12 Eylül 1933 AKŞAM Alemdağında bir dinlenme.. Atların Taşdelen suyu ile banyo ettikleri mesut bir diyar: Alemdağı Musluklardan Taşdelen akıyor, yerler Taşdelenle sulanıyor, otomobiller. Lapiilsmle yıkanıyor Alemdağından bir manzara: Alemdnğilan mola veren Şile otobüsle Şileden otobüsle odönüyorduk. Etrafımdaki köylere baktım. Bir şey dikkatime çarptı,. Her tarafta bir sürü beyaz tavuk, beyaz piliç... ten ka tavuk ve eğ örmek pel n: diren nasip Şiledenberi ri in veren yö genç zi yaztı Re Ed de- gil Dr dedi. EE m iy onu Kerim oluyor.. İl masalarda adeta her- kes biribirile yoğurt ari ediyor... Tam karşımızda. gayet ufak m zayıf çelimsi iz bir adam... Kendisinden ll ek edil miyen bir iştiha âse yo- Zurtu midesine sira ie kâ- se bittikçe: — ma ne yoğurt!.. diye bir ir sa Aİ sonra başka bir kere başlıyordu. Arkadan ses- — Ye Ali Rıza bey ye... Herza- Vm Li ze renkle sağ “kümet son zamanlarda tavuğa ço) ik ehemmiyet biye m a e müte- madiyen cin: OrOZ, cins Kediğilm şi iris aliyi Bunların da çoğu Lâğorn cinsin- den ba tavuklardır. Doğrusu bu kararı dim. Hem zelecek, bem de böyle her eriği. pek tavuklarımızın ii — Ben ikinci kâseyi bitirdi Sik si ini bir yoğurt yiyişi varı ırdır. ET urtçu mi ai da do: aşıyor. Herkesin sinde kaşıklar, yoğurt atıştırıp duruyor... Yoğurt- çu boşalar kâseleri ii erine da- lularını ği bir yandan da kir eransl ea halde bu iş tavuk- şuların Sign kadar rorsamların ii cak. Dü: tobosümüzün ininde iki zil çaldı, araba durdu. Burası İstan- bul - Şile yolunun en mühim du- rağı: Al ğ İstan- ağı: Alemdağı... Şileden İsta bula, İstanbuldan Şileye giden oto- büsler burada biribirlerile karşıla- $ip Kn verirler.. Duru: maz otobüsl ler boşan- dı. Yol iel aye Evvelâ yoğurt mu yoksa su Şi biribirlerine mii — Yoğurt.. Yoğurt.. Hörkes Yö bak sediyor. Alemdağına gelince yo- Burt yememek ve su içmemek ta günah addediliyor. adı bdülâzizin sarayının önünde- ki ağaçlıkta oturduk... Saraya ar- 'rdik., Gelsin yoğurtlar... kamızı ve: Di iz sene yamak mı İs- . Dayan yoğurda... Yüz elli y Ş bm ii Re mi- sin? Bas kaşığı yoğurda... Dün- a çivi mi çakım? Boşalt rlbin Yağan ie aram ederken hir eraklılarının gw z luklu ay- küpleri irk herkes dol- durup içiyor. meraklısı daha Şileden iğ ldelkm biribirlerile bahse tutuşmuşlardı. Biri: — Ben sekiz bardak içerim!, de- di.. Öteki Sandalbedesteninde mal tti ibi — Benden de 101: diye cevap verdi, Sonra yazik olleğe karar verdiler. Alemdağ i na bardakları bo- Şaliyeri” di bardağa gelin- rınları iyice şişmişti.. Birer is- eleği oturarak ve kemerlerini İİ E “müsabakaya devam ttiler, ğ ç © Bu sırada ileride, * şosede bir yk lr ii Yanımda dur Şadan — Bayar hayvanlar!.. dedi. edi ba bay: Tini. dar ib dayanamayıp ses- |. Jend di: — Yahı . me” Hayvanı hb At sahibi de gene e sesle in ei verdi: yıkamalı... Başka su pi ki, ii Maula da Taş» delen akıy. Bunu in hemen fırladım. Muslukta ü Taşdelen suyu kadım. İnsan hayatta bir çok zevk- leri tat erer 1... Hem terkos suyu ile yüz yıkamakla Taşdelenle * yıka- mak a fark varmış... a ene başka.. İn: kia diyor. e Zn geldi galiba - Taşdelen n yüz kolây kolay ol Faka t tuhaf bir manzara... Bu- e otomobillerin kirlenen ga- urlukları kova eli Taşdelen ya PAL anıyı yal zknlliğiğ İstanbullular burada bardak bardak su içerek alam şişirdiler.. Kimi arkası arkas dört bardak içti, kimi beş, kimi yedi.. Fakat buranin « köylüleri mairin anlata biti; iremiyorlar, Anl Taşde- su daha bulmuşlar... Bu su bulu- nalı yirmi