13 Mayıs 1933 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

13 Mayıs 1933 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

: iu rl e , ME 1 dan sonra meydan almıştır, Sahife 8 — > SG Yazan: SULEYMAN KANI — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tetrika NO. 16 “Bu yalının ağzı, dili olsada içinde neler geçtiğini söylese...» Yapılan borç- ların en mühimi eşhur ermeni oğul- viye: sureti şu idiz Son iki senede bu hususi borç- lardan on iki mil- yon liralığı dev- let hazinesine Cevdet pi üed- dası | ve ittihaz olunan ileri in perhasE Hafız paşa —— aliş veriş mahalli ittihaz edildi. Mü- verrih Lütfi efendi (bu yalının ağ- zi, dili o içinde neler g:ç- tiğini söylese!) diyor! İki sene kadar devam nimel Pi sıkıyı ordu. en alar vefat etmişti bdülmecidin kallus nda salta- nat tahtı Abdülâzize ancak bir ve köhne ve ahşap gemi, bir kaç bin ei ile ve bu borçlarla in- tikal eyi i Sultan Mehmet Reşa- dın söylediğine göre babası Sul Abdülmecit amcası Sultan v- e bin kese nakit te bırak- Cevdet efendi Reşit paşa yeni kanunlar tan- almak üz nevver fikirli birisinin kendisine ——. i şeyhülislâm Arif Hikmet beyden istemişti. O da gençliğine bakmıya.ak Cevdet esir gönderdi. Bunun üz Cevdet efendi Reşit paşa Miri devama baş- ladı. Reşit paşa oğullarının talim ve tedrisini de Cevdet efendiye tevdi etti. (1) Cevdet paşa bün- “ ÂK paşa sadrazam olunca her Tefrika No. 17 ama GENÇLİK 13 Mayıs 1933 mi HATASI Aşk ve macera romanı Nakili: (Vâ- Na) efendi, erken yatar, ça- Bözk derin bö sole —— Ulviye, bundan bilistifade, kola; ca dışarı çıkabiliyordu. Orm Öl sir ei ei GE hızlı hızlı koruluğa doğru yürü- vk RR ğe başla Celâl, onu, hi teliki halli, Pr Aslar e ia de sabırsızlıkla bekliyordu. e — di ikisi de, bir tek kelime efendi Reşit pa: terket- mediği için herkes kendisinden bir karantinalı gibi kaçıyordu. O da ne Reşit, ne Fuat paşalara karşı muamelesini değiştirmiyor- du. harsıcah halini haşlalşarm Heyeti vükelâda bulunan Fuat efendi de Âli paşa ile m a aanlz. Rüştü lâ ein Z le paşa kl düş- tüler. Evvelce Reşit paşa takımin- dan madut olan Âli ve Rİ paşa- lar Dr da bu partiye il tihak no ut Nedim bey » paşa - izi malt paşanın hulüsse- verleri ağam havastaı tan iken teşar oldu; Mahmut im aa bilmediği halde hariciye SRMN masbedildi! Bu nemli len hoşnut kal im ve memurlar ikiye ayrıldı, takımı yeni partiye Bir meyletti; bir kısmıda Reşit paşa taraftarlığında sabit kaldı. Bu hal i için elim idi. iki iii mesabesinde edindiği, siyasi me- inle tecrübe ve melekesin- feyziyap göcüne gidi: yara akt bu Fakat e ote de olmuştu. Yetiştirdik. lerini şimdi kıskanıyordu. Bu sırada Reşit paşa padişah nazarından dü: olmasile me- murlardan ime dairesine gitmiyordu. zairlerden, hulüskârlard. oturacak, dura- cak yer o. o daire sessiz ve tenha bulunuyordu. i e yalnız bir müsteşar beylikçi Şevket bey kalmıştı. O, Reşit paşanın havassi bendegâ- nından olduğu gibi Âli paşaya da aşa (paşa olmadan evvel zilkadesi sali gü hoca kıyafetinde) padişah bağteten Babıâliye lil ne kadar efendisi olan | Reşit pa Dairei hümayı karıdan y aşağı dizil lanlı ped A paşaya bakarak: di bu değil mi? ak sr Âli paşadan tastik cevabı yl n onu takdir ediyorum. Dirağetiz malümatlı bir zattır. Yolunda iltifat sarfederek yü- rüdü. Avdeti hümayundan sonra Âli paşa Cevdet efendiyi çağırdı; hakkında padişahın teveccühünü tebşir etti. Tercüme olunmak üze- kuvvet inde Cevdet efendiden kendisine arabice okut- EE rica etti, wvelki gibi e paşa Paya eme ai ikânı bu- lunmadığı Cevdet efendi va- kit buldukça, ekseriya gündüzleri b leri, Âli paşa nma gider, arapça iv ve man- tıktan kai verirdi. Bu, Âli pa vali Eti- senin, kemiği benim! Mısır valisi Abbas paşa tahsil için Berline bir kaç talebe gön- dermişti. Bu talebe bir gün polise karşı durdukları için tevkif edilir. Berlin elçisi Kemal efendi der. hal hükümete müracaat eder. Talebe muallimleri İlrafiniğ babaca tevbih edilmek şartile tah- liyeleri kararlaşır. aallim telli bulunduğu öükilkmneye gelir. Hariçten bir adam buldurarak bu adam mari: fetile talebeden her birine yirmi. şer deynek attırır; hepsini alıp hanesine götürür, Bir muallimin mektep haricin gibi, biribir- İrini v Bir an er bul duktan e bakarak şu özleri keke- ledi: — Celal!.. ğum oldu. Genç erkek, bir — e mamış gibi, hareketsiz Ulviye, tekrar etti . Celâl!.... Bir çocu- ir var... Küçücük bir yavru... Senin çocuğun, Celâl... Ani şefkat hissile, genç er- kek, kızı kolları arasında sardı: — Sevgilim, sevgilim... - diye söylendi. — Celâl! Sen giderken son de- fa mr sözleri hatırlıyor : «Allah huzu- rm elbette i insan- ie ei da bu i ifa edersin!» demişti elikanlı, 2) Onun itirafı, like sürüklemez ai abihi mevcudiyeti, onun le- kesi, daima kan ve irin sızan yara- sıydı! Fakat böyle bir his besle- Ona ker urtardı.. O, bana, büyük bir vazifem old attı, Çocuğu dünyaya getirmek; “ona bakmak f. etmekte kusur gösterdin, bari, analığını yap! «Fakat Zavallı am r şeyi e tim. Yalnız se nin ismini vermedim. «Bu ismi zaten Dkeitem sak- ladım. Hemşiren dahi * bilmez. "Teyzem, bana acıdı. Altın gibi kak al | bi vardır. na: «Babama her şeyi anlat! - de- ri — Deli misin?. e - Duyarsa seni öldü tir. Bahusus bu gibi namus mese- lelerinde Sri bunu bildiğim için, ço- cuğumun babasını faşetmiyordum ya... ğ Pe acı hatıraları tekrarlarken gri a etti: nım yakım inci si babama b yazdı. Bir kaç zaman için, beni ni istetti. işi Ez şerden şüp- miş olması, onu, — genç üz yanında t Bunca elem çekişi k rsi bu | lenirim, ie vakit geçiririm di derece zahmetlere sokuşu « meye müsaade etti, Ve bö; ei kalay yaramıştı?... Âdice hareketini te- | lıkla, gum dü liğe «Meryem teyzem, ol) bir İviyeyi ya- mına çekti. Kollarile sardı. Bir ani kadına bir şey söylemiyecek, Sa- bihadan boşanmak ii için uğraşacak, ve işi , her şey düzek miş olacaktı... İnsan, temenni ettiği Şeyi o ka- Koluyirizln elin hi Pe nim yüzümden neler çektin?... Fakat emin ol: , İztıraplarını, > kumlar “ödü Babaindeni vaziyetini nasıl akya? — Ss sülneye yetim ve öksüzdür diye teslim etti. On gün sonra, babama döndüm. «Çok eli çektim, Celâl... Fa- kat mademki (geldin, bunların hepsi unutulur... Artık evl yavrumuzu da aramıza alır: Zannetmem ki e mani öl — Tabii, Ulviyeciğim... Hiç kimse, im LİME iade etmeme mani olam: Bu, benim en bü- bilip emin ol!... .. Sana sebebini 1... Deli oluyorum iyor. | lerden dolayı, rica ıbamı bilirsin... Nami müddet sabret. ve şeref lesinde adar Ulviye, eğil geri geri adım- müteassıptır, Emniyetine lâyık ol- | lar atarak: madığımı anladığı gün akibetimi | « — Sabretmek mi?... -dedi. > tayin edemiyordum. Hemşiren be- | © (Arkası var) de talebeye dayak cezasının tat- tikraz mizmriyotile er gidinez mİR en 205 GİLİRÜLEP İİ | yezine Berlin gazeteleri bu cezanın os- ! avi nazırı Mazi bey ma Ter manlı elçisinin reyi inzimam sure- | fik beye sadrıazam Giritli tile icra edildiğini yazarlar. Elçi | tafa Naili paşanın kızını almıştı, talebe lehinde vazifesini yapmış olmakla bunu tekzibe mecburiyet hisseder, Muallim de gazetelere şu cevabı yazar: (Mısırlı talebe müteveffa Ab- kavele ile bana teslim idi. Ben onları bildiğim gibi tedip edebilirim. Osmanlı sefarâtinin bunlara hiç bir veçhile müdahale ve sahabet hakkı olamaz! Darp muamelesinde benden başka kim- senin reyi yoktur!) Devlet işi mi bu? Ticaret nazırı Namık paşa is- Nikâh davetnameleri sadareti münepsi mührile gönderildi. rlık mührile gönderileri tezkereler devlet ve saltanat işle- Davetliler sadrazam konağında içtima ettiler. Yalnız şeyhülislâmi ile Şerif Avun zade Mehmet ve ' Rauf paşa gelmemişlerdi. O gün Babıâli resmen tatil imiş gibi biz hal aldı. (Arkasi var) , ss diye iğ - e

Bu sayıdan diğer sayfalar: