ağ 17 Haziran 1933 AKŞAM Sahife 9 Tefrika No. 67 İsme Yazan: ASYADAN ÜNEŞ DOĞUYOR E İSKENDER FAHREDDİN 17 Haziran 933 er (Yıldız) ormanda vahşi hayvanları kovalamağa başlamıştı. Aydın bir ağaç kovuğuna saklandı. Uzaktan sevgilisinin sesini işitiyordu : “ Aydın, sakın elime düşme.. Sana acıyorum! ,, Aradan iki gün geçmişti. (Aydın) içinde yaşadıkları or- manın esrarlı köşesini bir türlü bulamıyordu. (Yıldız) ın Ve kuvvetlendiğini gördü seviniyor, hem de sinirleniyordu. (Aydın) ın, bu vaziyet karşısın- da sinirlenmekte hakkı vardı. (Altındağ) gelip te ebedi gençliği kazanmadan dönü- lür mü idi? Ölüm tehlikesi Gil kalkın- ca, Yıldız, yurduna ek arzu- sunu göstermeğe başlanmak ç kız, kadar eri de- vanların oşuyordu. Aydın ülsddi bu halinden pek memnun değildi. O artık, es- arı yatarken, uzun saçlı başını Baygöl çobanının di- zine koymuyordu. Yıldız, her zaman ay ışığında söylediği yanık türküleri ağzına almaz olmuştu. şam ormanın sık ve uzun ağaçları ndan süzülen par- lak ay ışığı altında otururlarken, Aydın sordu: — Eskiden (Güneş) in karısı, zin. (Altındağ) a geldiğimiz gün- ın gittikçe gençleştiğini e hem Yıldız bayım duramadı Uzun bir ağacın zall tır- ndı. Yapraklarını e Sonra birden. Pe — Sağa sola ko- şuşma; Dala m ağaç kovukla- rında uyuyan geyikler ve ceylân yavruları gürültüden ürkerek bi- rer birer yu rından dışarıya fırlamışlardı. Yıldız, kudurmuş bir sırtlan gi- bi, yuvalarından çıkan bu sevimli mahlüklari yakalayıp yere çarpı- yor, geyiklerin boynuzlarını kuş ia ze yel koparıp siayumdar Miş sinmişti. Vahşi hayvanlar yuvalarına gi- rip zmişler dı. Onları güneş çıkmadan görmek güne kadar kimseye zararı do- kunmıyan bu zavallı hayvancık- lara meydan okuyordu. — Bir buğa ye mu...? Bir ya- ban öküzü yok mı Diye kâyEMiiki ahalılıkır dala, ağaçtan a zıplıyordu. Aydın — Zaralı Yıldızım, kudurdu galiba. Diyer A sevgilisinin: halinden büsbütün korkmuş ve sindiği ağaç kovuğunun içine girip saklanmıştı. Azdin ağaç boyuğmddi Mali. fes aki bile çekiniyordu. beyi kıyılarında çobanlık ettiği günleri hatırladı. Bir kaç ay evvel üstüne çıkardı. ki denberi ormanı bu kadar sessiz, | suttu. Hemen hergün, Yıldızla e HİR lınlık ©ö i Yopuli günl tik, değil mi bir kardeş gibi yerme pimi Yıldız su: Aydın kendi kendine: Ağaçların li gittikçe ar- | e gâr, göze görünmiyen sihirli ve a vii, eler yüzünü okşa- dıkça tüyleri ürperiyor; sık sık içini çekerek titriyordu. di sükütuna a Her Sali çekingenliğile el lerini genç kızın saçlarında dolaş- tırdı. ndür sana ne oldu, — Bu yzkıcı ateş içime nereden lan! Elime düşme... rum... Sakın önüme çıkma! (Arkası var) Sana acıyo- i ——————— »— ace —— mümkün değildi. Yıldız, ormanın," | eşi Esrarkeş dilenci kadın... j AKŞAMDAN AKŞAMA Sokakta yavaş e hiç sevmem. Fıstıki makam, iki yana sallanarak, zy mağ e ötedenberi çerle- xid, Ni ir iş ya, Ka en çıktınızsa, tavsiye ederim, ütün kuvvetini FIy ellisi ai ne kaşlar yüksek olursa, eme temposu da o ce hızlıdır!» derler ki eli sanırım.. m g. 5 ususunda! n bu lkklerime zat leri e. bir manzara dikkatimi celbetmiş- ti. Kaldırığın öte tarafına, yani ceği yahni ekeni ma- ire. akat, harpte ve bul — bulülile pey Salan #nkğen d : > eni bir Galiba, Tape ait, İşte, mn met-| mız vaziyet, aklı selimi isyan # re kutrundaki w — Sea says e siahiyetley: oi i lıklı gölge aliş Bunlar, burada ne yapıyorlar? Yavaş yavaş sokuldum. Burnuma, aşına olduğum bir koku çarptı: es azih su- ee Biri iel ol- mak üzere, dilenciler, burada, biri beni gördü. Fakat, ben, evvelâ için, hattat, bir hakkâk — nuru dök- müş, Sonra bir gül Sizin de den seal gelece- ğinde şüphe etmediğim için, mu- hakemenin ardını burada tekrar- doğ ken, 2 tikten sonra, ortadaki ağaçlıklı yaya yolunun tam ortasında, bir | ryior. Onlar da içiyorlar, arada w Buğün. d Fl Hakeoleır: Bir Te SEN ys bi blik tul il 7 iz bakın isterseniz? Talik rerek tek; X bir yazı ile, üzerinde, kim bilir na- Derken, ii ileiyi ale iki sıl bir iyenin şu — yeleri | Polis göründü. var: «Karındaş, baş, taş... lerle mİ iç dört tanesi dağıldı. Sade Bir müddet durup tekeli et. | kadınla bir başka dilenci kaldı. tim: Bunü hangi âile, sevgili bir | Bittabi, esrar sigarası kaçanlarla ölüsü için, itina ile yaptırtmış. Bir | birlikte sırra kadem yen Polis efendiler, oturi heli şüpheli baktılar. Yollarına de- vam ediyorlardı ki, içlerinden bir tanesini tanıdım. Eskiden Kızıl lamıyayım... Yine aheste beste, | 'tık. rsi £ aki hiti £, 4 Seli, Müsahed. İ da, bil kat ederek ve o güne kadar “acele | mukabele, böylelerile m yürümek sebebile - nazarımdan | deki müşkülât tı hikâye tti: Serseri kaçan bir çok ufakiizfek Silky | a ei der calip tafsilâtı ilk defa olarak üzerine tatbik edilemeyişinin ma- görerek © Taksim se i... Buna, garp şehir- kadar geldim. Kumbara şek- | lerinde bile yüzde yüz nisbetinde lindeki saate baktım:»... | muvaffak olunamıyor. Umumi halâların (bulunduğu ih, diğer memur, geri kaldırıma (geçti ve b rüyüşümü büsbütün yavaşlat- Haydi, burada oturmayın... ım. Zira, hızla yürüyenlerin allak. - diyerek künkün arka- dikkatini asla celbetmiyecek bazı | sındaki kadın pale erkeği savdı. şeyler gi Se in köşe başında, on sekiz yirmi ici — yangın yeri i fahişesi ıklı, e kızcağız, küfe kılıklı ili oğlanla fıskos konuşuyor. lum. Düvara yaslandım. ve Gölgeye sindim sanki meyda- nı seyredermiş, yahut e bek- Oğlanlar: Val. lermiş gibi rem bana, hasmının sır- YENİ NEŞRİYAT la” Çok yavaş ll tını yere getirmek pe ie İn buğa öz dilimize doğru gibi sert sert bakıyorsun? Senin an için çektiğim işl çıhan Öz ün musun? Yıldız gözlerini açtı: iayısı çıkmıştır. ia Tisa- | lahi iki paket bulurum! - dedi, — Boğ istiyorum, Aydın! Yalnız seninle değil, bütün ağaç- larla, kayalarla, yaban öküzlerile ve sırtlanlarla dövüşmek (istiyo- rum. Damarlarımdaki kanın git- tikçe tutuştuğunu duyuyorum. Kol larım, si demir gibi sert- leşiyor... eski Yıldız değilim, Aydın! Heri benden sakın! > Aydın yea yam bakışların. dan korkmağa b e “Yıldıza ne oluyord İki gün içinde bu dai deği- şen bir insan, bir kaç gün sonra, bir kaç ay sonra ne olmazdı?! niyat ve yn Ai ait 4 döğer ya- zılarla doludur. Bir yıllık çalışmasını biliegği bu izmirde talebe sergisi açıldı İzmir 15 (A.A.) — Şehrimizde Cumhuriyet kız sanat enstitüsü nan sergi bügün açılmıştır. Talebe hanımların yaptıkları iş- ler takdirle karşılanmıştır, talebesinin bir senelik emeklerini göstermek içip mektepte hazırla- — "Puketleri re İki gözüm vir ki para vk: .. Nah işte... - Jar. Fakat, yine muhavere parça- 1 işidebiliyor cevabı İm acısı, belirtmişti reddet. “mek kabil değildi. Şimdi ise, hiç Küfeci kılıklı delikanlılar, oto- iyasaya başladı. Yanma saf ge zem yaklaştı. Anlaşıldı... işidemediğim bir pr konuşarak yan sokağın karanlığında kay- boldular. Bir müddet bekledimse de, ne oğlanları tekrar görebildim, ne de kız zuhur etti. Esasen,.bambaşka kapatıp kör takli, Sonra, bir de koltuk pe neği... bilemem, bunu ka- dın mı erkek mi Kali? Fa- “kat kadının başı ve elleri sanki ya- ralı i ıydı. Onu tanıdım. Kendisine daha geçen sal beş kuruş sadaka vermiştim. O —z Gr ye” hal vardı. Dilenirken, <slekkenin da, öyle bitkin, öyle melül bir ifa- te ayni şahsiyet değildi: Ne küs- tahtı, şirretti!.. ikinci ler eh şöyle bi il amin taklırır ik. bunlar Dimleki sus), İD, 45 20,30. Vedia halimi 12,30-13, 30 gramofon; 18- 18,45 flârmenik orkestra: Beethoven, honie ajans A 20 21,30 konlerane, vi havadis, gramofon, 21, 45 opera gecesi, keti pek cehtilmencesine yaptı. Ve, m hırkayı, pek vakurane giy- tuttu, Mübalâğa ediyorum sana» caksınız. Fakat vallahi, bu hare Rahiibözelelüş bir adamın ak- ir | siliğile, memur efendilere ters ters rm ear “baktı, Sanki: — Bütün gün çalış çalış, artık | miydiler?.. sek miyiz?... - demek ister eid hızlı yü. gibiydi! rTümenizi Öteki dilenci, balodan çıkan bir Ml * madama, e yardım et. | te gidin ve her şeye dikkat edin. mesi kadının hırkasını i görecksiniz, neler... (Bu hikâye aynen vakidir.| - (Hatice er e a Süreyya) ğ