P 10 Mayıs 1933 Akşam Tefrika No. 30 10 Mayıs 833. ASYADAN İ BİR GÜNEŞ DOĞUYOR : İSKENDER FAHREDD Dağların ne o güne kadar lm böyle erircesine sızladığını elalem Yıldız ayakta duru! rken bir — Artık kurtuluyorum... Ana ri yolu görür gibi- yim. (Çetin) nı ii ise sel Kı- Tatlılar sınırımızı aşın n de Çetinle, Baygölü geçip ee ye- İunu tutmalıyım! Kıratlılardani haber yol Deli Sn ikinci geceyi de düş- man kabilesi arasnda irmişti. Yıldız, e sürekli yalnızlıktan şnut duna yin iki gündenberi gece, iraz daha can- lanan süt kardeşile başbaşa kala- cağını düşündükçe, dudaklar kenarlarında beliren şen çizgiler Yavaş yavaş bütün ekmek yayı- hy Ni dızın can vi gülüşleri (Ay- Na ı çabuk diriltmişti. Me kızın sı iğ arttı- ürkekliği; kanının kaynadığı ve e damatları tutuştuğu zaman di r şey İN myeslar Konu- ni orlardı. (Aydın) ın. yürek çarpıntısı arttıkça, vücudunda hafif, tatlı bir ürpermenin dolaştığını duyuyordu. Kapalı bir kutuya benziyen, korkunç karanlığa bürünmüş bu- Yutlu gecelerin neler doğuracağını bilmiyorlardı. Bu ıssız ve koyu karanlık gece- nin derinliğinde, yarasaların cılız sesli iliği şka bir ses işitilmi- yor. Bu 8 ses, arasıra, (Yıldız) i o de- rinliğe çekecek, sürükliyecek ka- dar artıyor, uzuyor ve <oşuyordu. Yıldızın, hasmını bir söğüt dalı gibi yerden yere vuran demir bi- lekleri, şimdi, omuzlarından pel- teleşmiş bir yığın et ve kemik ha- en, bir şey göre: kın ve kararsız, biribirle ine li yorl gi rd. sini de içinden yakan bu şaş- İk çok sürmedi. Yıldız, "gittikçe kızıllaşan — şam güneşi karşısında yumula; oynunda uyumak istiyordu. 4 Gözlerini kırpmadan ve uyan- madan, yıllarca uyumak.. Pırıl pırıl Pe koyu kum- Yal saçlarımı nra yavaş yavaş n ya- mna sokuldu. Ilk ii ir ateş yığını gibi, delikanlının yüzü- şalttı. — Hava ne güzel, değil mi Aydın? Deli çoban, gittikçe ağırlaşan başını genç kızın dol e olgun Zöğsüne dayamıştı. “Hava ç ol ğikei, Yıldız! Fa- e Li s 9 larından daha sevimlisin! ses işi itti... , (Yıldı iz) va icudunda bir gi rıklık, bir bitkinlik, İçinde kor- kuya, nedamete benziyen bir duy- gu vardı. a açmıştı. şeklik, bir ki- şamdanberi, tutuşan kanı serinlemi larının bütün Wi laz. ar ini SE eş odaya girdiği zaman, ya- K Aydın) ı gördü. Sabaha kadar onun koynunda, kell 1 7 Başının içinde şimşekler çakar- ken, bu tatlı rüyadan ne çabuk —— şaşıyordu. yavaşça, Aydının kollari kalktı.. Oda oturdu. Başını 1 Beynini, kendisinin de anlıya- madığı bir uyuşukluk sarmıştı. Her zamankinden fazla sıkıl- gandı. Neden çekiniyor.. Kimden uta- yordu? Yıldız, hava kararınca batıda kaybolan akşam güneşinin kızıl lığı gibi, o gecenin hatırasını bir- nbire unutmak istedi. Ayağa kalktı. Pelteleşen vücudunu güneşte ısıttı. sö Çırpındı.. Bağırdı.. layıncıya iŞ ri rn a kadar.. Başı dönüneşü kadar koştu, Diğ bahını görmek istemediği bu gecenin hatırası bir türlü rinden silinmiyordu. Nedi gözle- edametin acısı yüreğine çök- işi müştü, (Yıldız) bu tatlı rüyayı düşün- mekten iğ lamıştı, ğe Eli eline, eti etini ğı eçen eski ateşli günleri hatırladı. Ay ışığı altında seviştikleri ve yleştikleri an neşeli, daha üzüntüsüz-değiller miydi? Yıldız, bu dikenli yola nasıl da saj pmıştı? İçindeki korku gittikçe o büyü- yor, yüreğini nedamet acıları sarı- yordu. Keşki