Şileple bir yolculuk istanbuldan Londraya..ywz Pk la Bir peynir imalâthanesinde temmuz perşembe... Bugün çok meraklı ve pek istifadeli bir gezinti yaptık. Bu sk Ams terdamı mia deli gelen seyyahlar iç kaçırmak isi kemi Kaç sdür otelin kapıcısı bize Bu sabah kapıcı biletlerimizi verirken: «Yanmiza bir adam ald sizi vapura dar ması.» diye mam sizi ir alırlarmı ıkıldığı zaman yi bindiğinizi anlarmışsınız . amma ye: bilet parası vermeğe de mecbur olurmu z. Buna ma- ması için küpe anın Gb * nımız sıra iye İstasyon civarına geldiğimiz ozaman k ri olduğunu saladık. Sırasile rıhtıma Şe küçük is- timbotlar önünde üç beş simsar etrafımızı Sayanla Ne ise sekiz numaralı iskele- deki istimbota bindik... Vapurda elli kadar yolcu var. Hepsi de sey- Almanlar, Evlerin damları hizasında... il t tarafında Wilhelmluiş çük bir m > girdi... Tam sali | ar bir ha- vuz. lala kapı iz on dakika sonra yarım metre ka- dar yükselmiştik. Öndeki kapıdan Noord Hollandish e Ey ra yüzüyorlar. Biraz sonra kan: civar e nazaran daha sekte kaldı, Hele sağ taraf, lara kadar alçak bir ova halinde uzanıyor. Buradaki evlerin imi | ları hizasından geçiyoruz... Otuz kırk metrede bir ve menleri görünüyor... rağın fazla suyunu emen ve ka- nallara akıtan, yabut tarlaları sus Jamak için kanallardan su çeken tulumbaları işletiyor. Nasıl bir kas iğ - Bir ek ok ç neler gördük ? > ee ayal Kanaldan 'anallarda bizi m N Bröck civarında pe deği ann ya» 4, Broek Soğizm yi caddeı - bir çok yol Mi hırsa onun gibi kanaldan da sağa, sola ayrılan su yollarıma rasgeliyoruz. Yan kanallarda sebze yüklü mav- nayı kıyıdan yedekciler çekiyor. Hele bir tanesinin halatına bir kadınla bir çocuk bir de koca bir köpek asılmışlardı. Bir buçuk saat sonra Brock de- nilen bir köye geldik, Küçük va- purumuz yeşillikler arasında iske- leye yanaştı. Vapurda biletleri ih dairele- .» dedi ve anlatmıya baş- yer. «Burası ineklerin kışlık ridir. di” Yazın mi eN mi | MIŞ, kışı buraı ermiş... Her ineğin Alta ni ince bir kum se- vile n üzerine sisi çok öğr işledi, her taraf ter. temiz... Solda lie gıda- ları ni dolaplar arasına lâv- pirinç © uayene eden ihtiyar meğerse ay- » oymalar asılı, İnek- Ek ELLEN til ti bölmi tercümanı imiş. İskele başında: | de küçük bir pencere var, bunlara «Madamlar, mösyöler, burada si zarif oymalı tül ler takılı... karaya çıkacağız. Görülecek şe; Buraya «inek ahırı» demeğe ada- ler var...» diye haykırdı ve “e mın mi varmıyor. hlizden ilerisi asıl peynir şirin ameliyeyi anlatıyor. Bir ta- myeşil ler âr. | rafta bir başkası istiyene ağı kasında ikişer katlı binaların pen- santime taze süt dolduruyor. cörel yez tül perdel sımsıkı kapalı... Ne evlerde, ne Evin insanlar a : Tercü- mi ŞİR SA an köylülerin bu saatlerde Hep EE ar ğe tarlalarda olduğunu, sit. | emek küylisönün vefalı yazlarm i kında insana iyi bir fikir veriyor. he a Bü odalar hiç eksiksiz döşenkmişti. | Sivri damlı büyük bir binanın | Yord€ Ballar, büfede kıymetli çi- inde bir kanapeye oturmuş e z » Ya- * | takardan ortada bir eser yoktu. kucaklarında iki resimli kitap, us- T bu E lu uslu bize bakan altı yedi yaş- tir) 5 > ikm İki yenir elle onlar. yemi köşesinde: Yük ibi Felemenk köylüsü kıyafetinde bir dolahın kapısını açtı, alt göz- de bir karyola idi. İşte köylülerin ya- Pencereleri tül perdeli inek ie ahırları Kapıdan çıkarken içeride iza- Tetcüman bu bahçenin önünde | hat veren kızlar iki tarafa dizil durdu ve: mişler, verdikleri «Burası Felemengin peynir ima- | şişleri Bu di lâthanelerinden biridir. Burasını | hâkketmi i... Bu kadar kala- gezeceğiz...» dedi. balık girip çıktıktan sonra evi ve Onun peşi sıra bütün kafile | inekler dairesini geldiğimiz vakit bahçeden içeri girdik, Sağda bir | bulduğumuz gibi temiz tutmak kapıdan ve bir koridordan geniş en > bir dehlize geçtik., Klavuzumuz: | caklardı... 