$ rp Ne g salad Ez 13 Nisan 1934, 2 AKŞAM Sahife 9 Tetrika No. 80 13 Nisan 934 Radyo ml | kia j Ateş yakmak için 1 Nisan © a İstanbul : 12, 1) Jaturka plâğ v neşriyatı, yi ise 19,1 âk sak ei ' Şekerim, her şeyden evvel, | de mektup ile beni gör: 19,15-19,30 erler, mühtelif | vadet, bakayım bana: Bu mek- Sana ça şey itiraf lem! neşriyat, 19, 30. 21 20 Tük Ee neşe TARIHI tubumu ' sakin sakin okuyacak- Sonra bun leyhimde bir be e e e 21 30 ce sin, hiç sinirlenmiyeceksin. Ben silâh — sliananiğan biliyo- | haberleri, 21,30-22,30 Necip Yakup « Yazan: ed ni e, sanki yabancı birine yazıyor.) rum. doğruyu söylemekten! bey orkestrası | tarafından yaulteliğ Lİğ Kara Yusuf, sadrazamı tehdit ederken, Fatih sarayın penceresinden seyrediyordu. Murat bey birdenbire a atılmıştı. Arabı gağnin altın aldı ve ezmeğe başlad “Bir gece Kara Yusuf, Azapkapıdan Top- kapı sarayına gelinciye kadar önüne hiç kimsenin - çıkmadığını görünce: — Bütün millet benimle be raber. iL aş beş yüze serseri, tmişti, Hadiseyi; kalabalığa Aynda dan karışarak yakından takip eden ve son konuşmalara kulağile Şa- hit olan Murat bey, Yı fun dört az rt beş adım gerisinde du- ruyordu. , Atılgan delikanlının tahammü- lü taşmıştı, Mahmut aşanın sa- raya girmesile tavırları büsbü! eği serseriler, hep bir ağ “ — Padişahı işi Diye küğiMeiği Bağlrinişleri Zenci Yusufun bumu gülü - yor- du.. Duruşunda ve , bakışlarında in Büküm, kumandan ası Vi Kara Yusuf Sultan Mehmetten laştırmıştı: Bu serseri güruhunun Sipahiler arasına aylıkla alınma- sali teklif edecek ve bittabi ken- disi de bunlara reis olacaktı. , Fatih o gün çok rahatsızdı. Dı- şarıya çıkacak halde değildi. Sa- Tay muhafızları py vi bir emir almadıkları ere u; seyirci gibi iki bakiye lardı. Padişah: — Vurun *E Diyecek olursa, e yaş Tine saldırılacağı zannediliyordu. — Sultan Mehmetle Mahmut pa- $anın sarayda neye karar verdik- leri belli değildi. Tam bu sırada, RE sıkarak meydana çık- İmiş Kar yk karşısında delikan- ayı görünce gülerek kamçısını salladı: Ne — Bir diyeceğin >. var.. İstiyorsun, beyzadem e tırt iştuk yıldirım öderiz ve ei ki a tutul in den zencinin üzerine atıldı. Müthiş bir boğuşma başladı. Serseriler Kara Yusufun kuvvet ve cesareti inden emin oldukları için, bu dö' uzaktan seyirci kalmı; derili; ri yali Azap- kapıda dövüş! adamları nasıl lk kirim Zaten vet vi ne bakla Murat bir hanilede Kara Yusu- fun pisieye sarılmıştı. Arap bo- ğuk se: — Benden ne yim a de. ikanlı.. Diye a Murat, zem ciyi kollarından yakalıyarak öyle ir savurdu ki.. Kara Yusufun tel kamçısı Muradın önüne fırlamış ve arabın yüzü gözü yerdeki I taşlara sürterek kan içinde kak .— ei iv onun kuv- rek peşi- meka mıştı. Murat bu kadarla da kalmadi. bı anlıyarak omuzlarındaki ei birer birer atıp, süklüm lüm sağa sola gerilemeğe rel mıştı, Kara Yusuf kamçı darbesi ak tında pestile dönmüştü. İri dudağı çenesinin üstüne düşmüş.. yattığını görünce, binek taşının üstüne çı büy bü — Haydi, dağılınız.. Yaa ral mi gebertece- ER koşuşmağa o başlıyan saray muhafızları da serserilerin zanne- derek korkmuşlardı.. Biribirlerini çiğniyerek büyük bahçe kapısın- dan çıkıp gittiler. Sultan Mehmet, hızır gibi im- dada yetişen Muradın Kara Yusuf- la nasıl dövüştüğünü ve onu bir e yere vurarak kımıldıya- maz bir hale getirdiğini.. Ve ni- yüze yakın baldırı çıp- lağı nasıl kaçırdığını Gİ görüyordu. Mahmı da idi: — İsmail reisin küçük oğlu bü- .yüdükçe aslanlaşıyor, şevketlim! Şu çocuğun görterdiği cesaret, mucize d. 'k kadar hayret ve içeri gi ann Fatih: ut paşa padişahın yanın- | eğ muşum gibi, vakayı sana sü ü- netle anlatmağa çalışacağım. Kocam yılbaşında çifliğe gitme- ğe karar verdi. Halis çifliğe bayr lir. Yaz olsun, kış olsun, hangi gun için bunu tanbulda bir türlü rahat etmez. Çiflikten sut mİ onun aklına sığ- maz, m: «Be- çifliğe gitme na« kabil değilin diye cevap vermeğe imecbur Vakıa Helis eni benden şüphe eder ir gerin Değil ama giüm. behemehal işin icinde bir şey ölüyüm tah- min edecekti. Yı m TA içini çeke- «Ben: olsaydı bir ça- resini bulurdu» Kl) dize nl şekerim. Bi- rek: z tim. -T. postacı geldi. Senden mektup al- mer saadetini tattım! Hem de , En aşağı se kiz kit Mektubu saklayıp ra- hat bir zamanda onu tatlı tatlı okumak (şüphesiz daha âkilâne olurdu. Fakat, düşün bir kere, senden gelmiş bir m. ektup! Hiç sabredebilir miyim? Hemen zar- fı kya am bu srada Ge e di pisinı açıp Çabuk bağırdı. Mahmut paşaya dönerek: — Bu ne cesaret, e- maşallah.. d di, arabı pestil gibi yere serdi. Bu cesur delikanlıyı alnından öpüp sarayda a Esir korsan ai neler iyor ? mum donanma kumandanı Hamza paşa, Akdenizden esir alı- nan korsanı Yedikule zindanında sorguya çekmişti: — Ey, anlat bakalım, ii Akdenizde kaç gemi ile ve ne va: kittenberi korsanlık yapıy: te V ptan anlatmağa başladı: — Lüdivikosun emrile Limni açıklarmda dolaşırken, bir gece gene geri durmıyacağım. ayet muvaffakiyetli bir komedya oy- dım. Mektubu mai derhal zarfa koydum. hi i; ermi- yormuşum gibi görünerek, zarfı çantam, . Sonra, Halise: — Te ana çok selâm yol- luyor, dedim. O p verdi: dar umurumda? O bo okuyup vakit geçireceğine yırtsan daha iyi ederdin. İşte Dion kocamın yanın- dayım. ntam dizlerimin üs- tünde. Senin mektubun da çan- tanın içinde, Bizim çifliği biliyorsun, bahar mevsimi çok güzel olur. Her ta- raf çiçek içinde kalır. Asıl bina- dan biraz ötede küçük bir bina daha var. Orada da bizim kâhya oturuyor. anlatıyorum ki Ker ı güzele tahayyül edebiles - Topkapı dışındaki şoseden ra- eçerek, sonra çifliğe zorlukla ilerili- ye bize doğru ko: u ki bizi agrim almas öleli Filkaki telgrafı ka- pının aralığına si iii bir halde bulduk. Çok şükür ki yanımızda analı- tar Mere Çifliğin kapısını aç- tek, ik Başka vakit va- eğ çiçek bulurduk. Odalar ere, Senenin de seli Alık alık bakış- tık, Benim arkamda mantom. Ha- is te kürklü paltosunun yakasını kaldırmış, 6; vie duruyoruz, Fena halde kızdım z şia De çok keyifli bir iş! dedim Fakat çiflikte bir şey Ha- lisi a) Kıyı kopmadı a dedi. Ocağı Şakirin ge bite Helis ile beraber aşağı akmağa kalktı ik. Fakat bir türlü bunları pa mıyorduk. Halis muttasıl kibrit yakarak gazeteleri tutuşturmağa uğraşıyordu. İstanbulda olsaydı Halis bilir ne kadar haykıracaktı! Fal ve Sİ kuzu gibi sakin du- A3) Kğ nemli, dedim. orum. — eğ — Bana yesin mektubunu Düşün ke erim, senin me , Titredim, geri geri çe Neler kekele- diğimi bilemiyo: — Teyzemin ink mu? — Evet, Çantandaki smektu- muydu | bu. Okudun değilsin ya. Anlattığı saçmalar aki ama Artık mahir bir | eserler, i Budapeşte Ge m.) — 18,30 pis yano, 19,30. varyete, 20,30 opera, 12, İz. Yi erken a (14 m.) — 16,1 Sİ 10 dile 19,55 radyo jür- 21,15. konser, 23,20 dans mus , 0 melos di, nal, sikisi, Viyana (506,8 21.40 komedi, 23,25 gramofon. 1 e an emer plâk neşriyas , İNŞA m.) — 20 konsem 23,10 radyo yürü j böy tarafı konfe; 21,30-22, “0 in e tarandı muhtelif eserl: Posta ittihadına dahil ol mayan ecriebi meml mleketler: Seneliğ, “3600, 3 altı & yağ ii 0 aylığı 1000 kı Adres tebdili için e beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. e li 28 — Ruzukasım: ine Öğle İkivği Akşam Yala eri So 529 912 12 146 Ve. 3,38 5/24 1215 15,58 1846 2022. İlarehane: İren civarı Acımusluk N rar vi i İk m ğrusu pek kıymetli e NK ver onu da tut ün, şekerim, senin mekte. bun! Sade tehlikeyi düşünmüyor: dum. Bana yazdığın o ii a ifadelerini, henüz kit bu ERNİE. Ağım önlerini düş, nüyol Halis İleri mış: — Haydi, versene! üyeli? Çare yoktu: — Bırak, ben yaparım, dedim, Senin mektubunu ona teslim eden . mezdim, ya. | Onun için, mektubu: k yal o kelimeleri kaybalmasın. yazıkkı Bir kaç gün sonra cevap ahdi pek nazik, ince bir mekti tu, Rahat rahat içini çekti. dakl gilisi, ında ai vermediği ei ü ena fena ii hakikat i hiiç 0 ibi şiddetli e ”