Z > Sahife 8 Son yedi padişah (Ikinci Mahmut, Abdülmecit, Abdülâziz, Murat, e Reşat, Vahideddin) devirlerinde Mecliste iri sert sözler, birinci içtima devresinin hitamı — büyük bir ere idare edi- münakaşalara Or, seçime Filan en Bir mec Maia va see tsra sx başk olma- Ancak mer lmağa talip- der ile m Vücudile hizme t ede- miyenler para, hayvan, erzak ile teslim için evimdeki eşyayı satanlar bile gö Vükelâ maaşlarının dörtte biri- ni terkettiler; birer, ikişer hayvan verdiler. (Mebuslar vükelâdan emin v emnun görünmüyor- lardı. İzmir mebusu Ahmet efendi mayın içinde bir gün , vükelâya rek şu acı ve sert sözleri söy- m — Size son rin da ve- e Bizim evlâtlarımız hudut a canlarını feda ediyorlar. Sizinkiler ne yapıyor? Siz kendi- i üyı ? Cinayet- bulmi ıkları bugün- lerde siz debdebe ve daratınızın hangilerinden vazgeçtiniz? Siz e şi olduğu: e eziye kelâya mame devam etti: Paranızı, icevherlerinizi. mi koyunuz. “. gelince eli- - mizde, avucumuzda ne var ise sar- ofma kendimiz nezaret etmek 'tile hepsini vermeğe hazırız! (1) Bu şiddetli tarizlerin vükelâ ara : müteveccih bununla mak lite bazı ka giz si ve telkinat ile i z Mı hareketlere sevkolundu- lar. Bu sebeple meclisin idaresi deri Mebuslar inzibat alta 80 © kulması, bazı maddelerde matlâp © dairesinde hye padişah kumduğu ezdinde e mültez! ğu için fik efendi vezaret Pes un hu, Ne yapıp yaparak ekseriyeti itaat altında bulundurmağa, mec- Misi: — Evet a ci bir he; getirmeğe ça aşıyordu. Fekat bütün eyi her sında hükümet ve idare aleyhine diş bilercesine acı sözler eksik ok idaresi kala- zetelerde tal shi hattâ bazan mealleri büsbütün tağyir ediliyor, söylendikleri ta- rihten ancak on beş sonra neşrolunuy: Bu suretle halini meclisle mi nasebeti, nutukların tesiri ği hadde ar Zabıta idaresi gene saraydan aldığı emir üzerine yerli gezete muhbirlerinin azını meclise e ediyor, ad da hükü- plarıDa en Hs haklı pe» yeceklerine gizli ve battâ senet alıyordu! Bu suretle meclis yavaş, yavaş sarayın hükmü altında iş görür gibi bir hal aldı. Reis Ahmet Vefik paşa şark ve üstebit, kimse ile geçinmez, 2 ki ve müstehzi, halk arasında ga- rabetleri, tuhaflıkları ile meşhur bir zat idi, Bir dereceye kadar terakki ta- raftarı idi; fakat idarede gelişi Zn ni yarak şahsi istibdada meyyal bir ye e ederdi. Hiç kimseyi. sevmediklerini şid- Pur re ei, ahrardan hoş- lanmaz, paşanm şahsına karşı ise husumet £ besledi Meclisi mebusanın bu ilk reisi etin bazan lehinde, defa da aleyhinde görünürdü! Hünkâr Avrupaca maruf böyle bir şahsiyeti meclis riyasetine ge- salğig güya hüsnü sn. göster- ki e üm pek iyi bildiği Ahmet Vefik efendinin mebuslara çok söz söyletmiyerek | şiddetli davranacağını, bundan âza ile reisi arasında daimi bir vücuda geleceğini hesa- mıntal Roterdama il muka gösteriyordu; hattâ bazan karşı terbiye i cinde muamelede bile bulunuyor- tutmasına pek kızaı e cemiyetlerde, bilhassa sa- rayda: — Mecliste bir çok haşerat top- ş! Bakalım, ne netice hasıl Ahmet Vefik i ünmiyerek bürlküi s yeti tahrip hakkındaki emellerine Na ediyordu. 7 haziranının yirmi ve ci ve ek cemaziyülâhırının yedinci günü meclis tatil edildi. Tatil esnasında işlere bakmak için daimi bir encümen teşkili padi- m istizan edildi. Fakat Ab- buna lüzum görmedi. bu muamelesine daha ziyade ta- an Tefrika No. 36 Kız cevap vermei Bir ie söylemedi. Yalnız küçücük elini ağır ağır uzatarak zabitin Sr; tuttu. Onun parm. nun içine aldı. Si Sıktı, Km yeti; Sonra bu ATI Böylece ateşin karşısında bir — Adnan pe acaba saat kaç oldu?.. — Tam on. — - Dağlarda nöbet değiştirme ören bir Geriye n bey dışarıdaki mit- rp iş içeri alalım. Niçin? — Her ihtimale karşı daha