her zamanki gibi. ayrı yatsalar.. tan konuşsalar.. Uzaktan sevişselerdi. Yaldız,; dakikalar geçtikçe, kesi miklerinin sızladığını, yüreğinin ndi başına bayrukak çağına girdiği günden- eri, vüc! n bu kadar pelte- leştiğini, kemiklerinin bu kadar sızladığını hatırlamıyordu. Artık, o da anlamıştı ki, bu, bir süt kardeş sevgisi değildi. Yıldız, sabahına tez e bu ecenin karanlıkları zülen sevda düğüm! emini alar KE , gene eskisi gibi yaşamak is- ken uzaktan ğini ım sesini işitti — Yıldır .. Kollarımın arasın. dan ne çabuk ve nereye kaçtın? (Arkası var) Radyo gd çarşami ail unma), ,30 saz (Ha- 30. 2 saz pe > > “21, 30, saz (Mah: 21, -22,30 orkestra, ajans, yn m: e) Ankara : 12,30-13,30 gram: -8- 18,40 ii Femen çe trası, Weber ouvertoure Yubel, orkes- tra refakatinde keman ki Zeki ey 18 pe ii musiki, e plâk, 19 iz istan dinl isabaka kon- <tagan! Siğens refaka- ile şiirler, Zi “Roj omen milli Bel it, 22,15 vi poli «Bac! v. 23,24 Sehumi , dane pla kl eri in sikisi, Bud (550.3 m) — han ep akm Kli. yakla. Ni Ar sap) ks pi alyan musiki: ana (518, 20,40 ha- müsiki, İM 2, 05 kolonyadan koro konseri, ZU 45. Melo: de ram, © Baaği (488,6 m.) — 20,20 tiyatro, 21,20 Sililerin ininal ame ganniliz. m.) — 13 plâk, 14,20 i, 19,20 ii 22, 20 erme 22, 20 Rom; > aris (328,2 m.) — 20,05 vak 2 0 Mi ei 23,30 dans al Ai perşemi 30-13, a yea | daa kamer 0 ml saz, 20,10 ajans ami m ei Email )— 13,15 plâk, sö mM) — 0 pi » 13,40 ek konser, 16,30 plâk, 1245. vatan gl «konferans», 19 kah: e konseri, 20 mütalâa, 21 ilkbahar Easlturık Böle ZE 39 erdil dili iü Diğ Ze Tsi mesi 24 kahve > m) — Gusikisi azami ri, 21,30 tiyatro tem a 518 20 mu“ «Strauss, Bene tzk; <Lehaj v KarlieiP ik icilimisshe ei « musikili ela 24 kisi, plak İl dilime üsahabe, 22,05 omar li Un 03 son haberler 23. 20 org - piyano konse 441,2) Haberler, blâk, 21, 5 miki şarkılar, 23,05 hafif mu- si eş (399,2 m.) — 13 plak, 14,15 gi 18 keme konter 19,30 devamı, plâk, 21 kem: m <Paganini, sail - le 21 45 piyano musikisi, si 20 m eman konseri ME lozart, Grain- ik 9 Mayıs 933 1- iş Buğday 19, arpa 4 va- gon, mısır 124, iç findik 98, K. findik gi ara, tiftik 261, yapak 19 balya, afyon 7, kaşar peynir 40 sandık, beyaz vE . ie zeytinyağı 244 varil, İhr: mol 588, öiğiieri 186, afyon ndık, 2 — Satışlar: pir maşak kl 4k, 68 5 den 0 80 905 8 © kadar Beya: 0 ei 8ö kr. tan nekesi 300 Kr. tan kadar Kaşar yay taze ki. 45 meri kada, — Telgi mal; 7/6/9383 Londra mısır taşla a tahmili korteri 17/1 1/2 şi. ki. T. 18 :s. Londra keten tohumu in mayıs e tonu - 9/5 ki. 6 kr, Anvers arpa Le- istan iie abm ki, e B. frank. ki, ago Buğday a eri m ydi m 8 sent ki. 4 kr. 79.6, Vinipek buğday. Mani- ön kote edilmiştir. Hamburg iç hd “ Gil ie ri epi e kilo 88 R. mari 2 8. Hamburg iç fin- dik Le ii ela Ee 100 kilo 87 R. mark ki. 4 mn Yeni ilk mektepler Vilâyet idarei hususiyesi tara- temsiller için bir salon de vardır. Her üç mektebin de yakında ka» bul muameleleri yapılacaktır, ef » Seyyareler Müharriri : Merhum Âli bey Mâhların reisi in yedi seyy: insanları mesut edecek vasıtalar eid onları dünya; Fakat, yollıyor. , insanlar, li takim ma yare de; uzün ömür satiyor. Bi haber dolaşmaktaydı. Bu pimi! halk, biribirine ei Zengin bankerin biri, her türlü fedakâr gözden çıkara- rak, malı yalnız in GENE için vekilharcına verdi. kin bu muhtekir Biükketik me anlaşılır anl aşılmaz, ahali arasın- da ihtilâl çıktı. Hükümet, ( o vak- fin kanunu icabınca) ikili as- | parali tırarak ihtilâli teskin etti, ke türlü inhisat rı lâğvederel ömrü, ei mahküm ol: zi maada Ez Aim göre ve satmssın saade etti. - nun üzerine, al seyyarenin senim ei ine ise ie .. Çabuk ba- a şu ii TUZ ver! Bana dn ver! Banada ver - diye a başlayınca, seyyare — Ba anak ila öteki arka- Müğkid li sattığı mallardan aldı- nız mı? — Onlar ne satıyordular — Biri, zekâ ve fetanet pek bu. — Hayır, almadık. — Biri, iffet ve istikamet satı- yordu. — Hayır, almadık. — Öteki sıhhat ve afiyet satı- yordu. — Hayır, almadık. — Öyleyse, teessüf ederim ki n de malımı size akalanım; Zira, zekâsız, iffet sıh- hat ve afiyetsiz uzun ömrün imkâ- nı ve lezzeti yoktur! - diy. iri raki? rek san- sere kapadıktan eme, ö rür ağ nümune olarak tut Sa uzun ömür parçası, sisi Ge Önünde durduğu e sinde asılı bir De iriilde Bil Bili »- diye sorup pağanın: — Açlığımdan ölüyorum! Ce- vabını vermesi üzerine, hayvanın konuşması seyyarenin gi- derek elindeki uzun ömür nümu- nesini papağana verir. alır, yer... — İşte, o vakittenberi, papa- ğanlar üç yüz yıl muammer olu- yorlarmı: Seyyare, papağanın uzun ki den Tai ali seyretm: olsun, anındaki mahallede, namus ve ee iyet di 'yyare, malını seri elinden İml için etrafını çeviren bir takım ayak ta- kımının elinden kurtulmak üzere sandığının bir. yanına gizlediği rütbe ruusları, EA gibi dâyişli yleri lerine atar; halk, bunları, gerçekten namus ve haysiyet sanarak herkes birer şey yakalayıp gider. Vakıa seyyare, bu suretle, hü denleri; Manta, i 1, ya doğru giderlerse de, yağma- dan ellerine bir şey geçmiyen | adamlar, yağmakerleri: ii atılıp burunlarını soktukları- ve her şeyi kendi! TERE hasret < istediklerine hiddet! a e- sat çıkarır Ve ame da seyyarenin el Sri i çarparak yere düşürürle, EE anıp pi vasıtaları yine çen: zerinde e gelini in ee sonra, 2, md er ederken saçtığı ufak; i, ber Gari yem a Halk ig kendi yaş ve mevkiine muvafılf olan zevkü safa vasıtalarını ö kargaşalıkta' “ bulamayıp, eline ne geçerse onu alır... Şöyle, ki: ıp kabahati seyyareye Gri Be kadar düşman kazandığı için, bir ve A k tan vaz li lim kaldırır, kaçar. İşte o vakittenberi, zevkü safa, vasıtaları, hiç kimsenin hal ve mevkiine yakışık alır sürette de- ve MR seyyar yağmacı rın elinden Şaki nefsini kurtara- bilip şehirden di ışarı kaçtığı sıra- da, sal memur olan se kardeş! Başıma gelene leri sorma! Şehre yaklaştığıni sırada, o içeri girmeden, taşıdığım mal servet olduğunu ale sik > hücum etti. Malımi sonra, beni bu hale kar, diğer seyyareler de, şehirden ie oraya gelirler, şaşarak: ür” dar a, is taam Haydut mu? hipleriyil dedi. amma, o vakittenberi, insanlar ..i: sında, namus ve haysiyet bu miz ör en ibarettir zanni baki k: Rüt işan yağmasından Kar a balk, öteki mahalle- , altıncı. seyyarenin «zevkü safa» sattığını işidince, bundan da hisselerini almak üzere, ora- Seyyareler, re eme baş larından ödlelaği Vi re mak- bezeme O, kaşlarını şi. e dei e bir şey söylemedi ii leri olan cennet ve e ilâhları: 1 — Biz sana dememiş miydik?7.. « diye kahkaha attılar Biti —