üm. > Fal lislâm ile kadıaskerler, h (ikinci Mahmut, Abdül; AKŞAM Yazan: SULEYMAN KANI m ikiye epi e bir hadise, — Tercüme, iktibas Abdülüziz, Murat, Apak Yakin derde Tefrika No. 261 Dolmabahçede Meclisin açılması Sırbistanın ve Karadağın talep- kei efkârda teheyyüç ; uyandırı- il a le «millet na- mına» m şilâyetler oliyonüla; pus üstündeki örtü meri Serteş- rifati Kâmil bey n bulun- duğu sağ iri, ie; padi- şah Abdülhamit sade siyah elbise giymişti; bir elile kılıcının kabza- sını tutuyordu. Üstlerinde askeri ai şat ve şehzade Kemaleddin efen- diler padişahı takip ak tahtın sol simelnma vii ki tuttular. Padi ondaki kalabalığın İLAMI es tahta “giderken sapar hassa iyii gep landı sele mit tahta oturuncıya ir bir elinle tuttuğu bir kâğı- hazır bulunmağa davetten ibaret değil Memleket idaresinin 1s- l wiistimallerin, istibdat ka- idesinin imhasına bu usu sile olacağını da biliyorum. Ecdadım bir vamı hükü- ei la Mezeler, Din ve muhtelif olan & ii münferit bir ka- üşterek bir hisse bağla- » Kanunu esa sasi bu dan böğle bi vatanın evi rak osmanlı nı mı im yali Adini lt Tetrika No. 28 << BE Mart 1934 am 31 Mart 934 A am DAĞLARI BEKLİYEN KIZ Yazan: a geye Hemen yerinden fırladı, ken kahkahaya ve hem de indim «artık ör va ün Lie bir İl benziyordu. Derhal kika bile durma; ndine geldi, toplandı, müşkülâtla a ee ineceği yere e koy ayaklarını sırtını ğa rek mağaranın ağzından | ranın duvarına dayadı. Karşısın- dyan — Fakat bir de sağ da gözlerini gözl yarı nı kaldırıp dağların ü a“ | mıyan adama baktı baktı Lime tayyarelerin bir turna ri aralı bir in- ibi ina takılmış | den geçmiş bir halde yerde yal biribirinin arkası A gördü. Bir anda mıh- ış gibi olduğu yerde kaldı. “Bir, iki dakika dalarak filonun dağların arkasında kayboluşunu seyretti. Sonra geriye.döndü. Ge- — Bu geceyi de burada geçire- . Tekrar mağaradan içeri girdi. 7 bilâhareket hâlâ oldu- ğu yerde yatıyordu. İnce bir ziya huzmesi kayalarm arasından kıv- “5 e öptükten sonra elile ye t gi am Sırbistana ter- me; yordu; Mithat paşanın sukutuma, 2 İn ki olmak azil hıyanetlerin- den dolayı da: t ve se- şahım çok yaşa!) diye e Tarı yerde: Gam İmer e) diye b wkif edi- ve halin icabına göre işi tesri yi ılma resminin evvelce Aya- sofyada pazlin hlara yi iyi rede yapılması takarrür ti, tanzimatı Abdülhamit ie Mimi — - Kırım malebes mek istemediği için min Dolm. ehehe, sarayını nda | ia nacağı dildi; da- | Tah w ilam hümayun» idi. Sait pa- sonra açık sesle bu ai iğ re le biri t olar: eden sebe umu- ii -ep etmekle beyanı mem- gi ederim.) iye başlıyan bü nutukta yüz male bi gi yetlerini, lisan #zheplerini ve muhal 5 aza » edebilmeleri Fatih Sul- tan edin hürriyeti, din ve kam akentini temin yol da gösterdiği na diğer hların da pa me- deniyetinin en evvel müikimize ithali için e kapi 1 açtı; “babai tırdı. Harice borç kapısı da açil dı ileli li etti... Maliyece 1s- er €sasinin meşru esetlerin- den istifade için sizin fili ve akli muavenetinizi eklerim Vie ifenizi hiç Bid çekin- yerek, babi ve memleketimi- zin m e anidekinmdan a bir saa ifa simi De rim. © Abdülhamidin nutkundan bu sözleri a ve kayalaka im onun «kavli fiiline, e kadar uymadı- ğını açık gi mek ik Adami ln vekillerile elele işlere çare bulacaktı! Bulduğu çare ikinci içtimamda simi ela e vermek oldu! bu vekillerin dal, Fert de pek boşuna it mebusan ve âya- nın içi mini gidecek yerde onları kendi yea sarayına ge- tirm; —— tercih etmişti. nutkun ii yarım saat mp tku okunurken Abdülhamit sağına, soluna bakmıyor, mütema- diyen emele mebusları sü- züyordi Nutuk ile beraber atılmağa baş- lamış olan yüz bir top Osmanlı pa- a mühim, tarihi Bir ha- i ilân edip du- dbir- ver Yi bi iletir, beet > Bı üşat gi önler tatil m , iler sarayın muayede sa- manda toplandı. Al ve sırma işlemeli elbiselerile Salad salonun etrafında daire teşkil ediyorlardı. Padişah için konulan tahtın sağ tarafında vükelâ heyeti ile vüke- lâdan olmıyan vezir ve er defterhane, posta ve telgraf ni zırları, yaistesatlı likgi, icra cemi htın sol tarafında da şeyhü- İstanbul kadısı, ai > mahkemesi heyeti ile Gavri: endi birinci sırada, ferikler ikinci ER idiler. Elçilerle sefaret erkânına tal tın arka cihetinde yer gösteril mişti. an ve âyan boş kalan or- tada, — önünde, bilği kılmış- lar. Mimi bulunca tahtın ler vaziyeti ağırlaştırdı. İstikbal edi; halden istifade edil- düşünülm. mek istenildi. Devletimizin büyük buhtrana uğradığı bir zamanda ili cülü- aki pr levcut e IğK izalesine EE başlı ıslahat ile çare emniyet ti ie zimmetime farize addeyi Avrupa iarkkiyiini yetişeme- ekliğimiz mülkümüzün muhtaç ylediği sabit ve İLİ sbabını mütemeddin deere ln iğ LR rın cümle; ttifakile alakali isimle iğ lü- zumu müsellem bulunduğu için ben de memleket kanunlarının ârayı umumiyeye sinin elzem gör- düm. Kanunu esasiyi tesisten mak: dım ahaliyi. möniyni ler rüyette ruyordu. Hünkâr ağzıni açıp millet ve- killerine bir söz söylemedi; bir ik tifet etmedi. Asabiliği üstünde ol- duğu pek belli idi. İkide, birde elini sakalına, al- nına götürüyordu. Şimdi artık iş bitmişti; herkes dağılabilirdi. e ir teşrifatçıya işaret etti, Yol açıldı. Padişah hazır bulunanlara kısa bir selâm vererek dairesine çekil- di. (Arkası v. esmer bo- yi m sonra damla damla ta- şın üzerine 1yordu. Lâcivert gözlerini kapıyan iri, siyah kirpikleri hâlâ e mç zabit, küçük bir güneş parçasının aydınlattığı esmer ba- 1 dakikalarca tt, Kendi kendine bu kıza ne yap- mak lâzım geleceğini düşünüyor- du. Kurtulmak, bu büyük felâke- oldu. Oj ru izüne dikkatle bir daha baktı. Sonra. tekrar doğruldu. Yenidi uzun düşündü. Asabiyetle ağaranın ağzın; ar yü Geri döndü. Kızın başücuna gel ne Li lin gayri ihtiyari ki — bermelidir, gebermesi lâ- zımdır. Sonra birdenbire za Jine götürerek kamasını çekti. Fa- kat O sıra e şiddetle dini his: rmaklarının kırılır g bi sud duydu. iin yek bir kadın!.. ” dye kelli Ne yapacağını gesi Kama- sını e — yordu. Beyninin ta pe ag hissetti. "Kamasın Bi Dudağı Bir kan lekesi ol ö i yatanı doğru uzattı. ancanın aj yerde Kii ai ir sel. i REN BiR ROMAN KARDEŞ KATiLi Meşhur polis hafiyesi Yılmaz Ali'nin maceraları Müellifi: (Vâ- Na) sp Yeni çıktı AKŞAM KİTAPHANESİ İstanbul - 121, Ankara caddesi iş eder gibi oldu. Kirpi mu kı- adi, göz! çiğ ereli açi- vard, güne: in içine gir- i. Yerinden lk istedi. Fa- kat kalkamadı. İnce, bir sesle: Elim elini şa- rmakları yağlı a Va — Ah, başım! arı güneşin altında Eksi parladı: — Kan! diye bağırdı, korku ile ir kaldırdı. Karşısında meka ai ses hem biz eryada, ken öldürmek iste din | öyle ii Sustu. Zabitin ha baktı, Sonra birdenbire ii kırdı: m bir erkek değil, bir ak ü kapıyan gömleğini iki eli ile saparak da Güneş göğsüne vurdu. Bu sefer daha Keiz Hemme — Vur. abit yerinden kımıldamadı. Yalı bei anca elin. de ağırlaştı. Ucu ıma bakındı. nra kendini toparlar gibi oldu. MN kaldırdı. — Ölmen lâzımdı dedi. di lecek ni bir sırtlanı su ee de, gezerken de vurmak birdir. Kız ütremedi bilet. Bilâkis acı acı güldü. — Senin gibi adi mın karşısında on akil İdiz yaşamaktansa derhal, hemen şim- di ölmeği tercih ederim. Çek te- tiği... Söylenip durma karşımda!., nan soğukkanlı olmağa ça- vi Dağdan düşme bir kaya par- rTa tıpkı onun yaptığı gibi soğuk soğuk güldü: — Arzunu yerine getireceğim, buna emin olabilirsin, Yalnız ce- binde duran bu ingilizce mektup- r biri arı dikkatimi cek betti de!.. Kız hk e mesini İm kim oluyorsun, nedisim? Birimin bu işler seni ne- den alâkadar ediyor?.. — Ben bir riiirizd a iğrenç dişiyi öldürmeğe m. — Elinde tabana âciz 2 bir kadı- m öldürmeğe memur olan erkek olmazsa biraz dv nezaket bil senii SE Nendkekikulsi bir şey kay- bettiğimi zannetmiyorum. Sözle- rine bu kadar soğukkanlılıkla mu- vi etmem kâfi nezaket değil eli lüt bir çılgın gibi haykırdı... — Anlat sen kirin? Şimdi e n gene güldü; ayni lâ haze bu kadar merak dim za â bölük kumandanı, mü- lâzimi yl Adnan!. Kız hayretinden dota kaldı. Kekele: — Siz bir zabitsiniz ha!., (Arkasi var), Biz ali kendimi size tak- İ i İ