badillere e dr ii a rami e, doku- za yap* ve kalı* idüriyeti, arı kon* sedikpa- oktasıdır. alık olur. temiz ol aldir. ar abdes* geçmenin sokağı dir. 18 Teşrinievvel 1933 AKŞAM Sahife 7 Büyük hikâye i K HE m san CISI Bir ll m Şevki o gün yeni eyt yi şık kostümünü giy- mişti, Sırtında bir ipekli gömlek, in “rl şık iska: bir itina ile in p pi tıraş olmuştu. hafif bir ki ve krem Yanımda duran kalem ai Şım kulağıma eğildi: — Bugün Şevkideki şıklığa bak. Mühakkak yine kum sancısı tuta- . Yoksa bu şıklık boşuna de- rpinler var“ perdal üz çim idi, kada- öildir. Ark; inü bitirmemiş" tiki ms çi, part koştu: — Allo. ye nim. ak « Yarım saa Peki, Tünelin e İetmem... Güle güle. Şevki şili ala Meyyiz b ye sonra z be; ey ü gi Zünde kapıda e — is İilesinin üzerinde kıvranmağa başladı. Şevkinin bu beyin dikkatine çarpmıştı. du: hali mümeyyiz Sor- — Ne oldu Şevki bey? — Ah efendim, Küm sancım tuttu!.. — Vah vah... Bu yaşta kum san- cisi... le evlâdım tedavi ettir... Haydi doktora mi gideceksin?.. Nereye rilen koş... Ne de sık sık tutuyor bu Biz ve vk güle: ili en ba wki san- ki büyük bir ıztırap eli ire gibi kıvrana e rana meyyiz eye selâm api değ dışarı çıktı, Yi baktık. Biraz ev: vel ıztıraptan > e genç kaldırımı .. Kum sancım.. sancı. hi rim... Hastalığın sarışını, esmeri, sr rim efendim.. Şimdi vi olsanıza... kumralı, şişmanı, zayıfı, uzun boy.) yeni bir sancı!.. — ilmi tıpta buna deva yokmuş lusu, kısa boylusu olur ii? diye Da — başmıa geldi. Mü-| mümeyyiz bey... yere kal p bir eğici kekeliye ke- > işi tevil ettik... ey.. Yani efendim... Şey-. e Sarışmlarda başka tesir yapar. Esmerlerde başka tesi Kumrallarda yine başka... Arka- daşımı: demek istedi. — le efendim... Onu başıma vurdu, zihnim daima onun- talebe sevinci ile âdeta seke öğ Yürüyor, . bastonu! parmakları ârasında fırıl eti çeviriyordu... Mümeyyiz efendi gözlüğünü dü- zeltirken: — Zavallı çocuk... diyordu, haf- tada lâakal üç kı tutuluyoı e kum sancısına ssh yorum. O günü mümeyyiz bey. ii tatmak iş için terler icinde balik. Bi de yine mümeyyiz bey: | — Şevki e kum sancısı na | sıl in m sormuştu. Ee Bu sefer ben bir halt yedim: | iz bey yerinde köpürü; üyordu. ne rezalet efendim.. Bu ne herzevekillik!.. Kum sancısı zin hepinizin başınıza niz bilmem?.. Aaaa: si- vE, ğzınızdan çıkan sözleri e rar ile de > lezalet ya- .sarı idi. ##s Bir gün bizim dairede bir. in Tİ RE : Ri: rinde şık bir fötr yen. Briz Tıraş ta olmuşi Bir vi ei Aş anım.. Pekâ- birdenbire mü- rTanmağa başladı: — m... dedi, kum cısi bende de ,başladı!.. ij beyden izin alayım... Sizden bana geçti 5 hastalık... Ne sari MENE lıkmış! yer söyliyerek çıkıp gitti: Er- esi gün geldiği zaman idi. yuna esniyor, zaman «kum sancısı sari de- öildir, derler Ne cehalet yarabbi!.. ari #rkadaşlardan biri, ikisi kıvrana kıvra müme e masasının y önüne Sancısı diye şlıyordu. Hikmeti daireye gelen ar- adaşların daha sabahtan ku, Sancısına tut tutulmıyacağı kıyafetinden anlaşılıyordu. Çün- un 1 tutu Ve > e giy! Pegi sinek kaydı tı- mak şa: Bizim kalemin e 5 kişi um sancısına tutulmamıştı, Alt- Dn ukayyit ni efen- igin ri Sala yiz bey. z bey bizin m EE hayr yrd Bir gün geldim m san- cisi a bilmem... — iğ dir Allahaşkına sordu. Âşık ve dalgın e biri boş bulundu: — Bir türlü olmaz ki... Sarışın ku: cısı vardır. Yardır. Zayıf — sancısı vardır. Uzun boylu. yi erken kendisini topladı, ne Kaltttğin anladı, kızardı, bozar- dı. Mümeyyiz afallaşmıştız. Balçık kasabasındaki “Şen yuva, p Istanbula gelen Yüğmlizyü kral ve kraliçesi Bükreşten sonra Balçık kasabasına giderek bir mi Romanya ki linde ekser ahalisi Türk olan künde ralının annesinin buradaki köşl üddet istir: ahat -etmişlerdi. Balçık Karadeniz bir kasabadır. Kraliçe Mari burada kendisine yazlık bir köşk yaptırmış ve Türklere bir cemile olarak köşke “Şen yuva, ismini vermiştir. Resmimizde bu köşk ve yanındaki 1, minare görünüyo zaman p dalıyordu. Eshabi mesel seldikçe e açıyor,! mührünü basıp imzasını attıktan sonra arkadaşlara sabaha ka- dari uyutmadı. Pek yorgun düşür- dü!... diyordu. Biz önümüzdeki evrakı yüzümüze siper ederek fıkır fıkır gülüyorduk... Bun riyordu. i gibi saati saatine gelmiyor. du. Bir gün öğleden gelince arkad şlar ladılar. Mümeyyiz beyin yüzünde kırmızı bir dudak i izi ve İçi- mizden en cüretkârımız — Efendim., Gill kızarmış. diyerek bir ayna uzattı. Mümeyyiz bey aynada kırmızı dudak izi gördü bir taraftan yüzünü siler- , ken: — Efendi rip bir tecellisi — Öyledir go Bazen yüzüne vurur... > insanın e sancısının gö“ in de yüzü tırmık ei “geldi. Ne aldiğezi soran- lara: — Ah... Ah bu kum sancısı! diye uzun uzun şikâ, et etti!, Günlerden bir gün di aireye nefis bir daktiler ve. Arkadaşlar — Ne nüyorlardı... du. H imiş sonra daktil. mazsa hepimiz harıl LE Yi de- tilo hanı ia — Aman m z bey.. Kum sancım!... diye: meki izin ei çıktı, Arkasından da mi z bey: — Ne ii GEN Benim de kum s teranesile : ei fırladı. SİLE tık 8 âdet hal mişti. Daktilo hanım b ig kınca cıları lıyordu. Biz i daktilo eskisi gibi dışarıdaki kum sancıla- rına başladık. #. Bir gece Beyoğlund. Tuz. Kaldırımda halk ööri ie e NCISI.. BiCdb alk Bizim mümejyif bey yanında'da bir genç kadın. Zevcesi karşısında bayrakla, mış, elindeki şemsiyeyi habire: — Al sana kum sancısı!. diye- rek bizim zavallı mümeyyiz beyin başına indiriyor... Ertesi gün mümeyyiz bey dai- reye yüzü gözü sarılı geldi. Ka» leme girer girmez, duvara - evde bir suretle küm sancısına tutulma» ları katiyen memnı günden sonra hiç bi rimiz hiç bir suretle ve sancısına tutulma» d li j