'aik Sabri (Akşamjin edebi : romanı Yü. - — Bürhan — Osman ağa, Ali çavuş, > kedi z: emi insanın yüzül ahır! diye haykırdı İki emektar ağaca a ii ça- lışıyorlardı. Nevhayal çıktıkça ikseklere uzanıyor. Genç kız da ince dallara yükseliyordu. Tehlike başlıyordu. Osman ağa ile Ali çavuş ağacın altına gelmişler! — Küçük hanım, a Biz tu- yalvarıyorlardı. üzü- Düş- ören kedi kale çaresi kalmadığını ve yınca yüzünü ona çevirdi, tüyleri kabarmıştı. Sivri dişler sında kıpkırmızı sivri dili görün- dü, tısladı ve bir ok gibi genç kı- zın > atladı. yal bu hücumu bekliyor- sıkı yakaladığı betmeme- rdu. Bir dakika sonra sari kedi bo- Zulmuştu. Nevhayal sesi titriyerek ohay- kırdı: — Nasıl beni üzer, koşturur mu- sun! Ve çelik kesilen parmakların! K de; mi rsi yari yere vs vuş hâlâ yal mesir an sam, O artık muradına See Yavaş yavaş aşağıyâ in Ali İla e bacal hea pe hanım dediğini yapmadan olmazsın. Sarı kedi kuyruğu titretriiş. Nevhayal ken- disini hırslandıran, hlüka böl (Bir Kış Gecesi 20 Kânunuevvel 1933 Tefrika No. 14 Gah if mana, l si genç bir yaprak kadar da ha- fift Rüçül bey — aha sıcak bir yerde Meri Hattâ mümkün olup ya bir yere götürmeniz çok iyi ii diyordu. Avrupaya gitmek.. Ruhsar ha- nımefendi kızı için her fedakâr- lığı yapmak isterdi. Fakat. Muhtar beyin aile bütçesine aç- tığı yaralar o kadar büyüktü ki on- İni i de Avrupa seyahati i mesele idi. eyni bir öl koy- sa, kendisi yalıda egm tasarrufu yapabilec. yal) i doktorun iniyor ettiği bir ün olan yere götürecekti. ss Molla bey, bir kaç gün aradık- tan sonra nihayet bir tesadüfle Muhtar beyi Beyoğlunda bula- bildi. Muhtar bey yeni bir macera pe- Maamafih en dar ve adına yetişen Molla beyin davetine der- hal koştu. Galatadaki yazıhanesinde bu i d lattı. Han davasını halletmek i için buldukları çareyi söyledi. e, < ie imi a ilim yok azizim. Handaki his- bimizin ayrılması besi. de Ti Bite. Kizi beyle Meme daha muvafık. Hans ben andaki hissemi de verme- ğe La Çünkü ra e pro- jem var, Bana büyükçe bir para lâzım, — Ne yapacaksınız Muhtar bey tek Ma ipek mendilile sildi: üyük bir teşebbüs.. parayı çeker, Elimde sirin ne yapacağımı göre Para sermaye Molla bey ısrar etmedi. Yalnız sordu: — SApartımandali yarı bine dı. Çünkü bak iyor musunuz? ık ettiğini, müteessir olacağını — Tabii, tabii. biliyordu. Koşa koşa annesinin — Şu halde umumi bir em yanına döndü. aj daha iyi, irenizle Bu şakacı, ince, içli kızın böyle garip tarafları pek çoktu. Aile di Rüştü bey onün ruhün- bu iş arzusunu iyi keşfettiği için sıkı bir neza tında tutuyor. Yalıya her gelişin- de genç kızı uzum uzadıya koştu- ruyor, ona ini iddialı iş srişmemek! için telkinlerde hik ret rüştükleri zaman eski aile dok- — En tehlikeli yaşi geçiriyor. dan çok kuvvetli, Fakat cis sarsabilir, Dikkat etmeliyiz! Dedi. Ruhsar hanım çok üzülüyordu, (Nevhayal) in boyu ile ağırlığı arasinda çok fark vardı. Bu filiz psak aramızda müşterek ne varsa hepsi m6 B kr Biribirinizi ibra ediniz. Zannede- rim ki hanımefendi de bunu arzu eder. — Ben kunu yapmağa ; derhal hazırım. — Bu müşterek emlâk arasında yalı da var. — Evet, — Yalıdaki eşya? mpi pe da var. imz Benim iniz gibi umumi tasfiye yapılırsa eşya ve yalı da katılır, — İster misiniz bugün yalıya birlikte gidelim, Hemşirenizle gö- 1m, Muhtar bey dudaklarını büktü: