İ | AKŞAM. 1 Teşrinlevvel 933 ISKENDER FAHREDDİN Remi “Abijayi hü kümdarın pan arasında gördü m ii ve gece yarısı (Yoas e beraber .,Bir yahudi evine iticn e ek NEMİ BİR HADİSE! — Davetliler seni ararlar, Se- mira! il olmadan o gitmek İn yi, amil şürüdi üzül amk ELLİ Yoas! PE m bütün mabutları bir ara; togilkiMLEE, sözi yolumdan çevi- remezler. — Melatona haber vermiyecek misiniz? ihtiyar tilkiden nefret kar! Yoas şaşırmıştı. Semiramisi kimseye den nasıl çıkarabilirdi? İhtiyar yahudi, Semiramisi tes- kin etmek ist: gösterme- istedi: — Hükü; asl böyledir, Se- mira! Onların zevklerinde ölçü ranmaz.. imdi bir sarışından Me biraz sonra onu bira- p kumralı kucaklarlar.. e ihtiyarın sözünü kes- ai bir kimsenin hoşuna git- mek, bir kimse tarafından kucak- lanmak istemiyorum. . Ve şiddetle aöitsimler çekerek: — Haydi > uk ol, nasihat is- temem.. Bana yol göster Diye amal — Yoas kapıya koştu. Semirami- sin elinden rtulamıyacağını an lamıştı. Kapıdaki meşaleleri sön- dürdü ve kta duran iki Asur nöbetçisine elile uzaklaşmalarını işaret etti. Nöbetçiler odada hükümdarın merdiv. “a Kn karanlığa karıştılar. Semiramisin niçin hid- seli bilye rdu. Semiramis ona — Abijayı böle ümdarın kolları arasında gördüm. Demişti. Yoas yolda anlatıyordu: — Nino: seni kendisine zevce olarak intihap etmiştir, ra! O Abijaya yaptığını şırlar. Buna tâhammül etmek lâ. zım. Asuri hükümden” tacına ortak olmak kolay mıdır? Semiramis, Mr yahudinin sözlerine cevap Vermiyordu. Issız ve karanlık yelleğieyi hızlı hızlı alieerliki Arası pdks dişleri bi- ribirine geçen ağzından tek bir kelime ii ye — Abi; miramis bul ismi tekrarladık- ça, ihtiyar peygamberin yüreği ağzına geliyor, korkudan şöyliye- cek söz bulamıyordu. Karanlık yollardan nertye gi- diyorlardı? Yoas sordu: — Saray arkamızda kaldi, Se- mira! Yolumu şaşırdık galiha, — Hayır. pe ve git- tiğim yeri biliyo, Biraz daha yürüdüler Karanlıklar gittikçe artıyor ve yollar yürüdükçe uzuyordu. — Korkuyor musun, Yoas? İhtiyar yahudi titredi: — Rarp bizimle beraberdir... Mücrimler ve günahkörlar kork- sun, Semira! Birdenbire karşılarına çıkan büyük bir kapının önünde dur- muşlardı. — Haydi, şu kapıyı çal! Yoas neme önünde dur- 'dukları evi tanıyamadı. Elindeki sopasile kapıya vurdu. Bir erkek sesi işitildi: Bu gece misafir kabul et- miyoru: Yons ei sesi tanımışi Geniş bir nefes ie kapıya ve ç, Yoşe, aç..! Kapını ça- b sini değil. Kapı açıldi.. Ve içeriden, sö- nük altında ışıldıyen iki ra iz g Sa airamis bu Sile ailesini s1 ölüm teklikesinden önürle kıymetli e süslenmiş olan Se- miramisi görünce, evi vu kapar pi di Dİ rak, Yoasa hitaben Ben ve ailem beniz ölmeğe karar vermedik e e varsa, , ka- ir Bu sere uzaklaşır Ni opardı ve kapının aralığından içeriye attı esi aç Yoşe..! Benden ve nim yüzümden çe hiç bir fe- nalık gelmiyecek... Korkacak bir şey yok. Yoas mü Tribün- lerde rahi m güneş or- talığı aydınlatıncıya “kadar evi- nizde istirahat etmeğe geldim! 'oşe kapının eşiğine düşen kiymetli taşları ve altın zincirleri servete a olamazdı. Derhal ka- yı a — idiz bakmayın..! Uy- ku sersemliğile ne yaptığımı ve ne dediğimi bilmiyorum, buyuru- nuz.. Evim size her zaman Yoas, titriyen vüc: bacaklarının üstünde tutamıyacak — ar yorgun ve bitkin “ “Yoşe kapının ark ledikten sonra, , misafirlerini 1şI- gın başına götürdü: — Burada sabaha kadar dinle- nebilirsin, Semiramis! Bir kadeh eski şarap, yetim uma- rım ki çal iderir. Semiramis uzun si sedirin üs- tüne oturdu: iraz yanıma gel, dedi, sen- den ondan daha kolay bir şey is- tiyeceğim! (Arkası var) Her akşam bir hikâye . İş çıngırağı çalınca, he — Misiz, drektör seni çağırıyor, dediler. Moiz Kalemini bıraktı. Şirket ktö odasına git- sında ii beş arkadaş Ee rinin yüzüne p gülüştüler. — Yakında disini kâtibi ke umumi göreceğiz, dediler. Üç se- nede ne terfidir bu! Başka biri havadis verdi: ğu İöydiğ dadısına Dre e caklardı. — Çocuk ta zim drektör! Sanki düşmüş.. — Biraz yavaş konuşunuz, ca- m! şallah tı vi ss Umumi drektör, Moizi görünce derhal: — Madam nasıl? diye sordu. — Baş ağrıları devam ediyor. — Tebdili havaya ihtiyacı var. Aklıma ii te geldi. ii ie için çağırttım. Bir kaç bana, ağ ya e EE Çocuğu da alınız. Arkada büyük ru var. Madam da, kol , çocuk ta İs- tifade ederler. r ederim efendim, ği: veriyorum. Rahat rahat hazırla- nınız. Hep beraber otomobil ile gideriz, ektörün odasın- dan avdet ederek arkadaşlarına bu dei bra ei hepsini Mel Git iyi Moiz ki için hemen bir taksiye atladı, bir e te çiçek aldı. Karısının ya- naklarından fee — Büyükde: biye de- di, baş dekiör 4 davı ul ettin asıl kabul m Tebdili havaya yin var. — Benim hiç e şeye ihtiyacım < 9 S — -o halde ne yapalım Yapacak bir şey İlmi ki. Bi Bir kere peki demişsin, bitmiş... yahat çan- çani ntalarla Genç kadın yalnız kalınca uzun rektörü uzun di düşü Hemen her gün yi Drektör pek n davranıy: Çocuğa şekerlemeler, Mende z için neler yap- rttırıyor, terfi eriyor, yıl başlarında ikramiye- ler yordu. Ha er li madam Moiz biraz daha fazla korkuyordu. Da- ha evlenmeden evvel drektörle a e Nerede? Nasıl?.. Bunu hatırlıyamıyordu. Âdeta kendini bildi bileli drektörün azimli ei resini de gözlerinin önünde yordu. Geçen akşam tiyatrodan sonra mage sırada kendisi- nin elini en genç âdeta kanının donduğunu hisset- ve i, vE 5 z hiç bir şeyin farkında de- “i Bir üdük gibi bu iltifatlardan üçü- | memnun oluyordu. Her yerde nün bir arada görünmesi kadar Olagan şeyler İ ona tabii ge pi şey yoktu Baylan im ye umı i drektöı indire eid Lata bir selin yahat.. Yalı, es- ki rum zenginlerinden birinin bol para zamanında yaptırdığı mi kellef bir bina idi. Büyük bir ko- rusu vardı. Moiz çeyi, kümes- leri görünce sevindi. Fakat odaların tertibatı hiç he- şuna gitmedi. Karısı ile kendisi- nin yatak odaları ayrılmıştı. Genç kadın çocuk ile yatacaktı, Moiz ta one ucunda uzakta du. Oz zi uyuya sa Mn Yavı Şim. e Se şüphe mişti. ml kabil m ii a Kk kiyol Geceleri gibi Mi bekli; mek onu çok rahatsız ediyordu. Eskiden akıl erdirem: iti bir ren eril ttâ karısı ile evlenmesinde iel m z le gale büyük bir âmil olm tu. Moi; inin >. alıyor- sa bunları hep di re borçlu idi. Hayır, artık Mi va bir gün bile kalamazdı. Sabaha a ii çekildi. Uzun uzun Erisi gün, drektör, Moizi İs- tanbula kadar göndermek isti- yordu: — Moiz, rica ederim, şirkete kadar giderek... rektör sözünü tamamlamadı, vr Moizin yüzüne dikkatle — Sü ban Moiz? Ço- e 'kuttun: maki Drektö- rün Kücüğihdeki kendi çocuğuna bakıyordu. Tıpkı ila Onun gibi mavi gözlü, gibi sari saçlı. Umumi aşın, bu ıztıraplı çehrenin manasını derhal anladı. hude yere üzülmeyiniz, Mez dedi. Tıpkı bana benzer. anlamak istiyordunuz, de- ia Moiz çıldıracak gibi oldu. Drek- g in üzerine atılarak çocuğu rül kucağından al i böyle bir) Me li iyerek geçi Drektör müteessir bir sesle mu- BAHÇE VE ÇIFLIK 2 Mi a Renklere dair (Baş tarafı altıncı sahifede) m ile iyi iel » Gü moru; kırm vinin terkibinden hasıl olduğun- (sarılık) var- ledir. Siyah renk; her hangi bir ten- e yanına gelirse o rengin gös- eriş kuvvetini zayıflatır. Yani si- yal renk bütün renklere galebe eder. Bundan dolayı icabında s$i- n yerine koyu mor ve k: mavi renkler kullanılır. yaz renk; her hangi bir ren- riş kuvvetini Bird da eme yanına ge- ilmesi olmıyan faraza veridi - Müğeklezi pembe, iş : 41, Saat na: ajansı, borsa haberi, aya Ankara : AŞAN Sim rs izi 18,45 orkestra Farfadet, eki Fanta inle e ebeni Valse, Sounen, Blon, Marc“ be, Goy in n Hand li 45-20 alaturka saz, 7m) — 1 konser, 20 pik Ezdi EE e (550, İSME e 22 ka ec 23,15 cazbant, 12,15. po Prağ a8 m.) — 19 Alman ra: yosu, 20 Kavel 20,05 "Bran den vi, a yi gramofon, 21 konser, 23,20 dans Mi (441,2 m.) — 21 havadis, 21,45 kontes rm) opereti, 24 ha- vadis. Varşova (141,2 m.) — 19 komedi, 20,30 radyo jurnal, .21 hat me di 25 dans mi iyana (518,1 m.) — 18,30 Rina de 1 45 hope mi de ye mal, 23,15 basıyım! Bunları söylerken gözleri yaşla olmuştu. Çocuğun ellerini tuttu, yanaklarını öptü, Sonra, gözünün e silerek eski, uzun bir hi kâyeyi anlatmağa başladı.