iyi değil mi dedi?.. Zabit yerinden kalktı, dışa- rıda, alan altında, anası ta rafını rt yavrusu inadile boylu boyuna uzanmış yatan mitral sırtlar yıp içeriye getirdi, münasip bir yere bıraktı, Sonra kızın yanına gelip olur- du. Ateşe bir kaç tahta parça: daha attı. Tahtalar mi ei zi yandı.. yiz. Artık rahat sali bi az am. 3 Kız omuzundaki gocuğu çıka- rarak zabite uzattı. — Öyle, bre şunu: sen al!.. hammül eni Di B 1 sai Bugün mebuslar kendilerine bir ! z - sin. ; | sina sığınirim! bm? hümayun. yetki edileceğini | - Zabit gocuğu sirtma aldı. Kız orlardı; bu intizarları boşa | Kollarının altına girdi. Gocuk ek isinin omuzlarını da i, Reis paşa bu sözlerle meclisi Yönulen ii tahta attılar, kapadı: al tahtalar yandı. Çıkan ışık ve alev- Bugün müddetimiz bitti; bu- başla, rin da içtimaımız sonuncudur. | yak uzun, uzun se iler, günkü Her biriniz vilâyetlerinize gide- ceksiniz. Yeni mebusan intihap olununcıya Kür biz gene mebu- suz. İcaj i surette timaarmız kolaydır. Se gelecek lar gönderilmesi için intihabatı eledi Cenabı hak kanunu esasinin vazii olan veli nimet pa- ylesin? Osmanlı askerini de mu- vaffakıyeti temenmilerile dağıl- Ma) Bu le mebusan meclisinin adasi ik içtima devresi hükümetle a hükümetle mi arasında şiddetli bir tatsızlık ve geçimsizlik devam etti, durdu. (Arkası var) garp lilere elik hp yaptığı hakkında çıkan erin doğru olmadığı söy» re Bilhassa Fasın İspanyol kasına söy- kendilerinden geçtiler. se Tam gece yarısı ay ışığının al- tında uyuyorlar.. Hiç ses yok.. * Yal Mi yen küçük kar sularının keme lakin çıkardıkları ince fışırtılar arada, sırada uzak larda akisler yapıyor. Saatler durmadan geçiyor... Zabit yeni bir sandığın son par- akika sonra ee in sek sü hafif e ne EN Geldi Sk rına daha iyi lili Sonra dudaklarmı onun saçlarının üze“ Gece bitiyor... Saat tam bl Sabah .. Dağlar yava: enmerleiyorlar.. Dilek Kız hâlâ yi uyuyor. Yorgun, bitkin, perişan le Zabitin başı onun başi nın inde.. en dizini Oy. ie uyuya ka- d o. 8 Mizan 1934 8 Nisan 934 a amm DAĞLARI BEKLİYEN KIZ PERADENTIRI Yazan: Esat Mahmut Adnan bey iğilerek tekrar onup gözlerine baktı: kişi a öyle masum ue. ; ei kıyamadı.. Yeniden gem” ei Birdenbi: kızın başı döner gibi oldu. öl kapakları o; n irpiklerini: kaldırdı, gözlerini çar açmaz ba; ye Evvelâ şaşalar gibi oldu, bir anda özmen bakan Ski boynuna atıldı: — Sabah'ın; oldu?' diye heye- a bağırdı: Kollarını sardı. Köni Adnana doğru çekmeğe rak: a GlMii misin, gidecek mi- sin artık diye yerinden fırladı.. em gözlerini siliyor, hem ağ- yor, hem söylüyordu: — Bu s cak? Hâlâ rüya mı görüyorum. Söyle bana söyle!.. niçin uzama- — niçin bu kadar çabuk bitti ge- . Ahişı aadet, bir rüya mı ola- neş, iğrenç, korkunç, uğursuz gü- neş!.. daha ziyade sarıldı. Ya- ere ize pere öpe- rek yalvardı: — ve itmiyeceksin, ari sene İsti kadar in değil mi? İstediği raf aydınlansın, istedi yükselsin, sen beni burada yalnız ii nd | mi? gibi dizinde, kollarında taşıdın da beni uyandırmadın. Ne olurdu, hiç olmazsa seni bir saat daha çok görürdüm. Tekrar ramen peni — Gitmi; Z > Beni burada İri — dağ n arasında yalnız bırakıp miyelin sen fena HA ie gilsin, vicdanın buna razı olmı- yac. yi sanki büyük bir seir. Beyni yanıyor, çi şuyordu. Müthiş bir ıztırap ; yi Ra iu m ön er 25 iyordu. Kızı göğ- ı. Yüzünden, dudak- li pi gli Zeynep. Gözlerine yazik ii Bok nasıl ee — Bak güneş çıkıyor. Belki şimdi yarıyola geldiler.. — Kim? — Beni götürecek olat — Gidemezsin, ar sini. Zabit kızı tekrar göğsüne bas tırdı: — Zeynep gitmeliyim. Buna mecburum... Beni bekliyorlar.. — Seni bekliyorlar. Niçin? Ben bunu müsaade etmiyeces Tekrar yalvarmağa başladı; ağladı: ms eg: