylüyorlar, ebin babası ye bütün taal- e imha edilmiştir. Elebaşı- lardan ancak üç kişi kurtulmuş bulunuyor. aki tayyare zabitlerinin n kız» taneye ürken az kalsın Pi tarafından dinç) ro “Mülüzim Sermet beyin bölü- gündeki askerler kendi zabitleri- ni öldüren bu mın taneye götürüldüğünü görür görmez hep birden üzerine hücum etmişler ve sedyeyi eğe neferlerinin elin- den almışlarsa da yaralı o arada Adnan bey tarafından kurtarıl Gece saat üç... sani derin bir süküt içinde uyuyol e dağ öm bu efsan eteklerinde bir Asya pe daha Binbir gec sallarında olduğu gibi binbir m ma- cerayı karanlıklarında saklıyan bir Asya gecesi. Bu vahşi dağlar eteklerinde karanlıklar korkunçtur; e sibi, aşk gibi, kadın gibi korkun: Gene köpekler uluyor... Dekor mi — Ko yor, gene. neki dokto -— Yorgunsunuz bike siZz€e Yatın artık.; — Doktor, sia Gi olalı bu k# dar zaman geçti, hâlâ gözlerini | açmadı... Yoksa!., sml an — sizi zorla yata“ | gınıza götü: — Doktor içimde anlaşılmaz bir sıkıntı Er olun ameliyat yüzde yüz ilenniyagEls etle neticelendi. Artık bir tehlike yı ine geldiği zam: sörecekeriliz ne kadar iyi konu | >. Doktor er köpekler ulır yor değil mi?. Ah bu ses, bu me lün uğursuz ses... , Hast astane paviyonunun bu kü- İ bir gaz lâmbasi lâhar yatan Zeynebin bu lâmbanın ışığı altında görünen yü" zü hakikaten endişe verici bir halde idi, Adnan onun elini avu- cunun içine almış oğuyor ve yan gözle > doktora bakarak: uu ben bu hale getirdim” | diye kimi kesik animenin. l — Adnan bey nerede ise şafak tacak, hiç olmazsa bir iki saat | dinleniniz! Haydi sizi yatağını" | za kadar götüreyim! Zabit başını güçlükle kaldıra | rak içi dolu gözlerile doktora | akti; i gr — Sana rica ederim, yalvarı" | rım doktorcuğum, ne olur beni | burada bırak kalayım, I meri bu küçük elin ateşile | Burak kler. bırak beni... Bu ıztıraptan bilmezsin ne adi hop | lanıyorum. Vicdan azabı çekem | ! er için ıztırap ta bir saadet olu" yormuş meğer. — Peki ben; gidiyorum. Fakat nöbetçilere edeceğim, biraz sonra onlar gelir, siz çeki- lirsiniz!., — Teşekkür e Doktor ayaklarının ucuna ba“ | garak odadan cıktı, Zabit sandalyesini karyolaya em daha yaklaştırdı. Kafasını, vucunun bi ya, elin sölbiz koydu. Saçları perişan öne day düştü, Hıçkırığa benzi" yen bir sesle acı . ; | ynep, Zeynep Cevapsız kalan yrd ses, bu kali | feryat ara gi ren karanlıkları arasında esi du. bim, canının içi Ze“ i artık Göz kapakları kımıldadı, derin derin nefes alıyordu. Birdenbire ii yana doğru çevirdi ve gözlerini açtı, Kesik bir seri — Adnan, Adnan!.. (Arkası varlı ği