yirmi beş gün olmuş.. Fevkalâde nefis, fevkalâde lezzetli bir su imiş.. Mide ve bağırsaklar ii de harikulâde imiş caba bu yeni bulüiinice su na- ei Kimyevi terkibi ömedir?. yle ya bir suyun kıymeti dil ta- dile ölçülmez ki. Tebl Her. Rivayete naz Al sirf inmaleitirize Bietiiyi Kabul etmek için yaptırdığı sarayın ha- rabesini arkamızda birakarak levam ettik. Onu da hemen ilâve edeyim ki burada hangi ie su içseniz pa- ra almıyorlar. Su — Allah vergi: “ İstanbulda da suyun allah ver- gisi olduğu biraz anlaşılsa da hiç değilse yiyin yüz paraya içe- Şe giriyorduk.. aşdelen imdi e de- a. Bağsak delene girdik... Hikmet Feridan * yola | ile adamakıllı, şakır şakır bir yi. | | “yorlardı. Viyana fırınları Bir senei devriye Viyana muhasarasının 250 inci yıldönümü Kara Mustafa paşanın benliği, Kırım Viyana ilan Baş tarafi birinci sahifede) otağı şimdi Macaristanın tam gi beğinde idi. Orada, Türkler ii lara tac giydirmişlerdi. O yerler- de Türkler, » Ma Eee Kördeğleriim Güleser hanının i ihaneti sına ait bir Anci tablo ak 12 eylâl 1683 te haberi minden yine geri dönmedi. Karşısına Kırım ha- nını, Lehlileri asırlarca yıldıran Girayların torununu gönderdi. Fa- ı il “a ökmüşlerdi! Şimdi de, yine Ma- car istiklâli için, BİR yoklar Di; ve wa ları sie Yü Tai ili tirmişti. Bir zamanlar kanuni Sultan Sü- leyman, anası Elizabetin kucağın- 'da olarak Zapolay Yanaşı muh şem otağında huzuruna Me et- mişti. Şimdi de veziriâzam Mustafa paşa Tököl; iL ni zuruna kabul etti. Silâhtar Mehmet ağa anlatıyor: «Ve 2 mahalde ii keki damen bus edip gerü iskemle çekilip ayak üzre lu, Ser zn a evliliği olasi Henfeniiyağkki edi. cek oturmayıp bir dahi varıp Silâhtar ağa diyor ki: «Ol gün kendüsü Köprüye nazır bir mürtefi mahalde, kamçı elinde, taziyane- sile kabsli da sıkmış ve elini böğrüne komu: durup küffarın geçtü derdi. İmamı 1 yanına, varup: ii Eflak ve Buğdan keferesi ai ine kalmadı. Bu düşme: cemiyet 5 ee. beşi defa şi ya- ildi; çok, mı cevaplar ile gönderdiği mektupla- ği 5 ayini batıl üzere trampetesini çala, rında kokmuş beygir eti yediğimi- gitti ni ve çaprası ve etekleri üzeri | ze varınca yazmış. e bir al çuka sıkma kortaş İnşallahü lâ d lime vi ibs giyip ve başında kır- * m apn an ile samur e kalpak üstünde bir | defi yanımda lâşey idi. Ve biliyorum beyaz. çelen i dinimize de düşmez, ihanett ee ordusu iadeye kuşattı. | Lâkin gayret beni komadı» deyip Metrisler kazıldı, topraklar sü- depti. Ve tatar askerin alı; rüldü. Türk-akıncıları yine Viya- | kâfirin önüne düşüp ve kolların na önlerinde, Almanya hudutların- salıp gülüp oynıyarak bu da at oynatmaya başladılar. Saint Bi a karip Baç (Viyana) m Sahe n ii ea çan Vi e u hümayuna gelip doğru geldi» müyordu: silonee altında ek m bi- rinin altıma iii dn haber leri yoktu. Meğer, çocul edi ğimiz ay biçimi, akal, atal zi mızın Viyana önlerine gelişlerinin | bisi akıp ela eni — Mustafa maiyi canla, başla ça- > Nel pore se ne hü- lar yapılmadı! Tam eme m iki ay, Türk sin Vey arlar önün- f il sai neden hab kralı Sobyeskiyi imdatlarına çağır- mışlardı. ie o gün, 12 eylül: 1683 tü, Tatar hanının ihanet ettiği yer de, Khalenberg sırtlarıydı, Ahmet Refik - (Yarınki. nüshamızda “Kara Mustafa paşanın, Viyanadan dönüşü ve Bolgratta Katli hakkındaki makaleyi okuyunuz.) Ege ziraat kongresi on; ziraat A oni arial ama ii sahasında bea gös- termek için mühim k ka- rarlar verilecek, eme lim caktır, Kol Burnova ziraet mektebi salonunda yahut ticaret odasında aktedilecektir,